'Gerçekleri yazmak haktır, meşrudur'

Tutsak gazeteci Erkılınç, bir mektup kaleme aldı. Yaptığı haberler, telefonunda bulunan haber fotoğraflarının tutuklanma gerekçesi yapıldığını belirten Erkılınç, göbek adı olan "Sevda"nın ise "kod adı" olarak lanse edildiğine dikkat çekti. Erkılınç, "Üretenlerin, ezilenlerin, muhaliflerin, Kürt halkının, kadınların, LGBTİ+'ların sesi soluğu olan bir gazetenin basın emekçisi olmak meşrudur, haktır. Gerçekleri yazmak haktır, meşrudur; çünkü gerçekler devrimcidir" dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 1 Mayıs'a çağrı yapanlara başlatılan soruşturma kapsamında 29 Nisan'da gözaltına alınarak tutuklanan Özgür Gelecek muhabiri Perihan Sevda Erkılıç, Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinden mektup gönderdi.
Savcılık ifadesi dahi alınmadan tutsak edildiğini hatırlatan Erkılınç, 1 Mayıs ile ilgili yaptığı haberlerin yanı sıra takip ettiği basın açıklamaları ile telefonunda yer alan haber fotoğraflarının suçlama konusu yapıldığını belirtti. Gazetecilik faaliyetlerinin tutuklama gerekçesi yapıldığını belirten Erkılıç, "Gazetenin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımların benim tarafımdan yapıldığı iddiası tutuklanmamın gerekçesi yapıldı" diye belirtti.
'GÖBEK ADIM KOD ADI OLARAK LANSE EDİLDİ'
Kullandığı Sevda adının "kod adı" denilerek suçlama konusu yapıldığını belirten Erkılınç, "Yine, kadın gazetecilerin hapishane adreslerinin gazetenin evinde bulunması, doğduğumda bana kullanılan göbek adımın, Sevda isminin 'kod adı' olarak lanse edilmesi tutuklanma gerekçeleri arasında yer alıyor. Bu isim meselesi gerçekten oldukça absürt denilebilecek bir gerekçe, çünkü resmi tüm işlemlerimde zaten kimlikte geçen ismimi kullanıyorum. Bunun yanı sıra, Sevda isminin kimliğe eklenmesi için Bakırköy Adliyesi'ne açtığım bir dava mevcut. Kim 'kod adını' kimliğe ekletmek için mahkemeye başvurmuş" diye sordu.
'GERÇEKLERİ YAZMAK MEŞRUDUR'
Ülkede birçok gazetecinin mesleğini yaptığı için tutsak olduğunu ifade eden Erkılınç, "Sosyalist bir gazete olan Özgür Gelecek Gazetesi'nin muhabirliğini yapmak; devrimci, muhalif bir yerden yükselen bir ses olan bir gazetede çalışmak neden suç sayılmaktadır? Gazete, işçi sınıfı başta olmak üzere ezilen tüm kesimlerin sesini duyuran bir gazetedir. Ve onun için haber yapmak, fotoğraf çekmek, video çekmek ne suçtur ne de terörize edilebilir bir kapsama alınabilir. Üretenlerin, ezilenlerin, muhaliflerin, Kürt halkının, kadınların, LGBTİ+'ların sesi soluğu olan bir gazetenin basın emekçisi olmak meşrudur, haktır. Gerçekleri yazmak haktır, meşrudur; çünkü gerçekler devrimcidir. Hakkını arayan, daha eşit ve özgür bir dünya için mücadele edenler tutsak edilmiştir. Ülkede tam bir 'açık hapishane' uygulaması vardır" ifadelerine yer verdi.
'GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR'
Erkılınç'ın mektubu şöyle devam etti: "Şartlı salıverilen yüzlerce suçlu ise dışarıdadır. Kadın katilleri elini kolunu sallayarak sokaklarda gezmekte ve indirim cezası alan katil erkekler de dışarıda gezdikçe, erkeklere güç vermektedir. İşte bu nedenle, İstanbul'un en merkezi ilçesinde dahi, sokak ortasında kadınlar katledilmektedir. Tam da bu nedenle Bahar, Şişli'nin orta yerinde eski kocası ve onun arkadaşları tarafından kaçırılmak istendi ve herkesin gözü önünde katledildi. Biz gazeteciler tutsak edilmişken, kadın katilleri dışarıda kadınları katletmeye devam ediyor. Bahar için sokağa çıkan kadınların eylemini takip etmek, kadınların sesi soluğunu gündeme taşımak yerine, onlarca kadın gazeteci olarak demir parmaklıklar ardındayız. Biz gazeteciler işimizi yaparken de benzer engel ve zorluklarla mesleğimizi yapıyoruz. Tüm engelleme, baskı ve zor koşullarına rağmen dışarıda gazetecilik yapan kadın gazeteciler başta olmak üzere gazeteciler, bugün biz tutsak gazetecilerin de sesi olacaktır. Gazetecilik suç değildir."