24 Şubat 2025 Pazartesi

Ulaslararası 8 Mart Webinarı: Kadınlar direnişte ve dayanışmada buluşuyor

8 Mart yaklaşırken ICOR ve Faşizme, Savaşa ve Çevresel Yıkıma Karşı Antiemperyalist Birleşik Cephe uluslararası bir webinar düzenledi. Kadınların emperyalizme, sömürüye ve erkek egemenliğine karşı ortak bir mücadele hattı örmesinin hedeflendiği webinarda, dünyanın dört bir yanından kadın örgütleri ve aktivistler 8 Mart'ı yalnızca bir anma günü değil, ortak direnişi büyütme günü olarak ele alacaklarını ilan etti.

Devrimci Parti ve Örgütlerin Enternasyonal Koordinasyonu (ICOR) ve Faşizme, Savaşa ve Çevresel Yıkıma Karşı Antiemperyalist Birleşik Cephe, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne ilişkin uluslararası katılımlı bir webinar düzenledi. İrlanda, İngiltere, İsviçre, İtalya, Kamerun, Kore, Kolombiya, Kongo, Kıbrıs, Dominik Cumhuriyeti, Endonezya, Fransa, Gürcistan, İran, Nepal, Meksika, Filistin, Rojava, Sudan, Togo, ABD, Batı Sahra, Yemen, Güney Afrika, Hindistan, Ural'dan kadın örgütleri ve aktivistlerin katıldığı etkinlikte, kadınların emperyalizme, faşizme, kapitalist sömürüye ve erkek egemen sisteme karşı verdikleri mücadeleler ele alındı.

FİLİSTİN: SOYKIRIMA KARŞI DİRENİŞ SÜRÜYOR
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nden Meryem Ebu Dakka, Filistin halkının emperyalist destekli İsrail işgaline karşı bir buçuk yıldır süren onurlu direnişine dikkat çekti. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da sivillerin sistematik bir yıkıma maruz bırakıldığını belirterek, hastaneler, okullar ve altyapının tamamen yok edilmesine rağmen Filistin halkının adalet ve özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceğini vurguladı. Dakka, İsrail'in bu saldırılarla yalnızca askeri hedefler peşinde olmadığını, aynı zamanda Filistin halkını topraklarından koparmayı amaçladığını ifade etti. ABD başta olmak üzere Batılı emperyalist güçlerin desteğiyle Filistin halkının yok edilmeye çalışıldığını belirten Dakka, bu sürecin küresel emperyalist sistemin bir parçası olduğunu söyledi. Ayrıca Gazze'de devam eden ablukaya karşı küresel boykot ve protesto eylemlerinin önemine vurgu yaparak, dünya halklarını Filistin'le dayanışmaya çağırdı. Filistin halkının direnişinin sadece kendi özgürlüğü için değil, dünya halklarının emperyalizme karşı mücadelesinin de bir parçası olduğunu söyleyen Dakka, özellikle kadınların ve gençlerin bu direnişte ön saflarda yer aldığını hatırlattı.

ROJAVA: KADIN DEVRİMİ VE FAŞİZME KARŞI MÜCADELE
JKŞ Sözcüsü Fadya Sido, Rojava kadın devriminin topraklarından tüm kadınları selamladı ve kadınların YPJ ve QSD saflarında emperyalist destekli çetelere karşı savaşmaya devam ettiğini belirtti. Suriye'de özellikle HTŞ'nin (Heyet Tahrir el-Şam) emperyalist ve bölgesel güçlerin desteğiyle yeniden güçlenmeye çalıştığını vurgulayan Sido, bu durumun kadınlara yönelik baskıları artırdığını ifade etti. Kadın devriminin en büyük kazanımlarından birinin kadınların kendi özsavunma örgütlenmelerini yaratmaları olduğunu söyleyen Sido, Rojava'daki kadınların sadece askeri cephede değil, toplumsal ve ekonomik alanda da örgütlü bir direniş içinde olduğunu vurguladı. Kadınlar, özyönetim organlarında yer alarak siyasi ve toplumsal karar süreçlerine doğrudan katılıyor; kadın akademileri ve komünleri aracılığıyla eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yürütüyor.

Özellikle son dönemde Tişrîn'deki direnişe dikkat çeken Sido, burada kadınların öncülüğünde süren devrimci mücadelenin kararlılığını gösterdiğini belirtti. Tişrîn ve Minbic başta olmak üzere, Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınların sadece askeri işgale değil, aynı zamanda feodal ve gerici zihniyete karşı da mücadele ettiğini ifade etti. Rojava devriminin, kadınların kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı mücadelesinde önemli bir örnek olduğunu vurgulayan Sido, "Kadın devrimimizin kazanımlarını korumanın yolu, yeni kadın devrimleri yaratmaktan geçiyor. Rojava halkları, işgale karşı şehirlerde ve cephe hatlarında savaşmaya devam ediyor. Kadın dayanışmasıyla, faşist ve sömürgeci rejimlere karşı ortak mücadeleyi büyütmeliyiz!" sözleriyle Filistin'den Afganistan'a kadınların mücadelesini selamladı.

‘GAZZE'DEKİ AL-AWDA HASTANESİ AYAKTA KALMA MÜCADELESİ VERİYOR'
ICOR tarafından yürütülen yeniden inşa çalışmalarına ilişkin bilgi verildi. Gazze'nin kuzeyinde ayakta kalan tek hastane olan El Awda Hastanesi'nin ağır hasar gördüğüne rağmen hizmet vermeye devam ettiği, El Nusseirat'taki hastanenin ise sağlık hizmetlerine olan yüksek talebi karşılamakta zorlandığı belirtildi. Sürdürülebilir enerji sağlanması ve tıbbi ekipman temini için acil destek çağrısı yapıldı.

KIBRIS: EMPERYALİZME KARŞI KADIN DAYANIŞMASI
Kıbrıslı Kadınlar Birliği, Kıbrıs işgalinde cinsiyete dayalı şiddetin önemli bir rol oynadığını, ancak mağdurlar için adalet sağlanmadığını vurguladı. Gerçek barışın ancak emperyalist dayatmalara ve bölünmeyi sürdüren çözümlere karşı çıkılarak sağlanabileceğini belirten birlik, Kıbrıs, Filistinve Kürdistan gibi ülkelerin tam bağımsız ve demokratik bir yapıya kavuşması gerektiğini ifade etti.

YEMEN: KADINLAR SAVAŞIN GÖLGESİNDE HAYATTA KALMA MÜCADELESİ VERİYOR
Yemenli insan hakları aktivisti Irtefaa El Qubati, savaşın kadınlar üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekerek, kadınların gıda, ilaç ve temiz suya erişimde ciddi sıkıntılar yaşadığını aktardı. Kadınların ekonomik bağımsızlığını sağlamak için ücretsiz eğitim merkezleri ve küçük projeler desteklenirken, kadınların siyasi ve barış süreçlerine katılımının artırılması gerektiği vurgulandı.

HİNDİSTAN: ASHA SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MÜCADELESİ
Hindistan'ın Karnataka eyaletinde ASHA sağlık çalışanları, daha iyi maaş ve çalışma koşulları talebiyle dört gün süren bir protesto düzenledi. Hükümetin direncine rağmen maaş artışı ve teşvikler kazanan çalışanlar, bu mücadelenin 8 Mart öncesinde işçi hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından büyük bir kazanım olduğunu ifade etti.

ENDONEZYA: KADINLAR YOKSULLUK VE PATRİYARKAYA KARŞI AYAKTA
Endonezya'da hükümetin bütçe kesintileri nedeniyle sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerde büyük aksaklıklar yaşanıyor. Kadın işçiler, düşük ücretler ve ev içi iş yükü nedeniyle çifte sömürüye maruz kalıyor. SERUNI kadın örgütü, 8 Mart'ta ekonomik eşitsizlik, cinsel şiddet ve kadın emeğinin sömürüsüne karşı geniş çaplı bir seferberlik başlatacağını duyurdu.

KORE: JAPON FAŞİZMİNİN SUÇLARINA KARŞI HAFIZA MÜCADELESİ
Koreli kadın adalet hareketi, 2. emperyalist paylaşım savaşında Japon ordusu tarafından sistematik cinsel köleliğe zorlanan “comfort women” (rahatlatıcı kadınlar) hareketinin adalet mücadelesine dikkat çekti. Japon hükümetinin tarihi inkar politikalarına karşı direnişin süreceği belirtilirken, Berlin'deki Barış Heykeli'nin korunması için uluslararası destek çağrısı yapıldı.

MLPD: FAŞİZME KARŞI KADINLARIN BİRLEŞİK MÜCADELESİ
Almanya'dan Marksist Leninist Parti (MLPD), AfD'nin yükselişi ve küresel ölçekte artan faşist tehditlere karşı mücadele çağrısı yaptı. Kadın emeğinin kapitalist sistem tarafından çifte sömürüye tabi tutulduğunu belirten MLPD, kadın mücadelesinin sosyalizm ile birleşerek gerçek kurtuluşuna ulaşabileceğini vurguladı.

FRANSA: CESUR KADINLAR TOPLUMUN SESSİZLİĞİNİ KIRIYOR
Avrupa Koordinasyonu Temsilcisi Natalie, Fransa'daki kadın hakları mücadelesinden bahsetti. Özellikle cinsel şiddete karşı verilen mücadelede, Gisele Pelicot gibi cesur kadınların toplumun sessizliğini kırarak kolektif dayanışmayı güçlendirdiğini belirtti. 8 Mart'ta, Fransa'da kadınların cinsel şiddete karşı daha güçlü bir mücadele vereceği açıklandı.

GÜRCİSTAN: KADIN HAREKETİ İŞÇİ HAREKETİYLE BİRLEŞMELİ
Gürcistanlı kadın aktivist Lika Jalaghonia, ülkedeki ekonomik kriz ve erkek egemen sistemin baskıları nedeniyle kadınların giderek artan sorunlarla karşılaştığını belirtti. Gürcistan'da kadın işsizliği yüksek seviyelerde ve ekonomik bağımsızlık kazanamayan kadınlar, aile içi şiddete ve toplumsal baskılara daha fazla maruz kalıyor. Jalaghonia, Gürcistan'daki kadın hareketinin özellikle işçi hakları mücadelesiyle birleşmesi gerektiğini vurguladı. Hükümetin neoliberal politikalarının işçileri daha da yoksullaştırdığını, sendikaların zayıflatıldığını ve kadın işçilerin güvencesiz çalıştırıldığını ifade etti. Gürcistan'da özellikle göçmen kadın işçiler çok zor koşullarda çalışıyor. Ev işçileri, tarım işçileri ve fabrika çalışanları, düşük maaşlar ve güvencesiz çalışma koşulları altında sömürülüyor. Nino, kadın hareketinin işçi hareketiyle birleşerek mücadeleyi büyütmesi gerektiğini ve Gürcistan'daki kadınların 8 Mart'ta büyük gösterilere katılacağını açıkladı.

RUSYA: HEM SAVAŞ KARŞITI HEM DE KADIN HAKLARI MÜCADELE SÜRECEK
Rus feminist aktivist Elena J., Rusya'daki kadınların karşılaştıkları baskıları detaylandırdı. Hükümetin geleneksel aile değerlerini öne çıkaran politikaları nedeniyle kadınlara yönelik baskının arttığını belirtti. Devletin kadınları erken yaşta evliliğe ve çocuk doğurmaya teşvik ettiğini ancak ekonomik koşulların giderek kötüleştiğini söyledi. Rusya'da kadınlar, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele ederken, hükümetin kadın haklarını kısıtlayan yasalar çıkardığını belirten Elena, özellikle aile içi şiddetin suç olmaktan çıkarılmasının kadınlar için büyük bir geri adım olduğunu vurguladı.

Bunun yanı sıra, LGBT+ bireylere yönelik baskıların arttığını ifade eden Elena, feminist hareketin bu baskılara karşı mücadele ettiğini ancak devlet baskısının her geçen gün daha da arttığını belirtti. Ukrayna'daki savaşın da kadınlar üzerinde yıkıcı etkiler bıraktığını belirten Elena, savaşın kadınları daha da yoksullaştırdığını ve şiddete karşı savunmasız hale getirdiğini ifade etti. Rusya'daki feminist hareket, hem savaş karşıtı mücadeleyi hem de kadın hakları mücadelesini sürdüreceklerini ve 8 Mart'ta sokaklarda olacaklarını açıkladı.

TUNUS: KADIN EMEĞİ DEĞERSİZ HALE GETİRİLİYOR
Tunus'tan kadın hakları aktivisti Imen Kahlouni, kırsal kesimlerde çalışan kadınların karşılaştıkları ağır sömürüye dikkat çekti. Tunus'un kırsal bölgelerinde kadınlar, tarım sektöründe düşük ücretlerle, sigortasız ve sosyal güvencesiz çalıştırılıyor. Çoğu zaman uzun saatler boyunca çalıştırılan bu kadınlar, yetersiz barınma ve sağlık hizmetleriyle karşı karşıya kalıyor. Hükümetin neoliberal politikaları ve küresel şirketlerin tarım sektöründeki sömürüsü, kadın emeğini daha da değersiz hale getiriyor. Kahlouni, ayrıca Tunus'ta kadınların demokratik haklarını kullanmalarının önünde büyük engeller olduğunu, özellikle kadınların toplumsal hayata katılımını kısıtlayan yasaların varlığını vurguladı. Kadın işçilerin sendikal haklarını güçlendirmek ve kırsal bölgelerde çalışan kadınların sosyal güvenceye sahip olmasını sağlamak için uluslararası dayanışmanın önemli olduğunu ifade etti.

KONGO: KADINLAR DİRENİŞİN BİR PARÇASI
Kongolu kadın aktivist Eugene Philomene, ülkesindeki kadınların yaşadığı korkunç şiddet olaylarına ve emperyalist güçlerin Kongo'daki çıkarlarına dikkat çekti. Ruanda destekli isyancı grupların Kongo'yu yağmaladığını belirten Eugene, en büyük mağdurların kadınlar ve çocuklar olduğunu söyledi. Kadınların sistematik tecavüz ve cinsel şiddete maruz kaldığını belirten Eugene, bu şiddetin emperyalist güçlerin Kongo'daki maden kaynaklarını kontrol etme çabasının bir sonucu olduğunu ifade etti. Kongo, özellikle koltan, kobalt ve altın gibi değerli madenleriyle küresel ekonomide önemli bir yere sahip. Eugene, Avrupa Birliği ve büyük şirketlerin, bu madenleri sömürmek için savaşlara göz yumduğunu belirtti. Kongo'daki kadın örgütleri, bu sömürüye ve şiddete karşı uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyor. Eugene, kadınların yalnızca savaş mağduru değil, aynı zamanda direnişin de bir parçası olduğunu vurguladı. Kongo'daki kadınlar, adalet talebiyle uluslararası mahkemelere başvuracak ve emperyalist güçlerin bölgedeki suçlarına karşı mücadeleyi sürdürecek.

BATI SAHRA'DAKİ KADINLAR: İŞGALE KARŞI DİRENİŞ
Polisario Cephesi kadın temsilcisi, Batı Sahra'daki kadınların Fas işgali altında ağır baskılar yaşadığını vurguladı. Politik ve sivil hakları yok sayılan, işkence gören ve hapsedilen kadınlar, 720 km'lik bir duvar ve milyonlarca mayınla çevrili bir esaret içinde. Birçoğu, Cezayir'deki mülteci kamplarında zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Tüm baskılara rağmen direnişten vazgeçmeyen Sahrawi kadınları, bağımsızlık ve toplumsal eşitlik için örgütleniyor. Temsilci, uluslararası toplumu Batı Sahra'daki medya blokajını kırmaya ve bu sorunu dünyaya duyurmaya çağırıyor. 8 Mart'ta kadınların durumunu anlatan bir film gösterime sunulacağını dedi.

Kadınların emperyalizme, sömürüye ve erkek egemenliğine karşı ortak bir mücadele hattı örmesinin hedeflendiği webinarda, dünyanın dört bir yanından kadın örgütleri ve aktivistler 8 Mart'ı yalnızca bir anma günü değil, ortak direnişi büyütme günü olarak ele alacaklarını ilan etti.