Başpınar işçileri: Atılan işçiler geri alınsın, sendikal baskılar kalksın, Mehmet Türkmen serbest bırakılsın

EMEP milletvekilleriyle Mecliste açıklama yapan Başpınar işçileri; atılan işçilerin geri alınmasını, sendikal baskılara son verilmesini ve BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in serbest bırakılmasını talep etti.
Antep'te patronların sefalet ücreti dayatmasına karşı günlerdir direnişi sürdüren Başpınar işçileri, Meclis'te Emek Partisi (EMEP) Antep milletvekili Sevda Karaca ve İstanbul milletvekili İskender Bayhan ile birlikte basın toplantısı düzenledi.
Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) çalışan işçilerin 2 haftadır "iş, ekmek ve özgürlük" kavgası verdiğini belirten Karaca, "Başpınar'da 300 bin işçi ter döküyor. Bu 300 bin işçi bölgenin ucuz iş gücü olarak ter döküyor, patronlarına ihracat rekorları kırdırıyor. İş güvencesinden yoksun, kuralsız çalışma koşulları nedeniyle canlarını veriyorlar, uzuvlarını kaybediyorlar. Karşılığında aldıkları para ise yoksulluk sınırının yarısı bile değil. Haftanın 7 günü, Pazar günleri 12 saat, izin yok, yemekler kötü, tuvaletler kirli, servisler balık istifi... Patronlara zenginlik dokudukları makinelerin stop düğmeleri çalışmıyor. Kaza geçirip hastaneye giden devamsız yazılıyor, yevmiyesi kesiliyor. Ne karın doyuracak bir maaş alıyorlar, ne ikramiye ne de sosyal hak. Banka promosyonlarına bile patron el koyuyor, maaşların bir kısmı elden ödeniyor. Ne kaçırılan vergi için ne de işçinin canı için en ufak denetim yok. Başpınar'da kurulan patron imparatorluğundan işçilerin zerre değeri yok" ifadelerini kullandı.
'ÜRETTİKLERİ ZENGİNLİKTEN HAKLARI OLANI İSTEDİLER'
Bütün bu çalışma koşullarının üstüne yüzde 30 zam dayatılınca işçilerin "artık yeter" diyerek iş bıraktıklarını söyleyen Karaca "İşçiler taleplerini söylediler, muhatap alınmak istediler ama tehditten başka cevap alamadılar. Araya köyün ileri gelenleri, şeyhler, hocalar sokuldu; patronlar 'durumumuz zor, 1 kuruş daha fazla veremem' dışında bir yanıt vermedi. Oysa işçiler, durum zor diyen patronların yeni fabrikalarını, yeni arabalarını ve eski düzenlerini çok iyi biliyordu. Patronların servetinin Allah'ın bir lütfu olmadığını, kendilerinin ürettiğini biliyorlardı ve sadece ürettikleri zenginlikten hakları olanı istediler" dedi.
Karaca, şöyle devam etti: "Şeyhle, grev kırıcıyla, tehditle sindiremedikleri işçilerin karşısına güdümlü valilerinin OHAL ilanı gibi yasağını koydular. Direniş çadırlarını söktüler, sendika başkanlarını gözaltına aldılar ama işçiler bu yasağı Demokrasi Meydanında ayaklarıyla çiğnedi. 'Ekmek mücadelesine yasak konmaz' dediler. Sadece hak talep ettiği için işçileri ekmeğinden etmek istediler, işten çıkardılar. Üstüne bir de sendikalarının başkanını tekrar gözaltına alıp tutukladılar."
KURT: PATRONLARDAN BİR YANIT YOK
Has Sentetik çuval fabrikası işçisi Bülent Kurt ayın 10'unda greve çıkıldığını belirterek "Has Çuval'da ben dahil 80 kişi şu anda Kod 49 ile işten çıkarıldı. Sendika başkanımız Mehmet Türkmen şu anda tutuklu. Gaziantep Valisi 15 gün yasak getirdi ancak direnişimiz hala sürüyor. Süreç devam ediyor, görüşmeyi ve anlaşmayı bekliyoruz. Ama patronlardan henüz herhangi bir yanıt yok" dedi.
ŞAHİN: ÖZGÜR İRADEMİZİ KULLANDIRMIYORLAR
On günden fazladır kar altında, yağmurda, dışarıda direndiklerini ifade eden Yalçın Kardeşler işçisi Ümit Şahin "Bizim özgür irademizi kullandırmıyorlar. Biz zam istiyoruz. 'Yüzde otuz size yeter' diyorlar. Anlaşma yok, konuşma yok. 'İşinize gelirse, çalışın işinize gelmiyorsa budur' diyorlar. Ama biz de artık bu sefalet zammına 'dur' demek için 'yeter' demek için, evimize bir kuruş fazla götürmek için direnişe başladık. Bütün işçilerle, bütün arkadaşlarım içeri girip zamlı bir şekilde çalışmak istiyoruz. Ama bize hala bir cevap gelmedi" ifadelerini kullandı.
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in kendilerine destek vermek dışında bir suçu olmadığını ifade eden Şahin "Mehmet Türkmen bize çorba getirdi, çadır kurdu. Ama valilik çadırları kendi eliyle yıktı. Yıkarak da bizi karşısına aldı. Biz kimseye zarar vermediğimiz halde zarar vermiş gibi göstererek kod 46-49 ile bizi toplu olarak işten çıkardılar. Patronlar bize hiçbir anlaşmayla gelmediler. Taleplerimize cevap gelmedi. Ama biz birliğimizi bozmadık ve bozmayacağız. Yasak kalktıktan sonra mücadelemize devam edeceğiz. Hiçbir arkadaşımız kırıp geçmeyeceğiz, dayanışmamızı sürdüreceğiz" dedi.
SARI: TÜM KOŞULLAR ÇOK KÖTÜ
Yalçın Kardeşler fabrikasında çalışan Ömer Akif Sarı "Yemek, servis, fabrikadaki baskı ve tüm koşullar çok kötü. Bizi içeride kamerayla izliyorlar. Bir baskı uygulayıp işten çıkarmakla tehdit ediyorlar. Önceden zam döneminde harflerle ya da işte ustalarla bir toplantı yapılarak zam oranı üzerine tartışma yapılırdı. Ama şu an ne bir toplantı yapılıyor ne bir şeye çağırıyorlar. Şimdi kafalarına göre belirleyip 'Bu zammı veriyoruz. Çalışıyorsanız bu, çalışmıyorsanız bu' diyorlar. Yani bu hak değil, hukuk değil. Biz zaten piyasanın 10-15 bin TL altında çalışıyoruz. Niye eşit değiliz? Gelip otuz bin lirayla bir ay geçirsinler. Eğer gerçekten geçinebiliyorsa ben bir şey demeyeceğim. Öyle makamla, mevkiyle olmuyor bazı şeyler" sözleriyle tepkisini gösterdi.
'MEHMET TÜRKMEN'İN SERBEST BIRAKILMASINI İSTİYORUZ'
Mehmet Türkmen'in ilk günden beri yanlarında olduğunu ifade eden Sarı, "Bizimle birlikte mücadele etti, bizim yanımızda olmaya çalışıyor. Suç mu işliyor? Ya da kötülük mü ediyor? Ya da bize öncülük mü yapıyor? Biz kendi kararımızla kendi imkanlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz birilerinin kışkırtmasıyla ortaya çıkmadık. Biz Mehmet Türkmen'in suçsuz olduğuna inanıyoruz, güveniyoruz ve onun serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.
'ŞİFRELERİMİZİ ALIP SENDİKA ÜYELİĞİMİZİ KONTROL EDİYORLAR'
"Hırsızlık" anlamına gelen kod 46 geldi işten çıkartıldıklarını vurgulayan Sarı, "Yapmadığımız bir şey yüzünden böyle yapılması doğru değil. Bunun da kalkmasını istiyoruz. Grevdeyiz şu an ve sendikamıza da çok ağır bir baskı uygulanıyor. Biz bu baskının da kalkmasını istiyoruz. Herhangi bir firma işe başladığınız zaman bizden e-devlet şifrelerimizi istiyorlar. Sendika üyesi olduğumuzu görünce 'biz sizi işe almayız' diyorlar. Adalet bu mudur? Biz adaletin gelmesini istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz" dedi.