Çelebi: Emperyalizmin barbarlığına, imha savaşına sessiz kalmamalıyız
İsrail ve İran arasında yaşanan savaşın halkların savaşı olmadığını vurgulayan ESP MYK üyesi Orhan Çelebi, "Emperyalizmin bu kadar barbar bir şekilde topraklarımıza, bölgemize girmesi, buradaki Ortadoğu halklarının bu kadar imha edildikleri bir savaşla karşı karşıya kalmasına bizim sessiz kalmamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Filistin halkına dönük soykırım saldırılarını 1 yılı aşkın süredir devam ettiren siyonist İsrail, Lübnan, Suriye, Yemen'e dönük saldırılarının ardından son olarak İran'la 12 günlük bir savaşa girdi. Güncel olarak ateşkes ilan edilmiş olsa da, Ortadoğu'nun geleceği belirsizliğini koruyor. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Orhan Çelebi, yaşanan son gelişmeleri ETHA'ya değerlendirdi.
EMPERYALİSTLER ORTADOĞU HALKLARINI TAHAKKÜM ALTINDA TUTMAYA ÇALIŞIYOR
Siyonist İsrail'in bölgedeki savaş politikaları Filistin, Lübnan, Suriye ve Yemen'in ardından İran'la devam etti. Siz güncel tabloyu nasıl yorumluyorsunuz?
Ortadoğu'nun genel tablosuna baktığımız zaman, yıllardır istikrarsız bir bölge olarak emperyalistler tarafından gündemde tutuldu. Ortadoğu'nun bilinçli seçildiği de bir gerçek. Neden Ortadoğu savaşla anılıyor diye sorduğumuzda, Ortadoğu gerçekten yeraltı zenginlikleriyle dünyanın birçok ihtiyacını karşılayabilecek bir konumda. Bu da, emperyalist ülkeler açısından çekici bir merkez oluyor. Bu yer altı ve yer üstü zenginliklerine hakim olabilmek, oranın nimetlerinden yararlanabilmek için oradaki halkları sömürmek, tahakküm altında tutmak, oradaki yönetimleri kendine göre şekillendirmek gibi genel bir politikaları var.
Daha önceki süreçte biliyorsunuz Ortadoğu projesi denilen bir proje ortaya atılmıştı. Bu, 27 ülkeyi kapsayan bir projeydi ama o proje de tam olarak hayata geçirilemedi. Ama bu proje içerisinde yer alan 9 ülkenin sınırları değiştirildi. En yakın tarih bakımından da Irak, Suriye ve Libya o ülkeler arasında. Dünyanın gözü önünde yönetimleri değiştirilerek, katledilerek o halklara büyük bir acı, yıkım yaşatıldı.
İSRAİL ORTADOĞU'DA HAKİM GÜÇ OLMAK İSTİYOR
İsrail'in bugün saldırmasının temel nedeni de, İsrail Ortadoğu'da hakim güç olmak istiyor. Bu egemenliği sağlamak için de başta ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğunun da desteğini arkasına alarak böylesi bir savaşa girişti. Filistin'e yönelik soykırım saldırıları söz konusu. Bugüne kadar 60 bine yakın insan hayatını kaybetti ve bu saldırılar hala devam ediyor. Her gün sivil insanlar katledilmeye ve yok edilmeye devam ediliyor.
Tabii Ortadoğu'da egemen güç olmak isteyen bir ülke bu egemenliğini engelleyebilecek diğer ülkelere de saldırı yapmak zorundadır. Bunların en başında da İran geliyor. Çünkü İran son dönemde başta Çin ve Rusya olmak üzere çok ciddi anlaşmalar yaptı ve orada egemen güç olma bakımından da önemli bir gerici rejimdi. Doğal olarak İsrail de kendisi açısından bu egemenlik stratejisinde engelleyici bir güç olarak görüyordu. Buna yönelik de önce taciz atışları dediğimiz atışlar yaptılar, ama ardından bilfiil bir savaşa girme çabası içerisinde giriştiler. Karşılıklı süren, birkaç günü bulan ciddi saldırılar oldu. Her iki halktan da, ülkeden de onlarca insan hayatını kaybetti. İki faşist gerici güç, halkların taleplerini, neyle karşılaşacağını dikkate almadan kendi çıkarları için böylesi bir gerici savaşa girmiş oldular. ABD de o savaşın en temel destekçisi oldu. İsrail'in arkasında durarak İran'a yönelik saldırısını sürdürdü. İran da ABD'nin bu saldırılarına karşı iki gün peş peşe yanıtlar verdi.
BİR ES VERİLMESİ SAVAŞIN DEVAM ETMEYECEĞİ ANLAMINA GELMİYOR
Bugün yapılan ateşkesin aslında bir formalite olduğunu daha önce Filistin savaşında da gördük. Hamas'la ya da Hizbullah'la girişilen ateşkeslerin aslında bir anlamı olmadı, İsrail bildiğini okumaya, katliamları sürdürmeye devam etti. Başta ABD, Ortadoğu'da tüm egemenliğini güçlendirmek ve molla rejimini ortadan kaldırmak istiyor. Bir es verilmesi bu savaşın bundan sonra devam etmeyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü bu savaş 3. dünya savaşının ön hazırlıklarını bize gösteriyor.
ABD'nin de, İsrail'in de uzun vadeli planı diğer bir egemen güç olan Çin'e yönelik politikasını hayata geçirmek, Çin'i hedefleyen bir saldırı dalgası başlatmak. Bundan birkaç ay önce de ticaret savaşları dediğimiz savaşlara girişti Çin ve ABD. Başta Trump vergi politikasıyla bu ticaret savaşını başlattı ama Çin'in kararlı duruşu yer yer Trump'ın geri adım atmasına neden oldu.
BU SAVAŞ HALKLARIN SAVAŞI DEĞİL
Şimdi şu soruyu da sormamız gerekir şüphesiz, bu savaş halkların savaşı mıdır? Bu savaş halkların savaşı değil. Ortadoğu'daki halklar aslında bugüne kadar kendi kaderlerini belirlemediler, hep başka güçler Ortadoğu halklarının kaderini belirledi. Bugün de olması gereken Ortadoğu halklarının bu gerici, emperyalist savaşlara karşı birleşerek, ortak mücadeleyi büyütmesidir. Başta oradaki devrimci, sosyalist örgütler, buna öncülük edecek tarzda bir birleşik mücadeleyi örgütlemekle yükümlüler. Bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor.
Biz sosyalistler olarak bu emperyalist, gerici savaşlara karşı kesintisiz bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Halkların dahil olmadığı, halkların acı çektiği, ölümle yüz yüze olduğu, göç ettirildiği savaşlara karşı etkin bir şekilde mücadele ederiz, etmekteyiz. O ülke halklarına da çağrımız şudur; birleşmeleri, örgütlenmeleri ve bu gerici emperyalist güçlere karşı mücadeleyi büyütmeleridir. Gerek kendi gerici rejimlerine karşı, gerici molla rejimine, gerici İsrail siyonizmine karşı mücadele etmeliler ve halkların ortak yaşamını inşa edecek demokratik bir yönetimi kendi elleriyle kurmaları gerektiğine inanıyoruz.
İSRAİL'İN HAYDUTLUĞUNA DUR DEMELİYİZ
Şüphesiz İran bakımından şu gerçeği bir kez daha görmemiz lazım, yer yer şu tür tartışmalar; İsrail İran'a saldırdı, İran haklı pozisyonda gibi bir durum söz konusu ama İran gerçekten gerici bir rejim ve kendi muhalefetine karşı da çok acımasız, onu bastıran bir rejim. Düşünün ki son 8 ay içerisinde bin 20 insanı idam etti. İdam edilenlerin büyük bir çoğunluğu da orada Kürt siyasetçiler, Kürt devrimciler, İran molla rejimine karşı kendi özgürlükleri için mücadele eden insanlardan oluşuyor.
Bu kadar acımasız, gerici bir molla rejiminin savunulması mümkün değil. Burada yapılacak tek şey, molla rejiminin de yıkılması için oradaki halkların birleşik mücadelesini yükseltmek. İsrail bakımından, hiçbir gerekçeyle İsrail'in bu kadar saldırgan, pervasız bir şekilde haydutluk yaparak tüm Ortadoğu halklarına karşı bu saldırgan politikasını sürdürmesi mümkün değildir. Buna dur dememiz gerekiyor. Başta Türkiyeli devrimciler, sosyalistler olmak üzere Ortadoğu halklarıyla birlikte bu mücadeleleri büyüterek İsrail siyonizmine karşı ortak mücadeleyi sürdürmek zorundalar. Biz bunun mücadelesini veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.
ROJHİLAT HALKI UZUN YILLARDIR MÜCADELE EDİYOR
İran'ın da bir molla rejimi olması sebebiyle burada alınacak tutum çokça tartışma konusu oldu. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Bir Rojhilat bölgesi var, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge burası ve uzun yıllardan beridir de molla gerici rejimine karşı kendi özgürlükleri, ulusal hakları için mücadele ediyorlar, büyük bedeller de ödüyorlar. Dediğim gibi, idam edilenlerin büyük bir bölümünün Kürt özgürlük güçlerinden olduğunu, onların devrimcilerinden olduğunu biliyoruz. Suriye'de Kürtler yıllarca Esad rejiminin baskısı altında ezildiler, yok sayıldılar, imha edildiler. Suriye'deki iç savaşta Kürtler kendi örgütlü gücünü ortaya koyarak Rojava Devrimini gerçekleştirdiler.
KÜRT HALKININ KENDİNİ SAVUNMA HAKKI VARDIR
Rojhilat'taki Kürt partisi PJAK, bu savaşın kendilerini ilgilendiren bir savaş olmadığını, iki gerici güç arasındaki bir savaş olduğunu, bu savaşta taraf olmayacaklarını söyledi ama kendi halkların korumak, kendi halklarının özgürlüğünü sağlamak için tüm halkı örgütlenmeye, özyönetime davet etti ve molla rejim güçlerinin de kendi topraklarını terk etmesini istedi. Bu da önümüzdeki süreçte biraz daha netleşecek gibi görünüyor.
Doğal olarak oradaki Kürt güçleri, Kürt halkı kendi özyönetimini oluşturarak, kendi örgütlülüğünü güçlendirerek kendi bağımsızlığını inşa etmek istiyor. Böyle bir hakkının olduğunu da düşünüyoruz. Çünkü oradaki Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Molla rejiminin gericiliğine, baskısına, imha politikalarına karşı kendini savunma hakkı vardır. Bu hakkı destekliyoruz, orada bu mücadelenin büyütülmesi gerektiğine inanıyoruz.
EMPERYALİST SAVAŞA KARŞI GÜÇLÜ BİR MÜCADELEYİ ÖRGÜTLEMELİYİZ
Son olarak eklemek istedikleriniz?
Türkiye'de, Ortadoğu'da yaşanan gerici savaşa karşı mücadele söz konusu olduğunda olabildiğince zayıf bir tutum geliştiriliyor. Bunun birçok nedeni var şüphesiz, ama başta devrimci sosyalist güçler olmak üzere antiemperyalist mücadeleyi biz büyütmek zorundayız. Emperyalizmin bu kadar barbar bir şekilde topraklarımıza, bölgemize girmesi, buradaki Ortadoğu halklarının bu kadar imha edildikleri bir savaşla karşı karşıya kalmasına bizim sessiz kalmamamız gerekiyor.
Özellikle Filistin'de büyük bir insanlık dramı yaşanmakta, İsrail siyonizmi giden tüm yardımları engellemekte, giden barış güçlerini engelleyerek tutuklamakta. En son giden geminin başına neler geldiğini hepimiz gördük. İnsanlık tamamen açlığa mahkum edilmiş durumda ve ekmek arayışı içerisinde olan insanlara bombalar yağdırarak yok etmekte, katletmekte. Onun için de Türkiye'de '68 kuşağının NATO güçlerini nasıl denize döktüğünü hatırlıyorsak, başta gençlik olmak üzere emperyalizme karşı güçlü bir mücadeleyi büyütmek zorundayız. Türkiye halklarının gerici savaşlarda taraf olması, halklarla yan yana, başta Filistin halkı olmak üzere Rojava ve Rojhilat'taki halklar, diğer halklarla yan yana yer alarak bu mücadeleyi büyütmesi ve antiemperyalist mücadeleyi Türkiye topraklarında geliştirmesi gerekiyor. Türkiye hükümetinin ikiyüzlü tutumunu da buradan mahkum edebilirsiniz. Çünkü iktidar Filistin'in yanında olduğunu söylemesine rağmen biz biliyoruz ki İsrail'le olan tüm ticari ilişkileri hala devam etmekte, hala onlara kaynak sağlanmakta. Bu ikiyüzlü politikayı da teşhir etmek bakımından Türkiye halkları bu emperyalist gerici savaşlara karşı güçlü bir mücadeleyi örgütlemek zorundadır.