Duygu Tuna: Kadın devriminin yarattığı gücü görmek için çıktı yola

Kendine has radikal yanı vardı ve kendinden ödün vermiyordu. Çünkü belki de yeterince vermişti. Kendisini çok sevdiği kadar sevgisini de belli etmek isterdi. Kendi için yaptığı her şeyi yoldaşları için de yapardı, kimi zaman bir yoldaşının güzel bir kıyafet giyinmesi için tüm dolabındaki kıyafetleri çıkarır, kimi zaman evini açıp rahat ettirmeye çalışırdı. Kimi zaman vurulan bir yoldaşı için hastane koridorunda sabahlar, kimi zaman gizli gizli okey oynamak için masalar kurardı. Sevdiği insanlarla her koşulda birlikte olmayı severdi.
Saçlarını çok severdi; dalgalı uzun saçlarını dümdüz yapıp, açıp savurmayı çok severdi. Saçlarını, rüzgarın savurmasını isteyerek yolculukta hep cam kenarında otururdu. Öyle çıktı Kobanê yoluna Duygu. Suruç'ta Amara Kültür Merkezi'nin bahçesinde basın açıklaması yapıldığı esnada gerçekleştirilen bombalı saldırıda Duygu, o saldırgana engel olmaya çalışan ilk kişilerdendi. Yaşanan katliamın tanıkları bahsetti Duygu'dan, arkası dönük olmasına rağmen saçlarından tanıdıklarını söylediler.
YAŞAMININ HER ANINI EMEKLE VAR ETTİ
Duygu Tuna, 36 yaşındaydı Kobanê'ye gitmek için yola çıktığında. Daha yolun yarısı dedikleri yaştaydı ama çok şey sığdırmıştı hayatına. Dersim'in Nazimiye ilçesinde emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi ve babası o küçük yaştayken ayrıldı, ara sıra babasının yanına gitse de halasının yanında kalmak istedi. Annesini ise pek tanıyamadı, halası ile birlikte büyüdü Duygu. Aşık olup evlendi ama evliliği istediği gibi yürümedi. İlişkisinde erkek egemenliğini ağır bir biçimde yaşadı. Ancak bu duruma katlanmak zorunda olmadığının farkına vardı ve yaşamını değiştirmeye karar verdi. Toplumsal yaşamda onu bugüne kadar var eden herkesi karşısına alması gerekse de, o kendi yaşamını tercih etti. Yaşamının her anını emekle var etti. Onu tanıyanlar hep azimli, inatçı ve mücadeleci bir kadın olduğunu anlattı. Mücadelesini hayatının her alanında verenlerdendi Duygu. Gecekonduda başlayan hayatında kendi ayakları üzerinde durmaya çalışarak yaşadı hep; birçok işte çalıştı evlere temizliği de gitti, garsonluk da yaptı. Ve hayatını kendine yettirmeyi başardı, hatta kendini de geçip başkalarının da hayatına dokunabildi.
KENDİ DE AYNI YOLLARDAN GEÇMİŞTİ
2000'li yılların ortasında kadın çalışmaları yürüten sosyalist kadınlarla tanıştı. Özellikle şiddete karşı kampanyalarda çok aktifleşti. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele edilmesi gerektiğini hep söyledi. Sosyalist Kadın Meclisleri'nin (SKM) "Kadına yönelik şiddete karşı 1 milyon imza" kampanyasının örgütleyicileri arasında yer aldı. Yoldaşları, arkadaşları Duygu'nun, kadınlara dönük gerçekleştirilen her süreçte politik anlamda kendini içinde bulduğunu söylüyor. Kadınlarla çok doğal, içten bir ilişki kurabiliyordu, özellikle şiddet gören kadınlara nasıl yaklaşması gerektiğini çok iyi biliyordu. Kadınları nasıl ikna edebileceğini, nasıl güçlendireceğini, kendi ayakları üzerinde nasıl durabileceğini hisleriyle anlatabilen bir kadındı. Çünkü kendi de aynı yollardan geçmişti. Bu nedenle çalışma yürüttüğü her alanda kadınlar Duygu'ya kendilerini yakın hissediyorlardı.
KADIN EYLEMLERİNİN VAZGEÇİLMEZ MİLİTANIYDI
Kadın özgürlük mücadelesine çok değer veren ve hayatına ona göre şekillendiren bir kadındı. SKM il yürütme görevlerini üstlendi, ESP Kartal ilçe yöneticiliği yaptı, Kobanê için yola çıkmadan önce ise HDP Maltepe İlçe Eşbaşkanıydı. Arkadaşının anlatımına göre HDP Maltepe İlçe Eşbaşkanı iken, bir gece gelen telefon ile bir kadının şiddete uğradığını öğrenir öğrenmez yola çıkıyor Duygu. O gece birçok erkek arasından şiddete uğrayan kadını çekip alıyor. Ama öyle kolay değil tabii bir kadının gece vakti gidip erkeklere karşı savaş açması, "Kadın aklınla ne karışıyorsun" diyen erkeklerden kendi de nasibini alıyor, vücudu mosmor olsa da bırakmıyor kadın yoldaşını orada. "Eğer bir kadın şiddet görmüşse Duygu o kadının yanında olmaya özen gösterirdi" diyor onu tanıyanlar. SKM'nin ya da kadın platformlarını yaptığı bütün eylemlerde Duygu'yu gördüklerini söylüyor herkes. Özgecan eylemlerinde, kızıl sopalı kadınların eylemlerine... Hep en öndeydi.
Kadın eylemlerinin vazgeçilmez militanı olan Duygu antifaşist bir kadındı. Gülsuyu Mahallesinde çetelerin ESP'ye yönelik saldırılarında mahalleye giderek inisiyatif alanların başında geliyordu. 1 Mayıslarda en öndeydi, Gezi barikatlarında elinde sapanıyla gezerdi. Barikatlarda yoldaşlarını güldürmeyi ise ayrıca severdi. Kendi ile barışık olduğu için kendisiyle dalga geçer, espriler yapardı. Gezi komününün emekçilerindendi, direnişin ardından gözaltına alınıp cinsel işkenceye maruz kalanlardandı. Erkek egemen devletin kadın yaşamına, bedenine ve mücadelesine dönük her türlü saldırısının farkındaydı ve tıpkı evliliğinde karşı çıktığı gibi hayatının her alanında bu şiddete karşı mücadele etmeye devam etti. Onu yıldırabileceklerini sandılar ama yanıldılar. Yaşadığımız toplumda kadın olmanın değersizliğinin en büyüğünü yaşadığı için kadın özgürlük mücadelesine çok güçlü inanıyordu. Kobanê'ye de kadın devrimini, o devrimin yarattığı değişimi ve değişimin gücünü görmek için de gitmek istedi.
KENDİNİ SEVERDİ, SEVDİĞİ İNSANLARLA BİRLİKTE OLMAYI DA
Kendini özgürleştirebilmiş bir kadındı. Klasik erkek egemen zihniyeti henüz aşamamış çalışma arkadaşları için "Alışılmışın" dışındaydı ve öyle olmayı da severdi. Saçlarını sevdiği kadar kendine bakım yapmayı da severdi. Güzel güzel giyinip süslenmeyi sever, tırnaklarını ojesiz bırakmazdı. Yakın arkadaşlarına onu nasıl tarif edersiniz diye sorduğumuzda, kalın halka küpelerin onu tarif ettiğini söylerlerdi. Evet halka küpelerini de çok severdi. Böyle olması bazı erkekler tarafından "olumsuz" da karşılanmıştı. Kendisine "burjuva özentisi" diyerek yaklaşan bir çalışma arkadaşına karşı geri adım atmamış, bu konuyu köklü bir tartışma zeminine çekebilmişti. Kendine has radikal yanı vardı ve kendinden ödün vermiyordu. Çünkü belki de yeterince vermişti. Kendisini çok sevdiği kadar sevgisini de belli etmek isterdi. Kendi için yaptığı her şeyi yoldaşları için de yapardı, kimi zaman bir yoldaşının güzel bir kıyafet giyinmesi için tüm dolabındaki kıyafetleri çıkarır, kimi zaman evini açıp rahat ettirmeye çalışırdı. Kimi zaman vurulan bir yoldaşı için hastane koridorunda sabahlar, kimi zaman gizli gizli okey oynamak için masalar kurardı. Sevdiği insanlarla her koşulda birlikte olmayı severdi.
'KEŞKE GİTMESEYDİ DEMİYORUM, KEŞKE O BOMBA PATLAMASAYDI'
Duygu'yu yakından tanıyan eniştesi, çocukların sevincine katkı sağlamak için yola çıktığını söylüyor. Küçücük de olsa çocuklara dair bir şey yapabilmek onun için büyük bir onurdu diyor. Eğer Kobanê'ye ulaşmış olabilseydi orada bir süre kalabileceğinden bahsediyor eniştesi, söylediği ve yaptığı her şeyin arkasında duran bir kadın olarak tanımlıyor onu. "Oradaki insanların acılarını biraz olsun dindirmek için gitmiştir" diyor.
Onu büyüten halası ise "Güler yüzlü, tatlı dilli, cesurdu. Sakin bir çocukluğu oldu. Ama haksızlığa asla gelemezdi. Dar günümüzde de, geniş günümüzde de yanımızdaydı. Yemezdi, yedirirdi, giymezdi giydirirdi. Küçüklükten beri böyleydi" diyor. Kobanê'ye gitme isteğini de Duygu'nun bu özelliğine bağlıyor. Duygu'nun 5 yaşından beri yanında olan halası; "Her şeyi söylerdi bana, muhtemelen 'Gitme' diyeceğimi düşündüğü için söylemedi" diyor ve ekliyor: "Keşke gitmeseydi diye bir şey demiyorum. Keşke ölmeseydi. Neden öldürdüler? Sadece benim Duygum gitmedi ki. Keşke orada o bomba patlamasaydı."
BİR TAZİYEYİ BİLE ÇOK GÖRDÜLER
20 Temmuz'da 2015'te SGDF'nin yürüttüğü "Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz" kampanyasına dahil olarak Kobanê için yola çıktığı dönemde HDP Maltepe İlçe Eşbaşkanı olan Duygu Tuna, Kobanê'ye varmadan Urfa'nın Suruç ilçesinde kendilerine dönük gerçekleştirilen saldırıda yaşamını yitirdi. 24 Temmuz Çarşamba günü İstanbul'da toprağa verildi. Sarıgazi festival alanında onun için açılan taziye çadırına da polis saldırdı. Yoldaşları polis tarafından abluka altına alındı, çadıra biber gazları, tazyikli su ve plastik mermilerle saldırdılar. Bir taziyeyi de çok gördüler. Çadırı paramparça da etseler, yoldaşları Duygu için Sarıgazi'de yer alan halasının iş yerinde taziyeleri kabul ettiler.
*Portre dizimiz yarın Evrim Deniz Erol ile devam edecek...
Kaynakça:
*Kobanê'ye Gitmek
*Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak