27 Temmuz 2025 Pazar

Bakanlığa bağlı 35 müze kapalı: Antalya Arkeoloji Müzesi yıkılmasın diye mücadele ediyorlar

Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkım kararının ardından kurulan Müze Çalışma Grubu, müze yıkılırsa bir dönemin kamusal mirasının silineceğini kaydetti. Müzeyi yıkmak yerine mimari yapısına zarar vermeden restore edilebileceğinin altını çizen grup, temmuz ayı boyunca yıkıma karşı her gün 18.00'de müze bahçesinde bir araya geliyor. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı, 20 Mart 2025'te Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkılacağını açıkladı. Bakanlık, karara gerekçe olarak binanın depreme dayanıksız oluşunu ve artan depolama ihtiyacını gösterdi. Oysa yapı, Türkiye'de yarışma projesiyle inşa edilen ilk müze olma özelliğini taşıyor.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ardından 1919 yılında İtalyanların Antalya'yı işgali sırasında açıkta bulunan eski eserlerin İtalyan Konsolosluğu'na taşınmak istenmesi üzerine Antalya Lisesi öğretmeni Süleyman Fikri Erten, 15 Ekim 1919'da Antalya Mutasarrıflığına başvurarak kendisini fahri Asar-ı Atika memuru olarak tayin ettirdi. Müze kurma çalışmaları bu tarihte başladı. Alt Paleolitik Çağ'dan Bizans dönemine kadar geniş bir zaman dilimini kapsayan müzede Doğa Tarihi ve Prehistorya Koleksiyonu, bölge kazılarından elde edilen eserler, Roma dönemi çömlekleri, Perge kökenli mitolojik heykeller, lahitler, takılar, mozaikler, ikonalar, madeni ve cam eserler koleksiyonun öne çıkan parçalar bulunuyor.

Özellikle Perge'de bulunan Roma dönemi heykeltıraşlık eserleri ve müze kurtarma kazılarından elde edilen ünik buluntularla dünyanın sayılı arkeoloji müzeleri arasında yer alan Antalya Müzesi'nin yıkım kararının ardından çok sayıda demokratik kitle örgütü bir araya gelerek Müze Çalışma Grubu'nu kurdu.

'YIKILMASI BİR DÖNEMİN KAMUSAL MİRASININ SİLİNMESİ ANLAMINA GELİR'
Grubun sözcüsü, Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Gül Işın , müzenin tarihi ve kültürel değeri, yıkıma neden karşı çıktıkları ve sürece dair talepleri üzerine bianet'e konuştu. Işın, Müze Çalışma Grubu'nun ilk etapta Antalya Kültürel Miras Derneği'nin girişimiyle gündeme gelen bir fikir alışverişi ağı olarak ortaya çıktığını söyledi. Ardından, aralarında Antalya Barosu, Arkeologlar Derneği, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, Eğitim Sen ve İnşaat Mühendisleri Odası'nın da bulunduğu 13 farklı kurum güçlerini birleştirdi. Işın'a göre yıkıma karşı çıkmanın temel nedeni sadece yapısal bir müdahaleye karşı durmak değil, binanın Türkiye'deki müze mimarlığı tarihinde oynadığı öncü rolü savunmak. 1964'te açılan bir yarışmayla seçilen ve Doğan Tekeli, Sami Sisa, Metin Hepgüler gibi dönemin önemli mimarları tarafından tasarlanan yapı, 1972'den beri Antalyalıların belleğinde yer etmiş durumda: "Bu yapı, Türkiye'de yarışma projesi ile inşa edilen ilk müzedir. Mimari olarak modernist Cumhuriyet kimliğinin taşıyıcısıdır. Yıkılması, bir dönemin kültürel ve kamusal mirasının silinmesi anlamına gelir."

'MİMARİ YAPISI ÖZÜNE ZARAR VERİLMEDEN GÜÇLENDİRİLEBİLİR'
Işın, yapı için deprem riski gerekçesiyle yıkım kararı alınsa da bu değerlendirmenin tam bir performans analizine dayanmadığını, yalnızca ilk aşama olan karot testiyle sınırlı kaldığını vurguluyor ve "Madem bu bina riskliydi, neden beş yıldır ziyaretçiler içeri alındı" diye sordu. Müze Çalışma Grubu, yıkım dışında alternatifler de öneriyor. Antalya Kent Konseyi'nin raporlarına ve İnşaat Mühendisleri Odası'nın teknik değerlendirmelerine göre, falezler üzerinde yer alan tek katlı bu yapı, mimari özüne zarar verilmeden güçlendirilebilir: "Yıkım ve yeni müze için 2,5 milyar TL'lik bir bütçeden söz ediliyor. Oysa mevcut binanın güçlendirilmesi yalnızca 180 milyon TL gibi çok daha düşük bir maliyetle mümkün."

'MÜZEDEKİ ESERLERİN TAŞINMA SÜRECİ DE KAYGI VERİCİ'
Grup, mevcut müzenin orijinal tasarımı korunarak restore edilmesini ve çağdaş bir sergileme modeliyle daha butik bir yapıya dönüştürülmesini öneriyor. Ayrıca, artan eser sayısı için müzeye yakın bir bölgede yüksek kapasiteli modern bir depo/salon binası inşa edilmesini talep ediyor. Müze Çalışma Grubu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan şimdiye dek herhangi bir doğrudan yanıt alamadı. Randevu talepleri reddedildi, lansmanlara ise yalnızca davetli kurumların alınacağı belirtildi. Bu tutum, iletişim kurmaya çalışan uzmanlar için sürecin şeffaflıktan uzak ilerlediğini gösteriyor. Öte yandan, müzedeki eserlerin taşınma süreci de kaygı verici.

'AYRINTILI BİR AÇIKLAMA YAPILMADIĞI İÇİN ENDİŞELENİYORUZ'
Işın, heykellerin paketlenmeden futbol sahasına taşınacağı yönünde duyum aldıklarını, eserlerin güneş altında kalabileceğini, iklimlendirme sistemlerinin yetersiz kalabileceğini belirterek şöyle dedi: "Eserlerin sigortalanıp sigortalanmadığı bile belirsiz. Konteynerlarda saklanacağı söyleniyor; ama jeneratör destekli bir sistem kurulacak mı, nem ve sıcaklığa karşı önlem alınacak mı belli değil. Kamuya ayrıntılı bir açıklama yapılmadığı için bilemiyor, endişeleniyoruz."

'RESTORASYON VEYA DEPREM GEREKÇESİYLE 35 MÜZE KAPATILDI'
Işın'a göre Antalya'daki bu süreç, Türkiye genelindeki müze politikalarının bir parçası. Işın, şu an ülkede kapalı olan 35 müze bulunduğunu, bunun ciddi bir kültürel kayıp olduğunu söyleyerek "Türkiye, arkeolojik zenginliği açısından eşsiz bir ülke ama bakanlığa bağlı sadece 217 müze var. Bunun 35'i şu anda kapalı. Bu durum, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 'kültür' tarafına yeterince eğilmediğini gösteriyor" dedi.

HER GÜN 18.00'DE YIKIMA KARŞI MÜZE BAHÇESİNDE BULUŞUYORLAR
Müze Çalışma Grubu, yerel bir mesele olarak başlayan bu sürecin artık ülke çapında bir hafıza savunmasına dönüştüğünü düşünüyor. Instagram hesaplarında paylaştıkları üzere temmuz ayı boyunca her gün saat 18.00'da yıkıma karşı Antalya Arkeoloji Müzesi bahçesinde buluşuyorlar. Işın, çağrısını şöyle özetliyor: "Antalya halkının ötesinde tüm yurttaşları bu sürece sahip çıkmaya davet ediyoruz. 20. Yüzyıl Cumhuriyet Dönemi kamusal değerlerimizin hafızalardan kolayca silinmemesi için toplumsal bir farkındalık yaratmalıyız."