Temelli: 2025 yılı 2024'ten çok daha zor geçecek
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis'te görüşmeleri devam eden 2025 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İki gazetecinin katledildiğini, buna tepki gösteren aralarında gazetecilerin de bulunduğu 59 kişinin gözaltına alınarak 7'si gazeteci 9 kişinin tutuklandığını hatırlatan Temelli, bütçe görüşmelerinden ortaya çıkan sonucun 2025 yılının 2024'ten daha zor geçeceğini gösterdiğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, 2025 yılı bütçe görüşmelerine ilişkin Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
'SORUMLULARIN YARGI ÖNÜNE ÇIKARTILMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in Rojava'da Türk devleti tarafından SİHA saldırısında katledildiğini hatırlatan Temelli, 5 yılda 13 gazetecinin katledildiğini söyledi. Bu konunun dünya basınında gündem yapıldığını, Türkiye'de gündem yapan gazetecilerin gözaltına alındığını, İstanbul'da Şişhane Meydanında yapılan eylemde 59 kişinin gözaltına alınıp 7'si gazeteci 9 kişinin tutuklandığını belirten Temelli, gazeteciler hakkında açılan soruşturmalara değindi. İki gazetecinin katledilmesine ilişkin soruşturma açılıp konunun aydınlatılması gerekirken bu yönlü taleplere gözaltı ve tutuklama saldırısıyla yanıt verildiğini kaydeden Temelli, "Sorumluların yargı önüne çıkarılması için de bugüne kadar olduğu gibi mücadelemizi vereceğiz" dedi.
'MECLİS BİR YIL İKTİDAR VE SERMAYE İÇİN ÇALIŞTI'
Birkaç gün sonra Roboskî'nin yıldönümü olduğunu söyleyerek, Roboskî'de 34 sivilin hava saldırısında katledildiğini hatırlatan Temelli, aynı İHA ve SİHA'larla Suriyeliler, gazeteciler, masum insanların katledilmeye devam edildiğini söyledi. Temelli, "Roboskî'nin aydınlatılmaması, işte bu zihniyetin kendisini yeniden üretmesine ve bu katliamları yapmasına neden oluyor" dedi.
Bir yıl boyunca Meclis'te yürütülen çalışmalara ilişkin değerlendirmede bulunan Temelli, "Meclis halk için bir şey yapmadı. İktidar ve sermaye için bir şeyler yaptı. Bu şiddet ve savaş aklını üretmek için elinden geleni yaptı. Ne emekçiler, emekliler, ne de başta Kürt halkı olmak üzere, bu ülkede mağdur olanlar için bir şey yapmadı. Toplumsal barışa dair bir adım atamadık ve bir seneyi de böyle geçirdik. Geçtiğimiz hafta bütçe görüşmeleri tamamlandı. 39 gün mesai yapıldı komisyonla beraber. Bu 39 gün sonra bütçe yasallaştı" dedi.
'MECLİS TEZKERECİ BİR MECLİS OLMAKTAN KURTULMALIDIR'
Meclis'in sarayda hazırlanan kanun tekliflerini onaylayan noterlik makamı gibi çalıştığını söyleyen Temelli, yasalaşan kanun tekliflerinin birçoğunun Anayasa'ya aykırı olduğunu için Anayasa Mahkemesi'nden döndüğünü hatırlattı. En çarpıcı konulardan birinin savaş tezkereleri olduğunu kaydeden Temelli, "1980'den beri 80 tane tezkere çıkmış. Barış siyaseti üretmek yerine hala militarist akılla tezkereler üreten bir meclis. Bu karakterini koruyor. Bu karakterini koruduğu için de ne ülkeye beklenen barış geliyor ne toplumsal barış geliyor ne de Ortadoğu için belki de elzem olan barış ve diyalog sürecinin önü açılıyor. Her şeyden önce, önümüzdeki dönemde Meclis tezkereci bir meclis olmaktan mutlaka kurtulmalıdır" diye konuştu.
'TOPLUMUN BÜTÜN KESİMLERİYLE SOKAKTA MÜCADELE VERDİK'
Kuvvetler ayrılığı olmadığını, yasamanın, yürütmenin vesayeti altında sıkıştığını söyleyen Temelli, yargının da siyasallaştığı bir ortamda demokratik bir adımın atılması ve meclisin işlevini yerine getirmesinin mümkün olmadığını belirtti. Yasa tekliflerinin ve iktidarın gündeme getirdiği yasalara ilişkin değişiklik önerilerinin kabul edilmediğini anımsatan Temelli, "Biz adeta bir ana muhalefet partisi gibi, topyekun bir muhalefet mücadelesini hem toplumun bütün kesimleriyle sokakta, halkın arasında hem de Meclis'te vermeye devam ettik. Bugünden sonra da vermeye devam edeceğiz" dedi.
Temelli, barış ve demokrasi mücadelesinin vazgeçilmez yol haritaları olduğunu söyleyerek, bundan asla taviz vermeyeceklerini, 2025 yılında da bu mücadeleyi vermeye devam edeceklerini vurguladı.
2024 yılı yasama faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerde bulunan Temelli, OVP programını hatırlatarak şunları söyledi: "Şimşek Programı sözde bir tasarrufun üzerine oturuyordu. Tasarruf yaptıkları şey ne oldu? Öğrencileri okula taşıyan araçlardan, okulların temizlenmesinden, emekçinin haklarından tasarruf ettiler. Her şeyden tasarruf ettiler ama esas tasarruf etmeleri gereken şeyden hiç tasarruf etmediler. Tasarruf edemedikleri için de zaten bütçe açıkları devam ediyor. Tasarruf edemedikleri için faiz yüksekliğini koruyor, kriz aynen devam ediyor. Bu anlayışla tasarruf etmeleri mümkün değil, çünkü teşhisleri yanlış. Enflasyonla, ülkedeki ekonomik krizle ilgili teşhisleri yanlış. Vergi paketi de geldi. Vergi ve Türkiye deyince akla adaletsizlik geliyor. Türkiye neredeyse vergi cennetine dönmüş bir ülke. Gelen vergi paketleriyle ülkede bir nebze adalet sağlansın, vergideki adaletsizlik azalsın diye bekliyorsunuz, ama vergideki adaletsizlik daha da derinleşiyor, daha da içinden çıkılmaz hale geliyor. Gelir ve servet dağılımı bozukluğu ortada. Bu eşitsizlikleri ortadan kaldıracak bir vergi düzenlemesi yapmak yerine, yine her zamanki gibi dolaylı vergilerle vergi yükü halkın sırtına yüklendi. Vergi paketi de bunu pekiştirdi."
'YARGI PAKETİNDEN ADALETSİZLİK, CEZAEVLERİNDE İŞKENCE ÇIKTI'
Yargı paketi düzenlemesine de değinen Temelli, yargı paketinden adaletsizlik çıktığını söyledi. Hapishanelerde süren işkence saldırılarına, hasta tutsaklar, çocuklara, kadınlara ve siyasi tutsaklara yönelik ağır cezalara işaret eden Temelli, "Şimdi de önümüzde onuncu yargı paketi düzenlemesi var. Bu yargı paketinde, cezaevlerinin yaşadığı sorunları çözecek bir infaz düzenlemesinin -ki adına kısmi af denilebilir- olmasını bekliyoruz. Cezaevlerinde haksız ve hukuksuz bir şekilde tutulan insanlar bekliyor. Bu siyasi tutsaklığın bir an önce son bulması artık Türkiye açısından, Türkiye demokrasisi ve toplumsal barışı açısından bir önceliktir" dedi.
Sokakta yaşayan hayvanları katletmeye yönelik yasa düzenlemesine, doğaya, yaşam alanlarına yönelik yıkıma, etki ajanlığı düzenlemelerine de değinen Temelli'nin bir diğer gündemi de çocuk ve kadın katliamları oldu.
'NARİN GÜRAN CİNAYETİYLE İLGİLİ KOMİSYON İŞLEVİNİ YERİNE GETİRMEDİ'
8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesine ilişkin Meclis'te oluşturulan araştırma komisyonunun işlevini görmediğini aktaran Temelli, yaşanan çocuk katliamları, şiddet, taciz, istismar saldırılarına değindi. 2024 yılında resmi rakamlara göre 425 kadının katledildiğini, ama bu sayının daha fazla olduğunu söyleyen Temelli, bu konuda araştırma komisyonu kurulmasını önerdiklerini, kurulan komisyonun başkanlığına bir erkeğin getirildiğini belirterek, "Bu bile meseleye yaklaşma açısından AKP iktidarının zihniyetini ortaya koyuyor" dedi.
'HASTA MAHPUSLARIN ŞARTLI TAHLİYESİ İÇİN YASA TEKLİFİ SUNDUK'
Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen siyasi tutsakların şartlı salıverilme koşullarının sağlanmasına yönelik bir yasa teklifi sunduklarını hatırlatan Temelli, uzun yıllar hapishanede bulunan bu tutsaklar arasında ciddi hastalıkları olanlar bulunduğunu kaydetti. Abdulkadir Kuday'ın sadece bu tutsaklardan biri olduğunu ve hapishanede yaşamını yitirdiğini söyleyen Temelli, "Çok sayıda hasta mahpus söz konusu. Vermiş olduğumuz çok önemli bir kanun teklifiydi. Umarım 2025 yılında, tüm partiler bu konuda önemli bir duyarlılık ortaya koyarlar ve hasta mahpuslar konusunda bir adım atılabilir" diye ekledi.
'ASGARİ ÜCRET YOKSULLUK SINIRININ YARISININ ALTINDA OLMAMALIDIR'
Asgari ücret görüşmelerine değinen Temelli, bu konuda verdikleri kanun teklifinde, asgari ücretin yoksulluk sınırının yarısının altında olmamasını önerdiklerini aktardı. "Yoksulluk sınırının yarısının altında olan bir asgari ücret, insanları açlığa ve yoksulluğa mahkum etmenin bir başka adıdır" diyen Temelli, asgari ücretin bir yılda bir artırılmasını da eleştirerek, sıklıkla güncellenmesini önerdi.
Kayyum saldırısına değinen Temelli, OHAL döneminden kalan KHK'ların savunulduğunu, bunun darbe hukuku olduğunu belirterek, "Darbe dönemini savunanların, darbe hukukunu savunanların o mekanikten beslendiklerini çok iyi biliyoruz. Bunun iptaline yönelik de 10 muhalefet partisinin ortaklaştığı bir kanun teklifi verildi. Bunun bir an önce yasalaşması, iktidarın bu konuda adım atması çağrımızdır" dedi.
'2025 YILI 2024'TEN ÇOK DAHA ZOR GEÇECEK'
Bütçe görüşmelerinde açığa çıkan rakamların 2025 yılının 2024'ten çok daha zor geçeceğini gösterdiğini kaydeden Temelli şöyle konuştu: "Özellikle yoksul halkımız için, emekçiler için bütçenin vadettiği umutlu bir durum yok. Ama sermayenin işleri tıkırında gidecek. Çünkü 3 trilyon liraya yakın, hatta biraz daha fazla bir vergi harcaması söz konusu. Bu, şu demek: 'Ey sermaye, ben senden bu kadar vergi almayacağım, almak istemiyorum'. Her ne kadar Şimşek, 'Öyle değil, biz emekçiler için vergileri almıyoruz' diyorsa da bu söyledikleri gerçeği yansıtmıyor. Tamamen sermaye için vazgeçilen bir rakamı gösteriyor. Bu yapıldığı sürece zaten Türkiye'de ne vergi adaleti sağlanabilir ne de bütçe açıkları kapatılabilir. Bütçe açığı 2,3 trilyon lira. Başlangıç rakamı. Bu bütçede önerilecek faiz rakamı neredeyse 2 trilyon lira. Bunları üst üste koyduğunuzda yaklaşık 7-8 trilyon lira zaten önemli bir kriz bütçesi var."
'ÇÖZÜM İÇİN İMRALI'NIN KAPILARI AÇILMALI'
Can Atalay'ın vekilliğinin iade edilmesi, siyasi tutsakların serbest bırakılması, Meclis'te Kürtçe konuşma yapılırken mikrofonun kapatılmaması, barış için İmralı tecridin sona erdirilmesi ve İmralı kapılarının açılması çağrısında bulunan Temelli, İmralı ziyaretiyle ilgili bir gelişme oldu mu sorusuna, "Bize ulaşmış hala bir resmi dönüş söz konusu değil. Bize bir dönüş olursa hem basınla hem de kamuoyuyla paylaşacağız" yanıtını verdi.