Fukuşima nükleer felaketinin 14. yılı

Sinop Nükleer Karşıtı Platformu, Fukuşima nükleer felaketinin 14. yılında, nükleer santral kazalarının yarattığı felaketlerle mücadeleyi sürdüreceklerinin altını çizdi.
Fukuşima nükleer felaketinin 14. yılında Sinop Nükleer Karşıtı Platform bir açıklama yaparak, nükleere inat yaşamı savunacaklarının altını çizdi.
Japonya'da 11 Mart 2011 yılında kuzeydoğu kıyılarında 9 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, ardından da tsunami yaşanmıştı. Tokyo Elektrik Güç Şirketi'nin (TEPCO) tarafından işletilen nükleer santralin elektrik şebekesi de bu tsunamiden zarar görmüş ve santralin jeneratörlerini su basmıştı. Santralde elektrik kesintisinin ardından çekirdek erimesi başlamış ve birkaç gün içinde tonlarca radyoaktif madde sızmıştı. Fukuşima nükleer reaktörünün soğutulmasında deniz suyu kullanıldı ve bu radyoaktif atık su depolara doldurularak bugüne dek biriktirildi.
Sinop'ta nükleer santraline karşı yıllardır mücadele eden Sinop Nükleer Karşıtı Platform da Fukuşima'nın yıldönümünde bir açıklama yaptı. Açıklama yapan Mine Batur, "Siyasi iktidarın desteği ile Rosatom tarafından kamuoyunu duyarsızlaştırmak, nükleer karşıtı mücadeleyi zayıflatmak adına Sinop NGS projesine ilişkin yaptığı açıklamalara itibar etmiyoruz. Nükleer santrallerin barındırdığı ciddi riskleri unutmuyoruz. Enerji ve iklim sorununu çözecek en temiz, en güvenilir araçmış gibi gösterilen yalan beyanlara inanmıyoruz. Nükleer santrallerin, emperyalist ülkelerce nükleer pazarın genişlemesi için karlı bir sömürü aracı olduğu görülmelidir. Bu vesileyle Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP29) kapsamında ABD öncülüğünde Azerbaycan Bakü'de içinde Türkiye'nin de içinde yer aldığı 31 ülkenin 'Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu' imzalanmasını kınıyoruz. Nükleer santral kazalarının yarattığı felaketler ile mücadele sürerken, nükleer endüstriye yönelik ilgiyi yeniden canlandırmak için verilen çabayı emperyalizmin çürümüş düzeninin bir parçası olarak görüyoruz."