DEM Parti Sözcüsü Doğan: Süreç tıkanmadı ilerliyor
DEM Parti Sözcüsü Doğan, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Leyla Zana'ya yönelik ırkçı, cinsiyetçi saldırılara tepki gösterdi. Sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan Doğan, sürecin tıkandığı yönündeki değerlendirmeleri, "Süreç ilerliyor" diye yanıtladı. Doğan hukuki düzenlemenin yapılması beklentilerini dile getirdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere ilişkin partisinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.
2025 yılının son MYK toplantısını dün gerçekleştirdiklerinin bilgisini veren Doğan, yeni dönem planlamalarını ve güncel gelişmeleri ele aldıklarını aktardı.
Bütçe görüşmelerinde yaşanan kavgayı hatırlatarak, yeni bir dile ve yönteme ihtiyaç olduğunu söyleyen Doğan, parlamentoda dahi farklı fikirlerin özgürce ifade edilemediğini belirtti.
'ASGARİ ÜCRET İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ'
2026 yılı bütçesine itiraz ettiklerini hatırlatarak 2026 yılı için belirlenen asgari ücretinin bütçeye neden hayır dediklerinin göstergesi olduğunu kaydeden Doğan, asgari ücretin patronlar ve iktidarın istediği şekilde belirlendiğini, yoksulluğun derinleştiğini vurguladı.
Doğan, asgari ücretin en az 46 bin TL olmasını istediklerini hatırlattı, "Oysa açıklanan asgari ücret ne? 28 bin 75 TL. Bu kabul edilemez bir şey. Biz buna yalnızca kabul edilemez deyip geçmiyoruz. Buna karşı mücadele ediyoruz, niye kabul edilemez olduğunu anlatıyoruz? Bu şartlar altında yaşamak zorunda bırakılanlarla birlikte mücadele ediyoruz. Emeğin değersizleştirilmesine karşı da mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi ifade ediyoruz. 2026 Bütçesinin, halkın bütçesi olmadığını, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamadığını bir kez daha ifade ediyoruz. İşçinin, emekçinin, engellinin, yani hayatta alın terinden başka hiçbir sermayesi olmayanların bütçesi olmadığını; onların bütçesi olana kadar da mücadele kararlılığımızı sürdüreceğimizi ifade etmek isteriz" diye konuştu.
'FARKLI FİKİR VE ÖNERİLER SÜRECİ GÜÇLENDİRİR'
Öcalan'ın barış ve demokratik toplum sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Doğan, sürecin sadece DEM Parti'nin gündemi olmadığını, tüm Türkiye'nin gündemi olduğunu belirtti. Doğan, bu başlıkta şunları söyledi: "Müspet ve menfi bir şekilde tartışılıyor. Biz olumlu tartışılmasından yanayız. Umutların kırılmamasından, aksine güçlendirilmesinden yanayız. Çünkü farklı fikirler süreci zayıflatmaz. Eleştiriler ve öneriler süreci zayıflatmaz. Aksine güçlendirir. Ama maksatlı saldırılar süreci zayıflatmaya dönüktür. Ve biz bunu yalnızca tespit etmiyoruz, buna karşı da mücadele ediyoruz. Önemli olan artık ortak bir yolun bulunması."
DEM PARTİYE GÖRE SÜREÇ İLERLİYOR
Birinci aşamanın geride bırakıldığı, ikinci aşamaya geçildiğini bir kez daha hatırlatan Doğan, "İkinci aşamanın eşiğindeyiz" tanımlaması dikkat çekti. Doğan, ikinci aşamada eşiğin aşılabilmesi için yasal düzenleme yapılması, siyasi zeminin hukukla desteklenmesi gerektiğini vurguladı. DEM Parti İmralı Heyetinin Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'la yaptığı görüşme sonrası yapılan açıklamayı hatırlatan Doğan, "Süreç tıkandı mı, süreç yavaşladı mı? Süreç rölantide mi? Süreç ilerliyor mu? İlerliyorsa nasıl ilerliyor" sorularının yöneltildiğini, herkesin bu sorulara kendince yanıt verdiğini belirtti. DEM Parti olarak yanıtlarının, sürecin ilerlediği şeklinde olduğunu söyleyen Doğan, "Süreç ilerliyor, her şeye rağmen ilerliyor. Saldırılara rağmen ilerliyor. Olması gereken hızda olmamasına rağmen ilerliyor" diye konuştu. Toplumsal beklentiler olduğunu belirterek, hukuki düzenlemenin bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden Doğan, AKP raporunda ve Mehmet Uçum'un son yazısında açıkça belirtilmesine rağmen, demokratikleşmeden bahsetti. Doğan beklentiye ilişkin şöyle konuştu: "Hem demokratikleşmenin hem de artık ihtiyaç duyulan adaletin geciktirilmeden sağlanabilmesi için adım atılmasıdır."
Mecliste kurulan komisyonunun yürüttüğü çalışmaları bir kez daha anlatan Doğan, partilerin raporlarını hazırladığını belirtti. Raporlara ilişkin tek tek değerlendirme yapmayan Doğan, bazı raporların eksiklikler barındırdığını söylemekle yetindi. Doğan, komisyondan beklentilerini de çatışmasızlığın kalıcı hale gelmesini ve silahların tümden devre dışı bırakılmasını sağlayacak yasal düzenlemeye ilişkin bir teklif hazırlaması olarak tanımladı. Komisyon için, "Çözüm yolunu açabilir, demokratik çözüm kanallarını oluşturabilir" değerlendirmesi yaptı. Doğan, ya edelim: Çatışmasızlık kalıcı hale gelmeli. Silahlar tümden devre dışı bırakılmalı. Silahların tümden devre dışı bırakılacağı ve bunun kalıcı hale getirileceği yasal düzenlemeler oluşturulmalı. Burada da eşitlik ilkesi uygulanmalı. Hiçbir ayrım yapılmamalı, silahını bırakan herkes eşit bir biçimde bu kanuni düzenlemenin kapsamı içine girmeli. Teklif de bunu içeren bir şekilde oluşturulmalı.
'YARGI PAKETLERİ ÇARE OLMUYOR, YENİ SORUN ALANLARI OLUŞTURUYOR'
Doğan, Kürt sorununun tek tek partilerin seçmenlerini değil 86 milyonu ilgilendirdiğini belirterek, süreci "Hepimizin eşit hissettiği, hepimizin ilişkilerinin yeniden düzenlendiği bir fırsat" diye tanımladı. 11. Yargı Paketini eleştiren Doğan şunları söyledi: "Yargı paketlerine sığdırılamayacak kadar çok önemli konu başlıklarını, hayati meseleleri yargı paketleri üzerinden takip ediyoruz. Mevcut sorunları çözmek için getirilmesi gereken paketler ne yazık ki bu sorunlara deva olabilecek şekilde düzenlenmiyor. Çare olmuyor, yeni sorun alanları oluşturuyor. Yeni eşitsizlikler yaratıyor. 11. Yargı Paketi de bu açıdan baktığımızda hakikaten kötü bir örnek teşkil etti. Covid düzenlemesi adeta bir hukuk krizi haline geldi. Yine eşitsizlik dolayısıyla adalet vaadi yerine gelmedi. Toplumun adalet duygusu bir kez daha incindi. Siyasi tutsakları kapsamadı. Onlar görmezden gelindi. Hiçbir yargı paketi adalet ve eşitlik sunmadı bugüne kadar Türkiye'de. Bundan sonra sunmasını en azından temenni ediyoruz. 11. Yargı Paketi tüm tartışmalara rağmen geçti. Önümüzdeki günlerde yapılacak hukuki ve yasal düzenlemelerle, bahsettiğimiz tüm bu eşitsizliklerin, adaletsizliklerin ve antidemokratik uygulamaların giderilmesini bekliyoruz. Bunun için mücadele edeceğiz."
'DEMOKRATİK BİR SURİYE İÇİN DİYALOG VE MÜZAKERE YÖNTEMİ ESAS ALINMALI'
Doğan konuşmasında, Suriye'deki gelişmelere de değindi. 10 Mart Mutabakatı ile ilgili çeşitli tartışmalar ve açıklamaları takip ettiklerini, aynı zamanda diplomatik görüşmeler yaptıklarını söyleyen Doğan, demokratik bir Suriye'nin Ortadoğu ve Türkiye'de demokratikleşmeye katkı sunacağını belirtti.
"SDG ve Şam arasında diyalog, aynı zamanda Türkiye ile diyalog ve temastır. Sorunları ancak konuşarak çözebiliriz. Tehdit olarak ifade edilen konular ve konu başlıkları ancak diyalog yoluyla çözülebilir. Bir fırsata dönüştürülebilir diyalogla. Tehdit olarak görünen esasında tehdit teşkil etmeyen konular bunlar. Başta SDG ile görüşmek, diyalog kurmak, temas kurmak ve sorunları diyalog yoluyla çözmek gibi" sözleriyle değerlendirmelerine devam eden Doğan, Türk devletinin Suriye'de yapıcı oynaması beklentilerini dile getirdi. Aleviler, Dürziler ve Kürtlerin diken üstünde yaşamaması gerektiğini kaydeden Doğan, Suriye'nin çok kültürlü, çok kimlikli yapısını yok sayan, katı merkeziyetçiliği dayatan modelin çözüm olmadığını söyledi.
SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI: GELİN SÜRECİ HEP BİRLİKTE OMUZLAYALIM
Süreci sabote etme amaçlı provokatif girişmelere bir kez da değinen Doğan, bu girişimlerin başarısız olacağını söyledi. Doğan tüm siyasi partilere ve Türkiye kamuoyuna, "Gelin, bu süreci hep birlikte omuzlayalım. Artık bu sürece karşı kategorik bir biçimde pozisyon alanlara hep birlikte yanıt verelim" çağrısında bulundu.
'LEYLA ZANA KÜRT OLDUĞU İÇİN HEDEF ALINDI'
Leyla Zana'ya tribünlerden yönelik ırkçı, cinsiyetçi saldırılara da değinen Doğan, "Bunu herhangi bir küfür ya da tezahürat deyip geçiştiremeyiz. Evet, konumuz tribünlerde yankılanan sloganlar. Daha önce nasıl Beyaz Toros tesadüfen seçilmediyse, bu defa da Leyla Zana ismi tesadüfen seçilmedi. Tribünlerde yaşananları kötü tezahürat, çirkin söz, kötü söz deyip geçiştiremeyiz. Bu, ırkçılık, adını koymak gerekir. Bu, cinsiyetçilik, adını koymak gerekir. Leyla Zana Kürt olduğu için hedef alındı. Leyla Zana, Kürtlerde temsil ettiği değerler dolayısıyla hedef alındı. Bunu yalnızca onun şahsına dönük bir hedef alma olarak değerlendirmemek gerekir. Hamasetten, kandan, çatışmadan beslenenler kesinlikle kaybedecekler. Ancak gelin, onlara karşı birlikte mücadele edelim, sesimizi birlikte yükseltelim. Kime yapıldığına bakmadan ırkçılığın karşısında duralım. Kime yapıldığına bakmadan cinsiyetçiliğin karşısında duralım. İnsan hakkı savunuculuğu, demokratlık, barış istemek, barış için mücadele etmek, hak savunucusu olmak bunu gerektirir" dedi.
Doğan, Gözde Şeker'in de gazetecilik yaptığı için hedef alındığını belirterek, "Tabii ki kadınların seçilmesi tesadüf değil. Bunun da gayet farkındayız. Buna karşı da hem mücadelemizi hem dayanışmamızı sürdüreceğiz" diye konuştu.
Ekmek ve Barış Kampanyası kapsamında Diyarbakır İstasyon Meydanında 4 Ocak günü düzenleyecekleri "Umut ve Özgürlük Mitingine" katılım çağrısında bulunan Doğan, Regaip Kandilini, Noel ve Yaldo bayramlarını kutladı.
KOBANÊ DAVASI TUTSAKLARININ YENİ YILA GİRMEDEN BIRAKILMASINI İSTEDİ
AİHM ve AYM kararlarına rağmen Kobanê kumpas davası tutsaklarının serbest bırakılmamasına tepki gösteren Doğan, "Hala Demirtaş, Yüksekdağ ve Kobanê kumpas davası tutsaklarının neden içeride olduklarına dair hukuken yanıt verilemiyor. Bunu bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanı sayın Yılmaz Tunç'a da sorduk. Ne bekleniyor? Bir dakika dahi içeride kalmaları hakikaten anayasal olarak suç teşkil ediyor. Bir darbe anayasasının bile gerekleri yerine getirilmiyor. Biz bu yeni yıla arkadaşlarımızla, özlediklerimizle, hasret kaldıklarımızla birlikte girmek ve onlarla mücadelemizi güçlendirmek istiyorduk. Bunu hala istiyoruz, temenni ediyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz. Yeni yılda yalnızca eşitliğe, adalete, özgürlüğe dair konuşmak istiyoruz. Umalım böyle olsun" dedi.
Roboskî katliamının üzerinden 14 yıl geçtiğini hatırlatan Doğan, "Yüzleşmeyince, gerçekler açığa çıkarılmayınca, cezasızlık ortadan kaldırılmayınca ne yazık ki bunların tekrarları yaşanıyor" dedi. Doğan, 28 Aralık günü Roboskî'de olacaklarının bilgisini verdi.
Doğan açıklamasının ardından basının sorularını yanıtladı. MHP'li Feti Yıldız'ın, anadilinde eğitim, anayasa değişikliğinde ilk dört maddenin değişmeyeceği, yeni bir terörle mücadele yasası hazırlığı ve "terörü" bitirme açıklamaları hatırlatılarak, "Peki, neyde ve nasıl ortaklaşılacak" sorusu yöneltilen Doğan, "Biz kırmızı çizgilerle masaya gitmek yerine, olurlarla masaya gitmek gerektiğini düşünüyoruz" yanıtını verdi. Tüm siyasi partilere, "Gelin, kırmızı çizgiler yerine barış hukukunu ortaya koyalım" çağrısında bulunan Doğan, PKK'nin aldığı stratejik karara, dönüşüme verilmesi gereken yanıtın da stratejik olması gerektiğini söyledi.