10 Şubat 2025 Pazartesi

Şafak Genç yazdı | Filistin için boykotu Tunus'ta deneyimlemek

7 Ekim'den sonra birçok ülkede ve sektörde boykot eylemleri başladı. Ürdün'de Carrefour tüm mağazalarını kapatmak zorunda kaldı. Puma yıllarca süren boykot protestolarının ardından İsrail Futbol Federasyonu'na olan desteğini sonlandırdı. Ekim ayında Yunan liman işçileri MS Marla Bull adlı geminin İsrail ordusuna gönderilecek mühimmatla yüklenmesini engelledi ve kasım ayında Faslı liman işçileri Maersk Grubu'na ait bir gemiyle İsrail'e askeri yük taşınmasını reddetti. LGBTİ+ Dernekleri Federasyonu (ILGA), dünyadaki bin 900'den fazla LGBTİ+ örgütünü temsilen, bir sonraki dünya konferansını Tel Aviv yerine başka bir şehirde yapma kararına vardı ve siyonist AGUDA organizasyonunun üyeliğini askıya aldı.

Tunus'un merkezinde, Tunuslu arkadaşlarımızla birlikte Habib Bourgiba Caddesinde yürürken, Filistin'e yönelik dayanışma hakkında hararetli bir tartışma yapıyoruz. Tunus'ta her köşe başında Filistin bayrakları görmek mümkün, Filistin'le dayanışma kapsamında düzenlenen etkinliklere yüzlerce insan katılıyor, ancak çok daha fazlası da var. "Bunu görüyor musun" diyor bir arkadaşım ve bir dükkanı işaret ediyor: "Eskiden burada bir Zara mağazası vardı ama bizim etkinliklerimizden sonra kapanmak zorunda kaldı. Boykot burada çok yaygın ve etkili, bizim için bilinç oluşturmak ve sürdürmek buna dahil." Bu beni çok düşündürüyor, konuşmamızın ardından çevremdeki insanlara daha dikkatlice bakıyorum. Gittiğimiz dükkanlarda hiç kimse elinde bir Coca Cola şişesi tutmuyor. Bunun yerine, marketlerde köşe başlarında tozlanarak duran şişeler var. İsrail'in soykırımcı işgal savaşını destekleyen şirketlerin dükkanları da boş. Kendime soruyorum: Acaba bu boykotun etkisi mi? Gerçekten bir ülkenin böyle bir konuda bu kadar bilinçlenmesi mümkün mü?

BOYKOT FİKRİNE KARŞI DURUŞUM
Şimdiye kadar boykot fikri ilgimi pek çekmedi. Genellikle mesafeli yaklaşmış, "Esaslı bir değişim sağlamaz, asıl mesele bu değil" diyorduk, ama hiç ciddi bir tartışma yapmamıştık. Orada insanların günlük yaşamlarını izlerken, birden utanma hissi uyanıyor içimde. Ve soruyorum kendime: Nasıl olur da ben bir komünist olarak bu konu üzerine hiç ciddi düşünmedim? Oysa sokaktaki pek çok insan bu konuda ne kadar da bilinçli!

TUNUS VE FİLİSTİN: TARİHİ BİR DOSTLUK
Tunus uzun bir direniş tarihiyle şekillenmiş bir ülkedir. Antik Kartaca'dan Berberi uygarlığına kadar, günümüze derin izler bırakmış olan birçok hikaye ve tarihsel dinamizm ile doludur. Bu, küçük ülkeyi Filistin tarihiyle bağlayan unsurlardan sadece birisidir. 1948'deki ilk antisiyonist savaşta birçok Tunuslu gönüllü direnişe katılmış, bazıları ise beklemeden ve yürüyerek Filistin'e gitmeye karar vermiştir. Tunus 1958'deki bağımsızlık mücadelesine kadar Fransız sömürge idaresi altında zor bir dönem geçirmiştir. Fakat, hükümet ne karar verirse versin, Filistin halkı ile Tunus halkı arasında güçlü bir bağ olmuştur. Sadece Tunuslular Filistin'de savaşmamış ve şehit olmamıştı, aynı zamanda Filistin'den Tunus'a bağımsızlık için dayanışma kampanyaları şeklinde destekler de gelmiştir.

1985 yılında İsrail, Tunus'ta FKÖ'nün genel merkezine hava saldırısı düzenlemiş ve yaklaşık 80 kişiyi katletmiştir. Filistinlilerin ve Tunusluların hayatını kaybettiği bu saldırıya karşı Filistin'den büyük bir protesto hareketi yükselmiştir. Tunus'ta yaşayan bir arkadaşımız Gazze'deki çocukluğunu hatırlayarak bize şunu anlatıyor: "Halkla birlikte Tunuslular için bağış toplamaya çıkmıştık. İnsanlar paraları olmadığı için yumurta veriyorlardı."

2010 yılında Tunus'ta patlak veren halk isyanı tüm Arap dünyasını sarstı. Toplumda uzun süredir içten içe gelişmekte olan mücadele bilinci sahneye çıktı. Bu bilinç Bin Ali diktatörlüğünün sona erdirilmesini sağladı ve bugün halen devam etmekte. İşte 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı hamlesiyle birlikte binlerce insan sokaklara döküldü.

BOYKOT HAREKETİNİN YAYILMASI
Sonraki dönemde, protesto hareketinin yanı sıra, siyonist işgale karşı boykot eylemleri de hız kazandı. Tunus'ta zaten öncesinde de gündemde olan boykot, 7 Ekim sonrasında devrimcilerden dini inançlılara kadar herkes için genel bir norm haline geldi.

Halkın aslında kendiliğinden başlattığı boykot hareketi insanların her gün bilinçli kararlar almasını gerektiriyor. Bu, belki küçük bir şey olabilir ama insanlar için çoğunlukla bir fedakarlık anlamına geliyor. Elbette boykota başta herkes katılmamıştı. Bir arkadaşım, propaganda-eğitim kampanyalarından ve dükkanların önünde yapılan engellemelerden bahsediyor: "Günlerce dükkanların önünde durduk, broşürler dağıttık ve birçok tartışma yaptık." Ancak sadece bu değil, sosyal medya da önemli bir etki yaptı. İnsanlar sadece bu şirketlerle İsrail işgali arasındaki bağlantıları öğrenmekle kalmadılar, aynı zamanda bunun Filistinliler için gerçekten ne kadar önemli olduğunu da fark ettiler. TikTok'ta örneğin New York'ta boykot edilen Starbucks şubeleri ile Dubai ve Riyad'daki şubelerin karşılaştırıldığı fotoğraflar paylaşıldı. Bu, Suudi kraliyet ailesinin ihanetini gözler önüne sererken, aynı zamanda halklar arasındaki dayanışmayı da güçlendirdi. Artık şunu anladık; Arap ya da Müslüman olmak insanı tarihin doğru tarafında kılmaz, asıl önemli olan, ezilenlerin safında yer alma kararı vermektir.

KÜRESEL BOYKOTUN ETKİLERİ
7 Ekim'den sonra birçok ülkede ve sektörde boykot eylemleri başladı. Akademik boykot bu süreçte çok önemli bir katkı sağladı. Bu boykot, siyonist işgalin ve antisiyonist protestoların ortasında, dünya çapında 300'den fazla üniversitede uygulamaya sokuldu. Ayrıca BDS hareketinin açıklamasına göre, Haziran 2024'te İsrail üniversiteleri yabancı doktora ve post-doktora öğrencilerinin sayısının yüzde 60 oranında azaldığını açıkladı. Ekonomik boykotun etkisiyle Ürdün'de Carrefour tüm mağazalarını kapatmak zorunda kaldı, çünkü işgalin açık savunucusu olan bu şirket Filistin halkına yönelik soykırımı destekliyordu. Puma yıllarca süren boykot protestolarının ardından İsrail Futbol Federasyonu'na olan desteğini sonlandırdı. Sendikalar ve işçiler de boykot hareketine katkı sağladı. Ekim ayında Yunan liman işçileri MS Marla Bull adlı geminin İsrail ordusuna gönderilecek mühimmatla yüklenmesini engelledi ve kasım ayında Faslı liman işçileri Maersk Grubu'na ait bir gemiyle İsrail'e askeri yük taşınmasını reddetti. Boykot, LGBTİ+ hareketinde de etkili oldu. LGBTİ+ Dernekleri Federasyonu (ILGA), dünyadaki bin 900'den fazla LGBTİ+ örgütünü temsilen, bir sonraki dünya konferansını Tel Aviv (Yafa) yerine başka bir şehirde yapma kararına vardı ve siyonist AGUDA organizasyonunun üyeliğini askıya aldı.

FARKLI DÜZEYLERDE SAVAŞ
"Yine de bir sorunumuz var, insanları sokağa çıkaramıyoruz" diyor bir arkadaşım, beni düşüncelerimden uyandırarak. Bir gösteriden sonra onun evinde oturuyoruz. Bana eyleme dair düşüncelerimi soruyor. Lübnan'da ateşkes ilan edilmesinin bir gün sonrası. Ben, boykota sayısız insan katılırken gösteriye sadece 500-600 kişinin katıldığını görünce şaşırdığımı, bu sayıyı çok az bulmasam da bir milyonluk bir şehir için fazla görmediğimi anlatıyorum. Arkadaşımsa, "Biz burada sadece İsrail işgaline karşı değil, aynı zamanda Fransız sömürge yapısına karşı da sokaklara çıkıyoruz. Hala güçlü biçimde varlar ve siyonizmle emperyalizmin etkisini artırmaya çalışıyorlar. Bizim istediğimiz şey, Fransız kurumlarının sadece siyonizmle doğrudan işbirliğini sonlandırmaları değil, aynı zamanda kapanmaları" diyor.

Tarihsel olarak, mesela Güney Afrika örneğinde olduğu gibi, ekonomik boykot sadece politik baskı gücünü artırmada etkili oldu. Boykot ancak gerçek siyasi eylemlerle ve taleplerle birleşirse başarılı olabilir, aksi takdirde bir pasifliğe de yol açabilir. Nihayetinde devrimcinin amacı sistemi devrim yoluyla değiştirmektir, daha iyi kapitalistlerle yaşamak veya ürünleri daha yüksek fiyatlardan almak değil. "Tüm markalar sömürgeci" argümanı elbette genel olarak yanlış değil, ama yine de önemli bir fark var; bir siyasal veya toplumsal hareketle somut bir bağ kurmak ile kurmamak arasındaki fark.

Ben de, kendimi buradaki çoğu insanla karşılaştırarak, bir karar veriyorum: Boykota katılmalıyım. Coca Cola içmem, elbette iyi veya kötü bir komünist olmam açısından belirleyici değil. Fakat Coca Cola içmek beni kesinlikle daha iyi bir insan yapmaz, bana bir şey katmaz. Boykot ederek, en azından Tunuslu bütün kebapçılara içimden verdiğim sözün gereğini yerine getirmiş olurum.