Atılım gazetesinin 30. yılında Fındıklı'da halk buluşması gerçekleştirildi
Rize'nin Fındıklı ilçesinde Atılım gazetesinin 30. yılında gerçekleştirilen halk buluşmasında söz alan ESP Eş Genel Başkanları Deniz Aktaş ve Murat Çepni, Karadeniz'de doğanın talanına, AKP-MHP iktidarının işçi sınıfı ve ezilenlere yönelik saldırılarına karşı geliştirilmesi gereken mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Buluşmada, son günlerde Suriye ve Rojava'da yaşanan gelişmelere de değinilerek, Karadeniz halkının şovenizmin etkisinden kurtulması için yapılması gerekenler üzerinde duruldu. Buluşmada, Atılım gazetesinin en karanlık anlarda pusula olduğu vurgulanarak, işçi sınıfına, ezilen halklara, kadınlara ulaştırılmasının önemine vurgu yapıldı.
Atılım gazetesinin 30. yılı dolayısıyla Rize'nin Fındıklı ilçesinde gerçekleştirilecek gece, hava muhalefeti nedeniyle Grup Vardiya ve Erkut Küçükşahin'in kente gidememesi nedeniyle halk buluşması şeklinde gerçekleştirildi. Turan Bulak Kültür Merkezi'ndeki buluşmaya Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Deniz Aktaş ve Murat Çepni katıldı. ESP Fındıklı ilçe temsilcisi Tugay Köse'nin moderatörlüğünü yaptığı halk buluşması saygı duruşuyla başladı.
AKTAŞ: KARADENİZ'İN ASİ TOPRAKLARINDA YETİŞEN DEVRİMCİLERİ ANIYORUM
30 yıllık mücadelenin anlatıldığı sinevizyon gösteriminin ardından söz alan ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, konuşmasına, gözü dönmüş sermayeye karşı Artvin/Cankurtaran'da direnen Reşit Kibar, Metin Lokumcu, Karadeniz'in asi topraklarında yetişen devrimciler Osman Nuri Ocaklı, Zafer Aydın ve Suruç şehitleri şahsında tüm devrim şehitlerini anarak başladı.
Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aktaş, Filistinli 14 direnişçi örgütün 7 Ekim 2023 tarihinde ortaklaşa gerçekleştirdiği Aksa Tufanı hamlesinin İsrail'in ve demir kubbesinin yıkılmaz, yenilmez olmadığını gösterdiğini söyledi, siyonist İsrail'in Filistin halkına, direniş örgütlerine, Lübnan Hizbullahı'na yönelik soykırım saldırılarını hatırlattı.
'KARADENİZ'İN HER NOKTASI HES'LER, MADENLERLE TALAN EDİLDİ'
AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı, doğa düşmanı, hayvan düşmanı politikalarına değinen Aktaş, sermayenin çıkarları doğrultusunda Ege'den Akdeniz'e, Kürdistan'dan Karadeniz'e kadar geniş bir alanda yaşam alanlarının talan edildiğini söyledi. Karadeniz'in her noktasına HES'ler kurulduğunu, maden sahalarıyla ormanlık alanların, tarım arazilerinin talan edildiğini hatırlatan Aktaş, "Bu coğrafyaya yönelik saldırılardan biri de Karadeniz Yol projesi, deniz doldurularak yapılan havalimanları, yaylalarımızın turizme açılması adı altında betonlaştırılmasıdır. Doğaya, suya, ağaca, yaşam alanlarımıza, kültüre düşman bu sisteme karşı mücadele etme sorumluluğumuzun farkındayız" diye konuştu.
'ROJAVA DEVRİMİ TEHLİKEDE SAHİP ÇIKALIM'
AKP-MHP iktidarının Karadeniz'de şovenizmi körükleyerek yaşam alanlarına yönelik saldırganlık karşısında sessizliği örgütlemeye çalıştığına vurgu yapan Aktaş, Kürt halkının özgürlük mücadelesine batıdan bir cephe açmanın önemine işaret etti.
Suriye'de yaşanan gelişmelere de değinen Aktaş, başta ABD ve İngiliz emperyalistleri ile işgalci Türk devleti tarafından desteklenen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) çetesine Şam'ın teslim edildiğini, Esad rejiminin düştüğünü hatırlattı. Bölgedeki son durumun Rojava Devrimi bakımında ortaya çıkardığı tehlikeye işaret eden Aktaş, "Rojava Devrimi halkların devrimi, kadınların devrimi. Sahip çıkmak önemli bir yerde duruyor" diye konuştu.
'ATILIM İŞÇİ SINIFININ, EZİLENLERİN SÖZCÜSÜ'
Atılım'ın gazetesinin ve mücadele geleneğinin 30 yıl boyunca, geleneğinden aldığı güçle, işçi sınıfının, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, LGBTİ+'ların, gençlerin, tüm ezilenlerin özgürlük mücadelesinin sözcüsü olduğunu hatırlatan Aktaş, Atılım gazetesinin burjuva hegemonyaya, kara propagandaya, zorbalığa karşı ezilenlerin sesi olmayı sürdürdüğünü kaydetti.
ÇEPNİ: ATILIM GAZETESİ EN KARANLIK ANLARDA PUSULAMIZ OLDU
ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni de, Atılım gazetesi ve geleneğinin 30 yıllık mücadelesini kutladıklarını hatırlatarak, "Bu bir mücadele tarihi. İşçi sınıfı, ezilen halklar, Aleviler ve kadınların ve tüm direniş odaklarının sesi soluğu olmuş bir gazete. Aynı zamanda en karanlık anlarda pusula olmuş bir araç. Dünden bugüne emeği geçen tüm yoldaşlarımızın emeğine sağlık" dedi.
Atılım gazetesinin, dünyada ve coğrafyamızda burjuva hegemonyaya, kara propagandaya, zorbalığa karşı ezilenlerin sesi olduğunu vurgulayan Çepni, "Atılım'ı sahiplenmek, sosyalist basını sahiplenmek, geliştirmek mücadelemizin başarısı açısından son derece değerli" diye ekledi.
'KARADENİZ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLDİ'
AKP-MHP iktidarı döneminde sömürünün, kadın ve Kürt düşmanlığının, doğa talanının katmerlenerek sürdüğünü aktaran Çepni, "AKP-MHP iktidarı dünya sermayesinin kullanışlı aparatı olarak neoliberal dönüşümün öncüsü oldu. Uluslararası sermayeye dikensiz gül bahçesi vaat etti. Dizginsiz sömürü, ucuz işçilik, güvencesizlik ve doğa talanı önündeki tüm engelleri kaldırdı. Karadeniz bu politikaların en ağır yaşandığı bölgelerden biri oldu. Turizm adı altında coğrafya sermayeye peşkeş çekildi, çayı, fındığı uluslararası tekellere devredildi, halk göçe zorlandı. Karadeniz halkı, bir taraftan ırkçılıkla, şovenizmle zehirlenirken, diğer taraftan iktidarın arka bahçesi, lojistik merkezi haline getirildi" dedi.
'KARADENİZ'İN DEVRİMCİ MİRASINA SAHİP ÇIKALIM'
Özellikle Kürt sorunu ekseninde yürütülen savaş politikalarının Karadeniz halkının şovenizmle zehirlenmesinde etkili olduğuna dikkat çeken Çepni, emekçi sol hareketin antişovenist politika geliştirmedeki zayıflıklarına işaret etti.
Karadeniz halkının son dönem Ortadoğu'da yaşananlar ve Kürt sorununda "tokalaşma" ile başlayan gelişmeler karşısında söz söyleyen, tutum alan bir pozisyonda olması gerektiğini söyleyen Çepni, "Gelişmeler dışımızda değil doğrudan içimizde yaşanmaktadır. Devrimci sosyalist çizgi de bunu gerektirir. Karadeniz'in devrimci mirasına sahip çıkmak, o mirastan beslenmek de bunu gerektirir" diye ekledi.
'HTŞ'NİN ŞAM'I TESLİM ALMASI BÖLGEDEKİ DENGELERİ DEĞİŞTİRDİ'
Filistin, Suriye, Rojava Devrimine yönelik saldırılar, emperyalistler ve bölge gerici devletlerinin sömürgeci planlarının bu kapsamda ele alınması gerektiğini belirten Çepni, kapitalist sistemin dünyasal çapta yaşadığı krize çözüm olarak savaşı gördüğünü söyledi. Yeni ticaret yolları planlarının yol temizliği olarak ele alınması gerektiğini kaydeden Çepni, Baas geleneğinin tasfiyesinin bunun önemli bir aşaması olduğunu belirtti. Öncesinde Filistin halkına ve direniş örgütlerine yönelik soykırım ve Lübnan Hizbullah'ına ağır saldırılar yaşandığını hatırlatan Çepni, bunun ABD, İngiltere ve siyonist İsrail'in sömürgeci planının bir parçası olduğunu söyledi. ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, "Emperyalistler ve Türk burjuva devleti tarafından korunup, beslenen, donatılan El Kaide artığı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) çetesi Şam'ı anlaşmalı şekilde teslim aldı. Bu da bölgedeki dengeleri tümüyle değiştirdi" dedi.
'ROJAVA DEVRİMİ BÖLGE HALKLARI BAKIMINDAN ÖNEMLİ BİR MODEL'
Bu tablo içerisinde hedef haline gelen Rojava Devriminin tüm dengeleri belirleyen konumda olduğu tespitinde bulunan Çepni, "Halkların birbirini boğazlaması örgütlenirken, planlanırken Rojava'da halkların bir arada yaşamı örnek oluşturuyor. Demokratik, kadın özgürlükçü çizgisi ise hele de cihatçıların Şam'ı alması devamında çok daha değerli hale gelmiş durumda" diye konuştu.
Türk burjuva devletinin Kürt karşıtı fırsatçı hamlelerinin hız kesmeden sürdüğünü söyleyen Çepni, "Bloklar arasındaki boşluklardan özellikle Kürt statüleşmesinin boğulması amacıyla faydalanmaya çalışan AKP-MHP faşizmi aynı çizgide devam ediyor. Dolayısıyla bölgede Rojava modelinin varlığı tüm halklar açısından bir alternatif olmaya devam ederken, aynı zamanda riskler de bir o kadar artmış durumdadır. Devrimi savunmak sadece Kürtlerin değil tüm bölge halklarının somut görevidir. AKP'ye karşı mücadele açısından da ele alındığında, AKP'nin kendini en güçlendirdiği siyaset bölgedeki işgal ve Kürt karşıtı siyasettir. Bizlerin de bu alana somut siyaset ve pratikle müdahalemiz kaçınılmazdır" dedi.
'GELİŞMELERİ EZİLEN HALKLARIN CEPHESİNDEN OKUMALIYIZ'
Emperyalistler ve işgalci Türk burjuva devletinin en az yüz yıllık plan yaptığını belirterek, daha sürecin başında olduğumuzu söyleyen Çepni, "Bizlerde aynı şekilde sürece stratejik bakmak durumundayız. Gelişmeleri de burjuva sözcüler, eksenlerin görüş açısından, dilinden değil ezilenler cephesinden ve devrimci olanaklar açısından değerlendirmemiz gerekir" uyarısında bulundu.
'KENDİMİZE GÜVENEREK CESARETLE YÜRÜMELİYİZ'
Dünyanın pek çok ülkesinde ve İran'da gelişen halk isyanlarının temel sorununun devrimci örgüt ve program eksikliği olduğuna işaret eden Çepni, "O zaman olanakları halklar lehine örgütlemek için şimdi daha çok devrimci örgütlenme ve program demek zorundayız. İşimiz zor, ama gücümüz ve irademiz var. Ayrılıklarımızı değil ortak yanlarımızı güçlendirerek başlamak durumundayız. Şimdi omuz omuza, kendimize güvenerek cesaretle yürümek zamanı" çağrısında bulundu.
Aktaş ve Çepni'nin sunumunun ardından halk buluşmasına katılanlar söz aldı.
Atılım'ın 30. yılı dolayısıyla Fındıklı'da gerçekleştirilen halk buluşmasına, SOL Parti MYK üyesi Alper Taş, EMEP üye ve yöneticileri ile Artvin ve Rize'den çok sayıda kişi katıldı.