19 Nisan 2025 Cumartesi

Kayıp yakınları 3 kentte sevdiklerinin akıbetini sordu

Batman, Diyarbakır ve Hakkari'de yan yana gelen kayıp yakınları, sevdiklerinin akıbetini sorarak adalet istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetini sormak ve adalet istemek için Batman, Diyarbakır ve Hakkari'de yan yana geldi.

BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 681. haftasında Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yan yana geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartı açılan eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı.

Basın metnini okuyan Hüseyin Elçi, 1998 yılının Nisan ayında Batman'da kaybedilen İzzet Seven'in hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

TÜPRAŞ Bölge Müdürlüğünde işçi olarak çalışan İzzet Seven'in işe gitmek için evden çıktığını ancak eve gelmediğini belirten Elçi, Seven'in eşi Emine Seven'in orada çalışan işçilere ve yakınlarına sorduğunu ancak kimsenin bir bilgisi olmadığını kaydetti.

'HİZBULLAH TARAFINDAN KAÇIRILMIŞ OLABİLİR DEDİLER'
1990'lı yıllarda Batman'da her gün sokak ortasında birkaç kişinin infaz edildiğini veya kaçırıldığını hatırlatan Elçi, Seven ailesinin yetkililere başvuru yaptığını ancak polislerin İzzet Seven'in kendi ellerinde olmadığını belirterek, "Hizbullah örgütü tarafından kaçırılmış olabilir" dediğini anlattı.

Elçi, şöyle devam etti: "Karanlıkta kalan binlerce kayıp ve binlerce faili meçhul cinayetleri işleyen failler yargılanmadıkça toplumsal barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır. İnsanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı uygulanamaz. Hangi tarihte kaybedilmiş olursa olsun, sorumlular hakkında etkili hukuk yollarının işletilmesini istiyoruz. Kayıplarımızın akıbetini sorgularken, onlara dair bir iz bulunmadan, hakikatler ortaya çıkarılmadan ve adalet sağlanmadan bu mücadeleden asla geri adım atmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz."

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 845. haftasında Bağlar ilçesindeki Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yan yana geldi. Kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açılan eylemde, Kürtçe/Türkçe "Devlet arşivleri aç, kayıpları bul, failleri yargıla", "Failleri korumak suça ortak olmaktır", "Failler belli kayıplar nerede" ve "Adalet arıyoruz" dövizleri taşındı.

Basın metnini okuyan Fırat Akdeniz, 24 Nisan 1996'da gözaltında kaybedilen Cemal Kavak'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.

Cemal Kavak'ın Vergi Mahkemesi'nde memur olarak çalıştığını ve Yargı-Sen üyesi olduğunu belirten Akdeniz, Kavak'ın s24 Nisan 1996'da kahvehanede arkadaşları ile birlikte vakit geçirdikten sonra eve gitmek üzere saat 23.00 sıralarında Dağkapı-İskanevleri minibüsüne bindiğini ve son olarak Kuruçeşme durağında minibüsten inerken görüldüğünü aktardı.

Akdeniz, o gece eve dönmeyen ve ertesi gün işe de gitmeyen Kavak'ın yakınlarının Bağlar Karakol Amirliği nezdinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na kayıp başvurusu yaptığını ancak herhangi bir bilgiye ulaşamadığını belirtti.

'BEDENİ BOYNUNDAN TELLE BOĞULMUŞ VAZİYETTE BULUNDU'
Ailenin 26 Nisan'da Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kimliği belirsiz cansız bir bedenin geldiği duyumu üzerine morga giderek Kavak'ı teşhis ettiğini dile getiren Akdeniz, şöyle devam etti: "Olay yeri inceleme tutanağında; 'Cemal Kavak'ın cansız bedeninin Diyarbakır'ın Çınar ilçesine bağlı Yuvacık köyü yakınlarında, Diyarbakır-Bismil karayolu üzerinde yol kenarındaki sazlıkların arasında boynundan telle boğulmuş bir vaziyette bulunduğu' yazılır. İç hukuk yollarının sonuçsuz kalması üzerine aile, 4 Ağustos 1999 tarihinde AİHM'e başvurur. AİHM, 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, sözleşmenin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin Cemal Kavak'ın ölümü ile ilgili etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için usulden ihlal edildiğine, ayrıca etkili bir başvuru hakkı olmadığı için sözleşmenin 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verir ve devleti tazminat ödemeye mahkum eder."

HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 171'inci haftasında Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme çok sayıda kişi katıldı.

Bu haftaki eylemde, Van'da 14 Nisan 1995'te camiye namaz kılmaya gittiği esnada kaçırılan Yüksekovalı iş insanı Kadir Keremoğlu'nun akıbetinin açığa çıkartılması ve faillerinin cezalandırılması talep edildi. Basın metnini, Kadir Keremoğlu'nun torunu Tacdin Keremoğlu okudu.

'JİTEM HARAÇ İSTEDİ'
10 Temmuz 1994'te JİTEM mensuplarının "ölüm listesinde isminiz var" denilerek Keremoğlu ailesinden haraç istediğini, istenen parayı İstanbul Çatalca'da bir adrese getirmelerinin söylendiğini, ailenin polise ve savcılığa başvurarak çeteyi suçüstü yaptırdığını belirten Keremoğlu, "Bu olaydan sonra Keremoğlu ailesi, JİTEM bağlantılı çetenin hedefi oldu ve tehditler arttı" dedi.

Kadir Keremoğlu'nun 14 Nisan 1995 tarihinde camiye namaz kılmaya gittiği esnada 01 EA 600 plakalı beyaz Toros'la kaçırıldığını dile getiren Keremoğlu, "Onu otomobile bindirenlerin arasında JİTEM'le irtibatlı Şehmus Durak isimli şahıs da vardı. Beyaz Toros'a iki otomobil daha eşlik ediyordu. Aile yaptığı araştırma sonucunda, kaçırıldıktan sonra babalarının Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım'a teslim edildiğini, önce Van JİTEM merkezine, daha sonra da Van Jandarma Alay Komutanlığı'na götürüldüğünü öğrendi" ifadelerini kullandı.

'YEŞİL TARAFINDAN İNFAZ EDİLDİ'
Keremoğlu ailesiyle 22 Nisan 1995'te görüşen ve kendisini Özel Harp Dairesi mensubu olarak tanıtan kişinin "babanızı bırakmak için 750 bin Mark istiyoruz" dediğini aktaran Keremoğlu, şöyle devam etti: "Bunun üzerine aile, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ile görüştü. Bu görüşmeden hemen haberdar olan aynı kişi aileye 'babanızı ölmüş bilin' dedi. JİTEM ile irtibatlı Şehmus Durak'ın eşi vicdan azabı çektiğini söyleyerek aile ile iletişime geçti. Kadir Keremoğlu'nun evlerinde Yeşil tarafından infaz edildiğini, olaya kendisinin ve kayınvalidesinin de tanık olduğunu anlattı. Anlattıkları ses cihazına kaydedildi."

'MEZAR YERİ AÇIKLANSIN'
Emniyet, adli ve askeri makamlara başvuran ailenin bir sonuç alamadığını belirten Keremoğlu, davanın 2015 yılında Anayasa Mahkemesi'ne taşındığını ifade etti. AYM'nin de başvuruyu reddederek iç hukuk yollarını tamamen kapattığını aktaran Keremoğlu, "Kadir Keremoğlu'nun mezar yerinin açıklanmasını, onu kaybedenlerin yargılanarak cezalandırılmasını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin, Kadir Keremoğlu için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.