25 Eylül 2025 Perşembe

ESP Eş Genel Başkanı Aktaş: Evde, sokakta, hapishanede mücadeleyi sürdüreceğiz

ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, 8 aylık tutsaklığın ardından ev hapsi kararıyla serbest bırakıldı. ETHA'ya konuşan Aktaş, AKP-MHP iktidarının yeni bir Gezi ayaklanması ve Kobanê serhildanı beklentisinin yüksek olduğu bir dönemde tutuklandıklarını belirterek, 19 Mart ayaklanması sürecine işaret etti. Tutuklama saldırısının özellikle sosyalist gençler ve kadınları, devrimci sosyalistleri mücadeleden tasfiye edilmesi amacı taşıdığına dikkat çeken Aktaş, sokaklarda sürdürdükleri mücadeleyi, gözaltı merkezlerine, hapishanelere taşıdıklarını, hiçbir zaman mücadeleden kopmadıklarını vurguladı.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Hatice Deniz Aktaş, 8 aylık tutsaklığın ardından 10 Eylül günü ev hapsi kararıyla tahliye edildi. Aktaş, 13 gündür ev hapsinde. Boğaziçi direnişi döneminde onlarca gence uygulanan ve o dönem çokça tartışılan ev hapsi kararları, bugün yeniden genel içtihat haline getirilmek isteniyor. Bu yöntemle devrimciler, sosyalist kadınlar mücadeleden, sokaktan koparılmaya çalışılıyor.

Aktaş, 27 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirilen ESP'nin 4. Olağan Genel Kurulu'nda eş genel başkanlık görevine getirildiği gün hedefleştirildi. Kongre sonrası gözaltına alındı, serbest bırakıldı. 21 Ocak 2025 tarihinde ise evi basılarak ESP, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) MYK üyeleri ve Özgür Genç Kadın (ÖGK) Merkezi Koordinasyon üyelerinin de aralarında bulunduğu 33 devrimci sosyalistle birlikte 24 Ocak günü tutsak edildi.

ESP'nin önceki dönem Genel Başkanlarından Çiçek Otlu da göreve getirilmesinden kısa bir süre sonra tutsak edilmişti. 26 Eylül 2016'da ESP Genel Başkanı seçilen Otlu, 22 Ağustos 217'de tutuklanarak 25 ay tutsak kaldı. ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü, 2023 yılında 5,5 ay tutsak edildi. ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş da 2021 yılında 4,5 aylık ev hapsi kararıyla eş genel başkanlık görevini yapması engellendi.

Aktaş'tan sonra ÖGK Merkezi Koordinasyon üyesi Simay Ada Kart ve ESP ve SKM MYK üyesi Ezgi Gürbüz de 8 aylık tutsaklığın ardından ev hapsi kararıyla serbest bırakıldı.

34 devrimci sosyalistin tutsak edildiği dönemi, ESP'nin neden bu kadar hedefleştirildiğini, bu saldırıda sosyalist kadınlar ve gençlerin neden özel olarak hedef haline getirildiğini evinde ziyaret ettiğimiz ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş ile konuştuk.

Aktaş'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

AKP MÜCADELE DİNAMİĞİNİ KIRMAK İSTEDİĞİ İÇİN PARTİMİZE SALDIRDI

Partinize dönük sık sık gözaltı, tutuklamalar yaşanıyor. Siz de eş genel başkanı seçildikten kısa bir süre sonra tutuklandınız. Nedir bu hedefleştirmenin nedeni?
AKP-MHP iktidarı bir sıkışmışlık içinde. İşçiler, emekçiler eskisi gibi yönetilmek istemiyor. Bu düzen karşısında başka bir mücadele alanı gelişiyor. AKP gördüğü bu mücadele dinamiğini kırmak istiyor, en başta da devrimci, demokratik güçlere, partimize saldırıyor. Bugüne kadar pek çok kez bu saldırıları yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.

Biz AKP-MHP iktidarının faşist saldırılarını, burjuva partilere doğrudan yaygınlaştırdığı bir süreçte tutuklanmış olduk. Gezi ayaklanması ve Kobanê serhildanı gibi bir ayaklanma beklentisinin olduğu bir süreçti. Tutuklanmamızdan kısa bir süre sonra yaşanan İBB operasyonunun ardından çok güçlü bir dinamik oluştu ve halk ayaklanmasına dönüştü. AKP-MHP iktidarı bu süreçte öncelikle sol sosyalist hareketin iradesini kırmak istedi. Aslında bir mücadele çizgisine yönelen bir saldırıydı. Bu saldırıyla tüm topluma gözdağı vermeye çalıştı.

19 MART AYAKLANMASI ÖZGÜR DÜNYA ÖZLEMİNİN GÜNCELLİĞİNİ GÖSTERDİ
19 Mart sürecinde özellikle genç kitlelerin geleceksizliğe, kendisine yaşam hakkı tanımayan faşist politikalara karşı çok güçlü isyanı oluştu. Bu isyan karşısında bize ve gençliğe saldırılarla beraber bu hareketi, gençliğin örgütlülüğünü, direnişini kırmaya çalıştılar. Gençlik bugün çocuk işçiliği, MESEM'lere karşı, genç kadınlar kadın cinayetlerine karşı, Rojin için mücadele ve bütün mücadele alanlarında öne çıkıyorlar. Geleceksizlik politikalarına karşı başka bir düzen ve mücadele perspektifi arıyorlar. Bizler devrimci sosyalistler olarak başka bir dünyanın mümkün olduğunu söylüyor ve gösteriyoruz. Bütün çalışmalarımızda bunu öne çıkartıyoruz. Artık eskisi gibi yaşamak istemeyen kitleler de örgütlü mücadeleye yönelmiş durumda. 19 Mart halk ayaklanmasında da bu politikalar karşısında özgür, eşit, cins özgürlükçü bir dünyanın özleminin nasıl güncel olduğunu gördük. 19 Mart sürecindeki "sandıkta değil sokakta mücadele edeceğiz" söyleminde de gördük bunu. Partimiz hiç taviz vermeyen bir mücadele hattı sürdürüyor. Bu mücadele hattını kırmanın bir yolu olarak bu saldırılar gerçekleşti.

3 GENÇ YOLDAŞIMIZ TUTUKLU, İNTİKAM SALDIRISI ALTINDA
Bize yapılan operasyonda da gördük, itirafçı saldırıları ve başka biçimlerle bizim ve genç yoldaşlarımızın iradesini kırmaya çalıştılar. Bugün hala ocak ayından bu yana tutuklu olan 3 genç yoldaşımız var. İntikam saldırısı altındalar. Çünkü en başta toplumun da en güçlü dinamiği olan kadınlara ve gençlere saldırıyor AKP-MHP faşist iktidarı. Ancak gençlik buna karşı mahkeme salonlarında mücadelelerini savunmaya devam etti, mahkeme salonlarını direniş merkezi haline getirdi. Bu direniş, mücadele, kararlılık kırılmaya çalışılıyor.

KUYU TİPİ HAPİSHANEYE SEVK İRADESİZLEŞTİRME AMAÇLIYDI
Hapishane sürecinde tecrit politikaları, kuyu tipi hapishanelere sürgün sevklerle iradesizleştirme, örgütsüzleştirme saldırısıyla karşı karşıya kaldı yoldaşlarımız. Buna rağmen kıramadıkları bir irade olduğunu, mahkeme salonlarında ve hapishanelerde mücadelelerini savunan, bundan sonra da kararlılık içerisinde olduklarını gösteren savunma, direniş var. Gördüğünüz gibi hapishanelerde, evlerde, her alanda mücadeleye devam ediyoruz.

KONGREMİZ BÜTÜN KESİMLERDEN MÜCADELECİ ÇİZGİYİ BULUŞTURDU

ESP Eş Genel Başkanı seçildiğin 4. Olağan Kongrenin yapıldığı gün gözaltına aldın, ocak ayının sonunda da tutuklandın. Tutukluluğun sürecinde ESP'nin kongresine ilişkin soruşturma başlatıldı. Partinizin önceki dönem kadın Genel Başkanı Çiçek Otlu da seçildikten sonra uzun süre tutsak edilmişti. Bütün bu tablo kadınları, özellikle de sosyalist kadınları siyasetin dışına itmeye dönük bir saldırı olduğunu gösteriyor.
Öncelikle kongreden sonra, ilk günden itibaren ciddi bir saldırı altındaydık. Kongremizi yaptığımız gün ben gözaltına alındım. Kadınların çok ciddi bir saldırıya uğradığı bir dönem başladı bizim için. Aslında mücadele tarihimizde her zaman kadınlar saldırıya uğradı. Faşist iktidarların kendilerini var etme biçimleri olarak da görüyoruz bu saldırıları.

Kongremiz bütün kesimlerden mücadeleci bir çizgiyi buluşturdu. Birleşik mücadeleye bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, birleşik mücadele hattını mesajlarıyla veren bir kongreydi. Bu nedenle bu saldırının tesadüf olmadığını düşünüyoruz.

AKP-MHP faşizmi iktidara geldiği günden bugüne sürdürdüğü kadın düşmanı politikalarına bugün "aile yılı" politikasıyla devam ediyor. Bizim kongremizde de dile getirdiğimiz kadın özgürlükçü bir mücadele perspektifimiz var. Özerk bir kadın örgütü olarak Sosyalist Kadın Meclislerimizin (SKM), kadın özgürlükçü mücadele çizgimizin ve siyasette irade olmasının, erkek egemen kapitalist sisteme karşı çok güçlü bir direniş sergiliyor olmamızın saldırılarda payı olduğunu söyleyebiliriz.

ERKEK EGEMENLİĞİNE TEHDİT OLARAK GÖRÜLÜYORUZ
Eşbaşkanlık sistemimiz, eşit temsiliyet, kadınlara pozitif ayrımcı politikamız, kadın özgürlük çizgimiz nedeniyle erkek egemenliğine karşı tehdit, tehlike olarak görülüyoruz. Siyasi iktidar siyaseti bir erkek alanı, kendini var etme biçimi olarak görüyor. Ve öncelikle kadınları bu alandan silmek, görünmez kılmak istiyor. Kobanê kumpas davası sürecinde HDP vekillerinden en başta Figen Yüksekdağ ve kadın vekillerin vekilliklerinin düşürüldüğünü, Ayşe Gökkan gibi kadın sözcülerin en başta saldırıya uğradığını gördük. Önce kadınları vurun dedikleri de bu. En güçlü dinamik olan, mücadele çizgisi içindeki kadınları kırarak toplam bir mücadelenin kırılmak istendiğini biliyoruz.

Geçmişten bugüne, Hitler'den Mussolini'ye bütün faşist iktidarların ve bugün AKP iktidarının kadınlar üzerinde benzer politikaları söz konusu. Kadın bedeni üzerinden, kadınları kamu alanından çekerek, esnek çalışma modelleriyle bugün siyasi iktidar bunu yapıyor, geçmişte de benzer biçimleri oldu. Kadınları aile içerisinde tanımlamak istiyor. Ancak biz artık aile içinde tanımlanamayacağını, kadınların siyasi bir özne, siyasetin içerisinde çok güçlü bir özne olduklarını gösteriyor, söylüyoruz. Bunun için daha çok kadınlar hedef alınıyor.

OCAK AYINDA ÇOK FAZLA KADIN YOLDAŞIMIZ TUTUKLANDI
Ocak ayındaki tutuklamada çok fazla kadın yoldaşımız vardı. SKM sözcümüz vardı, SKM MYK üyelerimiz, ESP MYK'sı içindeki kadınlar da çok büyük oranda tutuklanmıştı. Kadın mücadelesinin büyüdüğü, kadın mücadelesine ihtiyaç olduğu, "aile yılına karşı mücadele yılı" dediğimiz bir süreçte yaşandı bunlar. AKP tam da erkek egemen iktidarına karşı en büyük tehdit ve tehlike olarak görüyor. O bakımdan önce sol, sosyalist hareket içerisindeki kadınları tutuklayarak, bütün kadınlara da gözdağı vermiş oluyor.

Saymanımız Ezgi Gürbüz, Rojin'in kaybedilip katledilmesi ve kadın cinayetlerine karşı mücadelede öne çıkan genç bir kadın olan Simay Ada Kart ev hapsiyle bırakıldı. 8 ay tutuklu kaldık ve ev hapsiyle bırakıldık. Bizi serbest bıraksa da alanlardan, sokak mücadelesinden geriye çekmek istedikleri bir tabloyla karşı karşıyayız.

ŞİDDET FAİLİ ERKEKLERE TAKILACAK ELEKTRONİK KELEPÇELER KADINLARA TAKILDI
Öncelikle elektronik kelepçeyle yapıyoruz bu röportajı. Elektronik kelepçe kadınlara şiddet uygulayanlara dönük bir uygulamaydı, bunun için üretilmişti. Ama bugün kadın siyasetçilere, kadınlara uyguladıklarını görüyoruz. Bu bakımdan teşhir edilmesi ve mücadele hattı oluşturulması gerektiğini söylemek isterim.

YOLDAŞLARIMIZ İTİRAFÇILAŞTIRMA SALDIRISINI ELLERİNİN TERSİYLE İTTİ

Sen de söyledin hem tutuklanmanız hem ev hapsi kararı devrimci sosyalistleri, sosyalist kadınları mücadelenin dışına itme amacı taşıyor? Peki başarılı olabildiler mi? Nasıl bir mahpusluk yaşadınız?
Tutuklandığımız günden itibaren bir mücadele hattı çizdiğimizi söyleyebilirim. Tutuklanan arkadaşlarımız hem mahkeme salonlarında, hem hapishanelerde çok büyük bir direniş, irade sergiledi. Çok büyük bir saldırı altındaydık. Gözaltında ve hapishanede itirafçılaştırma ve çıplak arama saldırısı yaşandı. Buna karşı çok güçlü bir duruş sergiledi bütün arkadaşlarımız. Gözaltında ve hapishanede yaşanan itirafçılaştırma saldırısını ellerinin tersiyle ittiler. Sonrasında sürgün sevk yaşadık. 7 ayrı hapishaneye sevk edildik. Arkadaşlarımız kuyu tipine götürüldü. Tek başına kaldılar, çok az havalandırma hakkı tanındı. Biz buna karşı irademizle, kararlılığımızla bu mücadele çizgisini savunmaya devam ettik.

HAPİSHANE BİZİM İÇİN DİRENİŞ VE ÜRETİM ALANI
Bulunduğumuz alanlarda üretmeye devam ettik. Hapishane de bir mücadele, direniş, üretim alanı. Kitlelerin hapishane korkusunun kalmadığını, korku eşiklerinin aşıldığını da görüyoruz. Bu bakımdan güçlü geçirdiğimizi, okuyarak, biriktirerek, yazarak her anlamda iyi değerlendirdiğimizi, mücadele kararlılığımızı bilediğimizi söyleyebilirim.

Genç yoldaşlarımız ve bizler süreci her bakımdan takip ettik. Birçok tarihi olayın yaşandığı bir süreçti 8 aylık dönem.

Şimdi ev hapsindesin. Bu da bir hapislik. Evden dışarı çıkamıyorsun. Bu süreç nasıl geçiyor?
Aslında benim için yeni bir deneyim. Daha önce ev hapsi yaşamadım. Biraz deneyimleyip göreceğim. Sonuç itibariyle biz devrimci sosyalistler olarak üretmeyi, mücadeleye katkı sunmayı, direnmeyi her anlamıyla gerçekleştirebileceğimiz bir süreç olduğunu biliyoruz. Devrimci sosyalistler her yerde mücadeleyi sürdürecektir. Evde, sokakta, hapishanelerde, bulunduğumuz her yerde var olmaya, mücadeleye katkımızı sürdüreceğiz.

Buradan herkese seslenmek istiyorum. AKP-MHP faşist iktidarının kimseye yaşam hakkı tanımadığı bir süreçten geçiyoruz. Kadınlar, işçiler, emekçiler yaşam mücadelesi veriyor. Bu sadece yeni bir yaşamı kurma mücadelesi değil yani, yaşama mücadelesi aynı zamanda.

ÖRGÜTLENMEK VE MÜCADELE ETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK
Çocuk işçiliği, gençlerin geleceksizleştirildiği, toplumsal çürümenin büyük boyutlara geldiği bu süreçte bizim mücadele etmek, örgütlenmekten başka çaremiz olmadığını söyleyebiliriz.

Partimiz de bu sürece cevap vermeye devam ediyor. Sürece ancak politik mücadeleyi yükselterek, güçlendirerek cevap verebiliriz. Bizi tutuklayabilirler, biz buna karşı güçlü bir mücadele hattı geliştirebilirsek, boşa çıkartabiliriz. Zulüm oldukça, bu faşist politikalar, böyle bir düzen oldukça bizler var olmaya ve mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Nerede olduğumuz hiç fark etmez. Herkesi mücadeleye çağırıyorum. Milyonlar sokağa çıktığında milyonları tutuklayamazlar, milyonların iradesini kıramazlar. Bizim mücadelemizi kıramazsınız. Bizleri tutukladıkça halkın, kadınların, gençlerin, LGBTİ+'ların öfkesini biliyorsunuz. Çok daha güçlü bir mücadele hattı ortaya çıkıyor. Bunu 19 Mart'ta gördük. İrademizi kıramadığınız gibi çok daha güçlü bir mücadele dalgasının geldiğini ve bundan sonra da geleceğini söyleyebiliriz. Herkesi bu mücadele içinde var olmaya, katılmaya, örgütlenmeye çağırıyorum.