'Sermayenin saldırılarına karşı tek yol direnmek'

23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında "Madencilik, Doğa Talanı ve Ekolojik Tahribat" başlıklı panelde konuşan Dersim Gül ve Umut Şener, sermaye ve iktidarın doğa talanına karşı tek yolun direnmek olduğunu vurguladı.
23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında "Madencilik, Doğa Talanı ve Ekolojik Tahribat" başlıklı bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Gamze Yentür'ün yaptığı panelde Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) üyesi Dersim Gül ve Polen Ekoloji Kolektifi'nden Umut Şener konuşmacı olarak yer aldı.
'YARGILANMANIZ İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ'
TMMOB üyesi çevre mühendisi Dersim Gül, İklim kanunu ile torba kanunun doğa tahribatı açısından büyük tehlike olduğunu belirterek, "Torba kanunun içinde yer alan maden yasasıyla koruma altında olan ormanlar, meralar Anayasa delinerek korumaları delindi. Devlet yerli ve yabancı sermayelere peşkeş çekti doğayı. Bu iki kanun bu anlama geliyor. Bunun acilen Anayasa tarafından iptal edilmesi gerekiyor. İklim Kanunu'nda da doğaya, iklime dair olumlu tek bir şey yok. Torba yasa bu ülkeye yeni İliç faciaları yaşatacak. Burada önemli bir nokta var; Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) üstün yetkilerle donatılmış durumda. İlerleyen zamanlarda Anayasa'yı delen bir kamu kurulu olarak önümüze çıkacak. Halkın ve doğanın menfaatine ters düşecek, halk sağlığını bozacak işler yapılmasına alan açacak. Buradan MAPEG'i uyarmış olalım; ekolojik yıkıma karşı yapacağınız her türlü işin karşısında olup, yargılanmanız konusunda elimizden geleni yapacağız" dedi.
'MÜCADELEYİ BIRAKMAMAK GEREKİYOR'
Polen Ekoloji Kolektifi'nden ziraat mühendisi Umut Şener, doğanın tüketilmesinin yaşamların gasp edilmesine yol açacağını vurguladı. Şener, "Yasa onaylandıktan sonra köylerin, meraların üzerinde dronelar uçuruluyor, buralarda ölçüm değerlendirme faaliyetleri yapılıyor, yabancı kişiler buralarda dolaşıyor. Yeni dönemdeki nereleri talan edeceklerini tespit etmek için güncelleme çalışmaları yapılıyor. Doğaya karşı açılmış bu savaşa karşı yerellerde direnişi, birleşik mücadeleyi örgütlemek lazım. Olumsuz koşullara rağmen buralarda direnç gösterip, mücadeleyi bırakmamak gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Bu yasayla elde edilen gücün sahada kullanılmasını engellemeye yönelik her türlü fiili meşru mücadeleyi yükseltmek için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız" diyen Şener, Polen Ekoloji Kolektifi olarak sahada olduklarını belirtti.
'ONLAR ÇAĞIRIYORSA BİZ DE BURADAYIZ'
Tutsak Polen Ekoloji Kolektifi üyesi Onur Yılmaz'a da selamlarını ileten Şener, "Bu topraklarda çok güçlü bir mücadele geleneği, direnç var. Dersim'de yıllardır zaten bu saldırılara karşı verilen bir mücadele var. Bu yasaların bizler tarafından okunup alınması gereken karşılığı da; topyekun şirketler, sermaye bizleri direnmeye çağırıyor. Onlar çağırıyorsa biz de buradayız" dedi. Yaşam hakkının korunabilmesinin tek koşulunun direnmek olduğunu vurgulayan Şener, "Biz bunları yaptığımızda devlet her şeyiyle bizim karşımıza dikilecek, biliyoruz ama biz yine de ayaktayız" ifadelerini kullandı.
Panel, soru ve cevapların ardından sona erdi.