12 Haziran 2025 Perşembe

Bayraktaroğlu: Enternasyonalist tabur halkları birbirine kırdırma politikasına darbe vurdu

Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun 10. savaş yılında ETHA'ya konuşan DKP/BÖG Askeri Komite üyesi Umut Bayraktaroğlu, taburun İspanya iç savaşındaki enternasyonal tugayların ardılı olduğunu ve birleşik mücadelenin önemini ortaya koyduğunu vurguladı. "QSD'nin kapsayıcı yapısı ve EÖT'nün Türkiye ve dünya devrimcileri açısından oluşturduğu mücadele hattı dünya devrim tarihine geçti" diyen Bayraktaroğlu, ideolojik farklılıklara rağmen ortak değerler ve ortak hedeflerde birleşik mücadelenin örülebilir ve zorunlu olduğuna dikkat çekti.

Dünya ve Ortadoğu halkları için Rojava devriminin önemi kadar, Rojava devrimi için enternasyonalist mücadelenin önemi de güncelliğini korurken, Rojava'dan Filipinler'e, Hindistan'dan Filistin'e dünya halklarının direnişi sürüyor. Emperyalistler ve işbirlikçisi kapitalist, faşist ülkelerin el birliği yaparak devrimci mücadeleyi ve devrimleri boğmaya, umudu yok etmeye çalıştığı bir süreçte, dünya halklarının, devrimci hareketlerin enternasyonalist birliğine olan ihtiyaç daha da artıyor.

21. yüzyılın Stalingradı olarak nitelendirilen Kobanê savunmasının mirası üzerinde yükselen Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun (EÖT) 10. savaş yılında gerçekleştirdiğimiz röportaj dizimizde bugün Devrimci Komünarlar Partisi/Birleşik Özgürlük Güçleri (DKP/BÖG) Askeri Komite üyesi Umut Bayraktaroğlu'nun değerlendirmelerine yer vereceğiz. Bayraktaroğlu'nun ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN İNSANLAR BU SAVAŞA KATILDI

Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun kuruluşunda yer aldınız. Rojava devrimi ve özelde EÖT'nun Türkiye ve dünya devrimleri üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
EÖT'nun kuruluşu yeri ve zamanı itibariyle hem biz Türkiyeli devrimciler açısından, hem de dünya devrim mücadelesi açısından çok önemli bir yerde durmaktadır. 2010 yılı başı itibariyle halkların otoriter rejimlere gelişen muhalefeti emperyalist kapitalist sistem tarafından kendi çıkmazını Ortadoğu'dan "Arap baharı" ile İslami güçler ile açmaya çalışırken aynı zamanda Suriye ve Irak üzerinde Ortadoğu'nun geneline yayılmaya çalıştırılan bir IŞİD gerçeği halkların başına bela olmaya geliyordu. Aynı zamanda bölgede bir güç olmaya çalışan Türk devleti tarihsel kinini yanı başında süregelen bu savaşa yönlendirerek IŞİD gericiliği eliyle Rojava'daki Kürt halkını yok etmeye çalıştı. Durumu bu temelde okuyan Türkiyeli devrimciler, stratejik ve insani "sınırları" aşıp mazlum Kürt ve bölge halklarıyla dayanışmak ve Rojava devrim topraklarını korumak için silahlarına sarıldı. Çağın Stalingrad'ı diye adlandırılan küçük bir kent olan Kobanê'nin büyük direnişiyle devrim savunması sınırları daha da fazla aşıp Avrupa'ya, Amerika'ya, Asya'ya hatta Afrika'ya kulaktan kulağa ulaşmış; dünyanın dört bir yanından insanlar bu barbarlığa sessiz kalmak istemeyip savaşa katılmıştır.

TÜRKİYELİ DEVRİMCİLER VE ANTİFAŞİST GÜÇLER BU TABURDA BULUŞTU
Rojava devrimi, Türkiye devrimcilerine de ilham, moral ve güç kaynağı oldu. AKP-IŞİD ortaklığı, işbirliği çok bariz görülüyordu. Rojava devrimini boğma çabaları başarılı olsaydı tüm bölge ve özellikle Türkiye devrimcileri ve halklarına da sıra gelecekti. Daha büyük barbarlıkların ve faşizmin önüne set çekilebilmesi için Kobanê'nin düşmemesi, Rojava devriminin başarısı hayati önemdeydi. Gezi'deki devrimcilerin yetersiz koordinasyonu ve askeri bakıştan yoksunluğu Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun kuruluşunda önemli bir faktördü. Tabur, Türkiyeli devrimcilerin öncülüğünde kuruldu. Başta Türkiyeli devrimciler olmak üzere dünya devrimcileri ve antifaşist güçleri bu taburda buluştu, kaynaştı. AKP destekli IŞİD faşizmi ile mücadele etti. Buradaki deneyim ve tecrübelerini geldikleri ülkelere taşımaya çalıştı.

İSPANYA İÇ SAVAŞINDAN SONRA İKİNCİ KEZ ENTERNASYONALİST TABUR KURULUYOR

Dünya enternasyonalist mücadelesinde EÖT tarihsel olarak nerede duruyor?
Enternasyonalist Özgürlük Taburu'nun tarihsel olarak bu katılım içinde doğduğu ve İspanya iç savaşındaki enternasyonal tugayların ardılı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünyanın dört bir yanından gelen insanların faşizme karşı aynı dili konuşuyor olması bize dünya enternasyonalist mücadelesinin mirasıdır. EÖT de bu mirasa sahip çıktığını IŞİD'e karşı mücadelesinde ortaya koydu. İspanya iç savaşından sonra, ikinci defa enternasyonalist tabur kuruluyor. Rojava devrimine yüzden fazla ülkeden ve çok farklı milletlerden birçok devrimci ve antifaşist yoldaş katıldı. Farklı kültürler ve farklı dillere rağmen devrim mücadelesine bir engel değil zenginlik kattı. Dünyadaki emperyalist saldırganlığa ve faşist yükselişe karşı tüm devrimcilerin, antifaşistlerin birlikte mücadele etmesi gerektirdiğini bir kez daha gösterdi. İspanya'dakinden farklı olarak bu güçler Kürtlerin öncülüğünde birlikte, koordineli bir şekilde savaştı. Bu birlik olduğunda, ancak yenilmez oluruz ve zaferi elde ederiz. Dünyadaki emperyalist ve faşist saldırganlığa karşı çaresiz değiliz. İdeolojik farklılıklarımıza rağmen ortak değerler ve ortak hedeflerde birleşik mücadele örülebilir ve zorunludur.

EÖT, birleşik mücadele ve bölge devrimi fikrini nasıl etkiledi?
EÖT'nun bu refleksif ve hızlı oluşumu, aynı zamanda emperyalist kapitalist sistemin çarkının bu topraklarda duraksaması, dünya devrimcileri ve özelinde Türkiyeli devrimciler açısından faşizme karşı mücadelenin tek başına olmayacağı gerçeğini ortaya koydu. Keza AKP-MHP faşizmi Kürt halkına karşı büyük bir soykırım savaşı başlatmışken biz Türkiyeli devrimciler ve Kürt özgürlük hareketinin kaderinin bir olduğu daha açık bir şekilde ortaya çıktı. Kürdistan ve Türkiye devrimlerinin yolu birleşik mücadeleden başka bir yolda kesişmediği pratikte böyle ortaya çıktı.

EÖT'NUN MÜCADELE HATTI DÜNYA DEVRİM TARİHİNE GEÇTİ
Eskiden herkes kendi küçük dünyasında sorunları ele alırdı. Bırakın dünyayı aynı ülkedeki devrimcilerin birbirinden haberi yoktu. Bu biraz yanlış illegalite anlayışı biraz da dar, içe kapanık mücadelenin sonucuydu. Rojava'da kurulan Enternasyonalist Özgürlük Taburu, devrimciler arasında güveni pekiştirdi, birlikte mücadele edilebileceğini bize gösterdi. Dünyanın bugünkü küresel hali ve sermayenin işçi sınıfı ve halklara karşı bugünkü birleşik saldırılarına karşı bizimde dünya halklarıyla birleşik bir mücadele örmemiz gerektiğini gösteriyor. Çünkü sermayenin genel taktiği böl, parçala, yönettir. Türkiye'de de bu politika doğrultusunda Kürt'ü Türk'e, Türk'ü de Kürt'e kırdırma politikası mevcuttur. Türk ve Kürt işçi sınıfı bu şoven politikalara birlikte karşı durursa Türkiye ve Kürdistan devriminin önü açılır. Rojava devriminde de Kürtler ve Araplar karşı karşıya getirilmeye çalışıldı ve bu uğraş egemen sınıflar tarafından devam ettirilmektedir. Enternasyonalist Özgürlük Taburu bu anlayışa vurulmuş en ciddi darbelerden biridir. QSD'nin kapsayıcı yapısı ve EÖT'nun Türkiye ve dünya devrimcileri açısından oluşturduğu mücadele hattı, dünya devrim tarihine geçti.

EÖT'nda şehit düşen yoldaşlarınız oldu. Onların bu mücadelede tuttukları yer söz konusu olduğunda ne söylemek istersiniz?
Burada siper yoldaşlığı terimi ön plana çıkmaktadır. Gece gündüz demeden, farklı diller ve kültürlerin dünya halklarının kurtuluşu için ortaklaştığı bu mücadelede kanlar birbirine karıştı ve kalp atışları ortaklaştı. Örgüt ya da halk ayrımı olmaksızın yoldaşlar aynı siperlerde savaştı, saf tuttu. EÖT, bunun tamamen pratik bir gerçekliğidir. Cephede tüm farklılıklar ve ayrımlar silinir. Tek vücut ve tek akıl haline gelir. İşte bu yüzdendir ki Ulaş Bayraktaroğlu, Bayram Namaz ve Orhan Bakırcıyan yoldaşlar, hepimizin komutanları oldu. Bunu örgüt ayırt etmeksizin çekinmeden dile getirmeyi EÖT ve EÖT ölümsüzleri sağladı. Savaş alanında bir ve tek olmanın, tabur olmanın pratiği bizi bugünlere daha güçlü getirdi ve tarihsel sorumluluklarımızı bize bir kez daha hatırlattı.