İSİG Meclisi: 2025'i çocuk işçiliğiyle mücadele yılı haline getirmeliyiz
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20250211-cocuk-iscilik-isig-meclisi.jpg)
2002'den bu yana en az 978 çocuk işçinin iş cinayetlerinde katledildiğini açıklayan İSİG Meclisi, çocuk işçiliğine karşı her şehirde birleşik mücadele çağrısı yaparak, "2025 yılını gerçek anlamda 'Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı' haline getirmeliyiz" ifadelerini kullandı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), çocuk işçiliğine ilişkin açıkladığı raporla, 2025'i "Çocuk işçiliği ile mücadele yılı" haline getirme çağrısı yaptı.
Rapora göre, son 12 yılda en az 742, AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana en az 978 çocuk işçi iş cinayetlerinde katledildi.
Rejimin, "çocuk işçiliğin önlenmesi" iddiasıyla 2017-2023 yılları arasında "Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Ulusal Programı"nı uygulamaya koyduğu hatırlatılan raporda, "Bırakın çocuk işçilik ile mücadeleyi ne tam olarak çocuk işçi sayısı biliniyor ne de çocuk işçi ölümlerinin kaydı tutuluyor. Aksine çocuk işçilik devlet eliyle teşvik edilen ve kitleselleştirilen bir duruma getirildi. Öyle ki 2024 yılında bugüne kadar kaydettiğimiz en yüksek çocuk işçi ölümü meydana geldi, 71 çocuk hayatını kaybetti" ifadeleri kullandı.
2025'in "Aile Yılı" ilan edilmesinin önemli bir yönünü de çocuk işçiliğin teşvik edilmesinin oluşturduğuna işaret edilen raporda, "Sermaye için ucuz (MESEM ile bedava) ve örgütsüz bir işçi kitlesi vazgeçilmezdir" denildi.
Raporda, şu çağrı yapıldı: "Çocuk işçiliğine karşı her şehirde birlikte mücadele edelim. Bu noktada panel, çalıştay düzenlemekten basın açıklaması, miting yapmaya, ortak platformlar oluşturmaya vb. olan ihtiyaç hiç olmadığı kadar acil bir durumda. Hepimiz bu sorumluluğu almalı ve 2025 yılını gerçek anlamda 'Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı' haline getirmeliyiz. Biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız."
2013-2024 YILLARINDA EN AZ 742 ÇOCUK İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNDE KATLEDİLDİ
Rapora göre, 2013 yılında en az 59 çocuk işçi, 2014 yılında en az 54 çocuk işçi, 2015 yılında en az 63 çocuk işçi, 2016 yılında en az 56 çocuk işçi, 2017 yılında en az 60 çocuk işçi, 2018 yılında en az 67 çocuk işçi, 2019 yılında en az 67 çocuk işçi, 2020 yılında en az 67 çocuk işçi, 2021 yılında en az 62 çocuk işçi, 2022 yılında en az 62 çocuk işçi, 2023 yılında en az 54 çocuk işçi ve 2024 yılında en az 71 çocuk işçi olmak üzere, 2013-2024 yılları döneminde en az 742 çocuk işçi iş cinayetlerinde katledildi.
'ÇOCUK İŞÇİLİK GÖRÜNMEZ KILINIYOR'
AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana uygulanan tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikaların her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdiği vurgulanan rapor, şöyle devam etti: "Diğer yandan ise sanki 'çocuk işçilik' yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı. Bu görünmez kılma politikası çocuk işçilik ölümlerinde de devletin açıkladığı verilerde gözükmektedir. Çalışma Bakanlığı'nın açıklamalarına göre; 2002 yılında en az 1 çocuk işçi, 2003 yılında en az 18 çocuk işçi, 2004 yılında en az 29 çocuk işçi, 2005 yılında en az 27 çocuk işçi, 2006 yılında en az 29 çocuk işçi, 2007 yılında en az 28 çocuk işçi, 2008 yılında en az 29 çocuk işçi, 2009 yılında en az 12 çocuk işçi, 2010 yılında en az 24 çocuk işçi, 2011 yılında en az 24 çocuk işçi ve 2012 yılında en az 15 çocuk işçi hayatını kaybetti. Çalışma Bakanlığı'nın bu açıklamalarına 2013 yılı ile birlikte tuttuğumuz İSİG Meclisi verilerini de eklediğimizde, AKP'li yıllarda en az 978 çocuk işçi hayatını kaybetti. Tabloda da görüldüğü gibi devletin resmi verileri çocuk işçi ölümlerini saklamaktadır."
Çocuk işçi cinayetlerinde tarım sektörü hala ilk sırada yer alsa da sanayi ve inşaatlarda ölen çocuk işçilerin sayısının giderek arttığına işaret edilen rapor, şöyle devam etti: "Kırsal yoksulluğun devam etmesine rağmen çocuk işçi ölümlerinin kentlere kaymasının bazı nedenleri var. Zira kırsal yoksulluk bitmediği gibi derinleşerek devam ediyor. Ne var ki, kentsel yoksulluğun derinleşmesi, özellikle MESEM'de gördüğümüz üzere bizzat devlet politikalarıyla kitleselleştirilen çocuk işçilik ve tüm Anadolu kentlerinde yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) gerçekliği artık çocuk işçi ölümlerini kent merkezlerine ve çeperlerine taşımış durumda. Tarım işçisi çocuklar tamamen sosyal hayattan dışlandığı ve yerleşim merkezleri dışında hem yaşadıkları hem çalıştıkları alanda çevrelendiklerinden ötürü ölümleri devlet ve sermaye tarafından 'görünmez' kılınıyordu. Oysa çocuk işçiler artık her yerde, kentlerin merkezinde, AVM'lerde, sokakta, şantiyelerde, sanayide ve OSB'lerde. Her ailede veya sülalede bir çocuk çalışıyor, her sokakta tanıdık bir çalışan çocuk var. Üretimden gelen bu gerçeklik çocuk işçiliği 'görünür' kılıyor ancak çocuk işçilik; eğitim, öğrenim, yetişecek eleman argümanlarıyla 'meşrulaştırılmaya çalışılıyor' ve ölümler maskeleniyor."
MESEM KAPSAMINDA 12 ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
MESEM kapsamında 1,5 milyon öğrenci bulunduğu ve bu öğrencilerden 300 bininin 18 yaşın altında olduğuna işaret edilen raporda, "MESEM aracılığıyla ortaokulu bitiren öğrencileri örgün eğitimden kopararak haftanın (resmi olarak) dört günü bedava işgücü olarak patronların sömürüsüne sunan MEB geçtiğimiz yaz döneminde 'beceri geliştirme programı' adı altında 7. ve 8. sınıftan itibaren tüm öğrencilerin katılabileceği 'zanaat atölyeleri' açtı. Eylül ayından itibaren ise on şehirde -İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum, Konya, Mersin, Rize, Samsun, Sivas ve Şanlıurfa- 196 okulda başlatılan pilot uygulamayla mesleki eğitim yaşı (12-13 yaşa) düşürüldü" denildi. Öte yandan raporda, son bir buçuk yıldır MESEM kapsamında çalışırken yaşamını yitiren çocuk işçi sayısı 12'ye ulaştı.
TARIM İŞKOLUNDA 402 ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
2013-2024 yıllarında çocuk iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: Tarım, orman işkolunda 402 çocuk (268 işçi ve 134 çiftçi); inşaat, yol işkolunda 88 çocuk; metal işkolunda 53 çocuk; konaklama, eğlence işkolunda 51 çocuk; gıda işkolunda 26 çocuk; ticaret işkolunda 24 çocuk; genel işler işkolunda 22 çocuk; taşımacılık işkolunda 19 çocuk; tekstil, deri işkolunda 18 çocuk; ağaç, kâğıt işkolunda 13 çocuk; kimya, lastik işkolunda 8 çocuk; enerji işkolunda 5 çocuk; çimento, toprak, cam işkolunda 3 çocuk; madencilik işkolunda 1 çocuk; iletişim işkolunda 1 çocuk; sağlık işkolunda 1 çocuk, işkolu belirlenemeyen 7 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetti.
EN AZ 86 GÖÇMEN ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
Rapora göre, 76'sı Suriyeli olmak üzere en az 86 göçmen çocuk işçi hayatını kaybetti. Raporda, "Bu ölümlerin tüm çocuk işçiler içindeki oranı yüzde 12'dir. Göçmen çocuklar patronlar açısından, ücret pazarlığı imkanı olmayan, ücret ödemelerini eksik yatırabileceği ya da geciktirebileceği, hakkını aradığında şiddet uygulayabileceği, zorla çalıştırabileceği ek bir çocuk işçi kitlesi olarak görülüyor" ifadeleri kullanıldı.
TALEPLER
"Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz işgücü ihracıdır. Bu noktada sermaye için çocuk işçilik elzem olarak görülmektedir. Çocuk işçilik ancak üretenlerin yönetmesi durumunda önlenebilir. Yoksa uluslararası sözleşmelerin imzalanması, hazırlanan programlar, AB ve ILO temsilcilerinin açıklamaları vb. bunlar siyasi iktidarın çocuk işçiliği engellemek yerine, halkla ilişkiler stratejisinin bir parçası olarak meşrulaştırma yolunu tercih ettiğinin ve çocuk işçiliğinin güvencesiz çalışmanın en önemli kaynaklarından biri olduğunun gizlenmesinin göstergesidir" denilen raporda, çocuk işçiliğe karşı üç temel talep şöyle sıralandı:
🔹"Çocuk işçilik yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanmalı ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olmalıdır.
🔹Eğitim her kademede parasız olmalı, müfredat bilimin ışığında ve yaşam ile bağı kuran bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
🔹Yaşam alanlarımız uyuşturucu ve çeteleşmeden temizlenmeli, çocukların gelişimine uygun bir hale (spor, sanat, kültürel etkinlikler vb.) getirilmelidir."
Bunları sistem içinde talep etmenin tek başına bir anlam ifade etmediği vurgulanan raporda, "Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor. Şimdi, çocuklarımızı koruyacak adımları atmanın ve mücadelenin araçlarını yine çocuklarımızla birlikte oluşturmanın zamanıdır" denildi.