7 Şubat 2025 Cuma

Türkoğlu: Tüm kadınları Suriyeli, Rojavalı kadınlarla dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz

Kadın gündemlerine ilişkin partisinin genel merkezinde değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Türkoğlu; alanlarda, meydanlarda, sokaklarda sözlerini örgütlediklerini ve onurlu barıştaki ısrarı vurguladıklarını söyledi. Kararlılık ve inançla yola devam edeceklerini dile getiren Türkoğlu, "Kadın yoksulluğuna, işsizliğine karşı dayanışmayı büyüterek direneceğiz. Kayyum siyasetine karşı kadın iradesinin etrafında kenetleneceğiz. Savaş siyasetine karşı onurlu barışı hep birlikte inşa edeceğiz. Mutlaka ama mutlaka kazanacağız" dedi. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, kadın gündemindeki gelişmeleri partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. 

Özgür basın emekçilerine yönelik saldırıları hatırlatan Türkoğlu, sabah saatlerinde Mardin'deki evine yapılan baskınla, darp edilerek gözaltına alınan Jinnews muhabiri Öznur Değer'e yönelik saldırıyı kabul etmediklerinin altını çizdi. 

Şubat deprem katliamı ve ardından yaşananları anımsatan Türkoğlu, Türkiye'de depreme karşı mücadelede uzun vadeli bir planlama ve politika olmadığını, deprem alanlarının rant alanlarına peşkeş çekildiğini söyledi. Türkoğlu, "Bizler bu politikaları teşhir etmekten, depremden etkilenen kadınlar ve çocuklarla dayanışmayı büyütmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Yetkililere sesleniyoruz: Maraş merkezli deprem sonrasında yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi için neyi bekliyorsunuz? İnsanlar neden hala konteyner kentlerde yaşamak zorunda bırakılıyor? Bu sorunların giderilmesini sağlamak bu iktidarın sorumluluğundadır. Çocukların ve kadınların barınma, hijyen ve sağlığa erişim hakları hiç kimsenin insafına bırakılmayacak kadar hayatidir. İktidar bundan sorumludur ve derhal bu sorunları giderecek politikaları hayata geçirmeli, yapmadıklarının da hesabını vermelidir" dedi.

'ORTADOĞU'DA KADINLARIN KAZANIMLARI SALDIRI ALTINDADIR'
Ortadoğu'daki gelişmeleri değerlendiren Türkoğlu, haritaları  şekillendirmek isteyenlerin erkek egemen sistem olduğunu dile getirdi. "Kadın dayanışmasına olan inancımızla Suriyeli, Rojavalı kadınların yanında olmaktan ve dayanışmayı büyütmekten bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Bugün Suriye'nin demografik yapısının çok kimlikli ve kültürlü olduğu gerçeğinden hareketle adımlar atılması kaçınılmazdır. Bir yönetim oluşturulacaksa, bu yönetim tüm Suriye halklarını, kadınları, gençleri ve kimlikleri kapsayacak şekilde olmalıdır" diyen Türkoğlu, aksi durumda geçmiş acıların yeniden tekrarlanacağı, tekçi anlayışla hareket eden tüm iktidarların yaşadığı kaostan kurtuluş olmayacağını söyledi.

Bir yandan barış deyip diğer yandan Kürt halkının, kadınların iradesine kayyum atamakla düzen ve refah sağlanmayacağını belirten Türkoğlu, "Bir yandan Kürt halkının ve kadınların iradesini gasp edeceksiniz, diğer yandan barış diyeceksiniz. Bunun adı samimiyetsizliktir ya da 100 yıldır önerdiğiniz çözümlerin çökmesidir. Bu ülkede gerçekten bir barış olacaksa bunun koşulları da bellidir. 26 yıldır tecrit altında tutulan sayın Öcalan bu koşulları, yapılan iki görüşmede de şeffaf bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Öcalan ile yürütülen görüşmeler, biz kadınlar açısından da büyük bir öneme sahiptir. Sayın Öcalan'ın çözüm perspektifi bu ülkede erkek devlet şiddetine karşı mücadelede ve kadın özgürlük mücadelesinde büyük bir öneme sahiptir. Çünkü bu perspektif halkların, kadınların, farklı dillerin, kimliklerin ve inançların adil ve eşit yaşamını esas almaktadır" ifadelerini kulandı. 

Vahşice katledilen Pınar Gültekin'le ilgili verilen karara tepki gösteren Türkoğlu, bu kararın derhal geri çekilmesini istedi. Türkoğlu, "Pınar Gültekin'in katiline verilen müebbet hapis cezası bu iktidara bağlı yargı eliyle bozuldu. Pınar Gültekin'in katili haksız tahrik yok denilerek bu ülkenin yargısı tarafından korundu. Failleri cezasızlık politikalarıyla güçlendiren ve kadın katliamlarını meşrulaştıran bu karar derhal geri çekilmelidir" dedi. 

'KADININ ÇALIŞMA YAŞAMINDA OLMADIĞI BİR AİLE İSTİYORLAR'
AKP-MHP iktidarına seslenen Türkoğlu, "Sizin işiniz kadınların nafaka hakkını gasp etmek değil yaşamlarını korumaktır" dedi. Kadınlar aile içinde katledilirken ısrarla aileyi korumanın, kadınların lehine bir şey sunmayacağının göstergesi olduğunu vurgulayan Türkoğlu, şöyle devam etti: "Yine Nüfus Politikaları Kurulu için de özellikle şunu vurgulamak istiyorum. Nüfus planlaması her ülkenin gündemindedir. Ancak bu ülkede planlama, çocukların yaşam güvenliği üzerinden değil sadece nüfusun artması üzerinden yapılmaktadır. Kadına yönelik şiddetle mücadelede tek bir veri yokken, doğurganlık ve nüfus gibi konularda ise adeta yıllardır ezbere okunan bir veri kaynağı sunuluyor. Öncelikle kadınların kaç çocuk doğuracağına dair iktidar bir hadsizlik içine girmiştir. Kadınlar kaç çocuk doğuracağına, kaç çocuk doğurmayacağına kendisi karar verir. Bu karar kadınındır. İnsanlar yoksulluktan ve işsizlikten dolayı var olan çocuklarının karınlarını dahi doğru düzgün doyuramıyor. İktidarın derdi, nüfusun neden azaldığından ziyade çocukların yaşamlarını ve gelişimlerini güvence altına almak olmalıdır. Planlanan şey bellidir: Kadının çalışma yaşamında olmadığı bir aile istiyorlar. Kreş hakkına dahi göz dikerek, 'belediyeler kreş açamaz' diyerek, kadınları eve kapatmanın her türlü yolunu araştırıyorlar. Kadınlar sağlık hakkına dahi ücretsiz erişemezken, konuyu sadece doğurganlığa bağlamak kadınları daha fazla yok saymaktır.

'KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ BÜYÜTEREK BU ÜLKEDE ÖZGÜR VE EŞİT YAŞAMIN KAPILARINI ARALAYACAĞIZ'
"Bu konuda iktidarın yapması gerekenler bellidir. Anne-çocuk sağlığı, kadın sağlığı en güçlü şekilde korunmalıdır. Çocuk sahibi olduğu için iş yaşamından çekilmek durumunda bırakılan kadınların yaşamları iyileştirilmelidir. Bunun için ücretsiz kreş hizmetleri verilmeli ve ebeveyn izninin eşit şekilde uygulanacağı politikalar hayata geçirilmelidir. Kadınların güvenceli işlerde çalışmasının sağlanacağı politikalar hayata geçirilmelidir. Doğurganlık tablosunu varoluşsal bir tehdit olarak görmekten önce, kadınların yaşamlarının nasıl tehdit altında olduğu görülmelidir. Doğurganlığı arttırma politikaları yerine, erkek devlet şiddetine karşı acil önleyici ve koruyucu politikalar geliştirilmelidir. Tüm bunların gerçekleştirilmesini iktidarın insafına bırakmayacağız. Kadın örgütlülüğümüzü büyüterek bu ülkede özgür ve eşit yaşamın kapılarını hep birlikte aralayacağız. Günlerdir alanlarda, meydanlarda, sokaklarda, panellerde sesimizi sözümüzü örgütlüyor ve onurlu barıştaki ısrarımızı vurguluyoruz. Bu kararlılık ve inançla yolumuza devam edeceğiz. Kadın yoksulluğuna, işsizliğine karşı dayanışmayı büyüterek direneceğiz. Kayyum siyasetine karşı kadın iradesinin etrafında kenetleneceğiz. Savaş siyasetine karşı onurlu barışı hep birlikte inşa edeceğiz. Mutlaka ama mutlaka kazanacağız. Jin, jiyan, azadî."