7 Şubat 2025 Cuma

Suruç katliamı 113. ayında: DAİŞ'in yaptığı katliamlar aydınlatılmalı

Suruç katliamının 113. ayında Halitağa'da yan yana gelen Suruç Aileleri İnisiyatifi, pek çok katliamda fail olan DAİŞ'lilerin hapishanelerden sessizce tahliye edilmesine tepki göstererek, DAİŞ'in gerçekleştirdiği tüm katliamların aydınlatılmasını ve faillerin cezalandırılmasını istedi.

Suruç katliamının 113. ayında Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla çok sayıda kişi bir kez daha Halitağa'da yan yana geldi. "Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılan eylemde, Suruç'ta katledilen 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşındı. Eyleme, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Deniz Aktaş ve Murat Çepni, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Müslüm Koyun da katıldı.

Basın açıklamasını okuyan Adnan Özcan, bundan 113 ay önce yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmek için yola çıkan çoğu öğrenci yüzlerce kişinin Urfa'nın Suruç ilçesinde bombalı saldırıya uğradığını söyledi. Saldırıda 33 düş yolcusu ölümsüzleşirken yüzlerce kişinin yaralandığını hatırlatan Özcan, "2015 yılının mayıs ayında HDP binalarına yapılan bombalı saldırılardan sonra yönünü kitle katliamlarına dönen IŞİD terör örgütü; Taksim, Diyarbakır, Suruç, Antep, Ankara, Reina, Sultanahmet ve Atatürk havalimanı katliamlarını gerçekleştirmiştir. Planlı ve sistematik olarak yapılan bu saldırılar tek bir merkezden planlanmış ve hayata geçirilmiştir. Bu katliamlar sonucu yapılan yargılamalar parça parça ele alınmış ve birbirleri arasındaki bağ görmezden gelinmiştir. Sanık olarak tutuklananların birçoğu yapılan katliamlar nedeniyle değil farklı suçlardan cezalar almışlardır" ifadelerini kullandı.

'BİRÇOK DAİŞ'Lİ SESSİZ SEDASIZ TAHLİYE EDİLDİ'
Suruç katliamında bombayı temin eden Süleyman Aggal'ın sanık değil tanık olarak dinlendiğini, birçok DAİŞ üyesinin hapishaneden sessiz sedasız tahliye edildiğini belirten Özcan, "Cezaevlerinde bu katliamlarla ilgili tutuklu sanık neredeyse kalmadı. Ancak aradan geçen yıllara rağmen bu katliamların nasıl organize edildiği aydınlatılamadı. Atatürk havalimanı katliamı davasında yaşananlar bunun en canlı örneğidir. 28 Haziran 2016 yılında 45 kişinin öldüğü katliam sonrası tutuklanan 7 kişiden 6'sı katliamı gerçekleştiren kişilerle bir bağlantıları bulunamadı denilerek geçtiğimiz 12 Aralık günü tahliye edildi" dedi.

Başta Suruç katliamı olmak üzere DAİŞ'in Türkiye'de yaptığı katliamların aydınlatılması ve faillerin yargılanması çağrısında bulunan Özcan, Suruç katliamında ölümsüzleşen Ferdane Kılıç, Hatice Ezgi Sadet ve İsmet Şeker'in hayat hikayesini paylaştı.

KILIÇ: KADIN MÜCADELESİNDE YER ALDI
Ferdane Kılıç'ın hayat hikayesi şu şekilde: "1960 yılında İnegöl'ün Mezit köyünde doğdu. Çocukluğunun bir kısmını köyde geçirdikten sonra ailesi ile birlikte Bursa'ya taşındı. Gençlik yıllarında Çerkes derneklerinde faaliyet yürütmeye başladı. Çerkes geleneklerine göre yaşamayı sürdürmeye gayret etti. 1988 yılında Bursa Çerkes Derneği bünyesinde birlikte faaliyet sürdürdüğü Metin Kılıç ile evlendi. Bu evlilikten iki çocukları dünyaya geldi: Nartan ve Sinem. Ulusal, kültürel çalışmaların yanında demokratik siyaset alanında ve kadın mücadelesi içerisinde de yer aldı. Çerkes derneklerinde kadın komisyonu ve yönetim kurullarında yer aldı. Kadın mücadelesine aktif olarak Emekçi Kadınlar Derneği (EKD) ile başladı ve sonrasında Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) kuruluş çalışmalarında yer aldı. Sosyalist Kadın Meclisleri Bursa sözcüsü oldu. Ezilenlerin Sosyalist Partisi kuruluş sürecine katıldı. Halkların Demokratik Kongresi ve ardından Halkların Demokratik Partisi kuruluş süreçlerinde yer aldı. HDP Parti Meclisi'nde Çerkes halkından bir kadın olarak yer aldı. Şehit düştüğünde halen Sosyalist Kadın Meclisleri Genel Meclisi görevinde yer alıyordu. Yerel seçimlerde HDP'nin Bursa Nilüfer Belediyesi Eşbaşkan adayı oldu. 7 Haziran seçimlerinde HDP PM üyesi olarak Bursa'daki seçim çalışmalarına aktif olarak katıldı."

SADET: AKTİF BİR KADIN DEVRİMCİYDİ
Hatice Ezgi Sadet'in hayat hikayesi şu şekilde: "10 Mart 1995'te İstanbul'da doğdu. Sivaslı Türk Alevi kökenli. Gezi Ayaklanması başta olmak üzere gençliğin ve halkların özgürlük mücadelesiyle kendi cephesinden buluşan Hatice Ezgi Sadet, 2015 yılında 8 Mart çalışmalarıyla birlikte genç kadın çalışmasında yerini aldı. Kadın özgürleşmesi konusundaki duyarlılığı ve gelişmekte olan cins bilinci, onun gençlik mücadelesinde bir kadın devrimci olarak aktif bir şekilde yer almasını sağladı. HDP'nin genel seçim çalışmalarında ve gençliğin akademik demokratik mücadelesinin aktif bir öznesi oldu."

ŞEKER: KOBANÊ'YE HASTANE YAPMAK İSTİYORDU
İsmet Şeker'in hayat hikayesi şu şekilde: "65 yaşındaydı. İnşaat ustası. İsmet Şeker, Kobanê'nin özgürleştiği gün oğlu Mustafa'yı kaybetti. Oğlunun ardından iki ay sonra eşi Zahide Şeker de hayata veda etti. Birkaç ay içinde iki ölümün sarstığı baba İsmet Şeker, yine de bir başkasının acısına derman olmayı, yarasını sarmayı ihmal etmedi ve Kobanê yoluna düştü. İsmet Şeker'in amacı oğlunun düştüğü toprakları görmek, Kobanê'nin bir avuç toprağını Gazi'ye, oğlunun mezarına serpmekti. Kobaneye gitmek istemesinin bir başka sebebi de topladığı yardımlarla Kobanê'ye hastane yapmak istemesiydi."

Açıklamanın ardından bir süre sessiz oturma eylemi yapıldı. 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak "Yaşıyor" denmesiyle eylem son buldu.

Eylem boyunca "Suruç'un hesabı sorulacak", "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Suruç şehitleri ölümsüzdür" sloganı atıldı.