19 Nisan 2025 Cumartesi

Saygılı: Genel grev işçi sınıfı ve örgütlerinin önünde duran temel görevdir

Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı ile 1 Mayıs'a giderken 19 Mart'ta başlayan halk hareketini konuştuk. Gençliğin işçi sınıfı ve sendikalara "Genel grev genel direniş" çağrısını değerlendiren Saygılı, konfederasyonlar ve sendika bürokrasisinin böyle bir adım atmaya niyeti olmadığına dikkat çekti. Bugün genel grev genel direnişi örgütleyemeyebileceklerini, ama önümüzdeki sürecin en önemli görevlerinden birinin bu olduğunu kaydeden Saygılı, bu yıl 1 Mayıs'ta "ekmek, adalet ve özgürlük" talebiyle Taksim'de olacaklarını söyledi.

Öğrenci gençlik, kadınlar, işçiler ve emekçiler ve 19 Mart'ta başlayan halk hareketinde sokağa çıkan yüzbinlerce insan, "Genel grev genel direniş" çağrısı yapıyor. Üniversitelerdeki ders boykotuna tüketim boykotu ekleniyor ve gençlik işçi sınıfını greve çağırıyor.

Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı ile 19 Mart'ta başlayan halk hareketini, hareketin taşıdığı olanakları ve 1 Mayıs'a giderken bu kitlesel enerjinin işçi sınıfıyla buluşmasının yolunu konuştuk.

Saygılı'nın ETHA'ya verdiği cevaplar şöyle:

GENEL GREV GENEL DİRENİŞ ÇAĞRISI YERİNDE BİR ÇAĞRI

19 Mart'ta başlayan halk hareketinde birçok insan sokaklara döküldü, genel grev genel direniş çağrısı yaptı. Bu çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle gençliğin çağrısı oldukça haklı bir çağrı. Ancak işçi sınıfının örgütlü olduğu konfederasyonların ve bürokratik sendikacılığın bu konudaki tavrı bundan uzak. İşçi sınıfına yönelik saldırılar karşısında "genel grev" sloganını kullanmama, bu talebin üzerini kapatma, hatta betonlama yönünde davrandılar. Oysa bugüne kadar objektif koşulları bakımından; işçi sınıfına yönelik saldırılara, sendikal örgütlenmenin engellenmesine, grevlerin yasaklanmasına karşı ve ücret artışı talebi için genel grevin veya dayanışma grevinin ne kadar elzem olduğunu görebiliriz. Ancak işçi sınıfının üzerine çöreklenmiş olan, işçi aidatları üzerinden kendilerine şatolar inşa eden sendikal bürokrasinin böyle bir adım atma niyeti söz konusu değil.

GENEL GREV İŞÇİ DİRENİŞLERİNİ DE BİRLEŞTİRİR
Öte yandan işçi sınıfının devrimci damarını temsil eden mücadeleci sendikaların çabası, dişiyle, tırnağıyla çalışmasına rağmen, genel grevin örgütlenmesi noktasında henüz belli bir aşamaya gelmiş değil. Çağrı, haklı ve yerinde, ama bu çağrının muhatabı olan işçi sınıfının devrimci damarını temsil eden sendikaların güçsüzlüğü bu talebin yerine gelmesini yeterli kılmıyor.

Ayrıca bu çağrı yeni bir sendikal hareketin, yeni bir işçi hareketinin ana rahmindeki sancılarını yaşıyor. Bu çağrı belki "Genel grev genel direniş"in ve bu hareketin doğuşunun da önünü açar. Bugün genel grev genel direnişi örgütleyemeyebiliriz, ama önümüzdeki sürecin en önemli görevlerinden biri iktidarın ve sermayenin saldırılarına karşı ayrı ayrı kanallardan akan direnişlerin, işgallerin buluşturulmasıdır. Bunun yolu da genel grevin örgütlenmesinden geçmektedir. Bu işçi sınıfının ve örgütlerinin önünde duran temel görevdir.

HAREKETİN İVMESİ YÜKSELTİLMELİ

Üniversite öğrencileri boykota devam ederken, her çarşamba tüketim boykotu kararı alındı. 1 Mayıs'a giderken açığa çıkan kitle öfkesini işçi sınıfının mücadelesiyle birleştirmeye yönelik nasıl bir hat izlenmeli?
Boykot, toplumsal hareketin canlı tutulması, bir çizgiden daha ileri bir çizgiye taşınması bakımından elbette önemli. Ama tek başına tüketim boykotunun sermayeye ve iktidara geri adım attırmayacağının da altını çizelim. Tüketim boykotunu, üniversitelerin okul ve lise boykotuyla, işçi sınıfının da greviyle buluşturması gerekiyor. Ancak hareketin geriye düşmemesi, daha ileriye sıçraması ve adım adım genel grevin örgütlenmesi için 1 Mayıs'ın nerede ve nasıl kutlanacağı oldukça önemli. Burada esas mesele şu, bu yıl hem sermayenin hem de iktidarın politik özgürlük isteyenlere yönelik saldırıları daha da arttı. Ve toplumun bütün kesimleri bu saldırılara karşılık veriyor. Bu hareketin ivmesinin yukarı çıkarılması önemli.

DÜN TAKSİM DİYENLER BUGÜN SÖZÜNÜ TUTMALI
Düne göre 1 Mayıs'ın birleşik ve kitlesel olması elbette önemli ama bu özün yanında biçim de bir o kadar önemli. Bunu da 1 Mayıs'ın nerede kutlanacağı belirliyor. Memleketin diğer kentlerinde kitlesel ve birleşik 1 Mayıs kutlaması yapılması gerekiyor. Ama İstanbul söz konusu olduğunda 1 Mayıs'ı Saraçhane'den Maltepe'ye, Yenikapı'ya çekmek veya Saraçhane'ye hapsetmek gibi anlayışlardan uzak durmak gerekiyor. Bugün gelişmekte olan bu hareketin yönünü Taksim'e çevirmek gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde hem sendika başkanları hem konfederasyonlar hem de siyasi partiler sıkça Taksim'i işaret etti. Ayrıca gençler de Taksim'i işaret etmiştir. Bugün özellikle DİSK bakımından, verilen bu sözlerin tutulma zamanıdır.

İŞÇİ SINIFI İLE GENÇLİK TAKSİM'DE BULUŞMALI
Dolasıyla bugün ciddi bir emek seferberliği ve kararlılıkla bu hareketin Taksim'e doğru evriltilmesi, 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanması mümkündür. Bu hem hareketin ivmesini yükseltir hem toplumsal motivasyonu artırır hem de abluka altına alınmaya çalışılan hareketin önünü açar. Yani gençlik hareketi ile işçi sınıfını Taksim'de buluşturmak gerekiyor. Bu, yoksulluğa, gözaltı ve tutuklama saldırılarına yani söz-eylem-örgütlenme hakkının önündeki engellerin kaldırılması ve politik özgürlüğün kazanılması noktasında önemli bir adım olacaktır.

1 MAYIS'TA TAKSİM'DE OLACAĞIZ
Sendikalardan siyasi partilere kadar "1 Mayıs'ı mekan fetişizmine indirgemeyelim" anlayışı, "Büyük kitleler halinde 1 Mayıs kutlama" söylemleri, artık işçi sınıfına kazandırmıyor. İşçilere, gençlere çağrımız şudur: Sermayenin ve iktidarın saldırılarına karşı birleşik bir 1 Mayıs'ın adresi Taksim'dir. Biz "Ekmek, adalet ve özgürlük" talebiyle 1 Mayıs'ta Taksim'de olacağız. Herkesi bekliyoruz.