Diyarbakır ve Hakkari'de 'kayıplar bulunsun, failler yargılansın' eylemleri
![](/Uploads/HaberFoto/etha-20241214-amed-827hafta.jpeg)
Diyarbakır'da 826., Hakkari'de 153.'sü gerçekleşen kayıp eylemlerinde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebi yinelendi.
Diyarbakır ve Hakkari'de düzenlenen kayıp eylemlerinde, kayıp yakınlarının taleplerinin kabul edilmesi istendi.
DİYARBAKIR
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla 826. eylemini gerçekleştirdi. Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkındaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eyleme kayıp yakınlarının yanı sıra insan hakları savunucuları katıldı. Eylemde kaybedilenlerin, faile meçhul cinayetlerde katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Bu haftaki eylemde Urfa'nın Siverek ilçesinde 6 Aralık 1993'te gözaltında kaybettirilen Hüseyin Taşkaya'nın hikayesi okundu.
Hüseyin Taşkaya'nın hikayesini İHD Yönetim Kurulu üyesi Ali İhsan Demirtaş okudu. Urfa'nın Siverek ilçesinde yaşayan Hüseyin Taşkaya'nın müteahhit olduğunu ve orada 1990'larda Bucak Aşireti tarafından yapılan hak ihlallerini eleştirdiğini kaydeden Demirtaş, Taşkaya'nın hem güvenlik güçlerinin hem de Bucak Aşireti'nin hedefi haline geldiğini belirtti. Demirtaş, "Baskı ve tehditlerin yoğunlaşması üzerine ailesini İstanbul'a taşıdı. Kendisi de işlerini toparlamak amacıyla amcasının evinde kalmaya başladı. 6 Aralık 1993 tarihinde, amcasının Siverek'in Bağlar Mahallesindeki evine 30 araçlık bir konvoyla gelen askerler, polisler ve Bucak aşiretine mensup korucular Hüseyin Taşkaya'yı gözaltına aldı. Onu askeri araca bindirerek götürdü. Ailesi, Hüseyin Taşkaya'yı sormak için jandarmaya, emniyete, savcılığa ve valiliğe başvurdu. Askeri yetkililer gözaltından kısa bir süre sonra Taşkaya'nın polise teslim edildiğini iddia etti. Emniyet ise 'Bizde yok, Sedat Bucak'a sorun' diyerek sorumluluktan kaçındı. Dönemin DYP milletvekili, aşiret reisi ve korucu başı Sedat Bucak, 'Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş; bundan sonra haberimiz yoktur, devlet biliyor' dedi. Ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldı, Hüseyin Taşkaya'dan bir daha haber alınamadı. Siverek Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın soruşturulması ve suçluların cezalandırılması yönündeki görevini yerine getirmedi. Hüseyin Taşkaya'nın akrabalarının ve bütün mahallelinin tanıklığında gözaltına alınmasını 'ailenin soyut iddiası' olarak değerlendirdi ve dosya takipsizlik kararı verilerek, kapatıldı" dedi.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu
HAKKARİ
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 153. haftasında Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağında bir araya geldi. Eylemde, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı ve kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi katılım sağladı. Bu haftaki eylemde, 10 Mayıs 1994 yılında Ankara Selanik caddesinde kaçırılan ve katledilmiş bedeni Kırıkkale İl sınırları içerisinde bulunan Hakkarili iş insanı Namık Erdoğan'ın failleri soruldu.
Basın metnini İHD şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz okudu. Çapraz, "8 Mayıs 1994 günü iş yerinden ayrıldı. Ankara Selanik caddesindeki bir lokale geçti. Saat 20.30 civarında lokalden ayrılan Namık Erdoğan evine bir daha dönmedi. Hakkarili Kürt bir bürokrat olan Namık Erdoğan, sağlık bakanlığı bünyesinde yapılan ihalelerde bazı usulsüzlükler tespit etti ve akabinde bu ihaleleri iptal ettirdi. 10 Mayıs 1994 günü Kırıkkale sınırları içerisinde katledilmiş bedeni bulundu" dedi.
Kırıkkale Savcılığı tarafından o dönemde Namık Erdoğan'ın eşi Nuran Erdoğan'ın şikayeti üzerine bir soruşturma başlatıldığını söyleyen Çapraz, soruşturma kapsamında Mehmet Ünlü, Haluk Kırcı, Bilal Demirbağ, Menşure Sümer, Veysel Özsoy, Ünal Sümer, Mustafa Azılı, Mehmet Aydoslu'nun isimli kişilerin ifadelerinin alındığını söyledi. Soruşturma kapsamında Başsavcılığın 11 Şubat 1999'da görevsizlik kararı verdiğini hatırlatan Çapraz, "Aile avukatları bunun üzerine dosyayı Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı'na gönderdi. DGM Başsavcılığı da 23 Eylül 1999'da sekiz şüpheli hakkında 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturma' suçlamasıyla yaptığı soruşturmanın ardından takipsizlik kararı verdi. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı'nın cinayetin üzerinden 17 yıl geçtikten sonra Namık Erdoğan'ın cesedinden çıkan kurşunları balistik incelemeye gönderilmesi, cinayetin üstünün nasıl ustalıkla örtüldüğü önemli bir not olarak hafızalarda kaldı" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın ölümüyle Türkiye'de işlenen faili meçhul cinayet faillerinin olayların üzerilerinin örttüğünü söyleyen Çapraz, "Bu cinayetlerin devlet yetkilileri tarafından işlendiği de gözler önüne sermektedir. Cürüm işlemek için kurulan silahlı örgütün faaliyetleri kapsamında Namık Erdoğan'ı katletme suçundan yargılanan 17 devlet görevlisi yargı eli ile aklandı, zorlama bir beraat kararı ile tüm hukuk kaideleri yerle bir edildi. Her ne kadar yargı erki işlenen bu cinayetlerin sümenaltı edilip, zaman aşımına götürme gayreti içinde olsa da bizler Namık Erdoğan şahsında tüm kayıplarımız için adalet aramaya devam edeceğiz. Gözaltına alınıp katledilen Namık Erdoğan ve tüm kayıplarımız için meydanlarda sesimizi yükseltmeye ve sevdiklerimiz için meydanlarda haykırmaya devam edeceğiz" dedi.
Açıklama oturma eylemiyle son buldu.