16 Mart 2025 Pazar

'Emperyalistler Sırbistan'daki rejimi açıkça destekliyor'

Sırbistan'daki mevcut rejime karşı mücadelede yer almanın komünistlerin zorunluluğu olduğunun altını çizen Sırbistan Emek Partisi, emperyalist güçlerin Sırbitan'daki rejimi açıkça desteklediğini kaydetti ve "Sırbistan, 20 yılı aşkın bir süredir geniş çaplı yolsuzluk, suç, tekelci sermaye hakimiyeti, militarizasyon ve politik otokrasi ile kuşatılmış durumdadır" dedi. 

Sırbistan'da hükümete karşı halkın öfkesi sürüyor. Geçen yıl tren istasyonundaki beton sundurmanın çökmesi sonucu 15 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Sırbistan Başbakanı faşist Milos Vucevic, istifa etmişti. Ancak ülkede protesto eylemleri sürüyor. ICOR üyesi Sırbistan Emek Partisi (Partija Rada), Sırbistan'da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Sırbistan'daki mevcut rejime karşı mücadelenin içinde yer almanın komünistler için bir zorunluluk olduğunu belirten Emek Partisi "Bunun nedeni, bu mücadelenin toplumdaki sınıf ayrımlarını daha net bir şekilde tanımlamanın bir katalizörü olması ve mevcut demokratik hareketin, sosyalist devrimci hareketin bir müttefiki olmasıdır. Sözde 'demokratik' meseleyi gündemden çıkararak, toplumun sosyal sisteminin, toplumsal normların ve ilişkilerin örgütlenmesi sorusunun yeniden canlanması için alan açılmaktadır. Biz, kısmi liberal ve burjuva demokrasisi için değil, sosyalist ve proleter bir demokrasi için mücadele ediyoruz" dedi.

'DEMOKRATİK MESELE İŞÇİ SINIFIYLA YAKINDAN İLİŞKİLİDİR'
Demokratik hareket ve demokratik meselenin işçi sınıfıyla yakından ilişkili olduğu kaydedilen açıklamada, "Mevcut hareketin ön saflarının açıkça sanayi proletaryasından oluşmadığı bellidir, ancak daha geniş anlamda hareketin ana kitlesi, farklı profillerdeki işçilerden, küçük burjuvaziden ve aydın kesimden oluşmaktadır. Aydınlar bir sınıf değildir ancak bu hareket içinde önemli bir rol oynamaktadır. Kendileri küçük burjuva ve proletarya kesimlerinden ayrılmakla birlikte, bu özel hareket içinde kendi özgül özelliklerini göstermektedir. Kitlesel katılım, örgütlenmeler ve proleter etkisi hareketin temel karakterini belirlerken, liberal talepler, yasallık ve toplumsal pasifizm küçük burjuvazinin açık işaretleridir. Hareketin ideolojik omurgasını oluşturan eğitim emekçileri ve aydınlar, iyi ve kötü, kültür ve barbarlık gibi hakim ahlaki kavramlarla daha geniş liberal ideolojik spektrumla uyum içindedir. Hareketin ön saflarında öğrenciler ve modern burjuva toplumunun kurulmasını ve istikrarı isteyen diğer aydınlar yer almaktadır. Bu, sadece Sırbistan'daki yerel bir mücadelenin haykırışı değildir, aynı zamanda Avrupa'daki orta sınıfların genel düşüşünün bir yankısıdır. Buna rağmen, bu hareketin maddi ve kültürel yoksullukla baskılanan işçi sınıfına sıçraması kaçınılmazdır. Bu nedenle, bu hareketin ülkemizin yakın tarihinin en ileri düzeyini temsil etmesi tesadüf değildir. Hareketin ana kitlesi, toplumda belirli bir rol oynayan ve kendi özgül özelliklerine sahip gençlerden oluşurken, temel gücü ise değişim ihtiyacı hisseden işçi sınıfı oluşturmaktadır. Gençliğin büyük enerjisi, nispi kültürel ve sınıf homojenliği ve liseler ile üniversitelerdeki sosyal yaşam, kitle hareketinin temel maddi önkoşulları olarak yeniden ortaya çıkmıştır" ifadeleri yer aldı. 

'REJİME VERİLEN DARBELER REFORMİST TALEPLERLE YAPILMADI'
Rejime verilen darbelerin reformist taleplerle yapılmadığı söylenen açıklamada, "Bu talepler rejim için şu an elde edilemez olsa da, kitle katılımı, örgütlenme ve şiddetin bir kombinasyonu ile verilmiştir. Şiddetsizlik çağrılarına rağmen, öğrenci hareketi neredeyse askeri bir disiplin ve örgütlenmeyle öne çıkmıştır. Eylemin ana yöntemi olan yol kesmeler, pasifizm değil, rejimin pozisyonlarını reddetme eylemi olmuştur. Üniversitelerdeki rejim etkisi, bu sefer meclisler biçiminde hayata geçirilen geniş demokrasi kurumlarıyla kırılmıştır. Bu nedenle, örgütsel ve politik düzeyde, kitle örgütlenmesi ve demokratik merkezcilik kombinasyonunun hala geçerli olduğu kanıtlanmıştır. Üniversitelerdeki geniş demokrasi kurumları, fakülteler arasındaki daha güçlü bağlarla tam ve doğru formunu bulabilir. Bu durumda, Sırbistan liberalizminin denizinde bir politik ada olarak durabilirler. Bu hareket, sadece tarihsel işçi hareketini hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda o hareketin mevcut tarihsel koşullardaki bir tür resmi tezahürüdür. Taktiksel ve programatik tüm reformist hatalar, yalnızca bebeklik hataları olarak eleştirilebilir ve tarih süreci bu hataları er ya da geç silecektir" denildi.

'POLİTİK MÜCADELE YASAL İŞLEYİŞLE SINIRLI TUTULAMAZ'
Bunların marksist leninistlerin dilek listesi değil, nesnel bir gerçekliği olduğu vurgulanan açıklama şöyle devam etti: "Yolsuz bir mafya rejimi, kendi otokratik izleriyle şu anda büyük çok uluslu sermayenin ve yerel oligarkların siyasi temsilcisi olarak hareket etmekte ve bu durum, ekonomik tekelin unsurlarını da içermektedir. Bu sınıfın silahlı desteği, suç yapıları ve askeri ile polis organlarının bazı bölümlerinden oluşmaktadır ve bu kesimler, alıcı pozisyonlarından ötürü tam olarak güvenilir değildir. Bu nedenle, bu rejim şu an için çok uluslu sermayenin bekçisidir ve politik anlamda çöküşü, işçi hareketinin yeniden doğuşu için bir zafer anlamına gelir. Rejimin çöküşü, aynı zamanda tüm burjuva partilerini, yerli ve yabancı sermayeye karşı 'yurtseverlik' ve ulusal kaynakların savunması gibi temalarla konumlarını daha net bir şekilde belirlemeye zorlayacaktır. Aynı zamanda, tüm alıcı elitlerin bir tarafta birleşmesi, en kötü türdeki siyasi bir tiranlık olarak işaretlenmelidir ve bu tiranlık, aynı muhalif ve liberal partiler tarafından dayatılacaktır. Liberal faşizmin dönemi, tüm Avrupa'yı kapsamak zorundadır ve bu süreç, imparatorluk merkezinin kalbinden çok, Balkanlar'da daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bu yüzden, bizim için, bir parti olarak, mevcut hareketin önemini anlamak ve gençler, ilerici aydınlar ve işçi sınıfı arasındaki konumlarımızı kazanmak çok önemlidir. Zira ekonomik anlamda, büyüme eğilimi olan tek sınıf işçi sınıfıdır ve bu mücadelede merkezi bir yer tutmaktadır. Politik mücadele sadece mevcut kurumların varlığı ve yasal işleyişiyle sınırlı tutulamaz; aynı zamanda bu kurumların niteliği meselesine de odaklanılmalıdır.

'TARİHİ BİREYLER DEĞİL SINIFLAR YAPAR'
"Ve işte tam da bu, kurumların niteliği meselesi, biz komünistler ve sınıf bilinciyle hareket eden işçiler ile liberaller, faşistler ve milliyetçiler arasındaki bölünme noktasını oluşturacaktır. Eşitlik yanılsaması, hangi yönetim biçimi benimsenirse benimsensin, ancak egemen sınıfın uğradığı darbelerden toparlanmaya ihtiyacı olduğu süre boyunca var olacaktır. Biliyoruz ki, tarihi bireyler değil, sınıflar yapar. Mevcut durum, uzlaşmaz sınıf çelişkilerinin bir ürünüdür; başka türlü olamaz. Gücün değişmesiyle, hiçbir sınıf köklü şekilde kaybolmaz ya da tarih sahnesinden silinmez. Ancak bu sürecin sonunda, tekeller ciddi bir darbe alacak ve işçi sınıfı ile küçük burjuva tabakaları, örgütlenme deneyimi kazanacaktır. Gelecekteki gelişmeler açısından önemli etkiler yaratabilecek birkaç olgu ortaya çıkmıştır. Sırbistan'da ve yurt dışında birçok kişi, bu hareketi burjuva ya da toplumsal açıdan belirsiz olarak değerlendirmektedir. Ancak bu doğru değildir. Her büyük toplumsal hareket gibi, Sırbistan'daki hareket de farklı sınıfları seferber etmiştir.

'BOSNA'DAKİ HAREKETİN DEVRİMCİ ÖZNESİ EKSİKTİ'
"Bu hareketin 2014 Bosna hareketiyle bazı farkları bulunmaktadır. Bosna'daki hareket daha belirgin bir sosyal karakter taşımaktaydı, ancak devrimci bir özne eksikti. Bugünkü hareketin de belirgin bir politik önderliği yoktur. Ancak nispeten yüksek bir örgütlenme düzeyine sahiptir ve toplumsal karakteri giderek daha belirgin hale gelmektedir. Ayrıca, Sırbistan'daki politik atmosfer milliyetçilikle yoğun bir şekilde yoğrulmuştur; hem rejimin hem de muhalefetin saflarında milliyetçi söylemler hakimdir. Ancak halkın genelinde milliyetçilik ideolojisi, seferberlik açısından zayıf kalmaktadır. Sokaklarda varlık gösterse de, bu daha çok yüzeysel bir olgudur ve gerçek bir politik güç olarak kendini ortaya koyamamaktadır. Başlangıçta hareketin yalnızca liberal, sivil ve anayasal talepleri vardı. Anayasal taleplerin (anayasanın yeniden yürürlüğe konması ve uygulanması) öne sürülmesiyle, milliyetçi kesimler hareketin içine 'Kosova meselesi'ni dahil etmeye çalıştı. Ancak bu girişim, hareket tarafından siyasi olarak reddedildi. Hareketin milliyetçi bir politik hattı bulunmamaktadır ve hatta Kosova meselesi, hareketin temel gündemi olarak görülmemektedir. Hareketin asıl odak noktası, rejime ve genel olarak burjuva partilerine karşı durmaktır. Hareketin temel dinamiğini öğrenciler oluşturmaktadır. Toplumsal bir tabaka olarak öğrencilerin belirli bir politik potansiyeli vardır. İşçiler ise daha çok çeşitli ekonomik sektörlerden gelerek kitlesel katılım sağlamaktadır. Öğrenci hareketi, ister proletaryan ister burjuva temelli olsun, açıkça liberal ve reformist amaçlara sahiptir. Bunun temel nedeni, kitlelerin hala devlet iktidarının yalnızca halktan çalındığına inanmasıdır. Bu inanç, burjuvazinin yıllarca süren propaganda çalışmalarıyla inşa edilmiştir.

'DÜZEN KARŞITI BİR KARAKTER TAŞIMAKTADIR'
"Dolayısıyla, hem iktidar hem de muhalefet partilerine karşı duyulan derin hoşnutsuzluk, hareketin temel niteliğini ortaya koymaktadır. Hareket, yalnızca rejim karşıtı değil, aynı zamanda genel olarak düzen karşıtı bir karakter taşımaktadır. Bu durum, emperyalist güçlerin tutumuyla da doğrulanmaktadır. Emperyalistler, Sırbistan'daki rejimi açıkça desteklemektedir ve bu rejim, şu anda Sırbistan'daki en güçlü siyasi kaledir. Sırbistan, 20 yılı aşkın bir süredir geniş çaplı yolsuzluk, suç, tekelci sermaye hakimiyeti, militarizasyon ve politik otokrasi ile kuşatılmış durumdadır. Ekonomik koşullar giderek kötüleşmektedir ve ülkedeki politik istikrarı ayakta tutan iki temel unsur bulunmaktadır: Çok uluslu sermaye eliyle yürütülen hızlı sanayileşme ve işçi göçü. Sanayileşme ve altyapı yatırımları, rejimin siyasi ve propaganda mekanizmasının en önemli dayanak noktalarını oluşturmaktadır."