12 Şubat 2025 Çarşamba

Aktaş: Faşizmin saldırılarının panzehiri birleşik mücadelenin büyütülmesidir

ESP'ye dönük tutuklama saldırısıyla rehin alınan ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, Marmara Kapalı Hapishanesinden sorularımızı yanıtladı. Eş genel başkan seçildiği ESP kongresine katılmasının tutuklama gerekçesi yapılmasına tepki gösteren Aktaş, Yargıtay'ın "suç ortağı" olduğunu söyledi. Aktaş, gözaltı, tutuklama saldırısının amacının mücadele çizgisini kırmak olduğunu vurgulayarak, iktidarın yeni Gezi ve Rojavalardan korktuğunu söyledi. Aktaş, dayanışma içinde olanlara teşekkür ederek, birleşik mücadelenin büyütülmesinin faşizmin saldırılarına panzehir olacağına dikkat çekti.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi'ne (ESP) dönük 21 Ocak sabahı 6 kentte gözaltı saldırısı yaşandı. Aralarında ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş'ın da bulunduğu 41 kişi gözaltına alındı, 34 devrimci sosyalistin tutuklandı.

ESP'nin kadın örgütü Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nu (SGDF) kapsayan gözaltı, tutuklama saldırısının temel amaçları arasında gençliğin, kadınların sosyalizm mücadelesiyle, örgütlü karşı duruşla buluşmasını engellemek, devrimci sosyalistlerin örgütlü yapısını dağıtmak bulunuyor. Tutuklama saldırısında ESP'nin Eş Genel Başkanı Aktaş'ın yanı sıra ESP MYK üyelerinin, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara'nın, SKM İl Sözcüsü Leyla Can'ın, SKM MYK üyelerinin, SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat ve MYK üyelerinin, Özgür Genç Kadın Merkezi Koordinasyon üyelerinin bulunması, tasfiye saldırısının boyutunu gösteriyor.

Tutsak edilen 34 devrimci sosyalist 24 Ocak'tan bu yana Silivri'de bulunan Marmara Kapalı Hapishanesinde rehin tutuluyor.

Devrimci sosyalistler tutuklama kararlarının ardından adliye koridorlarından sosyalizm mücadelesini, kadın özgürlük mücadelesini büyütmekten vazgeçmeyeceklerini, "Suruç için adalet herkes için adalet" demekten vazgeçmeyeceklerini haykırdı.

Eş genel başkan seçildiği ESP'nin 4. Olağan Kongresi'ne neden katıldığı sorulan ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, adliye koridorunda partilerine dönük operasyonun komplo olduğunu vurgulayarak, "Onlarca işçi, insan, kadın katledilirken, partimize ve sosyalistlere yapılan operasyonlarla herkesi susturmaya çalışıyorlar. Bugüne kadar susmadık, susmayacağız. Partimiz ESP, SGDF tarihi boyunca mücadele etmiştir, mücadele etmeye de devam edecektir. Emekçi halkımızı mücadele etmeye, bu komploları boşa çıkarmaya çağırıyorum" çağrısı yapmıştı.

Bu çağrısını sürdüren Aktaş, tecrit hapishanesinde sorularımızı yanıtladı:

YARGITAY SUÇ ORTAĞIM

ESP'nin eş genel başkanı seçildiğiniz kongreye katıldığınız için tutuklandınız. Öncelikle böyle bir sorunun yöneltilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? "Süreç" tartışmaları içinde kongrenizin kriminalize edilmesine ilişkin neler söylersiniz?
Siyasi iktidar o kadar büyük bir çıkmaz ve acizlik içinde ki siyasi partilere zorunlu tuttuğu kongremizi, dosyalarımıza "suç" olarak eklemiş. Ne denilebilir ki sözlerin tükendiği yerdeyiz. Sadece eş genel başkan seçildikten sonra mazbatayı veren Yargıtay'ın, yani devletin kurumlarının "suç ortağım" olduğunu tarihe not düşmek isterim.

KONGREMİZ ONLARI KORKUTTU
Kongremiz hedef alındı; çünkü kongremizi büyük bir ilgi ve katılımla gerçekleştirdik. Kongremiz işçileri, emekçileri, LGBTİ+'ları, gençleri, kadınları, inanç gruplarını, ekoloji hareketini, devrimci güçleri bir araya getiren, herkesin kendini ifade edebildiği, ait hissettiği, umudu büyüttüğü bir kongreydi. Kongremiz enternasyonal dayanışma yanında mücadele yoldaşlarımızdan da destek mesajlarıyla, tutsakların selamlarıyla güçlü bir kongre oldu. Faşizmin üzerinde tedirginlik ve korkuya sebep oldu.

Siyasi iktidar, "süreç" adı altında tasfiye saldırılarını sürdürdüğü; devlet, baskı ve terörü artırdığı böylesi bir süreçte ESP kongresini engelleyemedi, ESP'yi sindiremedi. Bahçeli kongremizi hedef gösterdi. Bir taraftan görüşmeler sürerken, bu sürecin mücadele çizgisi ile kazanılabileceğini bilen siyasi iktidar en önde yürüyen, mücadele çizgisinden vazgeçmeyenleri, devrimci güçleri yok etme savaşı veriyor.

YENİ GEZİLERDEN, ROJAVALARDAN KORKUYORLAR

Partinize dönük bu saldırının gerçek amacı nedir?
Yoksullaşma krizi derinleşiyor. Milyonlarca işçi, emekçi açlığa mahkum edilmiş durumda. Savaş politikaları sürdürülüyor, Kürt halkının üzerine bombalar yağıyor. Kayyum hırsızlığı ile Kürt halkının iradesi gasp ediliyor. Yeniden şekillenen Ortadoğu'da Kürt halkının statü alması engellenmeye çalışılıyor. Gençlik geleceksizlikle boğuşuyor. Müjde diye duyurulan "Aile Yılı" masallarıyla kadınlar ev kölesine çevrilmeye çalışılıyor. Eve hapsedilerek şiddete mahkum ediliyor. Esnek çalışma modeliyle, evden çalışma adı altında sömürü katmerleşiyor.

Bu politikalara rıza üretmek isteyen AKP-MHP iktidarı mücadele güçlerini tasfiye ederek mezar sessizliği yaratmak istiyor. Ancak bu saldırılar karşısında ezilenlerin öfkesi büyüyor. Bu öfkenin örgütlü bir güce dönüşmesi engellenmeye çalışılıyor. Gezi davasında 12 yıl sonra aydın ve sanatçıların ifadeye çağrılması da iktidarın yeni Gezilerin yaşanması korkusunun devam ettiğini gösteriyor. Topyekun bir saldırı ile tüm topluma gözdağı verilmeye çalışılıyor.

Rojava Devrimine dönük saldırılar, Kürt halkının, ezilen halklarla birlikte eşit, özgür yaşam modelini hedefliyor. Yeni Rojavaların yaratılması AKP-MHP iktidarının, sermaye sınıfının korkusudur.

Tüm baskı ve devlet terörüne rağmen mücadele çizgisinde ısrar eden partimize, gazetecilere ve devrimci demokratik güçlere saldırı bundandır. Amaç mücadele çizgisini kırmaktır.

Partimizin mücadele çizgisi geçmişten bugüne baskı, tutuklama, ajanlaştırma gibi türlü saldırılarla kırılmaya çalışıldı. Ama başarılı olunamadı.

AJANLAŞTIRMA GİRİŞİMİ GÖZALTINDA 'SOHBET' ADI ALTINDA SÜRDÜRÜLMEK İSTENDİ

Son dönemde partinizin genç üye ve yöneticilerine, SGDF'lilere dönük polisin ajanlaştırma çabaları, ailelerine yönelik tehditler ve gözaltı-tutuklama tehditleri oldu. İHD İstanbul Şubesinde bu saldırıya ilişkin yapılan açıklamadan bir gün sonra gözaltına alındınız. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dışarıda üye ve yöneticilerimize, sosyalist gençliğe ajanlaştırma saldırıları devam etti. Ancak bu saldırılar karşısında sosyalistler geri adım atmadıkları gibi daha fazla öne çıktılar. İHD'de yaptığımız açıklamayla bu saldırılar teşhir edildi. Parti üye ve yöneticilerimiz, sosyalist gençler geri adım atmayacaklarını cümle aleme duyurdu.

Gözaltı süresince de "sohbet" adı altında ajanlaştırma girişimleri sürdü. Devrimci sosyalistler bu saldırıyı da sloganlarla, ajitasyonlarla karşıladı.

Bu cesaret ve kararlılığı gören siyasi iktidar daha sert, geniş kapsamlı bir gözaltı ve tutuklamayla yıldırma ve tasfiye etme operasyonuna girişti. Türlü yöntemlerle yıldıramadıkları devrimci sosyalistleri, içi boş bir komplo dosyası ile tutukladılar.

Tutuklama kararını da aynı mücadele kararlılığı ile sloganlarla karşıladık.

Daha önce de birçok yoldaşım gibi ben de tutuklandım. Yeni mücadele alanımızda da aynı kararlılıkla komploları boşa düşüreceğiz.

BİRLEŞİK MÜCADELEYİ BÜYÜTMEK FAŞİZMİN SALDIRILARINA PANZEHİR OLACAKTIR

Gözaltına alınmanızın ardından çok sayıda kentte eylemler, açıklamalar yapıldı. Sosyal medyada yoğun bir tepki gelişti. Bu sahiplenmeye dair ne söylersiniz?
Bu saldırıyı sadece partimize yönelik bir saldırı olarak değil, devrimci demokratik güçlere yapılan topyekun bir saldırının parçası olarak gördük. Devrimci demokratik güçler de bu saldırıyı böyle okudu. Bu süreç sokakta açıklamalarla, dayanışma eylemleri ile karşılandı.

Bu eylemlilik ve dayanışma, bizlere hem gözaltı hem de tutuklama sürecinde güç verdi. Topyekun saldırıya birleşik mücadelenin gücüyle yanıt verildi. Bu gücü büyütmek faşizmin saldırılarına panzehir olacaktır.

Son olarak mücadele yoldaşlarımıza, gözaltında her an yanı başımızda olan avukatlarımıza, kadın, gençlik örgütlerine, sendikalara, tüm baskılara rağmen haber yapmaya devam eden siz basın emekçilerine, destek ve dayanışmada bulunan herkese teşekkür ederiz.

Umut dimdik ayakta.