19 Aralık anması: Katliam ve direniş
19 Aralık'tan kuyu tiplerine tecrit ve direnişe ilişkin etkinlik düzenlendi. Burada konuşan Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifinden Danacı, hapishanelerdeki mücadelenin iktidara karşı mücadelenin bir parçası olduğunu belirterek, "19 Aralık'ta yenemediler bugün de kuyu tiplerine karşı direnenler mutlaka var olacak" dedi.
19 Aralık hapishaneler katliamının yıldönümü sebebiyle İstanbul Taksim'de bulunan Önder Babat Kültür Merkezinde Dayanışma Ağı Derneği tarafından anma merkezi gerçekleştirildi. Anma katledilen devrimciler için saygı duruşuyla başladı. Ardından sinevizyon gösterimi gerçekleşti. Sonrasında gerçekleşen panelde; ölüm orucu gazisi İsmihan Ekinci, infazı ertelenen ve açlık grevi eylemcisi eksi tutsak Kadir Karabağ, MA-TUHAYDER Eşbaşkanı Nurten Karagöz, Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifinden Okan Danacı, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Avukat Güçlü Sevimli, ölüm orucu gazisi ve İHD Hapishaneler Komisyonu üyesi Muharrem Kurşun konuşmacı olarak yer aldı.
'DİRENİŞ BİRLEŞİK MÜCADELENİN ÜRÜNÜ OLDU'
İlk olarak İsmihan Ekinci konuşmasını gerçekleştirdi. Katliamdan bu yana ölüm orucu direnişçileri ve tutsaklarla dayanışma içinde olduklarını belirten Ekinci, "Bu dayanışma hapishanede ördüğümüz birleşik mücadelenin sonucuydu. Bizim direnişimiz bir günde ortaya çıkan bir direniş değildir. 19 Aralık'tan önce Ulucanlar, Buca, Ümraniye ile provası yapılmıştı. Ben Ulucanlar'daki direnişte yer aldım, tüm siyasetler o direnişi beraber ördük. Biz 19 Aralık direnişine gelmeden önce ilmek ilmek, uzun müzakereler sonucu ortak direniş kararı aldık. Biz bu direnişe hazırdık. Bu direniş böyle bir birleşik mücadelenin ürünü oldu" dedi.
'F TİPLERİYLE AMAÇLARINA ULAŞAMADILAR'
Avukat Güçlü Sevimli, F tiplerinin '99 yılında inşa edildiğini belirterek, "Bu tarihten itibaren dönemin Adalet Bakanlığı tarafından artık koğuş tipinin bittiği yeni bir tipe geçileceği ilan edildi. 1999 Eylül ayında Ulucanlar'da büyük bir katliam yaşandı. Bu tarihten itibaren F Tipine geçiş süreci hızlanmaya başladı. Hapishanelerdeki siyasi tutsaklar da kendi cephelerinden F Tipi infaz modellerine karşı direniş ve eylemlerine başladılar. 20 Ekim'den itibaren tüm hapishanelerdeki siyasi tutsaklar açlık grevi eylemine başladı ve 19 Kasım'da bu ölüm orucu eylemine çevrildi. Kamuoyunda da buna karşı büyük bir ilgi vardı. Katliamı gerçekleştirenlere değil tutsaklara davalar açıldı. Sonrasında ise ölümlerle ilgili olmak üzere bir kısım askerin şüpheli ve sanık olduğu davalar açıldı. Bu davaların hemen hemen hepsinde askerler hakkında beraat ya da zamanaşımı kararı verildi. Bayrampaşa Hapishanesiyle ilgili davada 17 Kasım'da karar çıktı ve mahkeme zamanaşımı kararı verdi. 25 yılın sonunda tek bir kamu görevlisi hakkında ceza kararı verilmedi. Bugün de kuyu tipi hapishaneler gündemde. Devlet, 25 yılın sonunda katliama, işkenceye rağmen istediğini alamadı, devrimci tutsaklar direnişleriyle tecridi kırdılar. Devlet F tipleriyle istediği amaca ulaşamadığı için 2021 yılında kuyu tipi hapishaneleri açtı. Tecrit ve izolasyonun çok ağır işlediği hapishanelerde buna karşı hala süresiz açlık grevi ve ölüm orucu eyleminde olan tutsaklar var" diye konuştu.
'KATLİAM VE DİRENİŞ'
Kuyu Tipleri Kapatılsın İnisiyatifi adına Okan Danacı 19 Aralık'ın bir katliam olmasının yanı sıra kahramanca bir direniş olduğunu vurgulayarak, "Biz bugün katliamı unutmayacağız aynı zamanda bu direnişten öğreneceğiz. Tecridin daha ağırlaştığı bir hapishane modeli kuyu tipleri. Hapishaneleri, egemenlerle ezilenler arasındaki sınıf savaşımının bir mevzisi olarak görmek gerekir. Egemenler istediklerine ulaşamıyorlar, her türlü yöntemi denediler ama F tipleriyle amaçlarına ulaşamadılar. Kuyu tipleri hem buraya götürülenler hem de emekçi halkın üzerinde bir korku yaratmak için inşa edilmiş hapishanelerdir. Hücrelerin tek kişilik olduğu, 22 buçuk saatin hücrede geçtiği, bütün hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin burada da yaşandığı hapishaneler. Basın yayın hakkınız kısıtlanmıştır, görüş kabinleri ayrı ayrıdır, diğer tutsaklarla dahi yan yana gelme şansınız yok, dijital bir mekanizma kurulmuş gardiyanları bile nadiren görüyorsunuz, tek başınıza kalıyorsunuz, herhangi bir sağlık sorunu yaşadığınızda bunu haber verebilecek bir arkadaşınız yok, olası bir afet durumunda kapılar otomatik olduğu için sizin burada çıkma şansınız yok" dedi.
'DİRENENLER MUTLAKA VAR OLACAK'
Danacı, tutsaklara görüşçü olmanın da yargılanma ve tutsak edilme konusu olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti: "Kuyu tipi hapishane ağır bir tecrit ama ilk değil. Dünyada buna benzer hapishane modelleri var. Hangi tip hapishane olursa olsun buralar irade kırmak için var. Ve buna karşı mücadele edenler var. Birleşik ve en geniş biçimde bu saldırıyı püskürtme niyetindeyiz. Tek muradımız kuyu tiplerinin kapatılması değil, bunu ezilenlerin egemenlere mücadelesinde bir mevzi olarak görüyoruz. Hapishaneler, toplumsal bir mesele ve tüm kesimlerin sorunu. Bu hapishaneleri açarken 15 Temmuz davasından yargılananlar için açıldığı söyleniyordu ama kendilerine karşı örgütlenenlere karşı açıldığını biliyoruz. Görevlerimizin farkındayız ve umuyoruz ki burayı daha büyük mücadelelerin sıçrama noktası haline getirebiliriz. 19 Aralık'ta yenemediler bugün de kuyu tiplerine karşı direnenler mutlaka var olacak."
'BU TOPRAKLARDA YAŞAYAN HERKESİN SORUNU'
Nurten Karagöz, idare ve gözlem kurulları eliyle tutsakların tahliyelerinin ertelendiğini hatırlatarak, "Ağırlaştırılmış müebbet arkadaşları tekli hücrelere aldılar. İrade kırmanın her türlü yol ve yöntemini deniyorlar. Biz dışarıda örgütlenirsek bunların karşısına geçebiliriz. Tutsaklar üzerine düşeni yapıyor, biz de dışarıda mücadele etmeliyiz. Tecrit insanı fiziksel ve düşünsel olarak yok etmektir. Biz bunu gündeme taşımak zorundayız. İnsan bir metal kutunun içinde nasıl yaşar? Bu aynı zamanda çok insani ve vicdani bir meseledir. Bu, bu topraklarda yaşayan herkesin sorunu" ifadelerini kullandı.
'TUTSAKLARA PİŞMANLIK DAYATILIYOR'
Muharrem Kurşun, idare ve gözlem kurulları eliyle tutsaklara pişmanlık dayatıldığını ifade ederek, "19 Aralık saldırısında da devrimcileri teslim almaktı amaç, bunu başaramadılar. Başaramadıkları için kuyu tipleri açılıyor. Bugün direniş devam ediyor. Hastaneye gitmek için tek kişilik ringler ve kelepçeli muayene dayatılıyor, tutsaklar bunu kabul etmiyorlar. Hapishanelerde direniş hala devam ediyor. Bize gelen başvuruların neredeyse hepsinde tedavi, sağlığa erişin haklarının ihlali söz konusu. 19 Aralık'ta tutsaklar katledildi ve katliam hala devam ediyor. Dışarıda mücadeleyi yükseltmek gerekiyor" dedi.
'BU İŞ SOKAKTA ÇÖZÜLÜR'
Kadir Karabağ, devrimci hareketin hapishanelere yönelik saldırılara karşı yenilmediğine vurgu yaparak, şunları söyledi. "Düşman F tipi saldırısında 19 Aralık katliamından sonra bir korku iklimi yaymaya çalıştı. F tiplerinde yoldaşlar tecridi kırdı, kuyu tiplerinde de böyle olacak. Kuyu tiplerine itiraz etmek için devrimci, sosyalist olmaya gerek yok. Bugün komik denilebilecek sebeplerle tahliyeler erteleniyor. Zilan ve Asmin adlı iki kızım var. 'Zilan ve Asmin'in Kadir Karabağ'ın kızları olduğu tespit edildi, tüm ailesi örgütle ilişkilidir' şeklinde bir ifadeyle tahliyem engellendi. Akla mantığa aykırı sebeplerle tahliye engelleri var. Şu an tecridin kırılmasının asıl yolu dışarıda örgütlü olmamız, örgütlü olduğumuz oranda bu saldırıya karşı koyabiliriz. Bu iş sokakta çözülür; mücadele ettiğimizde, sokağa çıktığımızda bunu sürdüremezler. Devletten tüm devrimcilere ve tüm halka dönük bir saldırı var. Birlikte yanıt olmalıyız."
Anma panelin ardından Direniş Korosunun ezgileriyle devam etti.