1 Mart 2025 Cumartesi

Çiçek: Şimdi daha büyük mücadeleyle faşist rejiminin üzerine gitmeliyiz

PKK lideri Abdullah Öcalan ve İmralı adasındaki tutsakların dün 7 kişilik heyetle gerçekleştirdiği görüşmede ilettiği mesaja ilişkin Özgür TV'ye konuşan Marksist Teori dergisi yazarı İbrahim Çiçek, açıklamanın tek yanlı olduğuna dikkat çekti. Risklere ve fırsatlara işaret eden Çiçek, "Karşımızdakilerin, rejimin faşist şeflik rejimi olduğunu, muhatapların inkarcı Türk sömürgeciliği olduğunu biliyoruz" dedi. Öcalan'ın siyasi inisiyatif aldığını, bundan sonra devletin ne yapacağının önemli olduğuna dikkat çeken Çiçek, sosyalistlerin, emekçi sol güçlerin görevinin Türk işçi ve emekçilere, yoksullarına, Kürt halkının mücadelesi ve talepleriyle buluşturma görevine işaret etti.

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın aralarında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan'ın da yer aldığı 7 kişilik heyetle yaptığı görüşmenin ardından yayımlanan mesaja ilişkin Özgür TV'ye değerlendirmelerde bulunan Marksist Teori dergisi yazarlarından İbrahim Çiçek, açıklamanın birinci ayırt edici özelliğinin tek yanlı olması olduğuna dikkat çekti. "Kürt halk önderi Abdullah Öcalan siyasi bir inisiyatif alıyor ve siyasi bir hamle yapıyor. Çünkü elimizdeki bilgiler, metinler, öncesinde yapılmış görüşmeler, tartışmalar, ilişkiler ne olursa olsun bir anlaşma yapıldığını ve bu anlaşmanın bir kısım sonuçlarının oluştuğunu göstermiyor henüz" değerlendirmesinde bulunan Çiçek, faşist MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'de yaptığı çağrı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın destekleyen açıklamasını dikkate alan, tarihi bir çağrı yayınlayacağının İmralı adasından gelen bilgilerin zaten gösterdiğine işaret etti.

'ÖCALAN İNİSİYATİF ALDI, KARŞI TARAFIN NE YAPACAĞI HENÜZ MEÇHUL'
Açıklamanın "PKK'nin silahlı mücadele yöntemini bırakması beklentisini karşılama" amacı taşıdığını söyleyen Çiçek, karşı taraf diye tarif ettiği devletin ne yapacağının ise henüz meçhul olduğuna dikkat çekti. Çiçek, Öcalan'ın açıklamasının inisiyatif almak anlamına geldiğini, siyasi cüret, cesaret barındırdığını, aynı zamanda risk almak olduğunu söyledi. Çiçek, "Bütün tek yanlı hamlelerin böyle bir özelliği vardır" diye ekledi.

'50 YILLIK MÜCADELENİN SÜRÜKLEYİCİ GÜCÜ GERİLLA'
Öcalan'ın yaptığı çağrının sürpriz olmadığını belirten Çiçek, "Son 50 yıla baktığımızda bütün kazanımların arkasında yürütülen büyük bir mücadele olduğunu görüyoruz. Bu mücadelenin sürükleyici gücünün gerilla, silahlı mücadele olduğunu görüyoruz. Ne kazanıldıysa silahlı mücadelenin itici gücüyle, Kürt halkının büyük serhildanlarıyla ilerlediğini, Kürt uluslaşmasının, kadın ordulaşmasının bu temelde ilerlediğini, Kürt halkının demokratik siyasi bilincinin ve örgütlenmesinin, Türk sömürgeciliğiyle büyük mücadelesinin bu temelde geliştiğini biliyoruz. Bu çok önemli" diye konuştu.

'DEVLETİN FAŞİST TERÖRÜ PKK'NİN MÜCADELE ARACI DEĞİŞİKLİĞİ GERÇEĞİNİ ORTAYA ÇIKARMIYOR'
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) ve Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) dönük son dönemde yaşanan tutuklama saldırısını hatırlatan Çiçek, tutuklama saldırılarının büyük bir tasfiye planının parçası olduğuna dikkat çekti. Çiçek, devletin saldırıları politikaları ve bugünkü pozisyonuna ilişkin şunları söyledi: "Kürt halk önderi Öcalan'ın söylediği gibi eğer PKK bir mücadele araç, yöntemi değişikliğine gidecekse, adadan açıklandığı gibi hukuki, siyasi bir ortamın, araçların değişmesi gerçekliğini açığa çıkaracaksa devletin bu faşist terörü bu gerçekliği ortaya çıkarmıyor. Tam tersine faşist terör tırmanıyor, demokratik kırıntılar ortadan kaldırılmaya çalışılıyor, işçilerin sendikal örgütlenmesi yok edilmeye çalışılıyor, kadın hakları yok edilmeye çalışılıyor, Kürtlerin anadillerini kullanması, örgütlenmesi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor, Alevi halkının üzerinde muazzam bir baskı var, siyasi partiler, burjuva muhalefet üzerinde çok büyük baskı oluştuğunu görüyoruz. Şu anki veriler; bir başka mücadele biçimine geçmeyi gerekçelendirecek, demokratik bir ortamın oluşmasına doğru gitmediğini, devletin buna pozitif yanıt verme durumunda olmadığını gösteriyor."

'KARŞIMIZDA İNKARCI TÜRK SÖMÜRGECİLİĞİ VAR'
Belirtilerin tümünün kötü, olumsuz, devletin büyük bir terör dalgası estirdiğini vurgulayan Marksist Teori dergisi yazarı İbrahim Çiçek, "Devlet daha büyük terörist faaliyetler için hazırlık yapıyor. Fakat Kürt halk önderi hamle yaptı, karşı tarafın dikkate alıp almayacağını görmek gerekiyor. Karşımızdakilerin, rejimin faşist şeflik rejimi olduğunu, muhatapların inkarcı Türk sömürgeciliği olduğu, bunların büyük bir sömürgeci deneyimleri olduğunu biliyoruz. Fakat onların da sıkışık olduğunu unutmamak gerekir. Elimizdeki bilgiler, önümüzdeki sürecin belirli belirsizlikler içerdiğini gösteriyor" dedi.

'SADECE DEVLET SIKIŞMIŞ DEĞİL, İLERİCİ KUVVETLER DE SINIRLARI AŞAMIYOR'
Faşist Bahçeli'nin 1 Ekim tarihli açıklamasını yaptıran faktörlere de işaret eden Çiçek şöyle konuştu: "Birincisi kuşkusuz Kürt halkının, Kuzey Kürdistan'da, Türkiye'de, Kandil'de, dağlarda gerillanın yürüttüğü mücadelenin ve Rojava'da kazanılan mevzilerin, bütünde yürütülen mücadelenin sonucu olarak görmek gerekir. İkinci sebep, son 1,5 yıl içinde Ortadoğu'daki koşullar, güçler dengesi, ittifaklar çok fazla değişti. Sıkışıklık birçok bakımdan ortaya çıktı. Birincisi, Ortadoğu'daki bölgesel ilişkiler bakımından bölgedeki belli başlı kuvvetlerin durumu ve planlarının değişmesi bakımından Türkiye için sıkışıklık ve gelecek için risk durumu ortaya çıktı. İkinci sıkışıklık da, batıdaki mücadelenin sıkıştırmasıdır. Başka noktalar da var. Türkiye'de muazzam bir yoksullaşma krizi yaşanıyor. Türkiye yaşadığı dar boğazlardan bir türlü çıkamıyor. Türk burjuvazisinin çeşitli kesimleri de birbirine girmiş vaziyette. TÜSİAD'la hükümet, Erdoğan arasındaki çatışmaya bakınca da bunu görüyoruz. Dolayısıyla çok fazla iç içe geçmiş halkaları, katmanları olan bir sıkışıklık durumu. Ama bunu sadece devletin sıkışıklığı olarak da söylememek lazım. İlerici, direnen kuvvetler de belirli sınırları aşamadıkları için zorlanmaları olduğunu görmek gerekir. Tablonun bütününde bir uzlaşma ihtiyacı olduğunu, iki tarafı da uzlaşmaya iten belli koşulları olduğunu söylemek çok yanlış olmayacağı düşüncesindeyim."

'DAHA BÜYÜK MÜCADELEYLE FAŞİST REJİMİN ÜZERİNE GİTMELİYİZ'
Her uzlaşma girişiminin yeni bir mücadele döneminin başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğine vurgu yapan Çiçek, işçi sınıfı, Kürt halkı, kadınlar, Alevi halkı, ekoloji ve diğer toplumsal mücadeleler bakımından hiçbir sorunun çözülmediğini, hepsinin ortaya yerde durduğunu vurguladı. "Bütün bu sorunlar çözülmemişken bir tek çıkış yolu halklarımızın, işçi sınıfının, emekçilerin kendine güveni, ilerici kuvvetlerin kendine güveni ve bu büyük öfke içindeki talepleri durmaksızın acilleşen yakıcılaşan kitle ile buluşmaları ve mücadeleyi yükseltmek" sözleriyle mücadelenin bu süreçte daha da büyütülmesine işaret eden Çiçek, sosyalistlerin bakış açısından bakıldığında da birinci sorunun, mücadelenin kadınlar, Kürt ve Alevi halklarının özgürlük ve işçi sınıfının ücretlerin yükseltilmesi talepleriyle büyütülmesi olduğuna dikkat çekti. Çiçek, ayrıca bu mücadelelerin birleştirilmesi gerektiğini söyleyerek, "Daha büyük mücadeleyle devletin ve kapitalist düzenin, faşist rejimin üzerine gitmek batıdan çıkaracağımız en önemli sonuç" diye ekledi.

'TÜRK İŞÇİ VE EMEKÇİLERİNİ TÜRK BURJUVAZİSİNDEN KOPARMAK EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ'
Batıda işçi ve emekçilerin Kürt sorununda muhataplığının geliştirilememesi sorununa işaret eden Çiçek, "Şimdi karşı karşıya kaldığımız durumda görev değişmiş değil. Yine Türk işçi ve emekçilerini, Türk ezilenlerini Türk burjuvasından koparmak esas, en önemli sorun. Yani batıda mücadeleyi büyütmek bizim en önemli sorunumuz diyebilirim" dedi. 

RİSKLER VE FIRSATLAR
Şu anki durumun net olmadığını söyleyerek, hem fırsatlara hem de risklere dikkat çeken Marksist Teori yazarı İbrahim Çiçek şunları söyledi: "Öcalan'ın yaptığı hamlenin başta şovenizmin, sosyal şovenizmin etkilerini kırmak bakımından, Türk işçi ve emekçileri, ezilenlerine Kürdistan, Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi, PKK gerçeğini anlatmak; dolayısıyla iki halkın, iki halktan işçi sınıfı ve ezilenlerin birliğini işçi ve emekçilere, yoksullara anlatmak bakımından imkanlar sunuyor. Ama hem de çok büyük riskleri sunuyor. Her şeyden önce devlet Kürt ulusal demokratik hareketini bölme niyetinde. Şimdiden hazırladıkları bir Tamil planı var. Kandil'i, gerillayı yok etmek için hazırladıkları plan, 'siz boyun eğmezseniz her tarafı dümdüz edeceğiz' saldırganlığıyla oluşturduğu şeyler; risklerdir. Bunları mutlaka görmek zorundayız. Bunlara karşı büyük bir siyasi uyanıklık, hazırlık, örgütlü kuvvetlerin buna göre hareketi sorunu var."

İmralı'nın kapısının yürütülen mücadele sonucu açıldığına bir kez daha vurgu yapan Çiçek, devletin hedeflerine ulaşmak için yani kendi çıkarları için de bu durumu kullanmaya çalıştığına dikkat çekti. İmralı kapılarının açılmasını bir kazanım olarak görmek gerektiğini hatırlatan Çiçek, umut hakkının gereklerinin yerine getirilmesini ve bu konuda güven verici ilk adımların atılması gerektiğini söyledi.

'DEVLET ADIM ATACAK MI BAKMALIYIZ'
Meselenin özünün devletin Öcalan'ın çağrısına demokratikleşme adımları, hukuki ve siyasi zeminde yanıt verip vermeyeceği olduğunu söyleyen Çiçek, "Şu an dikkatler bütünüyle faşist rejime, devlete çevrilmiştir. Ve devletin buna demokratik bir yanıt vermesi, faşist devletinin demokratik baskılamaya zorlamaya yönelik olacaktır. Çünkü biz ileriye doğru gidilmesini istiyorsak, bu ancak belli kazanımlarla devletin geriletilmesiyle olacaktır. Kürt halkımızın ve onun öncülerinin tabii ki mücadele yöntemini değiştirme hakları var. Bu onların kararlaştıracağı bir konu. Bütün ulusal hareketlerin hangi mücadele biçimini kullanacağına karar verme hakkı var, fakat biz marksist leninist komünistler her zaman için hangi koşullarda hangi aracın niye değiştirileceği ve kullanılacağını tabii ki sorgularız. Tabii ki gerçeklerle ölçeriz. Dolayısıyla bizim buradaki ölçümüz aynı zamanda devletin buna yanıt verip vermemesidir. Önümüzdeki günler bu konuda devletin adımları ortaya çıkacaktır. Siyaset yöntemleriyle ilerleneceğini düşünüyorsanız, devletin bu konuda adım atıp atmayacağına bakmalıyız. Ulusal hareketin bütün unsurları da bunu değerlendirecektir.