Cumartesi Anneleri: Anneler Günü bir kez daha tarifsiz boşlukla geçecek

Halil Alpsoy ve Kazım Alpsoy için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, yarın Anneler Günü olduğuna dikkat çekti. Kayıp yakınları, "Gözaltında kaybedilenlerin anneleri, aileleri için Anneler Günü, bir kez daha tarifsiz bir boşlukla geçecek" dedi.
Gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için eylemlerini sürdüren Cumartesi Anneleri 1050. kez yan yana geldi. Bu hafta Mayıs 1994'te gözaltında işkenceyle katledilen Halil Alpsoy ve kuzeni Kasım Alpsoy'un dosyası gündemleştirildi.
'ANNELER GÜNÜ BİR KEZ DAHA BOŞLUKTA GEÇECEK'
Kayıplarla buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfillerle buluşan kayıp yakınları adaletin sağlanmasını istedi. Basın metnini okuyan Sebla Arcan, yarın Anneler Günü olduğunu hatırlattı. Devleti yönetenlerin annelerle ilgili kutlama mesajı yayınlarken, yıllardır evlatlarını arayan, adalet için mücadele eden anneleri yarın da görmeyeceğini söyleyen Arcan, "Gözaltında kaybedilenlerin anneleri, aileleri için Anneler Günü, bir kez daha tarifsiz bir boşlukla geçecek. Bugün bir kez daha hatırlatıyoruz: Gözaltında kaybetme, devlet görevlileri tarafından ya da devletin bilgisi ve onayı dahilinde işlenmiş bir insanlık suçudur. Bu suça maruz kalanlar yalnızca kaybedilen kişiler değil; aynı zamanda onların akıbetini bilmeden, yıllarca belirsizliğin içinde yaşamaya zorlanan aileleridir" dedi.
Arcan ayrıca yargı makamlarına şöyle seslendi: "Adaletin tesisi, hukuk sisteminin asli görevidir. Kasım ve Halil Alpsoy dosyasında adaleti sağlamak için harekete geçin. Kaç yıl geçerse geçsin; Kasım Alpsoy, Halil Alpsoy ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devleti hukuk içinde davranmaya davet etmekten vazgeçmeyeceğiz."
ALPSOY: ARTIK KAYIPLARIMIZIN KEMİKLERİNİ İSTİYORUZ
Kasım Alpsoy eşi Şeyla Erdoğan Alpsoy, söz alarak "Eşimi sorgusuz sualsiz götürüp katlettiler. Biz 31 yıldır Galatasaray Meydanı'nda adalet arıyoruz. Cumartesi Anneleri olarak daha önce kayıplarımızın bulunması için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştük. Erdoğan, bize onların faillerini bulacağına dair söz verdi ama sözünü yerine getirmedi. Bu sözün yerine getirilmesini istiyoruz. Galatasaray Meydanı'nın bahriyelerinin kaldırılmasını ve alanın Cumartesi İnsanları'na açılmasını talep ediyoruz. Kimse bizim gibi bu acıları çekmesini istemiyoruz. Artık kayıplarımızın kemiklerini istiyoruz. Bu ülkeye barış gelsin istiyoruz."
'KAYIPLARIMIZI NEREYE GÖMDÜNÜZ'
Halil Alpsoy'un oğlu Serdar Alpsoy da "Kayıplarımız varken çocuklar çocukluğunu kaybediyor. Babamı götürdüklerinde ben 14 yaşındaydım. Şuan da 45 yaşındayım hala babamın eli kolu bağlıyken, bize söylemek istediği son şeyin ne olduğunu merak ediyorum. Yıllardır babamın son sözlerini kafamda kurguluyorum. Bizler yıllardır acılarla yetim bir çocuklukla büyüdük. Belki de sahte gülüşleriyle cellatlar aramızda dolaşıyordur. Dönemin emniyet müdürü Mehmet Ağar çocukların yüzüne nasıl bakıyor merak ediyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumartesi Anneleri'ne verdiği sözü tutsun. Kayıplarımızı nereye gömdünüz? Kemiklerini ve faillerin yargılanmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
TOSUN: GİDECEK BİR MEZARIMIZ YOK
Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise şunları söyledi "Anneler Gününde insanlar kaybettiklerinin mezarına gidip karanfil bırakıyor. Bizim gidecek bir mezarımız yok. Bütün kayıpların anneler gününü kutluyorum hepsini kucaklıyorum. Kayıplarını ararken yaşamını yitiren annelerimizin bıraktığı miras yerde kalmayacak bir tane bile kaybımız kalana kadar bu mücadelemiz sürecek."
NE OLDU
Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte İstanbul Kanarya'daki evine dönerken, evinin önünde bekleyen polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi karşı çıktığında polisler kimliklerini göstererek, "Merak etme, karakola kadar götürüyoruz. Yarım saat sonra gelir" dediler. Halil Alpsoy beyaz bir Toros ile götürüldü ve bir daha geri dönmedi. 18 gün sonra, işkenceden tanınmayacak hale gelmiş bedeni evine 540 km uzaklıktaki Kırıkkale'de bir ormanlık alanda bulundu. Kardeşleri onu sadece elindeki çocukluk izinden teşhis edebildi.
Halil Alpsoy'un gözaltına alınmasından bir hafta sonra, bu kez polisler kuzeni Kasım Alpsoy'un Adana'daki evine baskın düzenledi. 30 yaşındaki Kasım, uzun namlulu silah taşıyan maskeli polisler tarafından 18 Mayıs 1994 sabahı gözaltına alınarak Adana İstihbarat Dairesi'ne götürüldü. Aynı günün akşamı serbest bırakıldı ancak kimliğine el konuldu. "Yarın gel, kimliğini al" denildi. Eve döndüğünde işkenceden bitap haldeydi. Eşine, İstanbul'da gözaltına alındığında sorgulamasına katılan timin Adana'daki işkencesine de dahil olduğunu söyledi. Ertesi gün, kimliğini almak üzere MİT binasına gitti. Akrabası kapıda bekledi, ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı.
Bugüne kadar Halil ve Kasım Alpsoy'un gözaltına alındıkları inkar edildi. Ailelerinin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Hiçbir devlet kurumu, gerçeğin açığa çıkarılması ve faillerin yargılaması için etkili bir araştırma soruşturma yürütmedi.