18 Ekim 2025 Cumartesi

ESP: Sosyalizmde ısrar etmeye devam edeceğiz

ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş ve muhabirimiz Ebru Yiğit'in ağır hapis cezaları alarak tutuklanmasına ilişkin düzenlenen basın toplantısında, rejimin saldırılarına karşı birleşik mücadele vurgusu yapıldı. ESP Eş Genel Başkanı Çepni, "En büyük gücümüz, baş eğmeyen, direnenlerdir. En büyük gücümüz devrimciler, sosyalistlerdir. En büyük gücümüz işte bu salonda yan yana gelen yoldaşlarımızdır. Bizler sosyalizmde ısrar etmeye devam edeceğiz" dedi.

Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Hatice Deniz Aktaş, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Meclis üyesi ve muhabirimiz Ebru Yiğit ve sosyalistler Mert Unay ile Nurcan Güllübudak'ın yargılandığı davada mahkemenin verdiği ağır hapis cezalarına ve Aktaş ile Yiğit'in tutuklanmasına ilişkin Beyoğlu'nda bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısına ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, editörümüz Pınar Gayıp, Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), HDK Eşsözcüsü Ali Kenanoğlu, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Genel Başkanı Mertcan Titiz, Kaldıraç Hareketi, Halkevleri, Alınteri, Devrimci Parti, Devrimci Hareket, Mücadele Birliği, Umut-Sen, Komün, Yeni Demokrasi, Özgür Gelecek, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Emek Partisi (EMEP) Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), Yeni Demokrat Kadın (YDK), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sendika.org, Partizan, Köz gazetesi, Ekmek ve Adalet Platformu, Aralık Feminist Kolektif, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Kadın Savunma Ağı, Sosyalistler Partisi (SOLDEP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), Kızıl Parti, Yeşil Sol Parti, Sosyalist Mücadele İnisiyatifi (SMİ), İşçi Demokrasisi Partisi (İDP), DKDER, Kadın Savunması ve Ayrışım Yayınları katıldı.

Gelen herkese teşekkür ederek sözlerine başlayan ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, bu birliktelikten güç aldıklarını söyledi. Böyle operasyonlarla ilk defa karşılaşmadıklarını belirten Çepni, "Bu operasyonlara tutum almaya çalışırken elbette özgünlüklerini de anlamaya çalışıyoruz. Faşizmin saldırılarıdır, olağandır demiyoruz ve her saldırıya saldırının sahipleri nasıl bir anlam yüklüyorsa biz de buradan kendimize yeni görevler çıkarmayı önemsiyoruz. Genelgeçer bir kınamadan ziyade, bu saldırıların, faşizmin sermaye egemenliğinin işçilere, emekçilere, halklara karşı saldırı konseptinin bir parçası olarak kavrayıp nasıl birlikte mücadele edeceğimizi tartışmak istiyoruz. Bu buluşma bu anlamda önemlidir ama yapacaklarımız bununla da sınırlı kalmayacaktır" dedi.

'POLİS TARAFINDAN BİR KUMPAS ÖRGÜTLENDİ'
3 yıllık bir operasyon ve yargılama süreciyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Çepni, Gazi Mahallesi'nde Deniz Aktaş ve yoldaşlarının bir parti dostunun evini ziyaret ettiği esnada bir operasyon gerçekleştirildiğini ve polisin bir kumpas örgütlediğini kaydetti. İtirafçıların da devreye sokularak o evde bir "eylem hazırlığı" olduğunun iddia edildiğini ve dosyayı şişirmek için evde patlayıcı ve silahların bulunduğunun basına servis edildiğini hatırlatan Çepni, 3 yıldır süren bu kumpas sürecinde son olarak Deniz Aktaş'ın 24 Ocak'ta gerçekleştirilen büyük operasyonda da gözaltına alınıp tutuklandığını ve eş genel başkan seçildiği kongrenin de suçlama konusu yapılarak bu dosyayla birleştirildiğini söyledi. 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin de kurduğu hükümle kumpasa son noktayı koyduğunu belirten Çepni, "Mahkemelerin sermaye devletinin aparatı olduğunu yeni öğrenmiyoruz elbette ama buna alışmadığımızın ve mücadele edeceğimizin altını çiziyoruz" dedi.

'TOPLUM ESİR ALINMAYA ÇALIŞILIYOR'
İtirafçılığın, devletin saldırı konseptinin bir parçası olarak son dönemde giderek yaygınlaştırıldığını vurgulayan Çepni, "Bu saldırılar karşısında onurlu, özgür yaşamı büyütmeye devam edeceğiz. Bu itirafçı konseptinin bir devlet projesi olduğunun, topluma yönelik bir saldırı olduğunun görülmesi lazım. Bu operasyonlarla toplum esir alınmaya çalışılıyor. Saray faşizminin son yıllarına baktığımızda, bu iktidarın çıplak bir şiddet ve zordan başka tek bir politikası olmayan bir haldedir" dedi.

Kürt ve Alevi halklarının kuşatıldığını, emek sömürüsünün, sermaye talanının derinleşerek devam ettiğini, kadın cinayetlerinin katlanarak arttığını vurgulayan Çepni, "Sosyalistler susarsa Kürt halkı, Alevi halkı susar. Sosyalistler susarsa işçi sınıfı susar. Sosyalistler durdurulursa gençlik mücadelesi durur, ekolojik yıkımın önü açılır. Bu saldırıları bu perspektifle anlamak ve anlatmak zorundayız. AKP iktidarı kendisini alabildiğine örgütlerken işçilere, emekçilere, sosyalistlere mutlak bir örgütsüzlüğü dayatıyor" dedi.

'STRATEJİK BİR YAN YANA GELİŞE İHTİYACIMIZ VAR'
Hakan Tosun ve Rojin Kabaiş cinayetlerini örnek olarak gösteren Çepni, "Bu tablo içerisinde bu cezaların mantığı ve amacı çok daha net bir biçimde ortaya çıkıyor. Kritik bir eşikteyiz, ya bu ablukayı dağıtacağız, ya bu ablukayı dağıtacağız. Fakat bu dün yaptığımız biçimde olmaz. Daha farklı şeyler düşünmek ve yapmak zorundayız. Yan yana gelişimizi güçlendirmek zorundayız. Bu saldırının stratejik bir saldırı olduğunu görmeye ve bunun karşısında stratejik bir yan yana gelişe ihtiyacımız var" vurgusu yaptı.

Çepni, şöyle devam etti: "ESP olarak saraya karşı itirazını yükseltenlere güveniyoruz. En büyük gücümüz, baş eğmeyen, direnenlerdir. En büyük gücümüz devrimciler, sosyalistlerdir. En büyük gücümüz işte bu salonda yan yana gelen yoldaşlarımızdır. Bizler sosyalizmde ısrar etmeye devam edeceğiz. Dün yaptığımız gibi bugün de karşınızda dimdik durmaya, yoldaşlarımızın boşalan yerlerini doldurmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Mutlaka kazanan biz olacağız. Mutlaka kazanan sosyalizmde ısrar edenler olacaktır. Bize güç verdiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum."

KARA: KADINLARIN SİYASET YAPMA HAKKINA YÖNELİK BİR SALDIRI
SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, mahkumiyet kararının sadece ESP ve SKM'ye değil tüm direnenlere, mücadele edenlere dönük bir mesaj içerdiğini söyledi. "Kadın katillerini koruyanlar, çeteleri koruyanlar, istismarcıları koruyanlar, fail erkekleri koruyanlar sosyalist kadınlara ağır cezalar veriyor" diyen Kara, bu saldırılar karşısında özerk kadın örgütlenmesi ve eş temsiliyet ilkesiyle siyaset yapan kadınlar olarak iradelerini güçlendirdiklerini söyledi.

"Eşbaşkanımıza yönelik saldırıyı da kadınların siyaset yapma hakkına yönelik bir saldırı olarak görüyoruz" diyen Kara, Deniz Aktaş ve Ebru Yiğit'in uzun süredir kadın özgürlük mücadelesinde önemli sorumluluklar taşıdığına dikkat çekti. Deniz Aktaş ve Ebru Yiğit'in mahkemede tüm komplolara karşı siyasi eylemlerini savunduklarını söyleyen Kara, "Kadın düşmanı, faşist AKP-MHP iktidarı tüm saldırılarıyla sosyalistleri, kadınları, LGBTİ+ları teslim almaya çalışıyor. Bunu 'aile 10 yılı' stratejik saldırısıyla, 11. yargı paketiyle, failleri koruyarak gerçekleştiriyor. Sosyalist kadınların iradesini kırmaya çalışıyor. Önümüzdeki dönemde bu saldırıları hep birlikte geri püskürteceğimize inanıyoruz" dedi.

GAYIP: KALEMLERİMİZİ EZİLENLERDEN YANA KULLANMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Editörümüz Pınar Gayıp, tutsak edilen Ebru Yiğit'in aynı zamanda bir ETHA muhabiri olduğuna dikkat çekerek, "Ebru ömrünü eşit, adil, sömürüsüz bir dünya için mücadeleye adayan devrimci sosyalist bir kadındı. Defalarca gözaltına alındı, tutuklandı, defalarca bu saldırıları geri püskürttü. Onun gazetecilik serüveni de tam burada duruyordu. ETHA'da gazeteciliğe başladığından beri kalemini kadınlardan, işçilerden, emekçilerden, halklardan yana kullandı. Biz ETHA çalışanları olarak defalarca bu saldırılara maruz kaldık ve sosyalist basın geleneğinden vazgeçmeden yürüyüşümüzü sürdürdük" dedi. Gazeteci Hakan Tosun'un katledilmesine de dikkat çeken Gayıp, Ebru Yiğit'in son hazırladığı haberin de bu olduğunu söyledi. Gayıp, "Bizler devrimci gazeteciler olarak her bir gazetecinin mücadelesini sürdürmeye ve kalemlerimizi ezilenlerden yana kullanmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

OTLU: MÜCADELEYİ YÜKSELTECEĞİZ
DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, "Çok zorlu bir mücadelenin yolcusu olmanın büyük bedelleri olduğunu bir kere daha gördük. Hiçbir kadın katilini tutuklamayan AKP rejiminin sosyalistleri, kadınları nasıl tutukladığını görüyoruz" dedi.

AKP iktidarına karşı birleşik mücadeleyi her daim yükselteceklerini vurgulayan Otlu, "Onların bu giyotin gibi kurdukları mahkemelerde, defalarca komplolar karşısında dik durduk, her zaman siyasi faaliyetlerimizi savunduk. Eşbaşkanımız Deniz Aktaş da gidip mahkemede siyasi faaliyetlerini sonuna kadar savundu. Bu kadın düşmanı, işçi düşmanı, Kürt düşmanı rejime karşı mücadeleyi yükselteceğiz" ifadelerini kullandı.

KENANOĞLU: BİZ BUNLARA BOYUN EĞECEK DEĞİLİZ
HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, iktidarın sosyalistlerin susturulmasını kendisine birincil vazife olarak gördüğünü söyledi. "Biz bunlara boyun eğecek değiliz. Bugüne kadar getirdiğimiz mücadele hattı da bunu çok net gösteriyor" diyen Kenanoğlu, faşizme, vahşi kapitalizme karşı sosyalizmi savunmaya devam edeceklerini söyledi.

GÜMÜŞTAŞ: GERÇEĞİN AÇIĞA ÇIKMASINA YÖNELİK TALEPLERİMİZ REDDEDİLDİ
Dosya içeriği hakkında bilgi veren Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatı Özlem Gümüştaş, operasyon esnasında evde bulunan ve sosyalistlere komplo kurmak için kullanılan patlayıcının TSK envanterine kayıtlı olduğuna ve buradan çıkarılıp yerleştirildiğine dikkat çekerek, yargılama boyunca gerçeklerin açığa çıkması için yaptıkları bütün taleplerin reddedildiğini söyledi. Gümüştaş, bu komployu boşa çıkarmak için hukuki mücadelenin de süreceğini vurguladı.

SOYBİL: BU BİR İÇ SAVAŞ HUKUKU
Kaldıraç Hareketi temsilcisi Kutay Soybil, "Takip ettiğimiz kadarıyla dosyanın oluşumunda ve gelişiminde aslında bir hukuksuzluk yok. Bu bir iç savaş hukuku. Bütün işçilerin, emekçilerin önüne iki çıkış gösteriliyor: Ya kapitalizmle iftiracılaşacaksınız, onursuzlaşacaksınız, çürüyeceksiniz, ya da sosyalizmle özgürleşeceksiniz. Aslında saflar çok net" ifadelerini kullandı. Her devrimcinin kendi özgünlükleri olduğunu ve yerleri doldurulabilir olmadığını söyleyen Soybil, "Ebru'nun da, Deniz'in de yeri kolay doldurulabilir değildir. Ama ESP hiçbir zaman genel başkansız, siyasetsiz, politikasız kalmamıştır. Bu saldırıları da boşa çıkaracaktır" vurgusu yaptı.

KANKUR: BU SALDIRILAR DEVRİMCİ DAYANIŞMANIN ÖNEMİNİ GÖSTERDİ
Devrimci Hareket adına söz alan Ediz Kankur, "Eğer bir memlekette halk uğruna mücadele etmenin bedeli 17 yılsa, bunun adı faşizmdir. Ama faşizme karşı dövüşenler böyle komplolarla, onlarca yıllık hapis cezalarıyla, zindana atılmakla mücadeleden vazgeçmezler. Bulundukları her yeri mücadele alanına çevirmeye devam ederler. Bu saldırılar bize yan yana gelmenin, devrimci dayanışmanın önemini bir kez daha göstermiş oldu" dedi.

ERALP: ARKADAŞLARIMIZIN MÜCADELESİNE TANIĞIZ
KBG adına söz alan Feride Eralp, Deniz Aktaş ve Ebru Yiğit'le kadın özgürlük mücadelesinde çok uzun süredir birlikte yol yürüdüklerini, kadın cinayetlerine karşı eylemleri, 8 Martları, 25 Kasımları, İstanbul Sözleşmesi kampanyasını birlikte örgütlediklerini ifade etti. "Biz bu arkadaşlarımızın mücadelesine çok yakından tanığız" diyen Eralp, bu kararın rejime karşı mücadele eden herkese ve özellikle kadınlara karşı bir mesaj olduğunu vurguladı. Eralp, "17 yıllık cezanın bir eşik olduğunu iyi biliyoruz ve sosyalistleri bu biçimde kriminalize etmeye karşı hep birlikte mücadele etmenin şart olduğunu da biliyoruz. Deniz ve Ebru'yla, tüm arkadaşlarımızla dayanışmaya, birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

SERT: DAYANIŞMAMIZI SÜRDÜRECEĞİZ
Komün dergisi adına söz alan Selahattin Sert, "ESP'li yoldaşlarımızın tutuklanmasını biz Komün olarak, bize yapılmış bir saldırı gibi görüyoruz. Dayanışmamızı sürdüreceğiz" dedi. AKP-MHP faşizminin sıkıştığı sürece antidemokratik uygulamaları artırdığını söyleyen Sert, "Antifaşist cepheyi güçlendirmek için tüm devrimci, sosyalist, yurtsever yapılarla birlikte mücadeleyi büyütmeye sonuna kadar varız" dedi.

HİZMETÇİ: BÜTÜN BİR TOPLUMA KARŞI SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR
Mücadele Birliği Platformu adına söz alan Muhammed Hizmetçi, "Bütün bir topluma gözdağı vererek, tutsak ederek yükselen mücadelenin önüne ket vurmaya çalışıyorlar. Bütün bir topluma karşı savaş yürütülüyor" dedi. 19 Mart'taki halk ayaklanmasına dikkat çeken Hizmetçi, "Böyle bir dönemde emeğin iktidarını kurmak, zindanları yıkmak için birleşmeliyiz. Bu talepleri örgütleyecek güçlü siyasal birliklere ihtiyaç var. Bu boşluğu doldurabiliriz. Bu boşluğu doldurmak zindanlardaki arkadaşlarımıza boynumuzun borcudur" ifadelerini kullandı.

TİTİZ: İKTİDAR BLOKU BİR SİYASİ DARBE DAHA GERÇEKLEŞTİRDİ
SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz, "AKP-MHP faşist iktidar bloku tarafından uzun bir süredir düstur haline getirilmiş siyasi darbelerden bir tanesi daha gerçekleştirildi. Deniz Aktaş başkanımızın tutuklanmasının başka bir açıklaması olamaz" dedi. Bu saldırıyla ESP'nin kriminalize edilmek istendiğine işaret eden Titiz, barış mücadelesinin demokrasi mücadelesinden ayrılamayacağını vurguladı.

İLİK: SİYASET YAPMA HAKKI ENGELLENİYOR
EMEP İstanbul il yöneticisi Hazan İlik, siyaset yapma hakkının engellendiğini vurgulayarak, "Saray ittifakı halkın desteğini her geçen gün kaybettiğinin farkında ve işçilerin, emekçilerin, sosyalistlerin mücadelesini baskı ve terörle bastırmaya çalışıyor. Birlikte mücadeleyi sürdürmemizin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması için dayanışmayı büyüteceğiz" dedi.

YDK, EHP, Sendika.org, Partizan, Köz gazetesi, Ekmek ve Adalet Platformu, Aralık Feminist Kolektif, SODAP, Kadın Savunma Ağı, SOLDEP, DBP, BDSP, SEP de basın toplantısında söz alarak, dayanışma dileklerini iletti ve iktidarın saldırılarına karşı birleşik mücadeleyi güçlendirme vurgusu yaptı.