Suruç'un 10. yılında adalet mücadelesi yürütenler buluştu

Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla Türkiye ve Kürdistan'da adalet mücadelesi yürütenler bir araya geldi. İstanbul'da düzenlenen "adalet gecesi"nde buluşanlar, ölümsüzleşenler anısına mücadelenin süreceğinin sözünü yineledi. Adalet mücadelesi yürütenleri onurlandırmak için plaket verilirken, Suruç için adalet herkes için adalet sağlanması için 20 Temmuz'da düzenlenecek etkinliklere katılım çağrısı yapıldı.
Suruç katliamının 10. yıldönümüne günler kala, ülkenin dört bir yanında adalet arayışçıları, İstanbul'da "Suruç için adalet gecesi"nde buluştu. Okmeydanı'nda bulunan Labella Düğün Salonu'nda düzenlenen gecede, salona "Suruç'un hesabı sorulacak", "Suruç'u unutma, unutturma", "Kalplerimiz adalet için atsın", "10. yılında Suruç'un izinde gençlik ayakta", "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Suruç'un izinde, adaletin peşindeyiz", "Suruç şehitleri ölümsüzdür", "Hiçbir düş yarım kalmayacak" yazılı ve 33 düş yolcusunun fotoğraflarının bulunduğu pankartlar asıldı.
"10. yılında Suruç'un izinde, adalet gecesindeyiz" şiarıyla düzenlenen geceye, Suruç katliamında ölümsüzleşenlerin aileleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Berfin Polat, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Feray Mertoğlu, Mücadele Birliği, Alınteri, Partizan, Kaldıraç, Halkevleri, gençlik örgütleri, Limter-İş Sendikası, Birleşik İşçi Hareketi (BİH), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), İnsan Hakları Derneği (İHD), Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Trans Onur Haftası, Komitesi, İstanbul LGBTİ+ Onur Komitesi, Yaşam için Yasa, Dina İçin Feministler, Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonları'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda sendika, kitle örgütü temsilcisi ve adalet mücadelesi yürütenler katıldı.
SGDF, "Suruç'un izinde gençlik ayakta" pankartıyla, "Suruç şehitleri ölümsüzdür", "Arin'den Sibel'e yürüyoruz zafere", "Suruç'u unutma, unutturma", "SGDF umuttur umut dimdik ayakta" sloganlarıyla salona giriş yaptı. Geceye katılanlar sosyalist gençleri ayakta alkışladı, sloganlara eşlik etti.
Ardından, Suruç şehitleri başta olmak üzere devrime can suyu olanlar anısına saygı duruşu yapıldı. Bu sırada hep bir ağızdan Adnan Yücel'in "Biz Kazanacağız" şiiri okundu.
BOYRAZ: ADALET ARAYIŞI KOLEKTİF BİR DİRENİŞTİR
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına katliamda ölümsüzleşen Bahar Boyraz'ın kızı Yasemin Boyraz, açılış konuşması yaptı. Boyraz, "Merhaba, ben bugün burada bir evlat olarak konuşuyorum. Annem Bahar Boyraz, bundan tam 10 yıl önce Suruç'ta, bir hayali büyütmek isterken katledildi. O günden bugüne adalet arıyoruz. Ama artık sadece Bahar için değil, bu ülkede evladını, eşini, kardeşini, annesini toprağa veren herkes için buradayız. Çünkü bu topraklarda adalet arayışı bir kişisel hikaye değil, kolektif bir direniştir" dedi.
'YAŞATMAYA GELDİK DİYENLERİN SESİNİ BASTIRMAK İÇİN HER ŞEY DENENDİ'
Geceye adalet mücadelesi yürüten, Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, Gezi ayaklanmasında ölümsüzleşenlerden Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz ve Ethem Sarısülük'ün anne ve babalarının, Sivas Madımak'ta katledilenlerin aileleri, Metin Lokumcu'nun oğlu, Deniz Poyraz'ın annesinin katıldığının bilgisini veren Boyraz, "Rabia Naz'ın babası, kapı kapı gezip adalet isteyen cesur bir baba. Çorlu tren kazasında çocuğunu yitiren anne, 'İhmal değil cinayet' diyen sesiyle burada. Kartalkaya Otel yangınında sevdiklerini kaybeden aileler, 'İhmali değil, gerçeği ortaya çıkarın' diyenler burada. Roboskî aileleri burada; bombalanan 34 Kürt çocuğunun ardından hala cevap bekleyen anneler, babalar burada. Ve şimdi, 10 Ekim Ankara katliamı aileleri de burada. Tren garının önünde barış isteyen 104 can, paramparça edildiğinde, biz parçalanan sadece bedenler değil, geleceğimizdi. O günden beri 'Biz yaşatmaya geldik' diyenlerin sesini bastırmak için her şey denendi. Ama olmadı. Çünkü buradayız" sözleriyle adalet mücadelesi yürütenlerin bir araya geldiğini vurguladı.
'BU GECE SADECE ANMA DEĞİL, YÜZLEŞME ÇAĞRISIDIR'
10. yılında Suruç'un izinde, adalet gecesinin sadece bir anma değil; hakikatin dirilişi, adaletin inadı, yüzleşmenin çağrısı olduğuna dikkat çeken Boyraz, "Bugün 10 yıl oldu. Ama biz unutmadık. Biz affetmedik. Biz boyun eğmedik. Ve biliyoruz; Suruç için adalet, 10 Ekim için adalet, Roboskî için adalet, herkes için adalet! Çünkü olanlar da burada. Çünkü olacak olanlar da burada" diye konuştu.
POLAT: ROJAVA DEVRİMİNE CAN SUYU OLMAK İÇİN YOLA ÇIKANLARIZ
SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat söz aldı. 10 yıldır adalet mücadelesinde omuz omuza sokaklarda birlikte mücadele yürüttüklerini selamlayan Polat, "Suruç'un üzerinden 10 yıl geçti. Bizler 10 yıl önce yanı başımızda can feda direnişle kazanılan, özgürlük savaşçılarımızın, devrim savaşçılarımızın kanlarıyla sulanarak kazanılmış Rojava kadın devrimimizin ardından yola çıkanlarız. 10 yıl önce yanı başımızdaki Rojava kadın devrimine can suyu olmak için yola çıkanlarız" dedi.
'33'LERİN DÜŞÜNÜ TAŞIMAYA, SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDİYORUZ'
Rojava devrimini Kobanê siperlerinden, sınır nöbetlerine, kent merkezlerinden, bulundukları her noktada savunduklarını hatırlatan Polat, "Yanı başımızda sesiyle, soluğuyla, canıyla kazanılmış devrimimizi yeniden inşa görevi sosyalist gençliğin önünde en büyük görevlerden biriydi. 10 yıl önce SGDF tam da Kobanê devriminin açtığı ışıkta, bir devrime dokunma düşüyle yola çıkmıştı. 10 yıl önce Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik devrimi stratejisine dönük bir katliam gerçekleşti. Gezi direnişinin çocuklarıyla Kobanê'nin çocuklarının buluşmasını katliama dönüştürdüler" dedi.
Bu katliamın üzerinden 10 yıl geçtikten sonra o gün söylediklerini hem Gezi'nin hem Kobanê'nin çocukları olarak yeni tekrarladıklarını vurgulayan Polat, "Dün nasıl savunduysak bugün de aynı iddiayla, aynı düşle, aynı can feda savunmaya devam ediyoruz ve edeceğiz. Rojava gençliğin, kadınların umuduydu. Yola çıkarken, Rojava kadın devriminde kendi özgürlüğümüzü görüyoruz diyordu 33'ler. Bu bir devrim düşüydü, devrime dokunma isteğiydi. Bu düşü katletmek istediler. Ancak gördüğünüz gibi bu salonda bir araya gelen gençlerin yüreği de, aklı da Rojava'da ve 33'lerin düşleri de yaşamaya devam ediyor. 10 yıl önce çıktığımız yolculuk hakikat yolculuğuydu. Durdurmak istediler, ancak durduramadılar. Katliamdan hemen sonra 'Kobanê sana yine geliriz' diyenlerin yoldaşları olarak bugün Kobanê'yi yeniden savunuyoruz. Suruç'un izinden yürüyen gençler olarak bu düşü taşımaya, bu düşe sahip çıkmaya devam ediyoruz" diye vurguladı.
'MÜCADELEYİ OMUZ OMUZA BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Suruç şehidi oğlu Evrim Deniz Erol'un mezarı başında yaptığı konuşma nedeniyle yıllardır tutsak olan Besra Erol'u selamlayan Polat, şöyle devam etti: "Besra anneye bir sözü de buradan borç biliriz gençler olarak. Ne Evrim Deniz'in ne 33'lerin ne de Kobanê'nin düşmemesi için can feda direnenlerin düşlerini, bayrağını yere düşürmeyeceğiz. Amara bahçesinde katletmek istedikleri o düşü, bayrağı, 33'leri bugün, burada sizlerin huzurunda tekrardan anıyorum. Ve şunu da söylemek istiyorum, 10 yıldır bu sokaklarda, meydanlardayız, sizlerle omuz omuzayız. Adalet mücadelesini hiçbir zaman tek başımıza yürütmedik. Deniz Poyraz'ın, katledilen işçilerin, kadınların, gençlerin ardından bizler herkes için adalet dedik. Adalet mücadelesini her yere taşıyanlar olarak burada bu sözü bir kez daha yineliyoruz. Suruç için adalet demek herkes için adalet demektir. Adaletin sağlandığı günleri getirecek olan da mücadelemizdir, biliyoruz. Bu mücadeleyi omuzlamaya, büyütmeye devam edeceğiz."
ÇEPNİ: FAŞİZME KARŞI DURULMASI GEREKEN YERİ GÖSTERİYORSUNUZ
Gecede söz alan ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, söylenecek ne varsa sokakta, işkence altında, büyük bir özveriyle mücadele edenlerin söylediğini dile getirdi. Çepni, "Şu anda sizler konuşuyorsunuz, adaletsizliğe, zulme, faşizme karşı söylenmesi gereken sözü, durulması gereken yeri gösteriyorsunuz. Suruç'un 10. yılındayız, 10 yıllık bir adalet mücadelesindeyiz. Dile kolay, ama 10 yıllık adalet mücadelesi aslında bu coğrafyada yüzlerce yıllık demokrasi, adalet ve özgürlük mücadelesinin ta kendisidir. O yüzden bu coğrafyada ekmek dediğimizde adalet mücadelesi vermek durumundayız, özgürlük dediğimizde adalet mücadelesi vermek zorundayız, sosyalizm dediğimizde adalet mücadelesi vermek durumundayız, ulusal özgürlük dediğimizde adalet mücadelesi vermek durumundayız" ifadelerini kullandı.
'33'LERİN AÇTIĞI YOLU DAHA İYİ KAVRAMALIYIZ'
33 düş yolcusunun açtığı yolu daha iyi anlama ve kavrama zorunluluğuna işaret eden Çepni, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere değindi. Filistin soykırımından Dürzilere, Alevilere ve Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye halkına dönük tasfiye saldırılarını hatırlatan Çepni, "Bu saldırılar karşısında tüm Türkiye halklarının alması gereken tutum nedir sorusunu sorduğunuzda; işte orada, 33 düş yolcusunun açtığı yol tam olarak bir cevap oluyor. Tam da bugün, Kürt sorununda demokratik çözüm, Ortadoğu'da halkların barışı, demokrasisi ve özgürlüğü söz konusu olduğunda izleyen değil, bekleyen değil tam da mücadelenin merkezinde olan, halkların eşitliği ve kardeşliği, özgürlüğü mücadelesini yan yana geliştirmek söz konusu olduğunda Suruç için adalet herkes için adalet demenin anlamını bir kez daha kavrıyoruz. Bu perspektifle yitirdiğimiz canlarımızı, yoldaşlarımızı bir kez daha anıyorum. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum" diye konuştu.
DOĞAN: 33 DÜŞ YOLCUSUNUN DÜŞÜ YARIM KALMADI
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Kürtçe selamlamayla konuşmaya başladı. Doğan, duvardaki afişlere işaret etti. "Hep söylüyoruz ya son günlerde tarihi bir andayız diyoruz. Tarihsel bir eşiğin tam kalbindeyiz diyoruz. İşte bizim bu yolu nasıl alacağımız, bu kavşağı nasıl döneceğimiz, bu tarihsel fırsatı nasıl değerlendireceğimiz bu salonun ortak mücadelesiyle ortaya çıkacak" diyen Doğan, "Unutturmamak adına can pahasına mücadele ettiğimiz o geleceği nasıl kuracağımıza biz karar vereceğiz. Hiçbir düş yarım kalmadı, kalmayacak. 33 düş yolcusunun düşü yarım kalmadı. Kurulmak istenen köprüler bugünlere getirdi bizi. Bugünlerin tohumu o günlerde atıldı; Roboskî'de, Gezi'de, Suruç'ta atıldı. Ve biz bugün eğer bunları konuşabiliyorsak, eğer bugün bu şekilde yan yana gelip hesap sorma kararlılığımızı yeniden bir arada ifade edebiliyorsak, bugünlerin önünü açanlar sayesindedir. Hapiste, sürgünde ya da toprağın altında dökülen o ter sayesinde. Eğer bunu unutmadan bu yan yana gelişi güçlendirebilirsek, o gün kurulmak istenen köprü sayesinde, o gün o güzel gülüşlü gençler, kadınlar, erkekler sayesinde kurulan köprüyü sağlam hale getirebilirsek, evet hiçbir düş bundan sonra da yarım kalmaz. Çünkü biliyoruz ki Kobanê düşmediyse, Kobanê daha da güçlenerek hepimizin mücadelesine ışık olduysa, işte bu da bu düşü gerçekleştirmek isteyenler sayesinde" vurgusu yaptı.
'KARARLILIĞIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Faillerin korunduğuna, cezasızlık politikasıyla teşvik edildiklerine, ödüllendirildiklerine işaret eden Doğan, "Hala daha değişime dair emare yok. Bunu da biliyoruz, ama biz neye güveniyoruz, bu salona, bize, ortak mücadelemize. Bu topraklarda yaşanan acıların böyle kalmayacağını yine ne sayesinde biliyoruz, ortak mücadele tarihimiz sayesinde, bizi yan yana getiren bu güçlü değerler sayesinde biliyoruz. Ve biliyoruz ki; her ne olursa olusun biz başaracağız, biz kazanacağız. Çünkü bugüne kadar kazandığımız her şeyi kendi mücadelemizle kazandık. Bugüne kadar açtığımız tüm yolları biz açtık. O yüzden tekrar 33 düş yolcusunu anarken şunu hep hatırda tutmalıyız. Bizler bugün burada olanlar, en değerlilerimizi kaybetmiş, asla telafisi olmayacak acıları yaşamış insanlar olarak başkasının bir daha böyle acı yaşamaması için en önde sorumluluk üstlenmesi gerekenleriz. Dün nasıl taviz vermediysek, bu yolda ısrarımızdan mücadelemizden, azmimizden, kararlılığımızdan hiç vazgeçmediysek, bundan sonra da vazgeçmeyeceğiz. Bu salonda içi yanmış, acıyla birebir tanışmış bizleri sakinleştirebilecek, yüreğini hafifletebilecek, adaletin tesisini sağlayabilecek şeyin hepimizin içine sinebilecek onurlu ve kalıcı bir barış olduğunu biliyoruz. Gezi için, Roboskî için, Çorlu için, Soma için, Ermenek için, Suruç için ve daha niceleri için bu yürüyüşümüzdeki kararlılığı yineleyelim" diye konuştu.
ÖZEL: 33 GENCİMİZİ SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUM
CHP Genel Başkanı Özgür Özel geceye yazılı mesaj gönderdi. Geceye yoğun programı nedeniyle katılamadığını belirten Özel'in mesajında şu ifadeler yer aldı: "33 gencimizi göz göre göre yitirdiğimiz o karanlık günü asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Onların umutları, hayalleri ve mücadeleleri hepimizin yüreğinde yaşamaya devam edecek. 33 gencimizi saygı ve özlemle anıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kaybettiğimiz gençlerin daha adil, daha eşit ve barış içinde bir dünyada yaşama hayalini gerçekleştirmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu vesileyle, anma programında bir araya gelen herkese içten selam ve saygılarımı sunuyorum."
Ardından Koma Wejin sahne aldı.
Müzik dinletisinin ardından gece Kobanê dava tutsağı Halkarın Demokrasi Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahatin Demirtaş'ın mesajlarıyla devam etti.
YÜKSEKDAĞ: MÜCADELENİN İÇİNİ ONLARDAN ÖĞRENEREK DOLDURUYORUZ
Yüksekdağ'ın gönderdiği mesaj şu şekilde: "Sevgili dostlar, yoldaşlar. Merhaba hepinize! Bu anlamlı, güçlü gecede emeği geçen herkesi, başta sosyalist gençlik olmak üzere kıymetli ailelerimizi, destekleyen ve katılan tüm kurumları, partileri saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Aynı zamanda bulunduğum Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesindeki kadın yoldaşların, dostların selam ve dayanışma seslenişlerini iletmek isterim. 10. yılında Suruç ölümsüzlerimizi, 33 düş yolcumuzu değerlerine bağlılıkla, minnetle anıyorum. Elbette bu pasif bir anma, hatırlayış değildir. Aradan geçen bütün zaman varlığımızı onların güçlü varlığıyla, bilinç ve değerlerinin azametiyle doldurdu. Biz onlarda yaşadık, onlar bizde yaşadı. Biliyoruz ki ağır sınavlardan geçmeyi, yol yürümeyi, iz sürmeyi öğrenenler yaşamın içini doldurabilir. Suruç ölümsüzlerinin eylemi ve temsil ettiği bilinç bunların hepsidir. Yaşamın ve mücadelenin içini hala onlardan öğrenerek dolduruyoruz. Suruç'ta katledilen canlarımız için acımız ve öfkemiz derindir. Hesap sorma ve adalet mücadelemiz de bir o kadar güçlü olmalıdır şüphesiz. Bugüne kadar verilen mücadelenin ve adalet hareketinin birikimine dayanarak daha ileriye, başarıya ulaşacağımıza inanıyorum. Hepinizi bu inançla, özlemle kucaklıyorum. Suruç ölümsüzlerinin türkülerini söyleyenlere, dinleyenlere selam olsun. Daima umutla, sevgiyle, dirençle..."
DEMİRTAŞ: İNSANLIĞI SAVUNAN GENÇLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUM
Edirne F Tipi Hapishanesinde tutsak edilen HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın mesajı şu şekilde: "Değerli dostlar, Hepinizi saygıyla selamlıyorum. 10. yılında da Suruç katliamının büyük acısı yüreğimizde. Bu acıyı biraz olsun dindirmenin yolunun, ülkemize kalıcı barışı getirmekten geçtiğine inanıyorum. İnsanlığı savunan gençlerimizi saygıyla anıyorum. Yakınlarına, katliamda yaralananlara, bu anma gecesinde bir araya gelenlere, yüreği orada bizimle olan tüm dostlara selamlarımı iletiyorum. Özgür günlerde görüşmek üzere..."
KOZAĞAÇLI: HESAPLARINI SORMAK İÇİN YAŞIYORUZ
Marmara Kapalı Hapishanesinde tutsak edilen Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Onursal Başkanı Selçuk Kozağaçlı da "10. yılında Suruç'un izinde, adalet gecesindeyiz" şiarıyla düzenlenen gece bir mesaj gönderdi. Kozağaçlı'nın mesajında şu ifadeler yer aldı: "Yunus Emre, genç ölümler için: 'Gök ekini biçer gibi' diye ağıt yakar. Olgunlaşmamış başağın kırılması, Yunus'un yaşadığı tarım toplumunun en büyük felaketidir. Açlık, yoksulluk gelecek kaygı yaratır. Gencecik filizlerimizi de aynı nedenle kırdılar. Aç, yoksul kalalım; geleceğimize güvenmeyelim diye. Çocuklarımızın katili emperyalizm ve onun Ortadoğu'daki planlarına ortak olanlardır. Gazze'den Yemen'e; Rojava'dan Lazkiye'ye ve İran'a, halklarımıza düşmanlık edenlerdir. O gün Suruç'taki bahçede, o gece Adli Tıp Kurumu önünde, sonra tek tek cenazelerimize yemin ettik, ama mümkünse her sabah bir kere daha söylemek gerekir. Affetmeyeceğiz, unutmayacağız, barışmayacağız. Hesaplarını sormak için yaşıyoruz; sorulacak. Emperyalizm yenilmeden durmayacağız. Biz kazanacağız!"
ATALAY: ONLARA SÖZÜMÜZ EŞİT VE ÖZGÜR BİR ÜLKE
Marmara Kapalı Hapishanesinde tutsak edilen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Antakya Milletvekili Can Atalay'ın mesajı şu şekilde: "Suruç'un; barış, eşitlik, özgürlük için mücadele edenlerin anısını yaşatan sevgili arkadaşlarım, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Suruç'ta 10 yıl önce, 20 Temmuz 2015'te 33 yurttaşımız katledildi. 100'ü aşkın yurttaşımız yaralandı. Gençlerimiz, ağır bir yıkım ve eşi az görülen şiddeti yaşamış bir kentle dayanışmak, dertlerini paylaşmak için oradaydılar. Dayanışmayla o kentin çocuklarının bir nebze olsun gülümsemelerini istiyorlardı. Oyuncak götürüyorlardı ve öldürüldüler. Onları öldüren alçaklık 6 ay sonra Ankara'da 104 yurttaşımızı daha öldürdü. Bu katliamların ardındaki güç ısrarla aydınlatılmadı. Aydınlatılmadı, çünkü karanlıktan medet umuldu. Suruç'ta yaşanan o günler ülkemiz tarihinde bir dönüm noktası oldu. Barış yönündeki umutlar kana boğuldu. Ellerinde oyuncaklar, dillerinde türkülerimiz Suruç'ta öldürülen gençlerimiz halkların kardeşliği ve barış ısrarımızın simgeleri oldular. Yeniden silahsız demokratik siyasetin yollarının arandığı günümüzde Suruç'ta canlarını yitiren gençleri bir kez daha hatırlıyoruz. Barış içinde eşit ve özgür bir ülke onlara sözümüz olsun. Hiçbiri unutulmadı, unutulmayacak. Barış için; ülkede barış, bölgemizde barış için mücadele edenleri selamlıyorum."
EROL: ŞEHİTLERİMİZİN KANI YOLU AYDINLATACAK
Suruç şehidi Evrim Deniz Erol'un mezarı başında yaptığı konuşma gerekçe yapılarak tutsak edilen anne Besra Erol, Elazığ Kadın Kapalı Hapishanesinden geceye sesli mesajı gönderdi. Erol'un sesli mesajında şu ifadeler yer aldı: "Halkımın sıcaklığı, çiçeklerin kokusuna hasret tüm siyasi tutsak ve ailelerine, özgürlük güvercinlerine ve hepinize en sıcak selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Özgürlük mücadelesi veren herkese de selamlarımı yolluyorum."
Oğlu Evrim'in mezarı başında yaptığı konuşma nedeniyle yıllardır tutsak olan ve defalarca infazı yakılan Besra Erol, kendisine pişmanlık dayatıldığının altını çizdi. "Ben neyden pişman olayım. Günahsız suçsuz evlatlarımızı katlettiler, bundan dolayı mı pişman olayım? Evlatlarımızın yaralı arkadaşlarını, bizleri zindanlara attılar, bundan mı pişman olayım? Suçsuz günahsız 6 yıl üç aydır beni zindanlara atmışlar, bundan mı pişman olacağım. O kadar hastalığım var. Ona rağmen arkadaşlar merak etmesinler. 65 yaşında bir insanım beni zindanlara atmışlar, onlar utansın ve kendilerine dert etsinler, siz merak etmeyin" diyen Erol, barış isteyen bir Kürt kadını olduğu için bu haksızlıklara maruz kaldığını söyledi. Erol, "Halkımızın canı sağ olsun biz bunları aşarız. Biz aileler dünyayı değiştireceğiz. Kanımızın son damlasına kadar özgürlük güvercinlerinin anılarını yaşatacağız, bunu hiç unutmayacağız. Rahat uyuyun hoşça kalın" dedi.
SOMA AİLELERİNDEN MESAJ
Soma aileleri de geceye videolu bir mesaj yolladı. Mesajda, "Acının, gözyaşının ideolojisi mezhebi asla olmaz. Acı acıdır" denildi.
ADALET MÜCADELESİ YÜRÜTENLERE PLAKET VERİLDİ
Mesajların ardından bu topraklarda adalet mücadelesi yürütenleri onurlandırmak amacıyla düzenlenen plaket törenine geçildi. Törende, 33 düş yolcusu anısına 33 adalet savaşçısına plaket verildi. Plaket töreninde söz alanlar, bu ülkede yaşanan tüm adaletsizlikler karşısında mücadeleyi omuz omuza birlikte yürüteceklerinin ve adalet sağlanana kadar vazgeçmeyeceklerinin sözünü yineledi.
Barış Akademisyenleri, Deniz Poyraz'ın annesi Fehime Poyraz, Name Öztürk, Hrant Dink Vakfı, Gezi Aileleri, Berkin Elvan'ın ailesine, Rojin Kabaiş ailesine, Ankaras aileleri, Cumartesi Anneleri, 19 Mart aileleri, Amed aileleri, Suruç İçin Adalet Platformu, 6 Şubat Depremi aileleri, Gençlik örgütleri, Metin Lokumcu ailesine, Barış Anneleri, ÇHD, ÖHD, Sosyal Haklar Derneği, Dina için Feministler, Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan, Rojin Kabaiş için Adalet Komisyonları, Sivas aileleri, Hander Kader, Ahmet Özer'in kızı Sedef Özer, Yaşam için Yasa, İstanbul Barosu, Soma Ailelerine adalet plaketleri verildi.
Gece, Grup Vardiya'nın ezgileriyle son buldu.