Çepni: Saldırı özgürlük mücadelesine; faşizme karşı birleşik mücadeleyi örgütleyelim
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20250126-muratcepni.jpg)
ESP ve SGDF'ye dönük tutuklama saldırısının ardından ETHA'ya konuşan ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, 34 devrimci sosyalistin tutuklanmasının ESP'ye dönük bir saldırı olduğunu bildiklerini, ancak kapsamının daha geniş olduğunu söyleyerek, ESP'nin temsilcisi olduğu işçi ve emekçilerin özgürlük ve sosyalizm mücadelesine yönelik olduğuna dikkat çekti. Çepni, kapsamı bu kadar geniş bir saldırıya karşı yürütülecek mücadeleye dair şu çağrıda bulundu: "Gelin hep birlikte faşizme, sömürüye karşı birleşik mücadeleyi örgütleyelim."
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'na (SGDF) 21 Ocak sabahı gözaltı saldırısı gerçekleşti. 41 devrimci sosyalist dört günlük gözaltının ardından 24 Ocak günü adliyeye sevk edildi ve 17'si SGDF'li, 16'sı ESP ve SKM'li, biri Devrimci Partili 34 kişi tutuklandı.
Tutuklama gerekçeleri arasında ESP'nin 27 Ekim 2024 tarihinde Ankara'da gerçekleştirdiği 4'üncü Olağan Kongresi, SGDF'nin 23 Haziran 2024 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirdiği 11. Genel Kurulu, 20 Temmuz 2015'te DAİŞ çetesi tarafından gerçekleştirilen ve 33 devrimci sosyalistin katledildiği Suruç Katliamına ilişkin her ayın 20'sinde gerçekleştirilen oturma eylemleri, Esenyurt Belediyesine yönelik kayyum darbesinin ardından devrimci sosyalistlerin yaptığı eylemler, Atılım gazetesinin 30. yılında gerçekleştirdiği piknik ve gece ile mezar anmaları da bulunuyor.
'SÜREÇ', KAYYUM, GÖZALTI, TUTUKLAMA, KATLİAM
AKP-MHP iktidarı, kendisi ve temsilcisi olduğu sermaye düzeni için dikensiz bir gül bahçesi yaratmak için, önünde "engel" olarak gördüğü her kesime yönelik gözaltı, tutuklama saldırısı gerçekleştiriyor. Faşist MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tokalaşmasıyla başlayan ve Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmalarıyla devam eden "süreç", belediye eşbaşkanlarının tutuklanması, kayyum darbesi, kayyum darbesine karşı geliştirilen eylemlere yönelik polis saldırısı, Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik işgal saldırıları, gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan'ın SİHA ile katledilmesi, Tişrîn Barajına yönelik saldırıları durdurmak için Rojava halklarının başlattığı canlı kalkan eylemine katılanların bombalanması, gazetecilerin eylemler ve ev baskınlarında gözaltına alınması, tutuklanması, emekçi sol güçlere yönelik gözaltı, tutuklamalar ve son olarak ESP, SGDF, SKM üye ve yöneticilerinin tutuklanmasıyla devam ediyor.
Ajansımız editörü Pınar Gayıp ile birlikte 6 gazeteci Cihan ve Nazım'la ilgili yaptıkları eylemde, 6 gazeteci ev baskınlarıyla ve son olarak ESP'ye dönük operasyonda ajansımız muhabiri Züleyha Müldür'ün tutuklanmasıyla bir ay içinde 15 gazeteci tutuklanmış oldu.
ESP EŞ GENEL BAŞKANINA ESP KONGRESİNE NEDEN GİTTİN SORUSU
ESP'ye dönük operasyonda tutuklananlar arasında ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş da bulunuyor. Poliste susma hakkını kullanan, savcılıkta ifadesi alınmadan tutuklamaya sevk edilen Aktaş'a, eş genel başkan seçildiği ESP'nin 4'üncü Olağan Kongresi'ne neden gittiği sorusu yöneltildi. Yasal bir partinin kongresine katılmanın tutuklama gerekçesi haline getirilmesi iktidarın ve sermayenin yol temizliğinde hiçbir hukuki dayanak aramayacağının göstergesi.
SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat ve 16 SGDF'li de federasyonun yasal kongresine katılmaktan tutuklandı.
DAİŞ'in 33 sosyalist genci ve sosyalisti katlettiği Suruç Katliamı ile ilgili her ayın 20'sinde yapılan Suruç eylemlerine katılmak tutuklama gerekçelerinden biri.
Bir diğer gerekçe, 8 Ekim 1994 tarihinden bu yana devrimci sosyalist çizgide yayıncılık yapan Atılım gazetesinin 30. yılında düzenlediği piknik ve geceye katılmak.
34 devrimci sosyalist neden tutuklandığı, bu tutuklamalarla ne amaçlandığı ve ne yapılması gerektiğini ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni ile konuştuk.
'TUTUKLAMA KARARI SORGU BAŞLAMADAN VERİLMİŞ'
Savcının ifade almadan 38 kişiyi tutuklamaya sevk etmesinin ardından hakimlik sorgusu başlamadan tutuklama kararının verildiğine dair emareler ortaya çıktığını söyleyen Çepni, tutuklamaya gerekçe yapılan konuların tamamının ESP, SGDF faaliyeti olduğuna dikkat çekti.
"Arkadaşlarımız tümüyle yürüttükleri siyasi faaliyetlerle suçlandılar. Örneğin Eş Genel Başkanımız Deniz Aktaş'a eşbaşkan olarak seçildiği ESP kongresine neden katıldığı soruldu. Yine SGDF'li gençlere SGDF'nin genel kuruluna neden katıldıkları soruldu. Yine arkadaşlarımıza Suruç anmalarına neden katıldığı soruldu" diyerek, siyasi faaliyetlerinin kriminalize edilmesine tepki gösteren Çepni, özellikle Suruç Katliamının ardından İstanbul'da 114 aydır süren ve bir süredir İzmir'de de başlatılan oturma eylemine katılımın tutuklama gerekçesi haline getirilmesine tepki gösterildi.
'SURUÇ'UN KATİLLERİ SURİYE YÖNETİMİNE GETİRİLDİ'
Suruç Katliamının gerçek sorumlularının ortaya çıkarılmadığını, yargılanmadığını hatırlatan Çepni, katliamın DAİŞ çetesi tarafından yapıldığını ve Suruç aileleri, SGDF'liler ve demokratik kamuoyunun 2015'ten bu yana "Suruç için adalet, herkes için adalet" mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti. Gerçek katillerin açığa çıkarılarak cezalandırılana kadar bu mücadelenin süreceğini vurgulayan Çepni, Suruç Katliamına ilişkin adalet talebiyle yapılan oturma eyleminin tutuklama gerekçesi yapılmasının, DAİŞ çetesinin devamı olan HTŞ'nin Suriye'de yönetimi getirilmesinin hemen ardından gerçekleşmesine dikkat çekti.
Tutuklama gerekçelerinden birinin devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerin mezarları başında yapılan anmalar olduğunu kaydeden Çepni, "İnsanlık tarihinde demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesi yürütmüş ölümsüzleşmiş, yani bizim geçmişimiz olan, yani bizim bugün yürüttüğümüz mücadelenin omuzbaşları olan yoldaşlarımızı anmamız suç gerekçesi haline getirilmiş" dedi.
'KONGRELERİMİZİN KRİMİNALİZE EDİLMESİ BİR KONSEPTİN PARÇASI'
ESP ve SGDF'ye dönük gözaltı, tutuklama saldırısının "devrimcilere ve sosyalistlere niye varsınız suçlaması" olduğuna işaret eden Çepni, varlık koşullarının suç haline getirilmeye çalışıldığını, buna izin vermeyeceklerini vurguladı.
Çepni şöyle devam etti: "Elbette ki bu yeni bir durum değil. Devrimcilerin, sosyalistlerin işçilerin, emekçilerin iş, ekmek ve özgürlük mücadelesinin doğrudan bir parçası olarak yürüttükleri mücadele elbette ki burjuva iktidarın, burjuva devletin temel bir hedefidir. Bu dün de böyle oldu, bugün de böyledir, yarın da böyle olacak. Yalnız bu operasyonda özgün olan bazı yanlar var. Bugün kongrelerimizin bir suç haline getirilmeye çalışılması, kriminalize edilmesi yeni bir durumdur. Sosyalist faaliyetin oraya buraya çekmeden doğrudan kendisinin bir suç haline getirilmesi, kriminalize edilmesi bir konseptin parçası, yeni bir durum olarak değerlendirebiliriz."
ESP ve SGDF'ye dönük operasyon öncesinde gazetecilerin gözaltına alındığını tutuklandığını, twitter hesaplarının, haber sitelerinin kapatıldığını hatırlatan Çepni, ESP'ye dönük operasyonda da bir gazetecinin tutuklandığını belirterek, bir ay içinde 15 gazeteci hakkında tutuklama kararı verildiğine dikkat çekti. Çepni, tutuklanmayan gazetecilerin de haber takibi sırasında şiddete ve tacize maruz kaldığını, sokak eylemlerinde gazetecilerin sistematik olarak engellendiğini, gözaltına alınmaya çalışıldığını aktardı.
'İKTİDAR BEKASINI, İŞÇİ SINIFININ, HALKIN ÖLÜMÜ, AÇLIĞI ÜZERİNDEN KURUYOR'
AKP-MHP iktidarının bekasını, işçi sınıfının, halkların ölümü, işkencesi, açlığı, yoksulluğu üzerinden kurduğuna dikkat çeken ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, şöyle devam etti: "Milyonlarca işçi ve emekçinin açlığa mahkum edildiği bir Türkiye gerçeği var. Ama bir tarafta da bunun karşısında direnenler var. Ve iktidar kendisine dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor. İktidar, ben aç bırakırım, yoksullaştırırım, Kartalkaya'daki gibi yangınlarda, iş cinayetlerinde, depremlerde ölümünüze sebep olurum, ama siz ses çıkartmayacaksınız diyor. Hele ki siz sosyalistler halkın bu öfkesini, tepkisini asla ve asla örgütlemeye, bir halk harekete yaratmaya asla girişmeyeceksiniz diyor.
"Ben Rojava'da, Kuzey ve Doğu Suriye'de Kürt halkına karşı her türlü yol ve yöntemle saldırılara girişirim, Kürt halkının her türlü statüsünün oluşmasını engellerim, kayyumlarla engellerim ama siz asla ve asla ses çıkaramazsınız diyor."
'İKTİDAR MUTLAK SESSİZLİK İSTİYOR, '
Tutuklama gerekçelerinden birinin de kayyum darbesine karşı yapılan eylemler olduğunu hatırlatan Çepni, Esenyurt'ta yaşayan partilerinin üyesi çoğunluğu genç sosyalistlerin Esenyurt Belediyesine kayyum darbesi yapılmasının ardından gerçekleştirdikleri eylem nedeniyle tutuklandığını aktardı. İktidarın yapmak istedikleri ve sosyalistlerin varlık nedenlerine ilişkin şunları söyledi: "İktidar bir taraftan kayyumda ısrar ediyor ve bir taraftan da mutlak bir sessizlik istiyor. Tabii ki sosyalistler ve demokrasi güçleri kayyumlara da, gazetecilere yönelik saldırılara da, Kürt halkına karşı geliştirilen saldırılara da, işçilere, emekçilere geliştirilen saldırılara da mutlaka ve mutlaka ses çıkarmak, buna karşı tepki vermek ve halkla, sınıfla birlikte bu mücadeleyi geliştirmek göreviyle varlar. Varlık sebebimiz budur."
'SALDIRI KAPSAMLI, BİRLEŞİK MÜCADELE İNŞA ETMELİYİZ'
Operasyonun amacına dair değerlendirmelerin ardından bu saldırıları durdurmak için ne yapılması gerektiğine ilişkin konuşan Çepni, "Saldırı bu kadar kapsamlı, saldırı bir bütün tüm ezilenlere, işçi ve emekçilere, emek ve demokrasi güçlerine, sosyalistlere yönelik ise, -ki tastamam böyledir-, o zaman bunun karşısına da parçalı değil birleşik bir itirazı, birleşik bir karşı duruşu, birleşik bir mücadeleyi inşa etmek zorundayız. Birleşik bir mücadeleyi bu barikatları yıkarak, bu ablukayı dağıtarak geliştiremediğimiz koşullarda, parçalı itirazlarla kendimizi yeterli görürsek tam da iktidarın istediğini yapmış olacağız" uyarısında bulundu.
'SALDIRI ESP'YE VE TEMSİLCİSİ OLDUĞU ÖZGÜRLÜK, SOSYALİZM MÜCADELESİNE'
34 devrimci sosyalistin tutuklanmasını ESP'ye dönük bir saldırı olduğunu bildiklerini, ancak kapsamının daha geniş olduğuna işaret eden Çepni, Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin temsilcisi, sözcüsü, parçası olduğu tüm işçi ve emekçilerin demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesine olduğunu vurguladı.
'FAŞİZME, SÖMÜRÜYE KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELEYİ ÖRGÜTLEYELİM'
Çepni, tüm emek, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm güçleriyle birlikte sadece bugünü değil, geleceği de kapsayan bir mücadeleyi yükseltme göreviyle karşı karşıya olduklarına işaret ederek, "Bunu geciktirme, öteleme, zayıflatma, hafife alma şansımız artık yoktur. İktidar ne kadar kapsamlı, kararlı, istikrarlı bir biçimde saldırıyorsa, biz daha kapsamlı, daha kararlı, daha istikrarlı olmak zorundayız. Bunu başaramadığımızda itiraz etmekten, eleştirmekten, teşhir etmekten ileri gidemeyiz. Çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Gelin hep birlikte faşizme karşı, sömürüye karşı birleşik mücadeleyi örgütleyelim" diye konuştu.