Haydar Bahadır: Buradayız, direniyoruz, direneceğiz, kazanacağız
SYPG Temsilcisi Haydar Bahadır "Suriye ve Demokratik Özerk Yönetim toprakları yeni bir durum ve süreçle karşı karşıya. Buradayız, direniyoruz, direneceğiz. Bugünde Reqa'dayız. Kazanacağız. Bu faşistlere, politik faşist islamcı sömürgeci Türk işgalcilerine geçit yok" dedi.
Halkların Birlik ve Dayanışma Kurumu (SYPG) temsilcilerinden Haydar Bahadır ile Kuzey ve Doğu Suriye ile Suriye'de yaşanan gelişmeleri konuştuk. Röportajı yaptığımız günün ertesinde röportajda da dikkat çekildiği üzere Suriye rejimi çöktü. İşgalci Türk devletinin denetimindeki Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve bağlı güçler Minbic'e saldırırken Qamişlo ve Hesekê'de Esad rejimine ait tüm kurumlara demokratik özerk yönetim tarafından el konuldu. Bununla birlikte rejime bağlı milis güçler Hesekê'de özerk yönetime bağlı iç güvenlik güçleri ve QSD güçleriyle yoğun çatışmalar devam ediyor.
'HTŞ EMPERYALİSTLER TARAFINDAN DESTEKLENİYOR'
Suriye ve Demokratik Özerk Bölge yeni bir durumla, süreçle karşı karşıya olduğunu söyleyen SYPG temsilcisi Haydar Bahadır şöyle değerlendirdi: "Bunu iki bakımdan ele alabiliriz. Birincisi; emperyalistler ve bölgesel geri bölgede diktatörlükler ve emperyalistler ne yapmak istiyor? Demokratik Özerk Yönetim bölgeleri ve Suriye, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) ve ona bağlı, özellikle sömürgeci, faşist Türk devletinin besleyip, büyüttüğü dünkü ÖSO bugünkü Suriye Milli Ordusu (SMO) çetelerinin saldırıları, işgalleri altında."
Emperyalistlerin ve özellikle Türk devleti ve beslediği HTŞ'nin süreçte özel bir rol üstlendiğine dikkat çeken Bahadır, "Rejimi dize getirme ve İran'ın ve Rusya'nın egemenliğini sınırlama eksenli bir faaliyet yürütüyor" değerlendirmesi yaptı. Bu planın çeteler eliyle yapıldığını söyleyen Bahadır, "HTŞ düne kadar İdlib sınırları içersin de küçük ve daraltılmış bir örgüttü. Ama bugün gelinen aşamada, düzenli hareket etme, askeri kapasitesi bakımından, kullandığı savaş tekniği ve organize olma, hareket etme kabiliyeti bakımından bunların önemli oranda örgütlendiğini ve savaşa hazırlandığı görülüyor. Şam'ı devirip, orada bir iktidar değişikliği yapması doğrultusunda örgütlendiği çok açık" dedi.
Türk devleti ve çeteler ilişkisine dikkat çeken Bahadır HTŞ'nin tek başına bu rolü oynayamayacağına dikkat çekti. Bahadır, şunları kaydetti: "Yaklaşık on senedir, bu bölgede sömürgeci faşist Türk devletinin, politik İslamcı faşist çeteleri eğitip, donattığı, Ankara'da toplantılar yaptığını, kurmay heyetini oluşturduğunu, hepimiz çok iyi biliyoruz."
'SURİYE'NİN MÜTTEFİKLERİ REJİME DESTEK VERMEDİ'
Suriye rejiminin müttefikleri olan Rusya ve İran'ın süreç içindeki pozisyonuna dikkat çeken Bahadır şu değerlendirmeleri yaptı: "Suriye'nin iki en temel müttefiki vardı bölgede; İran ve Rusya. Bunlar kendi iç sorunlarına kapandılar. Bir kısmı anlaşılabilir. Rusya kendisi bakımından Ukrayna ile savaş nedeniyle zor bir dönem geçiriyor. Suriye'ye istedikleri güç ve nitelikte yardım edemediler. İlkin böyle göründü. Ama savaşın yaklaşık 8.,9. gününe girdik. Ne Rusya'nın bu anlamıyla ciddi bir desteği oldu Şam Esad rejimine ne de İran'ın."
İran ve Rusya'nın Suriye'ye dönük saldırılar karşısındaki sessizliğin anlaşma ihtimaline dikkat çeken Bahadır, şunları söyledi: "Esad rejiminin gözden çıkarılması söz konusu. Bunu ne karşılığında yapmış olabilirler. Bunu özellikle Rusya bakımından Ukrayna üzerinden bir anlaşma yapmış olabilir, yani Ukrayna ile masaya oturma zemini ortaya çıkmış olabilirler. Tabii bu emperyalist, gerici devletlerin aralarında çeşitli gerici, anlaşmalar yapılabiliyor. Doğal olarak bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz. Burada şöyle bir durum söz konusu. Öyle görünüyor ki Esad rejimi düşecek. Sayılı günler kaldı diyebiliriz."
'HTŞ EMPERYALİSTLERİN DESTEĞİ VE ONAYIYLA SALDIRIYOR'
Bahadır, Esad rejiminin yenilgisi ardından nasıl bir Suriye inşa edileceğinin, Rojava Devrimi ve demokratik özerklik yönetimi kendileri bakımından önemine dikkat çekti. HTŞ'nin tarafsızmış gibi görünse de emperyalistleri desteklediğini söyleyen Bahadır, "Şu anda HTŞ biraz tarafsız konum alıyormuş gibi bir tablo çiziyor. Söylemlerine baktığımızda örneğin Colani'nin röportajında öyle görünüyor. 'Suriye halklarını kapsayacağız' türünden mesajlar veriyor. Bunun ne kadar olup olmayacağını bilmiyoruz. Bizim bildiğimiz şu var; Coloni dediğimiz DAİŞ'in kurucularından. DAİŞ'in kurucu kadrolarından Bağdadi'nin önemli kadrolarından birisi. Suriye'ye El Nusra olarak gelip DAİŞ kolunu kurmak için gelen kişi. Bütün ömrü islamcı, gerici, faşist bir ideolojinin endamı, savaşçısı, şimdi de yöneticisi olarak ömrünü geçirmiş. Böyle şekillenmiş ve emperyalistlerle de her türlü kirli ilişkiye girmiş. Şu anki saldırılar, HTŞ’nin tek başına yapacağı bir şey değil. Böyle bir kapasitesi, becerisi yok. Emperyalistlerin hem onayını hem askeri desteğini almış, ortaya çıkan pratik onu gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Haydar Bahadır, HTŞ çete lideri olan Muhammed Colani'nin geçmişine dair şu hatırlatmaları yaptı: "Karşımızda DAİŞ ile iş birliği yapmış, El Nusra'ya dönüşmüş 2014 sürecinde bize, Rojava Devrimine karşı savaşmış, bu örgütün liderliğini yapmış biri. Daha sonra bir ara El Kaide'ye biat etmiş oradan da ayrılarak HTŞ'yi kurmuş kişi. Her türlü kirli ittifakı yürüten bir yapı ile karşı karşıyayız."
Bugünkü Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), dünün Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olduğunun altını çizen Bahadır, SMO’nun işgalci, faşist Türk devleti tarafından örgütlendiğini, donatıldığını ve savaştırıldığını kaydetti. Bahadır, “Bunlar her dönem Rojava topraklarına ve Suriye Demokratik Özerk Yönetimine karşı saldırı yürütüyorlar. Şimdi örneğin Til Rifet ve oradaki saldırılara baktığımızda yine bunların Türk devleti ile ilişkileri ve yönlendirmesiyle yaptığını görüyoruz."
Minbic'in ÖSO tarafından kuşatma altına alındığına dikkat çeken Bahadır, “Orayı yağmalama, talan etme amacı güdüyorlar. Bunu da yine sömürgeci Türk devletinin çıkarları doğrultusunda adım atıyorlar" dedi.
'ROJAVA DEVRİMİN SAVUNMAK İNSANLIĞI SAVUNMAKTIR'
Bahadır, "Şunun altını çizmek lazım. Ortadoğu halkları iki temel olguyla karşı karşıya. Bir tarafta emperyalistler ve onların kullandıkları çeteler. Bunlardan biri HTŞ ve SMO'dur. Bir tarafta bunlar halkımızın kültürel, manevi, ahlaki her türlü değerine saldırıyor. Bunlar özellikle kadın düşmanı olan organizasyon, yapılanmalar. Bunlar coğrafyamızı emperyalistlerin, bölge gericilerinin çıkarları doğrultusunda sömürgeleştirme ve köleleştirme faaliyeti yürütüyorlar."
Halkların önünde gerçek alternatifinin Rojava kadın devrimi olduğuna dikkat çeken Bahadır, "Diğer taraftan ise Rojava Devrimi ile başlayan Suriye Demokratik Özerk Yönetimle devam eden daha üst boyutta nitelik kazanan bir yapıya dönüşen devrim var" dedi. Rojava Devriminin halkçı özelliklerine dikkat çeken Bahadır, "Bu devrimin merkezinde bir kadın devrimi var. Doğal olarak bu demokratik özerk yapısı ve kadın devrimi Ortadoğu'da ve bölgede insanlığın, ezilenlerin kurtuluşunun tek yönünü çizmektedir. Eşit ilişkilenebileceğini, halkların, insanların, mezheplerin, dinlerin, birbirini boğazlamadığı bu anlamıyla eşit ve demokratik bir yaşam sürdürülebileceğini gösterdi" dedi.
'ROJAVA KADIN DEVRİMİ ERKEK EGEMEN GERİCİLİĞE KARŞIDIR'
Rojava kadın devriminin Ortadoğu'nun erkek egemenlikçi gerici, bağnaz tüm sistemlere karşı olduğunu vurgulayan Bahadır, "Bu kadar gerici, despotik, faşist, hem İslamcı, hem de kapitalist sömürgeci devletlerin emirliklerin coğrafyasının olduğu bir yerde, Bunlarla 180 derece zıt, karşı karşıyalar. Bu anlamıyla bu iki ideolojinin, bu iki politikanın yaşam tercihinin karşı karşıya gelmesi ve çarpışması anlamına geliyor."
Safımız nettir diyen Bahadır, devrimin en temel birincil ihtiyacının savunmanın yükseltilmesi olduğunu söyledi. Bahadır, "Rojava Devriminin önümüzdeki süreçte -hem HTŞ'den hem politik İslamcı yapılardan, emperyalist tehditlerden özellikle sömürgeci faşist Türk devletinin saldırılarına karşı- devrimi savunma ve koruma en temel olgu ve bu meselenin en merkezinde duran bir yerde duruyor" dedi.
Demokratik Özerk Yönetimin seferberlik çağrısına dikkat çeken Bahadır, "Sadece Rojava'dan, Suriye'den, Ortadoğu'dan değil dünyanın her tarafından, kadından, kadın devriminden, eşitlikten, özgürlükten yana olan, bütün insanların bütün grupların, aydınların, demokratların, kendine insanım diyenlerin safını belirlemesi gerekmektedir. Bu anlamıyla Demokratik Özerk Yönetimin sömürgeciliğe, işgale, emperyalizme ve politik İslamcı faşist çetelere karşı topraklarını, kültürünü, devrimi savunmak için ilan ettiği seferberlik çağrısına yanıt vermek lazım" diye belirtti.
'ŞEHİT SERKAN TABUR SAVAŞÇILARI ROJAVA SAVUNMASINDA YER ALIYOR'
Rojavalı komünistlerin seferberlik çağrısına pratik olarak yanıt olduğunu belirten Haydar Bahadır, "Buna yanıt olanlardan biri buradaki, bu topraklardaki komünistler oldu. Komünistler Özerk Yönetimin seferberlik çağrısına en hızlı yanıt veren bir yerde durdu. Yardım kampanyasından, dayanışma örgütlenmesinden, siyasal çalışmalardan, halkımızın silahlandırılmasından, silahlı eğitimin yapılmasından, özsavunmanın yapılmasından, kadınların silahlı, askeri, ekonomik bütün alanlarda örgütlenmesi için var olduğu bütün alanlarda bütün gücü ve olanaklarıyla çalışıyor" dedi.
Rojavalı Komünistlerin devrim savunmasında Şehit Serkan Taburu olarak yer aldıklarının ve savunmanın ihtiyaç duydukları her yere gideceğinin altını çizen Bahadır, "Rojava'daki komünistler Rojava kadın devriminin savunulması için, askeri olarak savunulması için tüm gücü ve olanaklarını ortaya koydu. Devrimin önemli bir bileşeni olarak, devrimin başından beri yer alan Rojavalı komünistler, sosyalist yurtseverler Rojava devrim topraklarının savunmasında en ön mevzide oldu" diye konuştu.
'ROJAVA DEVRİMİ BÜYÜK BİR RİSK VE TEHLİKE ALTINDA'
Rojava Kadın devriminin önemli bir tehdit ve tehlike altında olduğuna dikkat çeken Bahadır devrimin savunulması görevler kapsamında şunları kaydetti: "Buradan tekrar hatırlatmak istiyoruz. Hem Marksist Leninist Komünistler bakımdan hem sosyalist yurtseverler bakımından dünyanın her tarafından emekten yana olan, kadın devriminde yana olanlara çağrı yapıyoruz. Rojava Devrimi, demokratik özerk yönetimi çok büyük bir risk ve tehlike ile karşı karşıya. Bu risk ve tehlikenin görülmesi gerekiyor. Bu devrimin savunulması için herkes, her kurum üzerine ne görev düşüyorsa yapmalı."
'DEMOKRATİK ÖZERK YÖNETİMİN ÇAĞRISINA SAHİP ÇIKMAK GEREK'
Bugün Rojava Devrimine ve kadın devrimi kazanımlarına sahip çıkmanın en temel görev olduğuna dikkat çeken Haydar Bahadır şunları söyledi: "Bu devrimin yanında olması bugün en temel siyasi, devrimci görevidir. Rojava Devrimine sahip çıkmak, insanlığa sahip çıkmak; kadın devrimine sahip çıkmak; eşitlikten, halkların birliğinden, ulusların, mezheplerin birliğinden ve kardeşçe eşit bir şekilde bir arada yaşamasının savunulmasına sahip çıkmaktır."
Demokratik Özerk Yönetimin seferberlik çağrısına en güçlü biçimde sahip çıkmak gerektiğini belirten Bahadır konuşmasını şöyle tamamladı: "Başta vurguladık. İki kutup var şu anda: renkleri farklı olabilir. Bir tarafta sömürgeci, gerici, faşist bir grup. Bir tarafta eşitliği, onuru, kadın devrimini savunan, kadından yana yer alan demokratik özerk yönetim. Demokratik Özerk Yönetimin çağrısına en güçlü bir şekilde yanıt olmanın bugün en temel görev olduğunu düşünüyorum. Bu uğurda mücadele eden herkese başarılar diliyoruz. Buradayız, direniyoruz, direneceğiz. Bugün de Rakka'dayız. Kazanacağız. Bu faşistlere, politik faşist islamcı sömürgeci Türk işgalcilerine geçit yok."