Fatma Çelik yazdı | Kreş yerine 'komşu anne'lik
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20250212-komsuannelik.jpeg)
Kadın istihdamını artırma adı altında karşımıza çıkarılan "komşu anne" uygulaması, esasında kadınları toplumsal ve politik yaşamdan uzaklaştırarak eve hapsetme saldırılarının bir parçasıdır.
Faşist şeflik rejimi, kadınlara yönelik saldırılarına her geçen gün yenisini ekliyor. Kadınlar için "istihdam" adı altında güvencesiz ve esnek çalışma modellerini hayata geçirme gayreti içerisinde. Bunlardan biri de "komşu anne"lik uygulaması biçiminde karşımıza çıkarıldı.
AKP-MHP faşist rejimi bu hamlesi ile kamusal olarak sağlanması gereken bakım hizmetlerinden hızlıca uzaklaşarak kadınlar açısından güvencesiz, esnek ve kadınları eve hapseden istihdam modeli oluşturmaya çalışmaktadır.
Tayyip Erdoğan'ı referans alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 2025 yılını "Aile Yılı" ilan etti. "Aile Yılı" ilanıyla gündeme getirilen projeler, gençlerin erken yaşta evlenmelerinin, 4-5-6 çocuk doğurmalarını teşvik etmenin yanı sıra, kadınlar için güvencesiz, esnek çalışma modellerini gündeme getirdi. Bu uygulamaların bir ayağını da "komşu anne"lik oluşturuyor. Kadın istihdamını artırma adı altında karşımıza çıkarılan "komşu anne" uygulaması, esasında kadınları toplumsal ve politik yaşamdan uzaklaştırarak eve hapsetme saldırılarının bir parçasıdır.
Projenin; çalışan annelerin yaşam kalitesini artıracağı, aile içi dengeleri koruyacağı, çalışan annelerin çocuk bakımı konusundaki kaygılarını azaltacağı, toplumsal dayanışmayı artıracağı ve çocuklar için güvenli bakım ortamı sağlayacağı iddia edilse de bunların tam aksi yaşanacaktır. Proje; bir diğer yanıyla kadınlar için "gelir kapısı" olarak yansıtılıyor. Ama böyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü, "komşu anne"lik projesi tam olarak devletin çocuk bakımı konusundaki sorumluluğunu yerine getirmeyip, bu sorumluluğu kadınlara yüklemesidir. Üstelik güvencesiz, yoğun bakım emeği sömürüsü altında bu yapılacaktır.
Kamu kurumlarına ait kreşlerin yok denecek kadar az olması, mevcut kreşlerin "tasarruf" adı altında kapatılması ve özelleştirilmesi insanları yüksek fiyatlı kreşlere mahkum ederken, kadının ev içinde tüm bakım yükünü üstlenmesine sebep olmaktadır.
"Komşu anne" olabilmek için bir takım kriterler gerekiyor. 65 yaşından genç olması ve en az ilköğretim mezunu olması, iletişim kurabilecek kadar Türkçe bilmesi gerekmektedir. Bu uygulamayla "komşu anne"ler "eğitilecek" ve sertifika verilecek. Bu programda kadınlara verilecek eğitimin kapsamı ne olacağı bilinmemekle beraber, kısa bir sürede verilecek eğitimin çocukların bakımı ve geleceği için yeterli olmasını beklemek ham hayalden başka bir şey değildir. Uygulama ile kadınlar, belirli ücret karşılığında evinde beş çocuğa aynı anda bakacak. Özel kreşlerde bir çocuğun bakımı için aylık 20 bin TL alınırken, "komşu anne"ler 5 çocuğa ayda 33 bin liraya bakacak. İktidar için bu modelde esas olan; bir yandan derinleşen yoksulluk krizine "çare" üretmek; diğer yandan güvencesiz, esnek çalışma modeliyle kadın emeğinin sömürüsünü derinleştirmek ve devletin, özel sektör patronlarının çocuk bakımı için ücretsiz kreş açma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktır. Yani az maliyetle, çocuk bakımını yine kadınlar üzerinden çözmek amaçlanıyor. Bu proje kadınların kamusal alanda çalışmalarına engel olmakla beraber, evlere hapsederek düşük ücret karşılığında ve kölelik koşullarında bakım hizmetini yüklenmesine neden olacaktır.
Ayrıca "komşu anne"nin ve evinde bulunan herhangi bir kişinin "suç kaydı"nın bulunmaması şartı aranacağı söyleniyor. Kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlarda erkek egemen iktidarın cezasızlık politikası düşünüldüğünde çocukların nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kalacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Yanı sıra "komşu anne"nin evine gelen herkesi denetleme koşulu olamayacağı için sadece adreste bulunanların "suç kayıt"larının bulunmayışı yeterli olmayacaktır. Görüldüğü üzere bu proje çocuklara yönelik şiddet ve istismar tehlikesini arttırmaktadır. Çünkü mahallelerde 4-5 çocuk bakan her kadının denetlenmesi mümkün olmayacaktır.
Proje bir yandan kadınları çocuk doğurmaya teşvik etmeye çalışırken, öte yandan bakım hizmetlerinden kadınları sorumlu tutmaya devam etmektedir. Kamusal olarak sunulması gereken bakım hizmetini mahallede başka bir kadının omuzlarına yükleyerek cinsiyetçi işbölümü derinleştiriliyor.
İşyerlerinde, mahallelerde kreşler açmayıp var olan kreşleri türlü gerekçelerle kapatarak, bakım emeğini kadınların omuzlarına yüklemek, faşist şefin kadın emeğine, çocuklara ve eğitime bakışının yansımasıdır. Faşist şefin allayıp pulladığı "komşu anne"lik projesinde güvenceli çalışması söz konusu olmadığı gibi, çocukların nitelikli eğitim alması da mümkün değildir. Olması gereken her işyerlerinde, fabrikada, mahallede 7/24 açık kreşlerin hayata geçmesidir.