Çelik: Süreç anayasa değişikliği için hızla adım atılarak devam etmeli

Öcalan'ın çağrısını değerlendiren FEDA Eşbaşkanı Demir Çelik, Kürtlerin dilinin, kimliğinin, kültürünün ve kendi kendini yönetmesinin yasak olduğu koşullarda silah bırakmanın meşruiyetinin tartışılır olduğunu ifade etti. Sürecin devam ettiğinin altını çizen Çelik, "Muhtemelen TMK başta olmak üzere Anayasa'nın demokratik, sivil, özgürlükçü, eşitlikçi bir kapsama kavuşturulması, kayyum sisteminin kaldırılması, adil ve demokratik seçim yönteminin devreye konulması, siyasi tutsakların bırakılması gibi birçok başlıkta ele ala"bileceğimiz önemli müzakereler olacaktır" diye konuştu.
Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) Eşbaşkanı Demir Çelik, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın "PKK'yi feshetme" ve "silah bırakma" çağrısını Özgür TV'ye değerlendirdi.
Ortak yaşamı savunmanın ve demokratik çözüm yollarında ısrar ediyor olmalarının önemine vurgu yapan Çelik, yıllardır HDK, DTK ve HDP'nin bu siyaseti savunma ısrarını hatırlattı.
'DEVLET KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNE MECBUR KALDI'
Devletin, Kürt sorununun çözümünün mümkün olabileceği noktasında ikna olmak zorunda kaldığını dile getiren Çelik, çağrının önemine ilişkin şunları söyledi: "Her şeyden önce ekim ayının başında Devlet Bahçeli'nin 'Öcalan gelmeli, DEM Parti grubunda konuşmasını yapıp, hareketini lağvetmeye davet etmeli' sözleri tepkilere neden olabilir. Ama Suriye'deki, Ortadoğu'daki ve dünyadaki gelişmeler Türk devletinin büyük bir sıkışmışlık ve çaresizlik içinde olduğunu ve bu sıkışmışlığı ve çaresizliği aşamayacağını da gösterdi. Bu nedenle birincisi Kürt halk önderinin varlığını ve meşruiyetini kabullenmek durumunda olduğunu, ikincisi de devletin; gerek küresel gerek bölgesel gelişmelerden hareketle sadece tek başına askeri çözümün olamayacağını ve Kürtleri fiziki soykırımla ortadan kaldırmanın mümkün olmayacağına ikna olduğunu görmek gerekiyor."
'SÜREÇ DEVAM EDİYOR'
"Kürt-Türk ittifakının 2025 yılında çözümü mümkündür. Ekim 2024'ten önce başlayıp aylarca devam eden bir kısım görüşme ve müzakerelerin olduğunu tahmin etmek mümkün. Ete kemiğe bürünmeyen, henüz kamuoyuyla paylaşılmayan, şeffaf da yürütülemeyen bu sürecin elbette ki hala dile getirilmemesi, açıklanmasına muhtaç olan gelişmelere de fırsat verebileceğini düşünüyorum" diyen Çelik, sürecin başlayıp bitmiş bir süreç olmadığını ifade etti.
"Şu anki açıklamaları kayda değer buluyoruz ama sürecin hala birçok gelişmeye, olanak ve fırsata yol açacağını, belki de bir kısım kırılmalara neden olabileceğini de görmek gerekiyor" diyen Çelik, AKP ve Öcalan'ın "sürecin 2013'tekine benzer şekilde heba olmaması için daha duyarlı ve dikkatli davrandıklarını" belirtti.
'BİR AN ÖNCE DEMOKRATİKLEŞME ADIMLARI ATILMALI'
Öcalan'ın "Tecrit devam ediyor. Koşullarım özgür, fiziki koşullara kavuşturulabilirse mevcut şiddet sarmalını demokratik ve hukuki sisteme kavuşturmanın teorik ve pratik gücüne sahibim" sözlerine atıfta nulanan Çelik, "Sayın Öcalan silahların bırakılmasının koşulunun da demokratik, hukuki sistemden geçtiğinin de altını çizmek istemiştir" dedi. Çelik, "Devlet ve DEM Parti heyetleri ya da dolaylı olarak PKK ile İmralı arasında süreç devam edecek. Muhtemelen TMK başta olmak üzere Anayasa'nın demokratik, sivil, özgürlükçü, eşitlikçi bir kapsama kavuşturulması, kayyum sisteminin kaldırılması, adil ve demokratik seçim yönteminin devreye konulması, siyasi tutsakların bırakılması gibi birçok başlıkta ele alabileceğimiz önemli müzakereler olacaktır" diye konuştu.
'SADECE KÜRTLER DEĞİL TÜM EİZLENLER İÇİN ANAYASAL GÜVENCE OLMALI'
"Devlet heyetleri tarafından da görüşmelerde bunlar dile getirilmiştir. Belli bir zamana takvime bağlandığı anlaşılan anlaşılmalardır. O yönüyle de bu açıklamanın yapılması devletin ekim ayında Bahçeli üzerinden ifade ettiği çağrıya yanıttır" diyen Çelik, Kürtlerin dilinin, kimliğinin, kültürünün ve kendi kendini yönetmesinin yasak olduğu koşullarda silah bırakmanın meşruiyetinin tartışılır olduğunu ifade etti. "Aynı zamanda yüzyılın temel sorunlarından olan kadın, ekoloji, Alevi sorunu gibi Türk devletinin yüzyıllık ulus devletinin inkar ettiği; katliamlarla, soykırımlarla hizaya getirmek istediği halkların ve inançların ortak yaşamın da hukuki bir sisteme kavuşması da Meclis zeminine çekilecek" diyen Çelik, siyasetçilerin Öcalan'ın elini güçlendirecek bir hatta olması gerektiğini ifade etti.
'SAVAŞTA ISRAR EDEREK BARIŞ OLMAZ'
Rojava'nın geleceğine, PKK gerillalarının durumuna dikkat çeken Çelik, "Türkiye bu haliyle PKK'nin silah bırakıp teslim olacağı ya da kendini lağvedeceği beklentisine girmemeli. Henüz inkar var, katliam var, kültürel ve fiziki soykırım var ve onda da ısrar eden bir zihniyet söz konusu. Yüzyıldır halklara yaşattığı acıyla yüzleşip hesap vermeyecekse, 21. yüzyılda halkların ve inançların bir arada yaşamının demokratik, hukuk sistemine kavuşturulmasının adımlarını atmayacaksa o beklenti de anlamsız olur" diye konuştu.
'AVRUPA GÖZLENCİ OLMALI'
AİHM ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kurumların gözlemci olarak sürecin parçası olması gerektiğini belirten Çelik, sürecin olumsuz sonuçlanmasının riskler barındırdığını kaydetti. Kürt sorununun çözümünün Ortadoğu'yu da ilgilendirdiğini belirten Çelik, "Devletin keyfiyetine, zalimin iktidar sahiplerinin inkarcı zihniyetine terk edecek bir talebimiz olamaz. Dün olduğu gibi bugün de kazanmanın örgütlü mücadelesini harekete geçirmeliyiz" dedi.
'DEVLET SAĞDUYULU DAVRANMALI'
Efkan Ala'nın "Biz sonuca bakarız" sözlerini değerlendiren Çelik, "Devlet bu süreçte sağduyulu olmalı" diye konuştu. Devam eden kayyum darbelerine, siyasi kırım operasyonlarına ve askeri saldırılara değinen Çelik, "Bu sürecin toplumun beklentisi olan barışa evrilmesine fırsat vermek devleti temsil eden insanların görev ve sorumluluğudur. Onları daha sorumlu olmaya daha duyarlı olmaya çağırıyorum" dedi. "Ortadoğu'daki gelişmeler, Kürt hareketinin kendi özgücüne dayalı Rojava Kadın Devrimi hayata geçmişken 15 yıl önceki argümanlarla devletin bu sürece yaklaşması, devlete kaybettirir. Biz onurlu bir barışın zeminlerini, mekanlarını oluşturmanın çabası ve arayışı içinde olacağız" diyen Çelik, değişen koşullara bağlı olarak yeni araç ve yöntemlerle meşru demokratik talepleri elde etmek için mücadele etmeye devam edeceklerini belirtti.