DEM Parti PM: Barış mücadelemizi büyüteceğiz
DEM Parti 22-23 Aralık tarihlerinde gerçekleştirdiği Parti Meclisi sonuç bildirgesini açıkladı. Türkiye, Ortadoğu ve Suriye'deki siyasi gelişmelerin ele alındığı toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde, AKP iktidarı ve bağlı çetelerin saldırılarıyla Rojava'daki halkların birlikte yaşam ve yönetim modelini tasfiye etmek istediğine dikkat çekildi. Sonuç bildirgesinde, savaşın değil barışın, baskının değil özgürlüğün egemen olduğu bir gelecek mücadelesinin büyüteceği vurgulandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Parti Meclisi (PM) toplantısını 22-23 Aralık günlerinde Ankara'da toplandı. Toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde, "Savaşın değil barışın, baskının değil özgürlüğün egemen olduğu bir gelecek için mücadelemizi büyütme kararlılığındayız" denildi.
'AKP İKTİDARI SURİYE'DE SAVAŞI DERİNLEŞTİRİYOR'
Türkiye, Ortadoğu ve Suriye'deki siyasi gelişmelerin ele alındığı toplantıda, 2025 yılının ilk çeyreğine ilişkin stratejik bir yol haritası oluşturuldu. AKP-MHP iktidarının savaş politikaları ve toplum üzerindeki baskıcı uygulamalarına karşı demokrasi ve barış mücadelesini büyütme kararlılığının vurgulandığı sonuç bildirgesinde, "Bölgemiz başta olmak üzere dünyada önemli ve tarihsel gelişmeler yaşanmaktadır. 21. yüzyılın ilk çeyreği tamamlanırken insanlık, tarihsel gelişme ve refah olanaklarına sahip olmasına rağmen, egemen güçlerin azami kar hırsı ve doğa karşıtı politikaları sebebiyle savaş, yoksulluk ve baskılarla karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Paylaşım savaşıyla kıtaları yeniden dizayn etmeyi amaçlayan egemen güçler, dünya halklarını açlık, sefalet, sömürü ve eşitsizlikle sınamaktadır. Aynı zamanda AKP iktidarının Suriye'de çözümsüzlük ve savaşı derinleştiren politikaları, Türkiye'nin çıkarına olmadığı gibi içeride onlarca yıldır derinleşen ekonomik yıkıntı ve krizlere de neden olmuştur" denildi.
Ortadoğu'nun hem sistem krizinin hem de halkların özgürlük ve eşitlik mücadelelerinin merkezinde yer aldığı vurgulanan sonuç bildirgesinde, bölgede 2011 yılında başlayan savaş ve çatışmaların yaygınlaşarak bugüne kadar devam ettiği hatırlatıldı. 7 Ekim 2023 tarihinde Filistin'deki direniş örgütlerinin Aksa Tufanı hamlesinin ardından siyonist İsrail'in Filistin halkına yönelik katliam saldırıları gerçekleştirdiği ve Gazze'nin ardından Lübnan, İran, Suriye, Yemen ve Somali'ye yönelik saldırılar düzenlediği hatırlatıldı.
'SURİYE KRİZİNE ÇÖZÜM OLACAK YAŞAM VE YÖNETİM MODELİ TASFİYE EDİLMEK İSTENİYOR'
Bütün bunların yeni bir şiddet dalgasının habercisi olduğu ve nihayetinde Suriye'de bugün yaşanan gelişmelerin zeminini hazırladığı kaydedilen DEM Parti PM sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: "2011'de Suriye'de başlayan iç savaş artık yeni bir evreye geçmiştir. 8 Aralık 2024'te HTŞ'nin Şam'a kadar ilerlemesiyle Esad Suriye'yi terk etmiş, NATO'nun planları doğrultusunda Suriye'nin yeniden dizaynı gündeme gelmiştir. AKP iktidarı ise bu süreçte ÖSO eliyle Kürt halkının kazanımlarını yok etmeye çalışmakta, Kuzey ve Doğu Suriye Yönetiminin tasfiye edilmesi için yoğun çaba harcamaktadır. Oysa tasfiye edilmek istenen, Suriye krizine de Ortadoğu'daki pek çok soruna da çözüm olacak yaşam ve yönetim modelidir."
'KOBANÊ DEMOKRATİK YAŞAMIN SEMBOL KENTİDİR'
Hedef alınan Kobanê'nin hem demokratik yaşamın hem de insanlık tarihinin sembol kentlerinden biri olduğu vurgulanan sonuç bildirgesinde, "Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik tutum, Kürt halkının hak ve taleplerine karşı yaklaşımın ötesine geçmiştir. Bundan sonra atılacak her adım Ortadoğu'da halklara özgür bir yaşam mı yoksa eski baskıcı sistemin mi reva görüldüğünün testi olacaktır" tespiti yapıldı.
Rejimin düşmesinden sonra Aleviler başta olmak üzere Suriye'deki farklı kimlik ve inançlara yönelik saldırı ve tehditler başladığı, bunun halklar bakımından ve Suriye'nin çok kimlikli, kültürlü yapısını tehdit ettiğine dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, bu konuda tüm çevrelerin duyarlı olmasının tarihsel sorumluluk olduğuna işaret edildi.
ÖSO çetesi üzerinden Kürt halkının kazanımları ve özgürlükçü yaşam modelini hedef alan AKP iktidarının bu politikasından vazgeçmesi gerektiği vurgulanan DEM Parti PM sonuç bildirgesinde, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile diyalog ve barışçıl ilişkiler kurma çağrısı yapıldı.
'YAŞANANLARDAN SAHTE ZAFERLER ÇIKARILMAMALI'
Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürtler ile birlikte halklar ve inançların demokratik bir şekilde oluşturdukları çoğulcu yönetimin Türkiye için tehdit olmadığı vurgulanan sonuç bildirgesinde, "Bugün yaşananlardan kimse sahte zaferler çıkarmamalıdır. Asıl büyük kazanım, Türk, Kürt ve diğer halklarla demokratik temelde eşit ve adil bir ittifak sağlamak ve halkların özgür yaşamını güvence altına almaktır. Aksine geçici ve sahte zafer sarhoşluğu ise bu toprakları ve bu topraklarda yaşayan herkesi sonu belirsiz maceralara sürükleyecektir" denildi.
'ÖCALAN ÜZERİNDEN TECRİT SONA ERDİRİLMELİ'
Türkiye'nin demokratikleşmesi ve barış sürecinin ilerlemesi açısından en temel önceliklerden birinin PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinden tecridin sonlandırılması olduğuna işaret edilen sonuç bildirgesinde, "Tecrit yalnızca hukukun ihlali değil, aynı zamanda Türkiye'nin Kürt sorununda demokratik çözüm yollarını tıkayan bir engeldir ve muhatapları bile bunu itiraf etmek zorunda kalmıştır" hatırlatmasında bulunuldu.
'DEM PARTİ HEYETİ ÖCALAN'LA GÖRÜŞTÜRÜLMELİ'
DEM Parti Eş Genel Başkanlarının içinde olduğu bir heyetin, avukatların ve ailenin Öcalan ile görüşme yapmasının koşullarının sağlanmasını talebinin yinelendiği sonuç bildirgesinde, bu adımın Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin toplumsal barışı için tarihsel bir öneme sahip olduğuna işaret edildi.
AKP iktidarının bir yandan bu hukuksuzluğun sona erdirileceğine yönelik beklentiyi yükselttiği, diğer yandan yasal ve hukuki bir hak olan görüşmeleri engelleyip sürekli beklenti yarattığı belirtilen sonuç bildirgesinde, "Türkiye'de Kürt sorununun demokratik müzakereye dayalı çözümü ve toplumsal barışın sağlanması için sayın Öcalan'ın müzakerelere gerekli zeminlerde, eşit ve adil şartlar altında katılması tarihsel bir zorunluluktur" denildi.
DEM Parti PM sonuç bildirgesinde Türkiye halklarına yönelik şu çağrı yer aldı:
"♦ İktidarın savaş politikalarına ve manipülatif kara propagandalarına karşı barış ve demokrasi mücadelesini yükseltelim.
♦ Kuzey ve Doğu Suriye'de halkların ortak iradesiyle kurulan demokratik yönetimleri tehdit olarak değil, bir örnek model olarak değerlendirelim.
♦ Türkiye'nin kendi sorunlarını demokratik yollarla çözen bir ülke olması gerektiğini savunalım.
♦ Türkiye'de hukuksuzluğun sıradanlaşmasını sağlayan tecride karşı ortak bir tutum sergileyelim."
Muhalefet ve toplumsal dinamiklerin geniş bir konsensüsle bir araya geldiği, barış ortak paydasını güçlendireceği tarihsel bir dönemde olduğu belirtilen sonuç bildirgesinde son olarak şu ifadelere yer verildi: "Bu doğrultuda, tüm vicdan sahibi bireyleri ve toplumsal güçleri, savaşa karşı barış talebini yükseltmeye çağırıyoruz. Savaşın değil barışın, baskının değil özgürlüğün egemen olduğu bir gelecek için mücadelemizi büyütme kararlılığındayız. Kürt sorununun barışçıl çözümü yalnızca Türkiye'nin değil Ortadoğu'nun da demokratikleşme sürecine katkı sağlayacaktır. DEM Parti olarak, toplumsal barış ve birlikte yaşam iradesine sahip çıkarak bu tarihsel sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Şartlar ve koşullar ne olursa olsun eşit ve özgür bir yaşamda her zamankinden daha ısrarcıyız. Mücadelemize ve başaracağımıza olan inancımız her zamankinden daha güçlüdür."