Tahsin Nihadioğlu için Meclis'te basın toplantısı

Deprem bölgesinde asker üniformalı kişilerin işkencesine uğrayan, işkencecilerden hesap soracağını sosyal medyada duyurmasının ardından şüpheli şekilde yaşamını yitiren Hatay Büyükşehir Belediyesi işçisi Tahsin Nihadioğlu için ağabeyi Zeynel Nihadioğlu Meclis'te açıklama yaptı. Depremzede kardeşinin Lütfü Savaş tarafından çalışmaya zorlandığını, kardeşinin barınma ve beslenme ihtiyacı karşılanmadığı için yıkılmak üzere olan evine gittiğini söyleyen Nihadioğlu, ne kardeşine işkence yapanların ne de ölümünden sorumlu olanların yargılandığını belirtti. "Tahsin öldüğüyle kalmayacak" diyen Nihadioğlu, mücadeleyi sürdüreceğini belirtti.
Şüpheli şekilde geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren Tahsin Nihadioğlu için ağabeyi Zeynel Nihadioğlu'nun adalet mücadelesi sürüyor. Tahsin Nihadioğlu, Şubat deprem katliamında Antakya'da asker ve polis tarafından işkence görmüş, işkenceyi teşhir etmişti. Nihadioğlu, işkenceciler hakkında suç duyurusunda bulunacakken Koç Holding'e bağlı OTOKOÇ şoförü Selim Çamdibi tarafından araçla çırpılarak yaşamını yitirmişti. Kardeşinin ölümüne neden olan faillerin ve işkencecilerin yargılanması için Koç Holding, OTOKOÇ, Adalet Bakanlığı önünde eylem yapan Zeynel Nihadioğlu'nun son eylem noktası Meclis oldu. Nihadioğlu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ile birlikte Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
ÇUBUK: İŞKENCEYİ TEŞHİR ETTİKTEN SONRA ŞÜPHELİ ŞEKİLDE YAŞAMINI YİTİRDİ
İlk sözü alan Burcugül Çubuk "6 Şubat depremlerinde binlerce, on binlerce canımızı kaybettik. Binlerce insanımız ampüte kaldı. Akıbetini bilmediğimiz insanlar var. Ve ülkenin dört bir yanına dağılıp yaşamını toplamaya çalışan milyonlarımız var. Onlardan birisiydi Tahsin Nihadioğlu. Enkazdan çıktıktan sonra kendisi haksız şekilde gözaltına alındı. İşkence gördü. İşkence gördüğünü beyan ettikten sonra da şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti" dedi.
'LÜTFÜ SAVAŞ DEPREMZEDE KARDEŞİMİ ÇALIŞMAYA ZORLADI'
Ardından Zeynel Nihadioğlu, söz aldı. 1984, Antakya doğumlu Tahsin Nihadioğlu'nun son 7 yıldır Hatay Büyükşehir Belediyesi bünyesinde taşeron bir temizlik işçisi olarak çalıştığını söyleyen Nihadioğlu, "Doğup büyüdüğü yer Hatay Defne Elektrik Mahallesidir. Öldüğü saate kadar da evi orasıdır. Sayın vekil az önce depremin yarattığı acı tablodan bahsetti. Çok daha bilinmeyen hikayeler var. Tahsin Nihadioğlu'nun da hikayesi böyle bir hikaye. 6 Şubat depremlerinde ağır hasara uğrayan evinde artık barınma imkanı kalmamıştır. Dolayısıyla şehri terk edebildiği ilk anda ağabeyinin yanına Antalya'ya gitmiştir. Ancak Hatay Büyükşehir Belediyesi çalışanı olduğu için kısa bir süre sonra ısrarla dönmesi ve işbaşı yapması yönünde çağrı yapmıştır Hatay Büyükşehir Belediye başkanı Lütfü Savaş. Oysa ki OHAL ilan edilmişti ve OHAL'de idari izinli sayılıyorlardı depremzedeler. Buna rağmen bu kural çiğnenerek Savaş tarafından zorla çağrılmış ve işbaşı yapılmıştır" ifadelerini kullandı.
'EVİNDEN ÇIKTIĞI AN GÖZALTINA ALINIYOR, İŞKENCE GÖRÜYOR'
Kardeşinin Antakya'ya geri döndüğünde eve uğrama ihtiyacı duyduğunu, nedeninin ise belediyenin barınma ve beslenme ihtiyacını karşılamaması olduğunu aktaran Nihadioğlu, "Kendi doğup büyüdüğü evden ısınabilmek için bir battaniye alıp dışarı çıktığında, asker üniformalı kişilerce önü kesiliyor. Ani bir şekilde yere yatırılıyor. Ters kelepçe yapılıyor. Tekme, tokat, yumruk, cop kullanılıyor. Küfür ve hakaretler ediliyor. Ardından İstanbul'dan gelen resmi bir polis aracına teslim ediliyor. İşkence bu resmi polis aracında da devam ediyor. Kardeşim her ne kadar 'ben Büyükşehir Belediyesi çalışanıyım, bu evde oturuyorum, kimliğime GBT'me bakarsanız bunun gerçek olduğunu anlarsınız' demişse de 'bize işimizi öğretme' şeklinde tavır alıp dövmeye devam etmişlerdir. 'Hatay Defne Sevgi parkında bir yaşam alanı kuruldu, bugün orada kalacağım. Beni yakınım Halil Yakut bekliyor' şeklinde beyanat veriyor. Polis onu sevgi parkına götürüyor. Yakınımız Halil Yakut'a da aynı muamele yapılıyor. Hemen yere yatırıp ters kelepçe yapıp dövmeye başlıyorlar. Defne Sevgi parkında bulunan mahalleli depremzedeler ve dönemin milletvekili Barış Atay müdahale ediyor. Polis de zaten 'şüpheli bir şey bulamadığımız için onu serbest bırakacaktık' diyor" aktarımında bulundu.
'İŞKENCE TANIKLARI DİNLENMEDİ'
Kardeşinin hem fiziki hem de psikolojik olarak işkenceden ağır etkilendiğini, çadır kentte bulunan doktor ve hemşireler tarafından fiziki işkencenin izlerinin tespit edildiğini, işkencenin tanıklarının da olduğunu söyleyen Nihadioğlu, "Kardeşim sosyal medya hesabından işkenceciler hakkında suç duyurusunda bulunacağını söylüyor. Ayrıca işkence yapan resmi polis aracının fotoğrafını çekiyor kendi Cep telefonuyla. Bir gün sonra da belediye 'sen artık idari izinlisin' diyor ve şehri terk etmek üzereyken, Kırıkhan'a bağlı Topboğazı mevkiinde Koç holdinge bağlı OTOKOÇ şoförü Selim Çambidibe tarafından lüks bir ciple çiğnenerek maalesef hayatını kaybediyor. Bizim açımızdan şüpheli bir ölümdür. İşkenceyle ilgili yaptığımız bir suç duyurusu vardı. Hatay Valiliği Kovuşturmaya yer olmadığına, polisin sınırları aşmadığına karar verdi. Ama soruşturma dosyası içerisinde kardeşimin işkenceyle ilgili verdiği röportaj yok. İşkence tanıklarının röportajları yok. Ayrıca bazı basın mensuplarına işkence izlerine ben de tanığım dedikleri programın kayıtları yine yok dosyada. Dolayısıyla bugüne kadar işkence tanıklarının ifadesi alınmadı. Dolayısıyla da suç unsuruna rastlayamadık dediler" dedi.
'JET HIZIYLA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERDİLER'
Elektrik mahallesinin depremde yerle bir olduğunu, sıfırdan yeni bir mahalle kurulacağını, orada bulunan MOBESE'nin kaydını, polislerin telsiz kayıtlarının dinlenmesini istediklerini ancak reddedildiğini aktaran Nihadioğlu, şöyle devam etti: "Birden deliller ortadan kayboluyor ve Hatay Valiliği kovuşturmaya yer yoktur. Asılsız iddiada bulunduğumuzu ifade etmiştir. Biz bir üst mahkemeye başvurduk. Üst mahkeme soruşturma için yeterli delilin olduğuna karar verdi. Dolayısıyla da resmi polis aracındaki 4 polis ile ilgili dava açmanın yolu açılmış oldu. Ancak asker üniformalı kişilerin kim olduğu halen muamma. Onlar özel olarak korunuyor diye düşünüyoruz. Onların da bir an önce kimliklerinin açıklanıp yargı önüne çıkarılması, görevden alınıp yargılanmasını talep ediyoruz. Kazayla ilgili yaptığımız suç duyurusu da çok merkezi bir noktadır. Kırıkhan Topboğazı ilçe jandarma komutanlığı önünde gerçekleşmiştir kaza. Buna rağmen il jandarma komutanlığı dedi ki, 'kamera kaydı yok, tanık yok.' Savcılığa bu şekilde bir rapor verdiler. Dolayısıyla da jet hızıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Biz itiraz ettik. Bir daha kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiler. Çünkü deliller yok edildi.
'BİZ KARDEŞİMİZİN BAŞINDAYKEN ONLAR DELİLLERİ KARARTTI'
"Kaza tarihi 15 Şubat 2023, vefat tarihi olan 20 Şubat 2023. Beş gün boyunca biz kardeşimizin başındayken OTOKOÇ yöneticilerinin delilleri kararttığını ve Topboğazı Jandarma Karakolunun buna göz yumduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla da Hatay Büyükşehir Belediyesi çalışanı kardeşim Tahsin Nihadioğlu'nun ölümünün de şüpheli olduğunu düşünüyoruz. Hatay Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcılığı Kovuşturmaya yer yoktur dediğinde de hukukçular bunun bir hukuk skandalı olduğunu söylediler. Çünkü Adli Tıp Kurumu raporu yok. Bilirkişi raporu yok. Ve bu raporlar olmadan böyle bir karar verdiler. Yine itiraz ettik tabii. İtiraz noktamız şuydu; madem delil yok, görüntü yok, tanık yok, madem hiç kimse görmemiş o zaman polis neden kardeşimi yüzde yüz kusurlu bulan bir rapor tutuyor. Ve bilirkişi raporu bu polisin tuttuğu rapora göre düzenleniyor. Ayrıca Topboğazı İlçe Jandarma Karakolu önünde gerçekleşen bir kazada Jandarma soruşturmayı yürütüyor da raporu neden polis tutuyor. Bu da bizim açımızdan son derece kuşkulu bir durumdur.
'TAHSİN ÖLDÜĞÜYLE KALMAYACAK'
"Dolayısıyla biz Tahsin Nihadioğlu cinayetinin aydınlatılmasını talep ediyoruz. Bunun için kamuoyunun desteğini talep ediyoruz. Tahsin Nihadioğlu öleli iki yıl oldu. Bugüne kadar bir kişi hakkında dahi dava açılmadı. Bizim taleplerimiz çok açık ve nettir. İşkenceci asker ve polislerin görevden alınıp yargılanması. Koç Holdinge bağlı OTOKOÇ şoförü Selim Çamdibi'nin tutuklanması. OTOKOÇ yöneticilerinin ve ilgili kamu görevlilerinin delilleri karartmaktan yargılanması. Bu konuda mücadelemiz kesintisiz olarak sürecektir. Her zaman söylediğim gibi Tahsin'in hesabı mahşere kalmayacak. Adalet Bakanlığı önünde bir basın açıklaması yaptım. Adli kurumlarda ve bir takım merkezlerde basın açıklamaları yapıyorum. Ama ne yazık ki mahkemeler, hakimler, savcılar, kamu görevlileri bu konuda halen bir adım atmadı. Tahsin öldüğüyle kalmayacak diyoruz. Başta Hatay Barosu olmak üzere tüm baroları ve tüm kamuoyunu sahip çıkmaya çağırıyorum."