Nusaybin'den seslendiler: 'Jin, jiyan, azadî' demeye devam edeceğiz
Paris ve Silopi'de katledilen Kürt kadın siyasetçiler, Rojava'ya dönük saldırılara karşı sınır nöbetinin sürdüğü Nusaybin'de anıldı.
Fransa'nın başkenti Paris'te 9 Ocak 2013'te katledilen Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez ile Silopi'de katledilen Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar, Mardin'in Nusaybin ilçesinde Türkiye ve bağlı ÖSO çetelerinin Rojava'ya dönük saldırılarına karşı 28 gündür sürdürülen nöbet eyleminde anıldı.
Barış Parkı'nda yan yana gelen kadınlar, "Jin, jiyan, azadî, Sara, Rojbîn, Ronahî", "Bijî berxwedana jinan" ve "Bijî berxwedana Rojava" sloganlarıyla yürüyüşe geçti. Kadınlar, katledilen kadınların ve gazetecilerin fotoğraflarını taşıdı. Polisin engelleme çabalarına karşı barikata yüklenen kadınlar, polisin geri çekilmesini sağladı ve cadde üzerinde açıklama yapıldı.
'ÖZGÜRLÜK TALEBİ SUSMADI'
Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma (MEBYA-DER) Mardin Eşbaşkanı Gurbet Tekin, katledilen kadınların mücadelelerini takip edeceklerini belirtti. Gurbet Tekin, gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın cenazelerinin teslim alınmasına dönük engellere dikkat çekerek, "Ailelerimizin yanında olacağız" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekili Saliha Aydeniz, "Paris Katliamıyla barış ve özgürlük talebi katledilmek istendi. Ama o günden bu yana özgürlük talebi susmadı. Bu zihniyeti mücadelemizle geri püskürteceğiz" ifadelerini kullandı.
HATİMOĞULLARI: PARİS KATLİAMI HALA AYDINLATILMADI
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, polis engeline tepki göstererek, "İşte bu engellemelerin ortadan kalkması, bu ülkenin demokratik bir ülke haline dönüşmesi için bizler mücadele ediyoruz" dedi.
Rojava'da katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın cenazelerinin günlerdir bekletildiğine işaret eden Hatimoğulları, "Bunu asla kabul etmiyoruz. Bugün aldığımız habere göre, aileler, çocuklarının cenazeleri daha fazla morgda kalmasın diye cenazelerin orada gömülmesini istedi. Sizlerin huzurunda her iki basın emekçisini bir kez daha anıyorum ve onların kendi memleketlerinde gömülmesini engelleyen anlayışı da bir kez daha kınıyorum" dedi.
Bundan 9 yıl önce Paris'te Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'ın bir suikastla katledildiğini belirten Hatimoğulları, "Hala bu olayın ardındaki gerçeğin kamuoyuna açıklanmamış olması, Fransa dahil olmak üzere yetkililerin bu konuda gerekli açıklamaları hala yapmamış olması esef vericidir" dedi.
'PEXŞAN AZİZİ HAKKINDAKİ İDAM KARARI KALDIRILSIN'
Kürt kadın siyasetçilerin her yerde hedef haline getirildiğini söyleyen Hatimoğulları, erkek egemen sistemin kadın düşmanlığına işaret etti. Her güne bir kadın cinayetiyle uyandıklarını söyleyen Hatimoğulları, "Hem siyasi suikastlara hem de kadın cinayetlerine karşı dün olduğu gibi bugün de 'kadın, yaşam, özgürlük' demeye, 'jin, jiyan, azadî' demeye devam edeceğiz" dedi. İran'da Evin Hapishanesinde tutulan Kürt kadın siyasetçi Pexşan Azizi hakkında verilen idam kararına tepki gösteren Hatimoğulları, "Bugün Türkiye'nin dört bir yanından sesler yükseliyor, 'Bu idam kararı derhal kaldırılsın' deniyor. Biz de Nusaybin'den bir kez daha diyoruz ki Pexşan Azizi hakkındaki idam kararı kaldırılsın. Buradan İran devletine sesleniyoruz: Kadınların sesini duyun ve idamlara son verin" dedi.
'ROJAVA'DA ÇOK ÖNEMLİ BİR TOPLUMSAL SÖZLEŞMEYE İMZA ATILDI'
Sınırın öte yanında barış olmasını ve demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesini beklediklerini ifade eden Hatimoğulları, "Ortadoğu'nun bu karmakarışık durumu içerisinde demokratik bir Suriye'nin inşa edilebileceğine yürekten inanıyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye'de, Rojava'da geliştirilen özyönetime karşı, en geniş toplumsal mutabakata karşı itirazlar yükseliyor. Biz buradan bir kez daha diyoruz ki Rojava'da halklar çok önemli bir toplumsal sözleşmeye imza atmıştır. Yalnız Kürt halkı değil; orada yaşayan Araplar, Ezidiler, Ermeniler bütün halkların ortak bir mutabakatı vardır. Bu mutabakatta en önemli şey kadınların yaşam hakkının en ileri seviyede savunulmasıdır" ifadelerini kullandı.
'TİŞRİN'DE GERÇEKLEŞEN APAÇIK BİR SAVAŞ SUÇUDUR'
Bu toplumsal sözleşmeye tüm Ortadoğu halklarının sahip çıkması gerektiğini söyleyen Hatimoğulları, "Ama ne yapılıyor Türkiye'den yapılan müdahalelerle? Dün Tişrin Barajına nöbet tutmak üzere, tıpkı siz Nusaybin halkı gibi, giden yurttaşlar katliama maruz kalmıştır" dedi.
Türkiye'de PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmelerin devam ettiği bir dönemde Tişrin'de böyle bir katliamın gerçekleşmesini kabul edemeyeceklerini söyleyen Hatimoğulları, "Tişrin'de gerçekleşen apaçık bir savaş suçudur, sivil insanlara yönelik doğrudan bir katliamdır. Bunu gerçekten kabul etmek mümkün değil. Burada barış ve kardeşlik için tuttuğunuz bu nöbet çok önemli ve kıymetlidir. Bizler bu nöbetleri barış için tutmaya elbette devam edeceğiz" dedi.
'BARIŞ İÇİN HER TÜRLÜ ÇABAYI SÜRDÜRECEĞİZ'
Öcalan'dan gelecek mesajları herkesin dört gözle beklediğini dile getiren Hatimoğulları, "Bizler 20'nci yüzyılda barışı ıskaladık ama 21'inci yüzyılda barışın kurucusu olmalıyız. Cumhuriyetin demokratikleşmesi için elimizden gelen her türlü çabanın içerisindeyiz. Barışın Türkiye'de tesis edilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı hep beraber sürdüreceğiz. Bundan asla geri adım atmayacağız" ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından katledilen kadınlar için oturma eylemi yapıldı. Oturma eyleminin ardından kadınlar DEM Parti ilçe binasına doğru yürüyüşe geçti. Polisler yeniden barikat kurarak, kadınların yürüyüşünü engellemek isterken, barikatı zorlayan kadınlar, sloganlar eşliğinde yürüyüşe devam etti.