11 Ekim 2025 Cumartesi

'Cemil Kırbayır nerede' sorusu 45 yıldır yanıt bekliyor

12 Eylül askeri darbesinden sonra gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır için ailesi ve hak savunucuları, 45 yıldır adalet arıyor. Cumartesi Anneleri 1072'nci hafta eyleminde Galatasaray Meydanında buluşarak, "Zamanaşımı değil, adalet istiyoruz" dedi, "Cemil Kırbayır nerede" diye sordu.

Cumartesi Anneleri, 1072. hafta eyleminde gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanında buluştu. Her hafta olduğu gibi bu hafta da eyleme katılım sınırlı tutuldu. Polis bariyerleriyle çevrili meydanın dışında yapılan açıklamada kayıp yakınları, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve kızıl karanfiller taşıdı.

Basın açıklamasını kayıp yakını İkbal Eren okudu. Eylemde, 45 yıl önce Kars'ta gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın akıbeti soruldu, dosyasının zamanaşımı gerekçesiyle kapatılmasına tepki gösterildi.

'ZAMANAŞIMI İNSANLIK SUÇLARINDA UYGULANAMAZ'
Eren, kaybetme dosyalarının zamanaşımıyla kapatılmasının, yalnızca adaletin değil, insanlığın da inkarı olduğu vurguladı. Bu tutumun cezasızlığı bir devlet politikası haline getirdiğini söyleyen Eren, "Unutulmamalıdır ki, kaybedilen bir kişinin akıbeti aydınlatılmadığı sürece devletin bu suçtaki sorumluluğu devam eder. Bu nedenle zamanaşımı, zorla kaybetme dosyalarında uygulanamaz" dedi. 1072. haftada bir kez daha, Cemil Kırbayır için adalet çağrısı yapan Eren, "Kaç yıl geçerse geçsin, onu kaybedenler yargılanana ve hakikat açığa çıkana kadar bu dava kapanmayacak" diye konuştu.

CEMİL KIRBAYIR'IN HİKAYESİ
Cemil Kırbayır'ın kaybedilme hikayesini anlatan Eren şunları söyledi: "13 Eylül 1980 tarihinde Ardahan'ın Okçu Köyü'ndeki evinden gözaltına alındı. Kars Eğitim Enstitüsü öğrencisi olan Kırbayır, önce Ardahan'da askeri birliğe, ardından Kars Emniyet Müdürlüğü ve en son Kars Eğitim Enstitüsü'ne götürüldü. Ailesi bir süre ihtiyaçlarını karşılayabildi. Ancak 8 Ekim 1980 sonrası, 'O firar etti, bir daha sormaya gelmeyin' denilerek haber alınması engellendi. O günden sonra Cemil Kırbayır'dan bir daha haber alınamadı."

'BERFO ANA'YA VERİLEN SÖZ TUTULMADI'
Eren, yıllar süren mücadelenin ardından 2011'de Cemil Kırbayır'ın annesi Berfo Kırbayır'ın dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı'nda görüştüğünü hatırlatarak şöyle konuştu: "Erdoğan, 'Bu dosyayı aydınlatacağım' sözü verdi. Bunun üzerine Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonun hazırladığı 350 sayfalık raporda, Cemil Kırbayır'ın gözaltında işkenceyle öldürüldüğü, cesedinin kamu görevlilerince kaybedildiği belirtildi. Böylece Cemil Kırbayır'ın gözaltında kaybedildiği devlet raporuyla da resmen kabul edildi. Rapora dayanarak Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu, ancak dava ilerletilmedi. 2020 yılında, Adalet Bakanlığı Yargıtay'a başvurarak dosyanın 'zamanaşımı' nedeniyle kapatılmasını istedi. Yargıtay 8. Ceza Dairesi bu talebi kabul etti. Böylece, gözaltında kaybedildiği resmi raporla sabit olan Cemil Kırbayır'ın failleri yargılanmadan dosya kapatıldı."

Süreci adaletin inkarı olarak nitelendiren kayıp yakını İkbal Eren, "Devlet, ilk kez bu suçu işlediğini kabul etti. Ancak sonra yeniden suçun faillerini korudu" dedi.

'GÖZLERİ BAĞLI, TERS KELEPÇELİ HALDE ÖLDÜRÜLDÜ'
Eylemde, sağlık sorunları nedeniyle katılamayan Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır'ın mektubu da okundu. Mikail Kırbayır, kardeşinin işkenceyle öldürüldüğünü ve resmi açıklamanın aksine firar etmediğini tanıkların ifadeleriyle anlattı. Mektubunda şu ifadeler yer aldı: "Kardeşim, 8 Ekim 1980'de, diğer 3 kişiyle birlikte askeri gözetim evinden alınıp emniyet ve MİT görevlileri tarafından Kars Eğitim Enstitüsü'ne götürüldü. Gözleri bağlı, çıplak, elleri arkadan kelepçeliydi. Önce onu sorguya aldılar. Ağır işkence sonucu Cemil'i öldürdüklerinde, diğer 3 kişiyi sorgulamadan geri götürdüler. Sonra da 'firar etti' dediler."

Mikail Kırbayır, tanıklara, belgelere ve Meclis raporuna rağmen faillerin bugüne dek korunup kollandığına dikkat çekerek, fail olarak adı geçen kamu görevlilerinin eşlerine ve çocuklarına şu çağrıda bulundu: "Bu insanlık suçunun gölgesinden çıkmak için eşinize-babanıza Cemil'in nereye gömüldüğünü sorun."

'DEVLET SUÇUNU KABUL ETTİ AMA DOSYAYI KAPATTI'
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı avukat Eren Keskin, 2011'de hazırlanan Meclis raporunun Türkiye tarihinde bir ilk olduğunu belirterek, devletin ilk bir insanlık suçunu kabul ettiğini vurguladı.

Suçu kabul etmesine rağmen sorumluların yargılanmadığını, dosyanın devlet eliyle kapatıldığını kaydeden Keskin, şu an dosyanın Anayasa Mahkemesi'nde olduğu bilgisini verdi. "Ama açık konuşalım: Bir beklentimiz yok" diyen Keskin, 12 Eylül'ün ve 90'ların "karanlık yapı"larının bugünkü siyasi iktidarla işbirliği içinde olduğunu söyledi. Adaletin iç hukukta sağlanamayacağını belirten Keskin, mücadelelerini uluslararası hukuk zemininde sürdüreceklerini söyledi.

Eylem, gözaltında kaybedilenlerin anısına meydana kızıl karanfiller bırakılmasının ardından son buldu.