Cumartesi Anneleri: Abdullah Canan'ı unutmadık, unutmayacağız
1034. hafta eyleminde Galatasaray Meydanında yan yana gelen Cumartesi Anneleri, 1996 yılında Hakkari'de gözaltında katledilen Abdullah Canan için adalet istedi.
Cumartesi Anneleri, 1034. hafta eyleminde bir kez daha Galatasaray Meydanını çevreleyen polis bariyerleri önünde yan yana geldi. Eylemde, gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşındı.
Abdullah Canan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Yüksekova'da yaşayan Canan'ın bölgede yaygın olarak işlenen ve ailesini de hedef alan hak ihlalleri nedeniyle savcılığa başvurduğunu belirtti.
"Yedi akrabası ile birlikte yaptıkları başvuruda, Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine, Yurdakul, Canan ve şikayetçilerden 2 kişiyi taburdaki makamına çağırarak, kendisi hakkındaki şikayetlerinden vazgeçmelerini istedi" diyen Yoleri, Canan'ın şikayetinden vazgeçmeyeceğini söylemesi üzerine Yurdakul tarafından ölümle tehdit edildiğini belirtti.
Bu olaydan birkaç gün sonra Canan'ın, 17 Ocak 1996 sabahı Hakkari'ye gitmek üzere evinden ayrıldığını ve yolda askerler tarafından durdurulduğunu belirten Yoleri, gözaltına alınan Canan'ın askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürüldüğünü belirtti.
'AĞIR İŞKENCE GÖRMÜŞ CANSIZ BEDENİ BULUNDU'
Canan ailesinin tüm yetkili kurumlara başvurduğunu ancak Canan'ın gözaltına alındığının inkar edildiğini belirten Yoleri, "21 Şubat 1996 günü, Abdullah Canan'ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu. Canan, yakın mesafeden atılan 7 kurşunla öldürülmüş, elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak Yüksekova- Esendere Karayolu'ndaki bir menfeze bırakılmıştı" dedi.
Canan ailesinin Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, Binbaşı Yurdakul aleyhinde suç duyurusunda bulunduğunu dile getiren Yoleri, şu ifadeleri kullandı: "Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç, savcıya verdiği ifadede; Abdullah Canan'ın taburda işkence ile sorgulandığını, Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul'un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak, gözaltına alındığı inkar edilen Abdullah Canan'ı Şubat ayında tabur karargâhındaki revirde, başı sarılı vaziyette gördüğünü söyledi."
'FAİLLER BERAAT ETTİRİLDİ'
Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı'nca soruşturma açıldığını dile getiren Yoleri, "Bu kişiler, Abdullah Canan'ı tasarlayarak öldürmekle suçlandı. Ancak 12 Kasım 1999 tarihinde, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada sanıklar hakkında beraat kararı verildi. 2 Nisan 2001 tarihinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını onadı" dedi.
'BU DAVA KAPANMAYACAK'
Yoleri, şöyle devam etti: "Gözaltında kaybedilişinin 29 yılında bir kez daha hatırlatıyoruz: Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu'nda, Yargıtay Başsavcısı'nın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na yaptığı itiraz yazısında, AİHM kararında Abdullah Canan'ı gözaltına alanların, işkence ile katledip bedenini kaybedenlerin isimleri yazılıdır. Abdullah Canan'ın faillerinin üzerindeki koruma kalkanı kaldırılana ve yeniden yargılanıp cezalandırılana kadar bu dava bizim için kapanmayacak. Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz!"
Eylem, Galatasaray Meydanına karanfillerin atılmasıyla son buldu.
HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 158'nci haftada Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağında bir araya geldi. Eylemde, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı açıldı ve kayıpların fotoğrafları taşındı. İHD Hakkari Şubesi Eşbaşkanı Sibel Çapraz, Abdullah Canan'ın hikayesini kamuoyuyla paylaştı.
Abdullah Canan'ın oğlu Tayyip Canan, babasını katledenlerin açık bir şekilde katil olduğunu söyleyerek, "Bu mahkeme kararları ve halk vicdanında tescil edilmiştir. Katillerin ömrü uzun olsun ki her hesap sorduğumuzda kaygılarından yok olsunlar. Babamı katledenler DAİŞ'le aynı zihniyettedir. Ama sonuna kadar babam ve 17 bin faili belli tüm cinayetlerin sonuna kadar hesabını soracağız" dedi.