22 Şubat 2025 Cumartesi

Anne Yıldız: Devlete güvenmek neymiş öğrendim

Kayıp yakınları 1039. eylemlerini Murat Yıldız için düzenledi. Oğlu Murat'ı kendi elleriyle karakola götürdüğünü hatırlatan Hanife Yıldız, "Ben devlete güvenmek neymiş öğrendim" dedi. Yıllardır omuz omuza mücadele ettiği Ocak ailesiyle de hak savunucularıyla da Galatasaray Meydanında tanıştığını söyleyen Yıldız, yıllardır oğlunu ve adaleti aradığını kaydetti. 

Gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle Cumartesi Anneleri bir kez daha Galatasaray Meydanında bir araya geldi. Gözaltında kaybedilenlerle buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanında 1039. kez buluşan kayıp yakınları Murat Yıldız dosyasını işledi.

'SADECE KAYIPLARIMIZ İÇİN MÜCADELE ETMİYORUZ'
Bu haftanın basın metnini Sebla Arcan okudu. Arcan, "Devletin bütün kapılarını bize kapattığı, haklarımızın yok sayıldığı, yargının hukukla bağını kestiği ve siyasetin sorun çözme yeteneğini kaybettiği koşullarda, yalnızca kayıplarımız için değil, aynı zamanda demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için de mücadele ediyoruz. Biliyoruz ki, güçlü bir demokrasi ve hukukun üstünlüğü sağlanmadan ne kayıplarımıza ulaşabileceğiz ne de cehennemin eşiğine gelen ülkemiz huzur ve barışa kavuşabilecek. Tam da bu sebeple, 1039. haftamızda, siyasi iktidara barışı, özgürlüğü ve adaleti engelleyen uygulamalarına son verme çağrısında bulunuyoruz. Çatışmacı siyasetin yol açtığı yıkımın en yakın tanıkları olarak, herkesin korkudan uzak, güven içinde ve onurlu bir biçimde yaşayabileceği demokratik bir Türkiye talep ediyoruz" ifadelerini kullandı

'FAİLLER CEZALANDIRILMADI'
Gözaltında kaybedilelerin avukatı Gülseren Yoleri, Murat Yıldız dosyasına ilişkin hatırlatmada bulundu. 2015 yılında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak yeniden soruşturma açılmasını istediklerini söyleyen Yoleri, "Açılan soruşturma, iki yıl sonra takipsizlikle sonuçlandı. Takipsizlik kararına yapılan itiraz da reddedildi. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapıldı. Gözaltında kaybedilen kişilerin yaşam hakkından devlet sorumludur. Kamu görevlilerinin gözaltında kayıp olaylarına karıştıklarına dair emareler bulunması halinde, devletin yaşam hakkını ihlal ettiği kabul edilmektedir. Murat Yıldız'ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili yürütülen adli süreç, maddi gerçeği açığa çıkarmadı, faillerin cezalandırılmasını sağlamadı. Aksine, Murat'ın yaşam hakkının ihlal edildiği gerçeğinin üzerini örttü. Kaç yıl geçerse geçsin Murat Yıldız için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. 

'KOMİSER RAMAZAN KAYA, MURATI KAYBETTİKTEN SONRA HANGİ MAKAMA YÜKSELDİN'
Oğlu Murat'ı kendi elleriyle karakola götüren Hanife Yıldız, yıllardır yürüttüğü mücadeleye işaret etti. Karakola gittiğinde komiser Ramazan Kaya'nın kendisine "oğlun nerede" sorusunu yönelttiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Yıllar önce Tansu Çiller hükümetinin polisleri tarafından kandırılan karakola götürülen oğlum Murat Yıldız'ın anasıyım. Bugün 30. yılında gözaltında kayıp edilen bir mezarı da olmayan oğlumu ve de senelerdir elimden alınan anneliğimi bir de kayıp olan adaleti arıyorum. Beni gözaltına alıp karakola götürdüklerinde komiser Ramazan Kaya bana oğlun nerede diye sormuştu şimdi bende buradan ona soruyorum. Ramazan Kaya otuz yıldır sen neredesin Murat yıldız'ı yok ettirdin diye hangi makama yükseldin. Ben sizlere ve adalete güvenmek neymiş gördüm. Tek dalım umudum oğlumdan oldum. Ben otuz yıldır nasıl geldim, neden halen buradayım. 1995'te Gazi mahallesinde bir katliam gerçekleştirildi. Orada da Hasan ocak adındaki bir genç insan kayıp edilmişti. Tanımıyordum. Hasanın babası ile baba Ocak burada insanlar eylem başlatmışlardı. Baba şöyle sesleniyordu, 'varsa gözaltında kayıpları olanlar gelsinler buradan seslerini duyursunlar.' İnsanlar bunu duyar duymaz Diyarbakır'dan Kars'tan Edirne'den, bende İzmir'den kalktım buraya geldim. İnsan hakları savunucularını da Ocak ailesini de burada gördüm tanıdım. Öğrendiğim şu oldu, kayıp edilenlerin hepsi evlerinde, sokaklarında, işyerlerinde alınmışlar. Ama ben oğlumu kendim karakola götürdüm. 1995'ten beri oğlumu ve adaleti arıyorum. Adaletin yaptığına bakın demirlerle çevrili bu da AKP hükümetinin eseri bu."

NE OLMUŞTU
19 yaşındaki Murat Yıldız, İzmir'de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaşmış ve bu yüzden polis tarafından aranmaya başlanmıştı.

Annesi Hanife Yıldız'ı karakola götüren polisler, "Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak" dedi. Bunun üzerine, 23 Şubat 1995 tarihinde Murat Yıldız, avukatı, kuzeni ve annesi ile birlikte İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi'ye teslim oldu. Aradan üç gün geçtiği halde Murat eve dönmeyince anne Hanife Yıldız, Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi'ne gitti. Ancak sorularına net yanıtlar alamadı. Çelişkili açıklamalar karşısında Hanife Yıldız ısrarını sürdürünce yetkililer, Murat'ın emniyette verdiği ifadesinde silahı İstanbul Kartal'da sakladığını söylediği için onu polisler Tahir Şerbetçi ve Şah İsmail Öztürk nezaretinde İstanbul'a gönderdiklerini, yolda Murat'ın feribottan denize atlayarak kaçtığını ve tüm aramalara rağmen bulunamadığını iddia ettiler. 

Oğlundan haber alamayan Hanife Yıldız, Bornova ve Gebze Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurdu. Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi, beş yıl süren yargılama sonucunda, Murat Yıldız'ın feribottan atladığını gören bir tanık olmamasına rağmen sanık polislerin beyanını esas aldı ve onlara yalnızca "görevi ihmal"  suçundan günümüz parasıyla 1 lira 18 kuruş para cezası verdi.