FDKC MK üyesi Baker: Yerinden etme kararı savaş suçudur
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20250209-fouadbaker.jpg)
FDKC Merkez Komite üyesi Fouad Baker, siyonist İsrail ve ABD'nin Filistin halkını sürgün planına ilişkin yaptığı açıklamada, Trump'ın Filistinlilerin yerinden edilmesine yönelik planının, bölgedeki ekonomik ve sömürgeci hedeflerinden bağımsız değerlendirilemeyeceğine işaret etti. Baker, yerinden edilme planına karşı mücadele çağrısında bulundu.
Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDKC) Merkez Komite (MK) üyesi Fouad Baker, siyonist İsrail ve ABD'nin Filistin halkını sürgün etme planına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Filistinlilerin zorla yerinden edilmesinin, bölgenin siyasi ve coğrafi manzarasını yeniden şekillendirmeyi amaçlayan siyonist İsrail-Amerikan stratejisinin temelini oluşturduğuna işaret eden Baker, bu plan kapsamında Filistinlilere "ya yerinden edilme ya da soykırım" şeklinde iki seçenek sunulduğuna işaret etti. Filistinlilerin sürgün edilmesinin, geçmişteki barış anlaşmaları çerçevesinde "ahlaki" bir tercih olarak sunulmasına tepki gösteren Baker, "İsrail, yerinden edilme politikalarını meşrulaştırmak için, Mısır ile 1978'de yapılan barış anlaşmasını örnek gösteriyor; bu anlaşma, 7 bin Yahudi yerleşimcisinin Sina'dan taşınmasını içeriyordu. Ayrıca Oslo Anlaşmaları, yaklaşık bin yerleşimcinin taşınmasını kapsıyordu. Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un ayrılma planı ise Gazze'den 8 bin, Batı Şeria'dan ise 600 yerleşimcinin taşınmasına yol açtı" bilgilerini hatırlattı.
'FİLİSTİNLİLER YERLİ HALKTIR'
Baker, "Filistinli mültecilerin statüsünün sembolü" olarak tanımladığı Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA), İsrail tarafından dağıtılarak, sürgünün Filistinliler için insani bir çözüm olarak sunulmaya çalışıldığına dikkat çekti. Baker, "Ancak bu anlatı, yerinden edilen Yahudi yerleşimcilerin Filistinli ve Arap topraklarında ikamet ettikleri gerçeğini kasıtlı olarak görmezden gelmektedir, oysa Filistinliler yerli halktır" diye ekledi.
Siyasi ve coğrafi haritanın yeniden çizilmeye çalışıldığına işaret eden Baker, "İsrail, Batı Şeria üzerindeki kontrolünü pekiştirmeyi hedefliyor, bu amaçla tekrarlanan askeri operasyonlarla 15 bin Filistinli'yi Cenin'den, 9 binini ise Tulkarim'den yerinden etti. Ayrıca, İsrail hükümeti, Batı Şeria ve Gazze'nin yüzde 90'ını kapsayacak olan Ürdün-Filistin konfederasyonu planını yeniden gündeme getiriyor. İsrail, Ürdün'ü bu plana kabul etmeye ikna etmek için, Haşimi Krallığı'nın egemenliğini korumaya yönelik siyasi ve anayasal garantiler sunmayı vaat ediyor. Mısır'a yönelik olarak, İsrail, Gazze halkının alternatif bölgelere yerleştirilmesi ve Mısır'a Negev bölgesinde toprak verilmesi içeren bir kara değişimi projesinde Kahire'ye önemli bir rol biçiyor. Bu plan, Filistinliler ile İsrailliler arasında net sınırlar belirlemeyi amaçlıyor, buna karşın İsrail yerleşimlerinin yüzde 80'ini muhafaza etmeyi hedefliyor" dedi.
'AMAÇ ARAP DÜNYASININ FİLİSTİN DAVASINA DAYANIŞMASINI ZAYIFLATMAK’
Siyonist İsrail'in, Suudi Arabistan ile normalleşmeyi, İran'a karşı bir bölgesel ittifak kurma ve İslam dünyasının siyasi manzarasını yeniden şekillendirme yolunda bir geçiş kapısı olarak gördüğüne işaret eden Baker, "Bu normalleşme, aynı zamanda Arap ve İslam dünyasının Filistin davasına olan dayanışmasını zayıflatmayı, nihayetinde mevcut durumu kabul etmeyi ve Filistin'in tarihsel haklarını terk etmeyi amaçlıyor" değerlendirmesi yaptı.
ABD PROJESİNİN SÖMÜRGECİ BOYUTU
Trump'ın Filistinlilerin yerinden edilmesine yönelik planının, bölgedeki ekonomik ve sömürgeci hedeflerinden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çeken Baker, "Trump, Grönland'ı kontrol etme arzusundan, Latin Amerika'daki müdahalelere, Kanada ve Avrupa Birliği ile ticaret savaşlarından, Çin, Rusya ve İran ile olan karşıtlıklarına kadar geniş bir ekonomik ve sömürgeci ajandaya sahipti. Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi, 'insani tahliye' olarak sunuluyor ve Arap finansmanı ile Gazze'nin yeniden inşa edilmesi planlanıyor; ancak bu strateji, açıkça uzun vadeli bir sömürge egemenliği parçası olarak görülüyor" dedi.
SÜRGÜN ULUSLARARASI HUKUKA GÖRE SAVAŞ SUÇU
Filistin halkının sürgün edilmesinin uluslararası hukuka göre; savaş suçu olduğuna işaret eden Baker, 4'üncü Cenevre Sözleşmesi'nin, işgal altındaki Filistin topraklarında nüfusun sürgün edilmesini açıkça yasakladığını, 19 Temmuz 2024'te Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD), İsrail'in işgalinin yasadışı olduğuna ve sona ermesi gerektiğine karar verdiğini hatırlattı. Baker, "Bu karar, zorla yapılan demografik değişikliklerin Filistin topraklarının hukuki statüsünü değiştirmeyeceğini teyit etti" diye belirtti.
SORUMLULARI HESAP VERMEYE ÇAĞIRMAK
Uluslararası toplumun, yerinden edilme planlarına karşı önemli bir sınavla karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, "Ya sorumluları hesap vermeye çağıracak ya da bu tür girişimleri tolere ederek zorla yerinden edilmenin 'politik çözüm' olarak meşrulaştırılmasına göz yummuş olacaktır" tespitinde bulunan FDKC MK üyesi Fouad Baker şunları söyledi: "Eğer İsrail ve ABD bu politikaları uygularsa, bölgesel çatışmaların tırmanmasına yol açabilir, bu da Ürdün ve Mısır'ın İsrail ile yaptıkları barış anlaşmalarını feshetmelerine ve Filistin direnişinin güçlenmesine neden olabilir. Filistinlilerin topraklarına ve ulusal kimliklerine karşı gösterdikleri kararlılık, bu planlara karşı başlıca engel olmaya devam etmektedir. Tarih, sömürgeci politikaların halkların iradesini yok edemeyeceğini göstermektedir. Önümüzdeki dönem, ya yerel bir tırmanışla ya da Netanyahu'nun suikastı gibi öngörülemeyen siyasi gelişmelerle stratejik değişimler yaşanabilir; zira Netanyahu, savaşın sonlandırılmasının ve Filistin davasına adil bir çözüm bulunmasının önündeki en büyük engel olarak kalmaktadır."