12 Mayıs 2025 Pazartesi

Öğrencilerden Maçka Parkı'nda buluşma: Tutsaklara özgürlük

Farklı üniversitelerden çok sayıda öğrenci, tutsak sıra arkadaşlarıyla dayanışmak için Maçka Parkı'nda yan yana geldi.

Üniversite öğrencileri, tutsak sıra arkadaşlarıyla dayanışmak için Maçka Parkı'nda buluştu. Pek çok gencin katıldığı buluşma öncesi park yoğun bir polis ablukasına alındı. Farklı üniversitelerden gençler, kortejler halinde sloganlarla alana geldi.

Öğrenciler adına okunan ortak bildiride, tek adamın ağzından çıkan sözlerle adaletin yok sayıldığı, vurgulanarak, gençliğin yasaklara rağmen meydanlardan geri adım atmadığı ve bulunduğu her yeri birer direniş alanına çevirdiği kaydedildi.

'ARKADAŞLARIMIZI YALNIZ BIRAKMIYORUZ'
"Gençliğin birbirine sözüdür: değil yasak kıldığınız meydanları, memleketin dört bir yanından tek bir milim gölgeniz dahi silinmedikçe mücadeleyi bırakmayacağız. Anayasanın tanıdığı düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı ve sırtımızı yasladığımız haklı adalet arayışımızı hiçbir siyasi baskı ya da keyfi uygulama ile sindiremeyeceksiniz. Bizler üniversiteli gençler olarak susmuyoruz. Arkadaşlarımızı yalnız bırakmıyoruz. Hak, hukuk ve adalet için buradayız" denilen açıklamada, tutsak gençlerin derhal serbest bırakılması ve antidemokratik uygulamalara derhal son verilmesi çağrısı yapıldı.

Açıklamada, "19 Mart'tan bu yana Bozdoğan Kemeri önünde, Beyazıt'ta, Galata'da, Şişliden Taksim'e çıkan ara sokaklarda kol kola mücadele verdiğimiz sıra arkadaşlarımızı zindanlarınızda bırakmayacağız. Zindanlarınızı yıktığımız, arkadaşlarımıza sarıldığımız o gün sanmayın ki duracağız, duramayız ve durmayacağız" ifadeleri kullanıldı.

Ardından farklı üniversitelerden, gençlik örgütlerinden gençlere sözler verildi ve tutsak öğrencilerin mektupları okundu.

'GELECEĞİN BİZ GENÇLERE ÖZGÜRLÜK BORCU VAR'
Hasta tutsak öğrenci Esila Ayık mektubunda, hakkında "tutukluluğa devam" kararı verilmesine tepki göstererek, "Maalesef bugün sadece özgürlüğüme değil, aynı zamanda sekteye uğrayan eğitim hayatıma ve sağlığıma bir kez daha toprak atıldı. Adil bir Türkiye için biz gençler ne zaman bedel ödemeyi bırakacağız? Geleceğin biz gençlere özgürlük borcu var. Hak yerini bulacak mı" ifadelerini kullandı.

'KÜÇÜK ŞEHİRLERDEKİ MÜCADELEYİ GÖRÜNMEZ KILAMAYACAKSINIZ'
Edirne'de eylemlere katıldığı gerekçesiyle yaklaşık 50 gündür tutsak edilen Trakya Üniversitesi öğrencileri Azra, Zeynep ve Özgür  için yapılan açıklamada ise, "Küçük şehirlerde yürütülen mücadelenin görünmez kılınmasına, yalnızlaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Azra Zeynep ve Özgür, yalnızca Edirne'nin değil, memleketin dört bir yanında ayağa kalkan gençliğin iradesini temsil etmektedir. Onların adli koğuşlara atılarak kötü muameleye maruz bırakılması, mektuplarına el konulması, haberleşme haklarının engellenmesi, görüşçülerinin hala onaylanmaması, hazırlanmayan iddianamelerle sürecin uzatılması; yalnızca 3 üniversitelinin değil, tüm gençliğin sesini kısmaya yönelik bir saldırıdır. Ama bilinmelidir ki gençlik bu baskı politikalarıyla susmaz" denildi.

Açıklamada, tutsak öğrencilerin 28 Mayıs'ta Edirne'de görülecek duruşmalarına çağrı yapıldı.

'BU DURUMU NORMALLEŞTİRMEYİN'
Bahçeşehir Üniversitesi öğrencisi tutsak Ege Arifoğlu'nun mektubunda, "Saraçhane olaylarında gözaltına alınıp tutuklandım ve 35 gündür Silivri Cezaevi'ndeyim. Bu süreçte ailemden, sevdiklerimden ve okulumdan çok uzak kaldım. Henüz iddianamem bile yazılmadı ve çok büyük bir belirsizlik içindeyim. Biz cezaevindeki gençler olarak bir süredir unutulduğumuzun inancına kapıldık. Sizlerden ricam bu durumu asla normalleştirmeyiniz ve gündemden düşürmeyiniz" ifadeleri yer aldı.

'KUYU TİPİ HAPİSHANELER KAPATILSIN'
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) adına yapılan konuşmada, "Hepinizi kuyu tiplerine, işkencehanelere tıkılan sosyalist tutsaklara, sıra arkadaşlarımıza ses olmaya davet ediyorum" denildi. Devrimci sosyalist gençlerin tutsak edildiği davanın ikinci duruşmasının görüldüğüne dikkat çekilen konuşmada, 6 kişi hakkında tutukluluğa devam kararı verilmesine tepki gösterilerek, "Zindanları yıkacağız" ifadeleri kullanıldı.

Gençlik Komünleri adına yapılan konuşmada, kuyu tipi hapishanelerde tutsak edilen devrimci tutsakların durumuna dikkat çekildi. Kuyu tipi hapishanelerdeki ağır tecrit ve işkencenin anlatıldığı konuşmada, "Tek bir devrimci tutsağı bile yalnız bırakamayız. Kuyu tipi hapishaneler derhal kapatılsın" denildi.

Etkinlik, tutsak öğrencilerin mektupları ve müzik dinletisi, halaylarla devam etti.

'SORUNLAR ÇÖZÜLENE KADAR ALANLARI TERK ETMEYECEĞİZ'
Ardından onlarca üniversite ve liseden öğrencilerin ortak hazırladıkları manifesto okundu.

"Bizler, doğduğumuz günden beri Erdoğan'ın saray rejiminden başka iktidar görmemiş, yoksulluğun pençesinde varoluş mücadelesi vermek zorunda bırakılmış, iş kazalarında can vermiş gençleriz! Türkiye Cumhuriyeti'nin 81 ilinde, İstanbul Üniversitesi barikatlarından ODTÜ'nün Devrim stadına; Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Anadolu Üniversitesi'ne, onurlu ve özgür bir gelecek için ekonomiden adalete dek her alanda mücadele etmek zorunda kalarak büyüdük" denilen manifestoda, talepler şu şekilde sıralandı:

🔹"Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır. 
🔹Kayyum atanan belediyeler seçilmiş başkanlarına iade edilmelidir.
🔹Barışçıl gösteri ve protesto hakkının kullanılmasını anayasaya aykırı şekilde engelleyerek anayasal düzeni ve temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan; cinsel taciz, cinsel saldırı, eziyet ve işkenceye varan müdahalelerde bulunan polis memurlarıyla, bu emirleri veren başta İstanbul ve Ankara Valileri olmak üzere tüm devlet yetkilileri görevden alınmalıdır.
🔹Yalnızca barışçıl eylemlere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlar derhal serbest bırakılmalıdır. Toplanma ve gösteri hakkının kullanılmasına yönelik Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin sağladığı güvencelere aykırı uygulamalara son verilerek hakkın özüne dokunan bütün engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. 
🔹Taksim, Saraçhane, ODTÜ, Kızılay ve Çağlayan başta olmak üzere Türkiye'deki tüm meydanlarda fiili olarak uygulanan toplanma ve gösteri yasaklarına son verilmelidir. Meydanları işgal eden ablukalar ortadan kaldırılmalıdır. 
🔹Anayasada güvence altına alınan eğitim ve öğrenim hakkına yönelik baskıların sona ermesi; eğitim ve araştırma faaliyetlerinin hiçbir siyasi ya da idari baskı altında kalmaksızın yürütülebildiği ortamın sağlanması elzemdir. Bu bağlamda İstanbul Üniversitesinin aldığı diploma kararlarının iptali, YÖK'ün üniversiteler üzerindeki baskılarının son bulması ve özgür-özerk üniversite taleplerinin kabul edilmesi gerekmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı'nın liseler üzerindeki baskıları son bulmalı, sürgüne gönderilen öğretmenler eski görev yerlerine iade edilmelidir.
🔹Günden güne artan kadın cinayetlerinin bize önemini gösterdiği üzere İstanbul Sözleşmesi yeniden uygulanmaya başlamalıdır. Kişilerin özel hayatını hedef alan, kadınların ve LGBTİ+'ların varoluşuna saldıran ayrımcı politikalara son verilmeli, özel yaşam üzerindeki baskılar derhal son bulmalıdır.
🔹Depremde evlerini kaybeden Samandağ vatandaşlarına arazileri geri verilmeli, yaşadıkları haksızlıklar konusunda soruşturmalar başlatılmalıdır. 
🔹Rant ve talan için başlatılan Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmelidir.
🔹İstanbul deprem tehdidiyle karşı karşıyayken şehri depreme dayanıklı hale getirmek için çalışması gerektiği halde tutuklu bulunan İBB yetkilileri ve şehir planlamacıları derhal serbest bırakılmalı ve görevlerine iade edilmelidir. 
🔹Bu süreçlerdeki hukuksuz kararları alan ve uygulayan tüm hükümet yetkilileri derhal görevlerini terk etmeli ve adil bir hukuk sistemi kapsamında yargılanmalıdır."

Manifestoda, "Dile getirdiğimiz sorunlar ve çözümleri nettir. Bu sorunlar çözülene, sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatılana kadar sokakları da kampüsleri de meydanları da terk etmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Etkinlik boyunca, "Yaşasın öğrenci dayanışması", "Faşizme karşı omuz omuza", "Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük", "Polis defol bu sokaklar bizim", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", "İsyan, devrim, özgürlük" sloganları atıldı.