19 Nisan 2025 Cumartesi

Ayaklanma ikliminde 1 Mayıs

1 Mayıs, halk ayaklanmasında yeni bir sıçrama eşiği olacaksa, bu her şeyden önce halk kitlelerinin faşist yasaları ve yasakları bir kez daha paçavraya çevirme kararlılığı sergilemeleriyle gerçekleşecektir. Bu durumda, komünistler, devrimciler, mücadeleci ve tutarlı antifaşist güçler, İstanbul'daki 1 Mayıs'ta, Mart ayaklanmasına katılmış toplumsal dinamiklerin tam kalbinde konumlandıklarında, birleşik öncü bir tarzda polis barikatlarına yüklendiklerinde, faşist bendi yıkacak devrimci kitle şiddetinin yolunu döşediklerinde, adalet ve özgürlük ayaklanmasında yeni safhanın kapısını açacaklardır. Daha dün Bozdoğan Kemeri'nde polis barikatının üzerine yürüyenler, Beyazıt'ta polis barikatını yıkıp geçenler 1 Mayıs'ta Taksim'i fethetme ruhunun işaret fişekleridir.

Adalet ve özgürlük ayaklanmasının içinden 1 Mayıs'a yürüyoruz.

Mart ayaklanması Türkiye'de yeni bir toplumsal-siyasal iklimi mayaladı. On yıl boyunca durmadan tırmanan faşist devlet terörünün korkutucu ve yıldırıcı perdesinin yırtıldığı, siyasi karamsarlaşma ve umutsuzlaşma salgınının aşıldığı, emekçilerin ve ezilenlerin duygu ve düşüncelerinin büyük bir eylemsellik potasında kolektivize olduğu, Erdoğan diktatörlüğünden kurtulma arzusunun her yerde eyleme dönüştüğü bir iklim bu.

Sarayın uzattığı bayram tatili ve CHP'nin miting düzenine geçişi sonrası halk ayaklanması hız kesmiş olsa da mayalanan bahar iklimi tekrar kışa dönmüş, adalet ve özgürlük isteğiyle ayaklanmaya katılan halk kitlelerinin mücadele enerjisi sönmüş değil. Bu büyük demokratik mücadele enerjisinin adalet ve özgürlük ayaklanmasında yeni ve devrimci bir çıkışa kanalize olması halen mümkün.

Mart ayaklanmasının maddi temelinin bir tarafında duran burjuva iktidar çatışmasında sular durulmadı, saray iktidarı ile burjuva muhalefet arasındaki olağanüstü keskinleşmiş çelişkiler yumuşamadı.

Faşist şef Erdoğan, Akın Gürlek aparatını tekrar tekrar kullanmaktan, ayaklanan toplumsal dinamiklerin karşısına ayaklanmanın bizzat nedeni olan faşist yasakçılık, adaletsizlik ve zorbalıkla çıkmaktan başka bir seçeneğe sahip değil. DEM Partililerin meydanlarda adalet ve özgürlük hareketine katıldıklarında "yeni çözüm sürecinin baltalanacağına" inanmalarını, CHP'lilerinse meydanlarda Kürt ulusal demokratik taleplerini sahiplendiklerinde "bölücü teröre ortak olunacağını" düşünmelerini sağlamaksa faşist şeflik rejiminin güncel politikasının çok önemli bir ayrıştırıcı unsuru.

Salt seçim sandığının burjuva iktidar çatışmasında gerçek bir başarıya yetmediğini anlamış olan CHP, halk ayaklanmasının toplumsal dinamiklerini hem siyaseten arkalayarak ama hem de polisle dövüşmekten alıkoyarak, bir yandan da Kürt ulusal demokratik hareketine göz kırparak, erken seçim çağrısını kitlesel sokak hareketinin gücüyle bütünleştirmeyi hedeflediği bir politik çizgide yürüme hesabında. Genel grev beklentilerini tüketim boykotuna tahvil etmek, hareketi il ve ilçe mitingleri düzenine sokmak, İmamoğlu için 27 milyon imza toplamaya girişmek, CHP'nin sokaktaki isyan "kaos"unu, kendisini aşıp geçen adalet ve özgürlük ayaklanmasını kontrol altında tutmasının biçimleri.

Böyle bir güncel siyasi koşullar tablosunda 1 Mayıs'a yürüyoruz.

Taksim Meydanı hedefli 1 Mayıs muharebesi, Türkiye'de halk ayaklanmasıyla filizlenen yeni 
toplumsal-siyasal iklimin yeni kitle eşiği olmaya adaydır. 1 Mayıs toplumsal dinamikleri halen dipdiri olan Mart ayaklanmasının yakın geleceği için bir barometre olma özelliğine de sahiptir. Aynı siyasal ve toplumsal çelişkiler konuşacaktır; halk ayaklanmasının dinamikleri 1 Mayıs'a akacak, 1 Mayıs belki de halk ayaklanmasının sonraki safhasına geçişin basamağı olacaktır.

Devrimci politikanın odak noktası, adalet ve özgürlük ayaklanmasının bütün gücünü 1 Mayıs'a taşımak, emekçilerin ve ezilenlerin açığa çıkmış haldeki büyük demokratik mücadele enerjisini 1 Mayıs trampleniyle devrimci bir sıçrama yapmaya yöneltmektir.

Büyük halk kitlelerinin 1 Mayıs meydanlarında toplanmaya, faşist şeflik rejiminden kurtulma isteklerini 1 Mayıs meydanlarında haykırmaya girişecekleri bellidir. 1 Mayıs siyaseten "isyan, adalet, özgürlük" renklerine bürünecektir.

1 Mayıs, halk ayaklanmasında yeni bir sıçrama eşiği olacaksa, bu her şeyden önce halk kitlelerinin faşist yasaları ve yasakları bir kez daha paçavraya çevirme kararlılığı sergilemeleriyle gerçekleşecektir.

CHP, muhtemeldir ki, emekçi ve ezilen kitlelerin 1 Mayıs'ta büyük bir siyasi gövde halinde bir araya gelmelerine yol verecektir. Fakat aynı zamanda, 1 Mayıs'ın sokakta yeni bir isyan "kaos"una dönüşmesini de önlemek isteyecektir. Hem mücadeleci niteliklerden iyice yoksunlaşmış olan sendikal bürokrasi hem de Sol Parti, EMEP, TİP ve TKP varyantlarıyla küçük burjuva reformist solun uzlaşmacı yarısı bu "sağduyulu" önleme isteğine ortaklık edecektir.

Bu durumda, komünistler, devrimciler, mücadeleci ve tutarlı antifaşist güçler, İstanbul'daki 1 Mayıs'ta, Mart ayaklanmasına katılmış toplumsal dinamiklerin, isyancı halk kitlelerinin tam kalbinde konumlandıklarında, Taksim'i fethetme ruhunu orada dalga dalga yaydıklarında, birleşik öncü bir tarzda polis barikatlarına yüklendiklerinde, böylece faşist bendi yıkacak devrimci kitle şiddetinin yolunu döşediklerinde, adalet ve özgürlük ayaklanmasında yeni safhanın kapısını açacaklardır. Bu, ayaklanmanın toplumsal dinamikleri üzerindeki mevcut CHP hegemonyası karşısında devrimci-demokratik bir alternatif hegemonya sahası açmak anlamına da gelecektir. Daha dün Bozdoğan Kemeri'nde polis barikatının üzerine yürüyenler, Beyazıt'ta polis barikatını yıkıp geçenler 1 Mayıs'ta Taksim'i fethetme ruhunun işaret fişekleridir.

1 Mayıs, ne burjuva solu CHP'nin, ne de onun paralelindeki sendikal bürokrasinin insafına ve inisiyatifine bırakılabilir. Genel olarak adalet ve özgürlük ayaklanmasını ileri taşımak için ama özel olarak da Taksim hedefli 1 Mayıs muharebesinde başarı kazanmak için, devrimci parti ve örgütlerin, mücadeleci ve tutarlı antifaşist ve antişovenist güçlerin birleşik bir politik merkez kurma doğrultusunda ivedilikle adım atmaları şarttır.

Böyle bir birleşik politik merkez, genel boykotun üniversitelerde sürdürülmesine ve liselere yayılmasına öncülük etme, kepenk ve kontak kapatma eylemlerini gündemleştirme, işçileri ve kamu emekçilerini greve yöneltme, kitlelerin anayolları kesmesinin hazırlığını yapma görevlerini, hasılı ezilenlerin birleşik direnişini örgütleme sorumluluğunu layığıyla omuzlayabilir.

Böyle bir birleşik politik merkez, Taksim hedefi etrafında emekçi ve ezilen kitlelerle fiziken iç içe bir mücadele kararlılığı örgütlemeye koyularak, emekçi mahallelerinde, üniversite kampüslerinde ve liselerde, işçi havzalarında, yani devrimci-demokratik etkinliği artırmaya en elverişli mekanlarda yoğunlaşarak, siyasi inisiyatifi ele alma hamleleri geliştirebilir.

Böyle bir birleşik politik merkez, 1 Mayıs'ta büyük halk kitlelerinin Taksim'i fethetmesinin önderliğini yapabilir.

*İşçi Sınıfı ve Ezilenlerin Sesi ATILIM gazetesinin 18 Nisan tarihli 215. sayısında yayımlanan başyazısı.