11 Ağustos 2025 Pazartesi

Ayata: Birleşik bir Suriye, demokratik bir Suriye ile mümkündür

Cihatçı faşist HTŞ'nin oluşturduğu anayasanın, kurduğu hükümetin antidemokratik, tekçi ve merkeziyetçi, bir mezhebe ve dini çizgiye dayalı olduğunun altını çizen KCK Yürütme Konseyi üyesi Ayata, başta "Suriye'nin demokratik güçleri olmak üzere, koalisyon ve Arap ülkeleri, etkisi olan çevrelerin demokratik bir Suriye için çabalarını ortaklaştırma"sı gerektiğini söyledi. Sorunun başta Suriye halklarının olduğunu dile getiren Ayata, "HTŞ'nin niyeti anlaşılmıştır. Demokrasiye karşıdır. O zaman eşitlik, özgürlük isteyenler, inançların ve kültürlerin varlığını, bir arada yaşamasını bir zenginlik kabul edenler birleşmek zorundalar. Birleşik bir Suriye, demokratik bir Suriye ile mümkündür" ifadelerini kullandı. 

KCK Yürütme Konseyi üyesi Muzaffer Ayata, Ortadoğu'daki gelişmeleri, Suriye'deki son durumu değerlendirdi. Cihatçı HTŞ'nin demokrasiye karşı olduğunu söyleyen Aayata, eşitlik ve özgürlük isteyenlerin birleşmek zorunda olduğunu kaydetti. 

Ayata'nın, Yeni Yaşam'da yer alan analizine göre, Türkiye ve Suriye'deki gelişmeler birbiriyle bağlantılı ve iç içe. Ayata, "HTŞ'nin Suriye'de iktidara getirilmesinde Türkiye'nin payı vardı. İngilizler her ne kadar HTŞ'yi hazırlasa da onların güvenliğini alan, koruyan, her türlü desteği veren, sınırları kendisine açan Türkiye'dir. Türkiye, HTŞ'yi tamamen kendisine bağlamaya ve kanatları altına almaya çalıştı. Bunu da sürekli Kürtlerin aleyhinde yontma, yönlendirme, saldırtma, Kürtleri etkisizleştirme biçiminde kullanıyor. Baas'ın yıkıldığı ilk aylarda ağır tehditlerde bulundular, saldırılar yaptılar. HTŞ gibi güçler Halep'e saldırdıklarında, Türkiye ve ona bağlı çeteler Kürtlere saldırdı. Şehba ve daha sonra Minbic'e geldiler. Bu saldırılar Tişrin'de durduruldu. Yoksa bütün Rojava'yı, Özerk bölgeleri ortadan kaldıracaklardı. Devlet olarak bölgede sadece savaşan ve saldıran Türkiye oldu. Türkiye, ortaya çıkan direniş ve gelişen tepkilerle durmak zorunda kaldı. Diğer devletler de rahatsız oldular. Suriye'de herkes var.

'HTŞ'NİN BÜTÜN YÖNETİM MEKANİZMALARINDA TÜRKİYE VAR' 
Suriye'de iç savaş yaşandığını ve Amerika, Rusya, İran, Türkiye, Arap ülkelerinin bir biçimde taraf olduğunu söyleyen Ayata, "Aynı zamanda uluslararası bir çekişme, çatışma ve hesaplaşma alanına da dönüştü. Dışlanan İran ve Rusya oldu. Türkiye bu boşluğu doldurmak istedi. Burada da İsrail devreye girdi. İsrail, Suriye'yi Türkiye'nin denetimine bırakmak istemedi. BAAS rejiminden kalan bütün askeri üsleri ve teçhizatları bombaladı. HTŞ'nin ordu kurmasına, güçlenmesine dönük girişimlerini baltalıyor. Türkiye de tersini yapmaya çalışıyor. Her şeyi HTŞ'nin elinde merkezileştirmek, tek başına onları iktidar etmek, onlar üzerinden Suriye'yi denetimine almak, kendine bağlamak, özellikle Kürtleri etkisizleştirmek için bir ilişki ağı kurdu. Türkiye ilk başta çok hızlı başladı. Şam hükümeti ve Özerk Yönetim arasındaki 10 Mart'ta imzalanan mutabakattan sonra, Türkiye bastırıyor, acele ediyor. 'DG'yi orduya katın, dağıtın. Özerk yönetimi dağıtın' diyor. Tek hükümet, tek ordu, tek devleti dayatarak, HTŞ'yi egemen kılmakta ısrar ediyor. Suriye ile ilgili bütün güçlerle pazarlık yapmaya çalışıyor. Türkiye, HTŞ'yi yönlendiriyor, bu konuda harekete geçiriyor. HTŞ'nin bütün yönetim mekanizmalarında Türkiye var. Kürt karşıtı, Kürtlere kapalı bir Suriye inşa edilmek isteniyor. Suriye'nin demokratikleşme, özgürleşme, halkların nefes alma umudu boşa çıkarılıyor. BAAS rejiminden daha kötü, daha baskıcı, karanlık faşist bir sistem kuruluyor. Herkesin HTŞ'ye teslim olduğu, itaat ettiği, örgütsüz, siyasetsiz bir toplum yaratılmak isteniyor. HTŞ zaten açıktan demokrasiye karşıdır. Biat dışında ortaklık, koalisyon, demokratik ittifaklar onlar açısından düşünülmez şeylerdir" dedi.

'SURİYE DEVRİMİ TASFİYE EDİLİP, ÇALINIYOR'
Cihatçı HTŞ lideri Golani öncülüğünde "mezhepçi, demokrasi karşıtı, dini esas alan bir sistem kurmaya dönük çalışmalar" olduğunu dile getiren Ayata, "Bu sistemden şu an görüldüğü kadarıyla sadece Türkiye rahatsız değil. Bütün Arap ülkeleri, komşular herkes tedirgin, kaygılı ve ihtiyatlı. Ama Türkiye, Dürzi katliamından sonra bile, 'Biz Ahmet Şara'yı kayıtsız şartsız destekliyoruz' dedi. 'Hatta askeri güç kullanmak için bize çağrı yapıldı, davet edildik' diyor. Daha önceki bütün askeri müdahaleleri gayri meşruydu, işgalciydi. Şimdi bunu meşrulaştırmak istiyor. Suriye hükümeti bizi davet etmiş, çağrı yapmış diyorlar. Suriye devrimi tasfiye edilip, çalınıyor. Çünkü Halk örgütsüz. Büyük bir yoksulluk var, işsizlik var, parçalanmışlık var. Milyonlarca insan göçmüş, içeride yer değiştirmiş. Alım gücü tüketilmiş. Etkili, güçlü bir muhalefet yok. Sadece örgütlü olan, kendini yöneten Kuzey ve Doğu Suriye bölgesi var. Bu bölgeler de izole edilmeye çalışılıyor. HTŞ'nin kültürü bellidir. Aleviler ve Dürziler onlar için düşmandır, gidip katlettiler. Kuzey ve doğu Suriye düşmandır, bunlar tasfiye edilecek diyorlar. Yani Suriye'deki halkları kendi vatandaşı olarak görüp, ortak bir hukuk oluşturup, onlarla anlaşıp, birleşerek bir çözüm düşünmüyor. Kendisinden olmayan, kendisine biat etmeyenler onlar için düşmandır. Düşmanın katli vaciptir, diyorlar. Çocuk, kadın herkesi öldürüyorlar. Hala kadınları kaçırıyorlar, hala insanları satıyorlar. İnanılmaz bir gericilik, inanılmaz insanlık dışı bir mantık var. Türkiye de bunları her yerde meşrulaştırmaya çalışıyor. Sponsorluğunu yapıp, çok iç içe geçtiler. Böyle tanımlamak daha doğrudur" ifadelerini kullandı. 

'İFLAS ETMİŞ SİSTEMİ ŞİMDİ HTŞ ELİYLE DAHA KATI BİÇİMDE KURMAK İSTİYORLAR'
Suriye'de yürütülecek demokrasi mücadelesinin hayati olduğunu belirten Ayata, "Demokratik bir Suriye dışında çözüm yoktur. Zaten Özerk Yönetim'in, Kürtlerin ayrı bir devlet kurma, ayrılma gibi bir program ve projesi yok. Suriye'nin birliği ve bütünlüğü içinde çözüm aradılar. BAAS döneminde de arayışları ve girişimleri bu yönlüydü. BAAS yıkıldıktan sonra da aynı stratejiyi izliyorlar. Aşırı katı merkeziyetçilik yerine, ademi merkeziyetçi demokratik bir Suriye kurulsun istiyorlar. Çünkü merkeziyetçi yönetimler Suriye'yi bu hale getirdi. Bu denenmiş. BAAS sistemiyle tek parti, bütün yetkilerin Şam'da olduğu, aşırı merkeziyetçi bir yönetim, toplum üzerinde ağır bir yük oluşturdu. Toplumu nefes alamaz hale getirdi. BAAS rejimi sonunda yıkıldı. Ama demokratik bir Suriye denenmiyor. Baskıcısı, tekçisi, aşırı merkeziyetçisi hep denenmişti. Bugüne kadar denenmiş, iflas etmiş sistemi, şimdi HTŞ eliyle tekrar daha katı bir biçimde kurmak istiyorlar. Suriye'ye demokratik bir şans tanımak, desteklemek ve önünü açmak gerekiyor. Hem batılı güçler bunda ısrar etmiyor hem de Türkiye buna karşıdır. HTŞ de karşı olunca, sahada facialar yaşanıyor" dedi. 

'DEMOKRASİ BİRLEŞTİRİCİ BİR UNSURDUR'
HTŞ herkese evet dese de içeride kitle tabanı olmadığı halde ilk fırsatta Alevi katliamını, sonra Dürzi katliamını gerçekleştirdiğinin altını çizen Ayata, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Öyle ki, kendi vatandaşlarının evlerini, şehirlerini ateşe verebiliyor. Üzerilerine ağır silahlar gönderiyor. Ayrım yapmadan insan öldürüyor. Vatandaşlarını 'katli vaciptir' deyip hain, ajan, emperyalistlerin, İsrail'in ajanıdır diye ilan ediyorlar. Diyalogla, ortak yaşam kültürüyle hareket etmiyorlar. Bu açıdan bu zihniyetle mücadele edilmesi ve etkisizleştirilmesi lazım. Suriye halklarının aydınlatılması lazım. Bu görev en fazla aydınlara, demokrasi güçlerine, örgütlü ve siyasi çevrelere düşer. Şu anda bunu en iyi yapabilecek olan Kuzey ve Doğu Suriye güçleridir. Hem güçlü bir kadın hareketi hem de yönetim deneyimi var. Toplumda güç ve irade olmuş bir pratik örnek var. Bütün halklar, inançlar, kültürler barış içinde bir arada yaşayabiliyor, ortaklaşabiliyorlar. Demokratik bir model var. Devlet ve merkezi bir hükümet olmadığı halde birlikte yaşayabiliyorlar. Demokrasi gelirse parçalanma olur lafları demagojidir. Sanki Suriye demokratikleşirse parçalanacakmış gibi. Tersi Kuzey ve Doğu Suriye'de görüldü. Demokrasi birleştirici bir unsurdur. Kimse merkezi bir hükümet kurmuyor, kimse diktatörlük kurmuyor, kimse kimsenin varlığını inkar etmiyor. Tersine herkes eşit koşullarda bir arada yaşam olanağına kavuşuyor.

'HTŞ'NİN ANAYASASI, HÜKÜMET HEPSİ ANTİDEMOKRATİKTİR'
"HTŞ'nin oluşturduğu anayasa, kurduğu hükümet vb. hepsi antidemokratiktir. Tekçidir, merkeziyetçidir. Bir mezhebe ve dini çizgiye dayalıdır. Bunun sonu felaket olur. Bu açıdan bütün güçlerin, başta Suriye'nin demokratik güçleri olmak üzere, koalisyon ve Arap ülkeleri, etkisi olan çevrelerin demokratik bir Suriye için çabalarını ortaklaştırmaları gerekiyor. Tabii bu sorun en fazla Suriye halklarının sorunudur. Güçlü bir ideolojik, siyasi, örgütsel bir mücadele yürütmeleri gerekiyor. Demokratik haklar mücadeleyle kazanılır. HTŞ'nin niyeti anlaşılmıştır. Demokrasiye karşıdırlar. O zaman eşitlik özgürlük isteyenler, inançların ve kültürlerin varlığını, bir arada yaşamasını bir zenginlik kabul edenler birleşmek zorundalar. Birleşik bir Suriye, demokratik bir Suriye ile mümkündür. Neden bütün yetkiler Şam'da olsun ve bir merkezde toplansın ki! Öyle olursa, o yönetim çok masraflı olur, çok hantal ve ezici olur. Yetkileri bölgelerle paylaşmak gerekiyor. Dünyada yaşanan genel eğilim de budur. Bölgelerde, belediyelerde halk yöneticilerini seçmeli, yönetime daha aktif katılmalı, kendi kendisini yönetecek mekanizmaların olması gerekiyor."