'Gazze ablukasına son, İsrail'e tam ambargo'

Filistin Eylem Komitesi'nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy'de bulunan Süreyya Operası önünde bir araya gelen kitle, Gazze ablukasına derhal son verilmesi ve İsrail'e tam ambargo uygulanması çağrısı yapıldı. Eylemde, AKP hükümetinin hamaset siyasetine de tepki gösterildi. IDEF protestosu nedeniyle tutuklanan İsmail Çelik'in serbest bırakılması istenen eylemin sona ermesinin ardından polis, Furkan Kılınç'ı gözaltına aldı.
Gazze Şeridi'nde yaşayan Filistinlilere yönelik uygulanan ablukaya, Filistinlilerin açlıkla ölüme terk edilmesine karşı Filistin Eylem Komitesi'nin çağrısıyla yüzlerce kişi İstanbul Kadıköy'de eylem yaptı.
"Soykırıma, açlığa, ablukaya direnen Gazze'nin yanındayız", "İsrail'e tam ambargo" pankartları ve "Gazze'de açlık soykırım silahıdır", "Filistin direnişi kazanacak", "Gazze'yi açlığa mahkum eden soykırımcı İsrail'e tam ambargo", "Yaşasın özgür Filistin" dövizlerinin taşındığı eylemde, "Soykırıma direnen Gazze'ye bin selam", "Ablukaya direnen Gazze'ye bin selam", "Nehirden denize özgür Filistin" sloganları haykırıldı.
Filistin bayraklarının taşınıdğı eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki ve Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı da katıldı.
'HAMASETİ BIRAK TİCARETİ KES'
Filistin'deki ablukaya, soykırıma, açlığa karşı tencere ve tavalarla ses çıkararak Khalkedon Meydanına yürüyüş başlatan Filistin dostları, "Kınamak yetmez direnişe tam destek ver", "Hamaseti bırak ticareti kes" sloganlarıyla AKP'nin hamaset siyasetini de eleştirdi. Kadıköy sokaklarında, "Gazze'de düşene dövüşene bin selam", "Filistin halkı yalnız değildir", "Gazze'de çocuklar açlıktan ölüyor", "Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak" sloganlarını haykıran kitle, siyonist rejimle, ticari ve askeri ilişkileri sürdüren AKP iktidarının, Filistin dostlarını gözaltına alarak tutukladığını vurgulandı.
Süreyya Operası önünden başlayan yürüyüş Khalkedon Meydanında son buldu.
'FİLİSTİNLİLER BOMBA, KURŞUN VE AÇLIKTAN HAYATINI KAYBEDİYOR'
Burada açıklama yapan Sacide Uras Gazze ablukasına son verilmesi ve İsrail'e tam ambargo uygulanması çağrısında bulundu.
İsrail işgal rejiminin ABD'nin tam desteği ve sayısız dünya devletinin açık veya örtülü işbirliğiyle Gazze'de iki yıldır soykırım saldırılarını sürdürdüğünü hatırlatan Uras, "60 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, nüfusun tamamına yakınının yerinden edildiği, hastaneler dahil sivil altyapının büyük ölçüde ortadan kaldırıldığı soykırım koşullarında Filistinliler yalnızca işgalcilerin bomba ve kurşunlarıyla değil, aynı zamanda kendilerine dayatılan açlık sebebiyle de hayatını kaybediyor" dedi.
'İSRAİL VE ABD İKİLİSİNİN KURDUĞU VAKIF ÖLÜM TUZAĞI'
İmzaladığı ateşkes anlaşmasını bozan siyonist rejimin Mart ayı ortalarında 2 milyondan fazla insanın hayata tutunmaya çalıştığı Gazze'yi tam abluka altına aldığını söyleyen Uras, gıda ve ilaç dahil her türlü insani yardım girişinin bloke edildiğini hatırlattı. Bugüne kadar aralarında çocukların da olduğu en az 175 kişinin kıtlık sebebiyle açlıktan öldüğünü, bu sayısının artmasından endişe ettiklerini kaydeden Uras, "Dahası, Birleşmiş Milletler dahil uluslararası kuruluşların Gazze'de gıda dağıtmasına izin vermeyen İsrail-ABD ikilisinin kurduğu sözde Gazze İnsani Vakfı isimli yapının faaliyetleri, hiçbir gerçek ihtiyacı karşılamamanın ötesinde, Filistinliler için bir ölüm tuzağına dönüştü. Bu zamana kadar bin 400'e yakın Filistinli adı geçen yapının tesisi civarlarında veya yardım konvoylarına giden güzergahlar üzerinde, bir çuval un almaya çalışırken üzerlerine ateş açılması sonucunda hayatını kaybetti" bilgisini paylaştı.
'AÇLIK SİLAH OLARAK KULLANILIYOR'
Gelecekteki nesiller üzerinde de etkisi olacak bu insan yapımı kıtlığın derhal durdurulması ve Gazze'de yaşayan Filistinlilerin temel ihtiyaçlara erişiminin hemen, koşulsuz ve kesintisiz sağlanması çağrısında bulunan Uras, "Açlığı bir silah olarak kullanan ve bu şekilde halkı Gazze'yi güya 'gönüllü' olarak terk etmeye zorlayan İsrail rejimi, bu büyük insanlık suçunu işleme cesaretini ve rahatlığını, bugüne kadar olduğu gibi, işlediği hiçbir suç nedeniyle yaptırıma uğramamasından alıyor. Soykırımın her aşamasında suç ortaklığı belgelenen ABD, sözde garantörlerinden olduğu önceki ateşkesi çiğneyen İsrail'e mutlak koruma sağladığı gibi, halkı zorla tehcir etme isteğinde işgalcilerin bile önüne geçmiş durumda" diye konuştu.
'SOYKIRIMDA ROLÜ OLAN SİLAH ŞİRKETLERİ TÜRKİYE'DE AĞIRLANDI'
Türk devletinin İsrail'i tehdit olarak tanımlamasına, soykırımı sert bir dille mahkum eden söylemlerinin aksine soykırımın karşısında ve Filistin halkının yanında olmanın gereklerini yerine getirmediğini vurgulayan Uras, "Siyonistlerle imzalanmış anlaşmalar feshedilmiyor. İşgal devletiyle ticaret kesintiye uğramıyor. İşgalcilerin askeri endüstrisine çelik taşıyan gemiler dahil İsrail'e giden gemilerin limanlara girişine engel olunmuyor, soykırımda açık rolü olan silah şirketlerini Türkiye'de düzenlenen savunma sanayii fuarlarında ağırlamaktan utanç duyulmuyor. Siyonistlerin taşımacılık şirketi ZIM'in, soykırıma yakıt taşıyan SOCAR'ın, siyonist ve işbirlikçi sermaye gruplarının dokunulmazlığı sürüyor. Suçluları ve suç ortaklığını açığa vuranlar işkenceyle, gözaltı ve tutuklamalarla karşılaşıyor" diye ekledi.
İsrail'e silah satarak soykırıma doğrudan suç ortaklı yapan silah firmalarının İstanbul'da IDEF 2025 Savunma Fuarı'nda ağırlandığını hatırlatan Uras, fuar önünde yapılan eylemin ardından 12 arkadaşlarının gözaltına alındığını, İsmail Çelik tutuklanırken, işgal ordusuna silah temin eden firmaların faaliyetlerine rahatçı devam ettiğine dikkat çekti.
'YEMEN İSRAİL'E TAM AMBARGO UYGULUYOR'
"Her gün gözlerimizin önünde işlenen siyonist soykırım suçuna son verecek olan ne Ankara'dan yükselen hamasi söylevler, ne Batı Avrupa'dan gelen ve fiili karşılığı olmayan açılımlar, ne de Arap ülkelerinin soykırımı değil direnişi durdurmaya yönelik 'yol haritaları'dır" diyen Uras, Yemen'in Filistin halkının özgürlük mücadelesine destek vererek, İsrail'e tam ve gerçek bir ambargo uygulayarak gerçek ve somut hamleler gerçekleştirdiğini vurguladı.
'SİYONİST İŞGAL DEVLETİ YALNIZLAŞTIRILMALI'
Uras açıklamada şu çağrıya yer verdi: "Yalnız bırakılan Filistin halkının açlıktan ve soykırımın diğer veçhelerinden kurtulması, kendi toprağında yaşamaya devam etmesi ve özgürlüğüne kavuşması, siyonist işgal devletinin her alanda tamamen yalnızlaştırılması, tam ve mutlak bir ambargo uygulanması ve sonuç alıcı yaptırımlara uğratılması, işlediği suçlardan ötürü hesaba çekilmesi ve cezalandırılmasından geçiyor.
"Tarih, bunu yapabilecek imkanı olduğu halde yapmayan herkesi bu korkunç soykırımın ortağı olarak anacaktır. Bu soykırım ortaklarına karşı tepki gösterdiği için bugün haksızca tutuklu olan İsmail Çelik arkadaşımız dahil olmak üzere tüm Filistin dostlarının sicili tertemiz kalacak, bugün hala ilişkileri sürdürenler ve ilişkilerin sürmesine izin verenler ise üzerlerine bulaşan lekeden asla kurtulamayacaktır."
Eylem, "Gazze ablukasına derhal son, İsrail'e derhal tam ambargo", "Direnen Filistin halkı kazanacak", "Nehirden denize özgür Filistin" sloganları ve Filistin dostu İsmail Çelik'in serbest bırakılması çağrısıyla son buldu.
Kitlenin dağıldığı sırada polis eyleme katılan Furkan Kılınç'ı gözaltına aldı. Gözaltının nedeni hakkında açıklama yapılmazken, kitle polise tepki gösterdi.
Filistin Eylem Komitesi, "Gazze ablukasına karşı ses çıkarmak suç değildir. Gözaltılarla dayanışmayı susturamazsınız" açıklaması yaparak, gözaltı saldırısına tepki gösterdi.