1 Mart 2025 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Onları aramaktan vazgeçmeyeceğiz

Cüneyt Aydınlar'ın resmi gözaltında kaybedildiğini kaydeden Cumartesi Anneleri, 1040. hafta eyleminde kayıpları sadece anmadıklarını, adalet için mücadeleye devam edeceklerini söyledi. 

Gözaltında kaybedilen sevdiklerinin akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle Cumartesi Anneleri bir kez daha Galatasaray Meydanında bir araya geldi. Gözaltında kaybedilenlerle buluşma ve hafıza mekanı Galatasaray Meydanında 1040. kez yapılan eylemde kayıp yakınları Cüneyt Aydınlar dosyasını işledi. Açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Parti (DEM Parti) İstanbul milletvekili Cengiz Çiçek'te katıldı.

'GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN'
Bu haftanın basın metnini okuyan Oya Ersoy, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısını hatırlattı. Barış ve Demokratik Toplum çağrısının barışa giden meşakkatli yolun başlangıcı olmasını dileyen Ersoy, "1040.haftamızda bir kez daha yargı makamlarına sesleniyoruz: Cüneyt Aydınlar'ın akıbetinin araştırılması, yerinin belirlenmesi ve  ondan kalanların ailesine teslimini sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Cüneyt Aydınlar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

'ONLARI ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Söz alan Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrah Aydınlar, "Bugün burada, onu anmak ve mücadelesini hatırlamak için toplandık. Ama sadece anmak yetmez. Cüneyt'in adına, hakikatin peşinde koşmaya, adalet için mücadele etmeye ve hiçbir kaybın unutulmaması için çabalamaya devam etmeliyiz. Cüneyt'in ve diğer kayıplarımızın hesabını sormak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Biz kaybolanları aramaktan, isimlerini anmaktan, yüzlerini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü onların sesi biziz. Cumartesi Anneleri- İnsanları olarak o güne kadar buradayız. Aramaktan, sormaktan, hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" ifadelerini dedi.

'CÜNEYT, BU DEVLETİN RESMİ KAYITLI KAYBEDİLENİDİR'
Oturumda konuşan gözaltında kayıpların avukatı ve İHD Genel Başkanı Eren Keskin, Aydınlar'ın akıbetinin peşine düştüklerini ifade etti. Keskin, görgü tanıklarının Cüneyt Aydınlar'ın gördüğü sistematik işkenceyi dile getirdiklerini söyledi. Artık yürüyecek durumda olmayan Cüneyt Aydınlar'ın koluna polislerin girdiğini ve bir inşaata götürdüğünü, ardından da silah sesinin duyulduğunu aktaran Keskin, yargının polisler hakkındaki suç duyurularını dikkate almadığını söyledi. Keskin, "Cüneyt bu devletin resmi, kayıtlı gözaltında kaybedilenidir" dedi.

NE OLMUŞTU
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi olan Cüneyt Aydınlar, 20 Şubat 1994 tarihinde saat 13.00 sularında Bakırköy'deki Ömür durağında polisler tarafından gözaltına alınarak Gayrettepe Siyasi Şube'ye götürüldü. Burada yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra, 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. Ancak aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 14 kişi mahkemeye sevk edildiklerinde, aralarında Cüneyt yoktu. İstanbul Emniyeti, Cüneyt'i soran ailesine ve İnsan Hakları Derneği avukatlarına, "28 Şubat 1994 tarihinde yer göstermeye götürdük, elimizden kaçıp kayıplara karıştı" cevabını verdi. Cüneyt'ten bir daha haber alınamadı.

Ancak 17 Mart 1994 tarihinde, Cüneyt ile aynı operasyonda gözaltına alınan kişiler, avukatları aracılığıyla kamuoyuna bir açıklama yaparak, 2 Mart 1994 tarihine kadar Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulduklarını söylediler. Tanıklar ayrıca, yoğun işkence gören Cüneyt'in; ağır yaralı, bir ayağı kırık, yürüyemez haldeyken "ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun" diyen polisler tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden götürüldüğünü açıkladılar. Cüneyt Aydınlar'ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili hemen, etkin ve tarafsız bir soruşturma süreci başlatılmadı. Cüneyt'in kaybedilmesini önlemek ve sonrasında onu kaybedenleri cezalandırmak için, kendi yetkileri dahilindeki gerekli önlemleri almadı. Elleri kelepçeli, ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakta duramayan birinin, 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadı. Tanıkların beyanlarını değil, polisin dayanaktan yoksun firar senaryosunu esas aldı. 31 yıldır Aydınlar Ailesi'nin evlatlarının gözaltında kaybedilmesi ile ilgili gerçekleri bilme ve onun akıbetini öğrenme hakları ihlal edildi.