5 Şubat 2025 Çarşamba

Başak Mernem yazdı | Sürece Güneştekin'le devam mı?

Zaten tam da daha adı konulmamış bir "süreç" başlamışken, bu dörtlünün poz vermesi, devletin istediği "çözüm"ün resmidir. Sınıfın katilleri ve sömürücüleriyle kol kola poz veren bir işbirlikçinin hazin resmi.

Dün Serbestiyet sitesinde şöyle bir haber yayınlandı: MHP'li TBMM Başkanvekili Celal Adan, Ahmet Güneştekin'in faili meçhulleri, Kürtçe'ye baskıları anlattığı Kayıp Alfabe sergisini gezdi. Adan'a Güneştekin ile birlikte Murat Ülker ve Ali Koç eşlik etti1. Serginin sponsoru ise Yıldız Holding'in sahiplerinden Murat Ülker.

Fotoğrafta bir acı bezirganı, bir kullanışlı katil, sınıfın sömürücülerinin iki kanadının da temsilcileri var. Mücadelenin öznesi yok, ama savaşın tüm failleri orada.

Ziyarete vesile olan sergi Kayıp Alfabe'de yok olan, yasaklanan dilleri bir araya getirmeye çalışmış Güneştekin. Kim yasaklamış bu dilleri? Fail nerede? Faili meçhulleri hatırlatmak istemiş. Faili belli bir cinayetin, Kemal Türkler cinayetinin sanığı Celal Adan'a mı hatırlatacak bunu?

Sanatçı gerçekliği sanatın büyüsüyle anlatır ve bunu elleriyle yaratır. Ezilenlerin acısını ve mücadelesini konu ediyorsa hele sanatçı, elleriyle yarattığı her şeyi gerçeği göstermek için kullanmalıdır. Peki bu sanatçının katili işaret eden parmağı nerede? Bir acı bezirganlığı yapmakla meşgul sanatçının elleri. Onun yarattıklarında odak silikleşiyor, katil bir gram pişmanlık göstermeden, bir resmi hesaplaşma yaşayıp acılar tazmin edilmeden çerçeveden çıkıyor, yoluna devam ediyor. Bu steril acı anlatımı, acılarımızı değil katilin kirli ellerini temizliyor sadece.

Peki ya bu acılarla yüzleşme ne zaman sağlandı? Roboskî'nin hesabı soruldu mu? Ekin Wan'ın çıplak bedeni hala sokakta değil mi? Ermeni soykırımıyla ilgili yetkili devletlu ağızlardan resmi bir özür mü duyduk? Hrant'ın katili kim? Kürtlerle gerçek bir barış mı sağlandı? Tüm bunlar gerçekleşti de, taraflar bu hesaplaşma anının resmini mi çektirdi? Yoksa resmin amacı bir makbul Kürdü yönetici elitlerin beyazlaştırarak yeni sanat tüketim nesnesi haline getirmesi mi?

Bu düşmanı yörüngeden çıkarıp, yel değirmenleriyle savaşmışız hissi yaratan arabesk acı anlatısının arkasında ne var peki? Sömürgeciye bak buram acıdı diye yakınan, bağırsaklarımızı deşerek sanatına katan, zincirlerini şaşaalı bir elitler çevresinin kara para akladığı "yüksek sanat" halesiyle parlatan, beyazlaşmış bir Kürdün zihni var arkasında. Franz Fanon un dosdoğru tarifiyle 'sömürgeleştirilmiş insan' sterotipi var. 

Güneştekin Kürt mahallesinde büyümüş olabilir, ama artık onun mahallesi sergiye sponsor olan Ülker ve ziyaretçisi Koç gibilerin mahallesidir. Artı Gerçek'te İrfan Aktan'la yaptığı röportajda da şunu söylüyor: "Benim sanatımla beyaz Türkler ilgileniyor"2. Röportajda Türkiye'nin ileri gelenleriyle sohbet ettiğini, arkadaşlık kurduğunu, ayrıca sanatıyla ne onlara, ne "kendi" mahallesine yaranamadığını da söylüyor. Bir yandan da "bağımsız" bir sanatçı olduğunun altını çiziyor. Bir örgütlü duruş beklemek abesle iştigal demek istiyor merak edenlere.

Tüm elitlerle teması olduğunu söyleyen Güneştekin, acılardan onlara bahsediyor, ama onun bu bedelleri ödeyen örgütlü öznelerinden hiç dem vurmuyor. Keşke bu temaslarında sanatı engellenen Kürt sanatçılardan da bahsetse. Kürtçe şarkı söylediği için tutsak edilen Nudem Durak'tan, okuduğu Kürtçe şarkılar yüzünden ceza alan Kasım Taşdoğan'dan, sergisi yasaklanıp gözaltına alınan ve gözaltında tacize uğrayan ressam Zozan Bor'dan mesela. Çok güncel örnekler vermekten kaçınmasa, geçmişin karanlık hayaletlerini bulanık bir lensten göstermeyi bıraksa örneğin. Yoksa bunları seçici bir şekilde atlayan kendisi, devletin makbul Kürdü olarak sanat camiasının TRT Şeş'i mi olmaya çalışıyor?

Gelelim bu sergide çekilen resmin haber başlığında da dediği gibi "sürece devam" anlamına gelip gelmediğine. Zaten tam da daha adı konulmamış bir "süreç" başlamışken, bu dörtlünün poz vermesi, devletin istediği "çözüm"ün resmidir. Sınıfın katilleri ve sömürücüleriyle kol kola poz veren bir işbirlikçinin hazin resmi.

Devrimci sanat üretme derdindekiler olarak bizim tarafımız, Güneştekin'in renkli tabutlarını surlardan aşağı atan kara kafalı gençlerdir, Güneştekin'le poz veren Ali Koç'un bir etkinlikte aşağıladığı garson gibi sınıf kardeşlerimizdir. Kardeşlerimizin yenilgisini de, zaferini de biz sanatlaştıracağız. Ama bu sanatı yaratırken alçak gönüllü olacağız, çünkü en yüksek sanat eseri, sömürgeciliğin yenilmesinin ifade edildiği şu sözler belki de: Hayali sömürgecilik burada meftundur.