Bakırhan: Öcalan tarihi bir açıklama yapacak
Partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın önümüzdeki günlerde tarihi bir çağrı yapacağını duyurdu. Bakırhan, "Biz kalıcı ve köklü çözüm için hazırız. Yapılacak olan bu tarihi çağrıyı önemsiyoruz, destekliyoruz ve arkasındayız. İktidarı da bu çağrının ciddiyetine denk düşecek zemini güçlendirmeye ve tarihi çözümde rolünü oynamaya çağırıyoruz" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. Bakırhan, 6 Şubat deprem katliamının 2. yıldönümüne dikkat çekti ve AKP-MHP iktidarının katliamdaki sorumluluğuna dikkat çekti.
Yargıdaki çifte standarda işaret eden Bakırhan, vahşice katledilen Pınar Gültekin davasında Yargıtay'ın haksız tahrik indirimi istediğini anımsattı.
Kayyum darbesi ve özgür basın emekçilerine yönelik saldırılara vurgu yapan Bakırhan, özgür basın emekçilerinin yanında olacaklarını kaydetti.
'8 OCAK'TAN GÜNÜMÜZE KADAR 41 YURTTAŞ YAŞAMINI YİTİRDİ'
Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin konuşan Bakırhan, şöyle devam etti: "Demokratik siyaset olanaklarını tartıştığımız bugünlerde sadece kayyumlar atanmıyor, çözüm ve barış çabalarına da çok büyük saldırılar devam ediyor. Bakın 8 Ocak'tan günümüze kadar Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırılarda 41 yurttaş yaşamını yitirdi 250'ye yakın insan da yaralandı. Bu ölümlerin çoğu Tişrin Barajı bölgesindedir. Dünyanın gözü önünde bir uluslararası savaş suçu işleniyor. Sadece Tişrin Barajı çevresinde 24 yurttaş bombalarla yaşamını yitirdi. Katledilenler arasında gazeteci, aydın, yazar, sanatçı, kadın, genç, Arap, Kürt ve her milliyetten, her sınıftan insanlar vardı. Tişrin Barajı çevresi çok tarihi bir yerdir. İlk kerpiç evlerin yapıldığı bir coğrafyadır. İlk tarıma geçilen alanlardan birisidir. İlk hayvanların evcilleştirildiği bir bölgedir. Şimdi de orada tarihi bir sivil toplum direnişi hayata geçirilmeye çalışıyor. Biz bu sivil direnişi destekliyoruz. Katledilen sanaatçı Bavê Teyar, ne diyor biliyor musunuz; 'Biz ölümden korkmuyoruz.' Bavê Teyar'ın bu sözleri Tişrin Barajı'ndaki duruşu, dirayeti, demokratik duruşu ortaya koyuyor. Suriye'deki yeni yönetim bir konferans düzenliyor. Bu konferansın içinde kadınlar yok, Kürtler yok, Durziler yok, Aleviler yok, Suryaniler, Ermeniler yok. Bu konferansı kendi kendine yapacak, karar alacak sonra da Suriye'deki bütün halklara dayatacak. Böyle konferans mı olur? Suriye'nin bütün renklerinin katılmadığı konferans yok hükmündedir. Bunu kimse tanımıyor, tanımayacak. Yine buradan hızını almıyorlar cumhurbaşkanı seçiyorlar. Dışarıdan giden cihadistler bir araya gelecek, Suriye halklarını Suriye'deki farklılıkları, inançları katmayarak kendi cumhurbaşkanları seçecekler. Bunu da kimse kabul etmez. Halkların onayı var mı bu cumhurbaşkanlığı seçiminde. O cumhurbaşkanı bugün Türkiye'ye gelecek.
'SURİYE'DEKİ ŞİDDET SON BULSUN'
"İlk ilik yanlış düğümleniyor. İlk iliğin yanlış düğümlendiği bir yerden kalıcı demokratik bir şey beklemek çok zor. Böyle bir anlayışla ortak ve demokratik bir yaşam kurulamaz. Kendi başına konferans yapacaksın, kendini cumhurbaşkanı seçeceksin, kararlar alacaksın sonra da oradakilerle bu kararlara uyun diyeceksin. Ortak yaşam Suriye Arap Cumhuriyeti ile değil demokratik bir cumhuriyet ile kurulur. 100 yıldır zaten Suriye'de yaşananlar tekçi bir anlayıştan çekmedi mi? Şimdi daha katmerli bir tekçilik hayata geçirilmeye çalışılıyor. Neymiş Arap cumhuriyetiymiş. Kürt nedir, oradaki Alevi nedir, Durzi nedir, Ermeni nedir? Oradaki diğer farklılıklar nedir? Bu tekçilik Suriye'yi bir yere götürmez. Bu tekçiliği destekleyen oraya daha Suriye'deki Arap Cumhuriyeti demeden ismini Arap Cumhuriyeti olarak koyanları da uyarıyoruz; Suriye'nin geleceği Suriye Arap Cumhuriyeti değil Demokratik Suriye Cumhuriyetidir. Dolayısıyla herkesi bu konuda duyarlılığa davet ediyorum. Çağrımız herkesedir Suriye'deki şiddet son bulsun.
'HÜKÜMET NİYE ADIM ATMIYOR'
"Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü Türkiye'de demokratik standartlarını aynı zamanda kaldıracı olacaktır. Yani bu meselenin çözümü herkesin nefes almasını sağlayacaktır. Sayın Öcalan çatışmaları hukuki ve siyasi zemine çekmişken, iktidarın dili ve pratiği de buna uygun olmalıdır. Tam da burada bazı hususları hem hatırlatmak hem de yeniden altını çizmek istiyorum. Dünya deneyimlerinden de çok iyi biliyoruz ki dünyada da benzer deneyimler var. Barışta tarafların üstünlüğü söz konusu değildir ve olmamalıdır. Barış demek toplumsal adaletin tesis edilmesi demektir. Tüm Türkiye halklarının tanıklığında açık bir şekilde bir kez daha belirtmek istiyorum; barış Kürt halkının boynuna basarak olmaz. Barış şiddetin şantajın tehdidin gölgesinde olmaz. Demokrasi ve özgürlüklerin ışığında kurulur. Zaman susma bekleme zamanı değildir. Daha neyi bekleyelim? Daha kaç gencimiz toprağa düşsün? Daha bu ülkenin kaç milyarını, kaynaklarının savaş baronlarına aktaralım? sorusunu soruyoruz. Bir an önce bunları engellemek gerekiyor. Değerli arkadaşlar yine hiç eğip bükmeden iktidara sormak istiyorum; hükümet demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda niye adım atmıyor, Neyi bekliyor? Ne olacak ki Türkiye'nin temel ve herkesin temel isteği olan bu meseleler konusunda adım atsın. İktidarı durduran nedir? Bu soruları sormak gerekiyor.
'ÖCALAN KISA BİR SÜREDE TARİHİ BİR ÇAĞRI YAPACAK'
"Aylardır sizlerin de merakla beklediği bir hususu ilk kez buradan paylaşmak istiyorum; sayın Öcalan Kürt sorunun köklü ve kalıcı çözümü için, demokratik bir Türkiye'nin inşası için önümüzdeki günlerde tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor. Evet sayın Öcalan tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor ve kısa bir süre bu çağrıyı yapacak. Biz kalıcı ve köklü çözüm için hazırız. Yapılacak olan bu tarihi çağrıyı önemsiyoruz, destekliyoruz ve arkasındayız. İktidarı da bu çağrının ciddiyetine denk düşecek zemini güçlendirmeye ve tarihi çözümde rolünü oynamaya çağırıyoruz.
'YÜRÜYECEĞİZ, VAZGEÇMEYECEĞİZ'
"Bu süreç sayın Bahçeli'nin bugüne kadar yaptığı siyasi taşıyıcılıkla devam etti. Biz de hakkını verdik ama sayın Bahçeli yürütmenin başı değil. Şimdi yürütmenin başındaki sayın Erdoğan'a büyük işler düşüyor. Artık her şey Erdoğan'ın elinde. Artık demokratik adımları atma zamanı, artık top Erdoğan'da. Milyonların gözü, kulağı demokrasi gelsin, adalet gelsin, özgürlük büyüsün, diye bekliyor. Hızlıca artık demokratikleşmeyi sağlayacak güven onarıcı adımların atılmasını bekliyoruz. Sizin için tarihe geçme fırsatıdır. Günü kurtarmak ve oyalamak yerine cesaret gösterin. Tarihe cesur bir yürütmenin başı olarak geçin. Bizler rüzgara karşı savrulmamak için birlikte yaşamdan, eşit yaşamdan yanayız. DEM Parti olarak yönümüzde istikametimizde barıştır, müzakeredir, diyalogtur. Barışın yolunun zor ve dikenli olduğunu biliyoruz. Hele böylesine bir iktidarla karşı karşıya olduğumuz da açığa çıkınca, her şeye rağmen bu yolda bütün arkadaşlarımızla, yoldaşlarımızla birlikte Türkiye'nin emekçileri ve yoksullarıyla birlikte cesaretle yürümeye devam edeceğiz. Yürüyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz."