DEM Parti TTB ve TMMOB'u ziyaret etti

DEM Parti Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı görüşmelerine bugün TBB ve TMMOB ile sürdürdü.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın ardından siyasi parti, demokratik kitle örgütleri ve sendikalara yaptıkları ziyaretler kapsamında Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Türkiye Makine Mühendisleri Odaları Birliği (TMMOB) Genel Merkezini ziyaret etti.
Hatimoğulları'nın yanı sıra Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Türkdoğan, Urfa Milletvekili Mithat Sancar ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) EŞ Genel Başkanı Sultan Özcan'dan oluşan heyeti, TBB Başkanı Av. Erinç Sağkan, TBB Genel Sekreteri Erdem Emekçi, TBB Başkan Yardımcısı Bahar Gültekin Candemir, TBB Saymanı Erhan Toprak, TBB Yönetim Kurulu üyeleri Melih Yardımcı, Nazım Dilek, Ali Bayram karşıladı.
SAĞKAN: EVRENSEL HUKUK İLKELERİ TEMELİNDE DEĞERLENDİRECEK
Görüşme sonrası yapılan açıklamada ilk sözü alan Sağkan, TBB'nin insan haklarını, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi temel aldığını belirterek, "Bu yaklaşımla TBB, toplumsal barışın hukuk zemininde güçlendirilmesini savunmaktadır. İlk sırada atılması gereken adımları milletin egemenliğinin tecelli ettiği Meclis çatısı altında siyaset kurumunun olabildiğince geniş katılımıyla yürütülmesi ve olabildiğince atılacak adımlardan kamuoyunun ve demokratik kitle örgütlerinin doğru şekilde, şeffaf bir biçimde bilgilendirilmesinin öneminin altını çizmek istiyoruz. Bu kapsamda atılacak adımlar tabi ki yarım asırlık bir birikimiyle Türkiye'de hukukun üstünlüğünü, demokrasi ve insan haklarını savunan TBB tarafından evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde değerlendirilecek ve kurumumuzun görüşü de kamuoyuyla paylaşılacaktır" dedi.
HATİMOĞULLARI: ADALET TECELLİ ETMELİ'
Ardından konuşan Tülay Hatimoğulları, "Bizler gelişmeler hakkında kendileriyle bazı bilgileri paylaştık. Onların çok önemli görüşleri, önerileri ve değerlendirmeleri aldık. Barolar Birliği Türkiye açısından, hukuk açısından çok önemlidir. Tam da uğruna mücadele verdiğimiz bir demokratik toplum ve hukuk devletinin inşası açısından çok önemli bir adresteyiz. Bu bakımdan kendilerinin barışın toplumsallaşması açısından demokratik bir toplumu hep beraber inşa edebilmek bağlamında ve bir hukuk devletinin inşası bağlamında hukukun gerçek yaşamda karşılık bulması ve yaşatılması bağlamında çok önemli ve verimli değerlendirmelerimiz oldu. Bizlerin en büyük amacı gerçekten adaletin her yerde tecelli etmesidir. Yine en önemli temennimiz yargı mensuplarının hiçbirinin hiç kimse karşısında önlük iliklememesi. Bu bizim açımızdan çok önemli ve biz demokratik bir toplumun inşasıyla her şeyin hukuk zemininde konuşulduğu bir dönemin inşasıyla bunları başarmamız mümkün. Kürt sorununun şiddetsiz ve çatışmasız, hukuki ve siyasi bir zeminde çözülmesi başta olmak üzere Türkiye'nin yaşadığı bütün Demokrasi sorunlarını çözümü için bizler barışın toplumsallaşmasını ve demokratik dönüşümü önemsiyoruz. Bu bağlamda gerçekleştirdiğimiz görüşme çok önemliydi. Bir kez daha TBB başkanına teşekkürlerimizi sunuyoruz" ifadelerini kullandı.
KORAMAZ: BARIŞ ORTAK BİR TALEP
Heyetin bir sonraki durağı TMMOB Genel Merkezi oldu. Heyeti, TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz ve merkezi yönetim ve Bağlı Odaların yönetim kurulu üyeleri karşıladı. Görüşme sonrası açıklama yapan TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, barış talebinin herkesin ortak talebi olduğuna vurgu yaparak, "Her ortamda dile getirdiğim üzere biz barıştan yana bir örgütlenmeyi esas alıyoruz. Biz halkların kardeşliğinden yana ve sadece bölgemizde değil dünyada da barış isteyen bir örgütlenmeyi esas alıyoruz. Süreci kim başlatırsa başlatsın, süreci başlatanların niyetlerinden, kimliklerinden, kişiliklerinden ve beklentilerinden uzak bir şekilde biz sürece olumlu yaklaşıyoruz ve bu sürecin barıştan yana bir şekilde şekillenmesi için umut ediyoruz. Fakat birtakım endişelerimiz de var ve heyete bunları da belirttik. Kendilerine de belirttiğimiz üzere barış, ancak demokratik koşullarda yaşama geçirilebilir" ifadelerini kullandı.
'DEMOKRATİK BİR ÜLKEYİ HEP BİRLİKTE KURABİLİRİZ'
Sürecin Ortadoğu'da yaşanan birtakım gelişmelerle paralel bir şekilde yürütüldüğüne de dikkati çeken Koramaz, "Biz sadece kendimiz için değil tüm dünya halkları için barış istiyoruz. Suriye'de yaşanan o cihatçı yönetimin Suriye halkına karşı Alevilere karşı yürüttükleri saldırıyı ve neredeyse bir soykırıma varan uygulamaları da şiddetle kınıyoruz. Bu sürecin de takipçisi olacağımızı belirttik. Endişemiz şudur barış mutlaka sağlanmalı ama bu süreç Türkiye'de demokrasinin gelişmesi önünde en büyük engel olan mevcut rejimin, ki bu rejim tamamen kontrol altına almış Meclis'i etkisiz kılan ve eleştiren bir rejimdir. Söz söyleyen herkesi susturan ki bizim yöneticilerimiz biliyorsunuz bin 58 gündür anayasal görevlerini yerine getirdikleri için Gezi'de yapılaşmaya, Taksim'in imara açılmasına karşı çıktıkları için bin 58 gündür haksız hukuksuz bir şekilde hapishanelerde tutuluyor. Yine birçok gazeteci, milletvekili, siyasi de aynı durumda ve umarız bu süreç demokratik bir ülkeye vesile olur. Barış ve demokrasiyi birlikte getirebiliriz, eşit, özgür, bağımsız ve demokratik bir ülkeyi hep birlikte kurabiliriz" dedi.
'BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM İNŞASI ORTAK KAYGIMIZDIR'
Hatimoğulları ise TMMOB yöneticilerini Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı hakkında bilgilendirdiklerini, beraber değerlendirme yaptıklarını ve kaygılarını dinlediklerini aktararak, "Barış ve demokratik toplumu inşa etme kaygımız kesinlikle ortaktır. Türkiye'nin bugüne kadar antidemokratik bir biçimde yönetilmiş olması, yargının anti demokratik uygulamalar için bir sopa olarak kullanılması hiçbirimiz tarafından asla kabul edilemez. Bugün bizler bu toplantıyı gerçekleştirirken, Sayın Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının İptal edildiğini duyduk. Bu yargı eliyle ve üniversite yönetimlerine uygulanan baskı eliyle işlenen bir darbedir. Bunu kabul etmek mümkün değildir! Bu uygulamanın demokratikleşme ile bağdaşan hiçbir yanı yoktur" diye konuştu.
'BARIŞ GÜVERCİNLERİMİZİ SAYGIYLA ANIYORUM'
TMMOB'un demokrasi ve barış mücadelesini en güçlü şekilde veren kurumlardan biri olduğu vurgusunu yapan Tülay Hatimoğulları, "10 Ekim'de barış mitingi barışı amaçlamıştı ama barışı kana buladı. Ben burada, TMMOB'nin çatısı altında, yitirdiğimiz bütün barış güvercinlerimizi bir kez daha saygıyla anıyorum. Bizim coğrafyamızda, Türkiye'de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir zeminde çözülmesine çok ihtiyacımız var. Ortadoğu'da her yerin kan gölüne döndüğü ve emperyalist güçlerin dünya düzenini yeniden şekillendirdiği yine bizlerin burada kanına, canına, evine ve yurduna mal olan ağır bedeller ödediğimiz bir coğrafyanın çocukları, siyasetçileri ve mücadelecileri olarak barış çağrımızı hem Türkiye için hem de Ortadoğu için hep birlikte bir kez daha yapıyoruz. Bugün yaşanan anti demokratik uygulamaların içinde başta meslek odaları olmak üzere; Bütün demokratik kitle örgütlerinin kendi alanlarının sınırlandırıldığından ve bunların yasayla ya da fiili olarak sınırlandırdıklarının farkındayız. Bugün TMMOB'ye bağlı odalar ve meslek odaları yapı denetiminde daha aktif çalışma yürütebilmenin olanaklarını bulsaydı biz 6 Şubat depremini yaşamayacak ve 10 binlerce canımızı kaybetmeyecektik" ifadelerini kullandı.
'BU ÇAĞRI MÜCADELENİN ÖNÜNÜ AÇACAKTIR'
Öcalan'ın yaptığı çağrının demokrasi güçleri ve emek meslek örgütlerinin örgütlenmesi açısından da önemli fırsatlar doğuracağına inandıklarına işaret eden Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Bu çağrı, kadın hareketinin önünün daha güçlü açılacağına inanıyoruz. Çünkü silahların sustuğu bir yerde, demokratik siyaset daha güçlü konuşulacaktır. Demokratik siyaset, demokratik toplumu daha güçlü bir biçimde inşa edecektir. Bizler bu çağrıyı bu şekilde ele alıyoruz ve bütün Türkiye'deki demokrasi güçlerince bu çağrının barış ve demokratik toplum zemininde sahiplenilmesinin çok önemli olduğunu vurguluyoruz. Barışa en çok ihtiyaç duyanlar, barışı en çok dillendirmesi gerekenlerdir. Yine barış mücadelesini en çok yürütmesi gerekenlerdir. Bu anlamıyla değerli oda başkanlarıyla çok kıymetli görüşme ve değerlendirmeler yaptık, ben bir kez daha hepinizin huzurunda kendilerine çok teşekkür ediyorum."