30 Mart 2025 Pazar

Çiçek: Hareketi sürekli kılmak için genel bir inisiyatif merkezi oluşturmak zorundayız

Marksist Teori dergisi yazarı İbrahim Çiçek, "Genel grev, genel direniş"in bugün propaganda sloganı olduğunu; ancak örgütsel hazırlığının, taleplerinin, eylem biçimlerinin bugünden tartışılması gerektiğinin altını çizdi. Çiçek, "Emekçi sol hareketin enternasyonalist durumu sağlam olan devrimci kesimlerinin, aynı  zamanda halkların karşılıklı güvenini inşa etmeleri gerekiyor" diyerek, birleşik devrime bu yoldan gidileceğini kaydetti. 

Marksist Teori dergisi yazarı İbrahim Çiçek, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan sokak eylemlerini Özgür TV'ye değerlendirdi.

'İSTANBUL, FAŞİST ŞEFİ GELECEĞİ AÇISINDAN DÜŞÜNDÜRÜYOR'
Kitle hareketinin dinamiklerini tespit etmek için 2024 yılı Ekim ayına dönüp bakmakta yarar olduğunu belirten Çİçek, Esenyurt Belediyesi'ne yönelik kayyum saldırganlığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İstanbul'u alan iktidarı alır" sözlerini hatırlatan Çiçek, "Faşist şef kitle tabanı eridikçe, siyasi desteği zayıfladıkça faşist devletin bütün imkanlarını kullanarak iki cephede birden saldırıyor" dedi. "Bir yandan Kuzey Kürdistan'da terör estiriyor. Bunun en görünür biçimi tutuklama ve kayyum terörü" diyen Çiçek, DEM Partili belediyelere yönelik kayyum saldırını kaydetti. "Bunun karşısında Türkiye'de devam eden saldırılar var. Fakat İstanbul, faşist şefi kendi geleceği açısından düşündürüyor. İstanbul'da faşist şefin karşısında rakip olarak çıkan İmamoğlu gerçeği ve şiddetlenen iktidar mücadelesi var" diye konuştu.

'TOPLUMSAL ÖFKE KENDİNE AKACAK YOL ARIYOR'
"Şiddetlenen bu iktidar mücadelesi, kuşkusuz MHP desteğiyle yürürken faşist şefin iktidarını tahkim etme eğilimidir. CHP'nin etrafında birleşen, oy gücü de olan ve  İmamoğlu'nun bu potansiyeli ileriye taşıma ihtimali de İmamoğlu ve CHP' yi faşist şefin hedefi haline getiriyor. Burada objektif durum olarak faşist şef ile özgürlük isteyenler arasında bir mücadele var. Subjektif durum olarak da CHP ile AKP arasında düzen içi kapitalizm koşulları altında devlet içi koşullar etrafında bir iktidar mücadelesi var" diyen Çiçek, kitle hareketinin sebebinin ise faşist terörün toplumda yarattığı öfke olduğunu belirtti. İşçilerde, kadınlarda, gençlikte büyük bir öfkenin, demokrasi ve özgürlük isteğinin ortaya çıktığını kaydeden Çiçek, "Bu öfke kendisine akacak bir yer arıyor" dedi.

'İŞÇİ SINIFI KİTLE HAREKETİNİN İÇİNDE'
İşçi sınıfının harekete geçmediği ve fabrikalarda şalter inmedi algısının yanılgı olduğunu belirten Çiçek, "Bu eylemlere katılan yüz binlerin içerisinde işçi sınıfı da var. 'Fabrikalardan başlamış değil' diyebiliriz. Bu hareketlerin büyük kitlesi gençlik ise bu gençliğin yüzde ellisi işçi gençliktir" diye ifade etti. Üniversite gençliğinin eylemlere katılımından kaynaklı "Okullardan başlayan bir gençlik hareketinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz" diyen Çiçek, "Ama hareket antifaşist bir talep, özgürlük talebiyle faşizme karşı protesto olarak ortaya çıkıyor. Bir mesleki hareket olarak ortaya çıkmıyor" dedi. Antep'te tekstil işçilerinin direnişine vurgu yapan Çiçek, oradaki işçilerin direnişinin siyasi bir harekete dönüşebileceğini söyledi. 

'GENÇLİK HAREKETİ İŞARET FİŞEĞİDİR'
"Gençlik siyasi saiklerle harekete geçti. Yüksek öğrenim gençliğinin genel olarak  Marksist analiz bakımından şöyle özelliği vardır. Aydınların, siyasi bakımdan en duyarlı kesimidir. Toplumun gebe olduğu siyasal ve toplumsal gelişmeler söz konusu olduğunda işaret fişeği, alarm gibi harekete geçerler. Gençlik, politik özgürlük talebiyle, siyasi demokratik taleplerle harekete geçti" diyen Çiçek, gençlerin ülkenin geleceğinin ve kaderinin kendilerini ilgilendirdiğini söylediğini aktardı.

'CHP'NİN İKİRCİKLİ TUTUMU AKP'Yİ CESARETLENDİRDİ'
Gençlerin faşist saldırılara karşı tavır aldığını ve bunun da politik bir bilinç anlamına geldiğini, bu bilincin yoğun şiddet ve baskı koşullarında oluştuğunu belirten Çiçek, "Gençlik önemli bir dinamik, ancak başlangıç aşaması. Faşist şef toplumdan beklemediği büyük bir tepki aldı. İstanbul Valiliği harekete geçti, bir kısım yasaklar ilan etti. Çünkü bu yasaklarla durumu idare edebileceklerini, yönetebileceklerini düşündüler" diyerek, CHP'nin tutumunun AKP'yi cesaretlendirdiğini ekledi.

'HALKA GÜVENSİZLİK DUYANLAR BİR KEZ DAHA DÜŞÜNMELİ'
"Toplum büyük öfke biriktirmiş ve hesap sormak istiyor. Hareket bir diploma, gözaltı ve tutuklama meselesinden öfkesini ortaya koydu. Kitlenin hızlı harekete geçmesinde, gençlik hareketinin bu tepkisi önemli bir yerde duruyor" diyen Çiçek, halka ve kitleye güvensiz yaklaşanların, gençliğe güvenmeyenlerin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğini kaydetti.

"Biz halka, kitlelere, işçi sınıfı ve emekçilere güvenip propaganda yaptığımız zaman insanlar bize gülüyordu, halk gerçeği bu. Deneyimler, birikimler boşa gitmiyor. Dün onlarca, yüzlerce basın toplantısı yapıldı. Devrimciler, sosyalistler çok baskı gördü. Ama aynı zamanda toplumsal bilincin gelişmesine de katkıda bulundular. Böyle kritik anların şöyle özelliği var. 2008'de Tuzla havza direnişinde Limter-İş Sendikasının yüzlerce üyesi vardı. Üye sayısı küçük ama direnişleri büyük sendikadır, Limter İş. İşçi sınıfının işçi cinayetleri sorununu ülkenin birinci gündemi haline getirmişti. Havza grevi için harekete geçtiklerinde AKP ile sorunu olan herkes onların etrafında toplandı. Harekete geçti. Sırf AKP'ye darbe için Tuncay Özkan bile oraya gitti. Şimdi ise, AKP-MHP ittifakıyla sorunu olan herkes bu hareket etrafında birleşti. Ya parti olarak ya da kitlesi olarak gittiler. Bu çelişkilerin çok keskinleştiğini ve olgunlaşmakta olduğunu gösteren bir şey. Bu, mevcut iktidarının meşruiyet temelinin büyük oranda erimekte olduğunu gösteriyor" diyen Çiçek, tüm bunların hareketin geleceği açısından önemli olduğunu dile getirdi.

'CHP'YE OY VERMEK İLE CHP KİTLESİ İLE SOKAKTA OLMAK AYNI ŞEY DEĞİL'
"Devrimciler olarak dün CHP'ye oy vermeyin dedik ve çağrımızın arkasındayız. Şu anda seçimi değil meydanları ve sokakları tartışıyoruz. Sokaklarda, CHP'ye oy veren işçi ve emekçilerle bir araya gelmeyi, onlarla birlikte faşizme karşı mücadele etmeyi tartışıyoruz" diyen Çiçek, sosyalistlerin kendi bağımsız kuvvetlerini örgütleyebilmesinin önemine değinerek, işçi ve emekçilere CHP'nin veya burjuva muhalefetin arkasına takılmama çağrısı yapmanın doğru bir seçim taktiği olduğunu vurguladı.

"Devrimciler ile CHP kitlesinin buluştuğu yer sokak çağrılarıdır. Özgür Özel bile sokağa çağrı yaptı. İki şey söylemek mümkün. Birincisi, harekete geçen yüz binlerin Özgür özel ile yönetimini itekleyerek götürmekte olduğu söylenebilir. İkincisi ise kitle hareketinin baskısı, CHP ve yönetimini, bu işin sadece sandıkla değil sokağın baskısına da ihtiyaç olduğu fikrine ulaştırmış olabilir. Burjuva bir partinin bu tür değişim yaşaması mümkün. CHP, kendi kodlarından kurtulamayabilir, kurtulamaz. Cumhuriyetin kurucu partisİ, devletin esas sahibi olarak devlet ile karşı karşıya gelmek istemedi, şimdi de istemiyor" diyen Çiçek, CHP'nin bir taraftan kitleleri sokağa çağırırken diğer yandan da kontrol etmek istediğini kaydetti.

'BU HAREKET CHP'NİN DEĞİL'
"Görüş açıları tabii ki bu hareketi büyütmek ve bu hareketin baskısıyla ilerlemek değil. Hareketin AKP üzerinde yarattığı baskısıyla yoğunlaşan devlet baskısından biraz kurtulmak ve hükumeti erken seçime zorlamak. Dahası olamaz zaten, CHP'nin sınırları bellidir. Burjuva tabiatı gereği böyle. Diktatörle yumuşak da olsa mücadeleye girdiler ama asla ipleri koparmayacaklardır" diyen Çiçek, devrimci, demokratik, ilerici kuvvetlerin oluşan hareketi, CHP hareketi olarak değil kitle hareketi görmesi gerektiğinin altını çizdi.

'AKP KÜRTLERLE TÜRK İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN BİRLEŞMESİNDEN KORKUYOR' 
"Kitleyle beraber olmak da yetmez, kendi bağımsız hareketlerini oluşturmak için kitle ile birlikte olmak zorundalar. Bayrağınızı kapıp gidebilirsiniz sakınca yok, ama sadece bir gidişle olmaz. Nasıl ki CHP ve iktidar bu hareket üzerinden plan yapıyorsa, o zaman devrimcilerin de bu hareketle nereye gitmek istediklerine, nasıl gidebileceklerine dair plan yapmaları lazım" diyen Çiçek, devrimcilerin bağımsızlığını koruma ve alternatifini oluşturmak için bu soruları sormaları gerektirdiğini kaydetti.

AKP-MHP iktidarının muhalefeti birbirinden ayırmak istediğini, DEM Parti kitlesi ile Türkiye işçi ve emekçilerinin yan yana gelmesini istemediğini ifade eden Çiçek, "Kürt halkı, Türkiye'deki burjuva partilerinden, inkarcı ve sömürgeci siyasetinden o kadar çok çekmiş ki mutlaka ihtiyatlı olmak zorunda. Yurtsever kitle öyle kolay kolay CHP veya AKP'nin arkasına yedeklenebilecek bir kitle değil. Kendi karar verme gücü ve iradesi olan bir kitle" diyerek Mansur Yavaş'ın ırkçı saldırganlığına karşı Newroz alanlarından yükseltilen tepkiyi örnek verdi.

'SOSYAL ŞOVENİZMLE MÜCADELE ESAS GÖREV'
DEM Parti'nin faşist saldırganlığa karşı bugün CHP'nin yanında tutum aldığını ve Bêsê Hozat'ın açıklamasındaki çağrının olumlu olduğunu belirten Çiçek,  Öcalan'ın çağrısındaki "siyasi ve hukuki koşulların oluşması" maddesine atıfta bulunarak, "Bu madde, demokratik siyaset özgürlüğünün ortaya çıkması anlamına gelir. Kürt halkının tereddüt etmesini gerektiren bir şey yok. Türkiye ilerici, devrimci hareketinin Kürt halkı ile Türkiye işçi ve emekçileri arasına güven ilişkisi oluşturmak için katalizör olma sorumluluğu var. Ancak emekçi sol hareketin bir bölümünün sosyal şoven konumunda olması, Türk milliyetçiliği ve şovenizminden etkilenmiş olması bizim en büyük dezavantajımızdır" dedi.

"Emekçi sol hareketin enternasyonalist durumu sağlam olan devrimci kesimlerinin, aynı zamanda halkların karşılıklı güvenini inşa etmeleri gerekiyor. Halklar, ancak böyle bir yoldan birleşik devrime yönlendirilebilir. Anadolu halklarının birleşik devrim yolunda hareket ve sınıfsal birliği böyle bir zeminde sağlanabilir" diyen Çiçek, Türk sosyalistlerin kendi sömürgeci faşist rejimiyle ve ilerici hareketin saflarındaki sosyal şovenizm mücadele etme görevinin altını çizdi.

'CİNSİYETÇİ KÜFÜRLE MÜCADELE SADECE KADIN ÖRGÜTLERİNİN GÖREVİ DEĞİL'
Kitle hareketine ilişkin oluşturulacak stratejinin sosyal şovenizme karşı tutumu içinde barındırması gerektiğini ve antifaşist, antisömürgeci, antiemperyalist ve kadın özgürlükçü olması gerektiğini belirten Çiçek, "Cinsiyetçi küfür ve söylem dahil olmak üzere, sosyalist devrimci hareketin titiz bir duruş sergilemesi gerekir. Kadın özgürlük mücadelesinin taleplerini ortaya koyması ve kadın kitleleri ile işçi emekçi kitlelerinin birliğini sağlaması gerekir. Cinsiyetçi söylemle mücadele, kadın örgütlerine bırakılmaması, devrimci örgütlerin sorumluluk alması gereken bir durumdur" diye konuştu.

'HER ZAMAN GENEL GREV İLE BAŞLAMAZ AYAKLANMA'
Üniversitelerdeki ders boykotunun yayılmaya başladığına dikkat çeken ve merkezlerde başlayan gençlik hareketinin çevrelere doğru yayılma olanağının hesaba katılması gerektiğini ifade eden Çiçek, gençlik boykot diyerek toplumun diğer kesimlerine harekete geçme çağrısı yaptığını kaydetti. "Gençlik öncü rolüyle diğer kesimleri genel greve çağırıyor. Üç büyük kentte öğrencilerin boykot yapması genel grev havasını veriyor. Kitle hareketinin ve Newroz kitlesiyle buluştuğu genel direniş havası zaten var. İşçi sendikalarının ise en son harekete geçmesi de tesadüfi bir şey değil. Bu sendikaların yönetimlerinin kimisi sendika bürokrasisine, kimi ücret sendikacılığı bataklığına batmış, kimileri de sarı sendika durumunda" dedi.

Farklı ülkelerdeki ayaklanmalardan örnek veren Çiçek, ayaklanmaların birçoğunun genel grevle başlamadığını, genel direnişin ardından toplumsal ayaklanmaların ardından da genel grevin olduğunu kaydetti. Çiçek, "İşçi sınıfı sonradan harekete geçti ve belirleyici oldu. Gençlik öncü çıkışını yapmıştır. Bu 30 yıllık tarihimizde yeni bir durumdur. Önümüzdeki dönemde kitle hareketinin yükseleceği yeni bir iklimin oluşabileceği ve yeni durumun başlayacağını görmemiz gerekiyor. Hemen yarın genel grev ve direniş olmayabilir. Gençlik hareketi nefes almak için durabilir. Yeni kesim mücadeleye katılabilir" diye konuştu. 

'SENDİKALAR GENEL GREV İÇİN HAZIR DEĞİL'
"DİSK devrimci bir geleneği temsil ediyor olmak ile birlikte mücadeleci sendikalar içerisinde önde değil. İşçi kitle mücadelesine dayanan, toplumsal sorunlar karşısında politik tavır sergileyen, 'DGM'yi ezdik sıra MESS'te' diyen eski DİSK değil. Bunları görmemiz lazım. İçerisinde birçok mücadeleci sendika var. Bunlar zaman zaman önemli işçi grevi ve direnişleri örgütlüyorlar. Gençliğin talepleri ile henüz ilgilenmiş değiller. Gençlik genel olarak 'özgürlük sorunu var' diyor.  Disk böyle bir çıkış yapıp buraya gidebilecek mi" diyen Çiçek, DİSK'in iç dinamiklerinin bunu yapabilecek durumda olmaması, kitlesinin henüz DİSK'i baskılamadığı ve sendikal bürokrasi, işçi sınıfından kopukluk gibi etkenler nedeniyle durumun pek uygun olmadığını söyledi.

"Hem içeriden baskı hem de dışarıda antifaşist gençlik hareketinin sürükleyici gücü, işçilerin bilincini etkileyecektir. Duruma yabancı, seyirci kalamazlar. Ama onları beklememeliyiz. Kendi seçeneğimizi oluşturmalıyız. 1990-91 yılında, 3 Ocak genel grevi yapılmasında Türk-İş'in büyük rolü oldu. Ama mücadeleci sendika olduğu için değil kitle baskısı ve Zonguldak işçilerinin sayesinde oldu" diyen Çiçek, genel grevin genel direnişle birleşmesinin Türkiye ve Kürdistan'da yeni bir durum ortaya çıkaracağını ifade etti.

'EMEKÇİ SEMTLERDE DE OLMALI DEVRİMCİLER'
Emekçi semtlerin yoksulluk krizinin işlevselliği ve toplum üzerindeki devlet terörünün en yoğun yaşandığı yer olduğunu belirten Çiçek, "Hem sosyal hem de iktisadi anlamda çelişkilerin düğümlendiği yerdir. İşçi sınıfına ulaşmakta zorluk çekebilirsiniz ama semtler stratejik bir yerde duruyor. Devrimcilerin, sosyalistlerin kendi iktidar dayanaklarını hazırlayacağı yerler semtlerdir. Meclisler oluşturulabilir. Bu meclisler hareketler için tartışma yürütüp taleplerini ifade edebilir. Semtte halkın örgütlenmesinin aracı olabilir" diye kaydetti.

"Devrimcilerin kendisini alternatif olarak hazırlarken konumlanabileceği yerler, mekanlar ancak semtlerde inşa edilebilir. Hareketi geliştireceğiniz toplumsal sınıflar, kesimler neredeyse orada olmak gerekiyor. Orada halkın, kadınların, gençlerin inisiyatif almasını sağlayacak organlar kurmalıyız. Halkın karar alabileceği organlar oluşturmaya yönelmeliyiz. Halkın kendisini yönetmesini, olaylara müdahale etmesini, kendi talebini formüle etmesini, iradeleşmesini sağlamalıyız" diyen Çiçek, devrimcilerin örgütçü, propagandacı, ajitatör olarak emekçi semtlerde olması gerektiğini dil getirdi.

GENEL GREV GENEL DİRENİŞ HAZIRLIĞI
"Genel grev, genel direniş" bugün propaganda sloganı olduğunu, ancak örgütsel hazırlığının, taleplerinin, eylem biçimlerinin bugünden tartışılması gerektiğinin altını çizen Çiçek, "15-16 Haziran direnişi öncesinde, bir dizi anayasal hakları savunma komiteleri, dayanışma komiteleri, direniş komiteleri, sayısız örgütlenme biçiminde hazırlandı işçiler. Mesela boykot yapan öğrencilerin zaman zaman mahallede, fabrikada olması ve onları harekete geçirmeye çalışması gerekiyor. Örneğin 100-200 kişilik gençlik grubu bir fabrika önünde ajitasyon çalışması ile grev çağrısı yapabilir" diyen Çiçek, hareketi sürekli kılmak gerektiğini belirtti. 

"Kitle kendi kafasındaki sınırları ve düşünüş biçimini yıktı. Bu özgürlük mücadelesinin kazanımıdır. İkinci olarak halkın en güncel talepleri bir program haline getirilmelidir. Sosyalistlerin gece gündüz halk ile bunu tartışması gerekmektedir. Genel grev, genel direnişi örgütlemek istiyorsak ilk olarak genel bir inisiyatif merkezinin örgütlenmesi gerekir. İlerici kuvvetler hemen bunun için harekete geçmelidir" diyen Çiçek, birleşik mücadele için kuvvetlerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çiçek, "Genel grev, genel direnişin yaygın bir şekilde örgütlenmesi için buna uygun araç ve mücadele biçimlerinin somutlaşması gerekir. Gençliğin çağrısı somut bir yol göstericidir. Sosyalistler gece gündüz bu konuda mesai harcamalı ve hareket planı çıkarmalıdır. Süreci yakalamak ve geleceği yakalamak bakış açısı esastır" dedi.