11 Şubat 2025 Salı

HDK: Adil barış için demokratik güçler sorumluluk almalı

İstanbul'da iki gün süren "Halkların eşit ve özgür yaşamı yolunda, çözüm barışta" konferansın sonuç bildirgesini yayımlayan HDK, "Barışın adil, toplumsal, demokratik bir içerik kazanması, tüm demokratik mücadele güçlerinin barışın toplumsallaşması ödevini layıkıyla yüklenmesiyle mümkündür. Kürt barışı da ancak bu görevlerin başarıyla hayata geçirilmesi durumunda ezilenler ve halklar lehine tarihsel katkılar sunacaktır. Konferansımız, toplumsal muhalefetin barışa dair rolünü oynayacağına olan inancını koruyor ve çağrısını yineliyor: Halkların eşit ve özgür yaşamı yolunda, çözüm barışta" dedi. 

Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) 8-9 Şubat tarihlerinde "Halkların eşit ve özgür yaşamı yolunda, çözüm barışta" şiarıyla İstanbul'da gerçekleştirdiği konferansın sonuç bildirgesi yayımlandı. 

'İTTİFAK YAKICI VE ERTELENEMEZ BİR İHTİYACA DÖNÜŞMÜŞTÜR'
"Kürt sorununun kökleri imparatorluktan ulus-devlete geçiş sürecine dayanır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin belirleyici çelişkilerinden birini oluşturmaktadır" denilen konferansın sonuç bildirgesinde şu hususlara dikkat çekildi: "Kürtlerin özgürlük arayışını güvenlik sorunu olarak gören devlet aklına dayalı politikalar ve bunların karşısında toplumsal ittifaklarda yaşanan yetersizlikler, meseleyi inkar-isyan-bastırma döngüsüne sıkıştırmaktadır. Bu döngü, tüm toplumsal ve insani ilişkileri, doğa varlıklarını ve kültürel birikimi başta Türk ve Kürt halkları olmak üzere tüm Türkiye ve Ortadoğu/Batı Asya halkları açısından taşınamayacak biçimde yıkım, çözülme ve çürümeye sürüklemiştir. Emperyalist sistemin doğasındaki savaş dinamiği, vekalet savaşlarını topyekun çatışmalara dönüştürmekte; doğrudan işgal ve sömürgeleştirme politikalarına ve Gazze soykırımının gösterdiği gibi evrensel hukuk referanslarının terk edilmesine ya da işlevsizleştirilmesine yöneltmektedir. Suriye'de Esad rejiminin yıkılmasının ardından Kürtlerin ve Alevilerin uğradığı kanlı saldırılar, küresel ve bölgesel güç çatışmalarının halklar arasında bir boğazlaşma tehdidi de barındırdığı mevcut durum, halkların eşitlik ve özgürlük temelinde ittifakının yakıcı ve ertelenmez bir ihtiyaca dönüştüğünü göstermiştir.

'HALKLAR İTTİFAKININ SAĞLANMASI ELZEM VE BELİRLEYİCİDİR'
"Bu koşullarda toplumsal müzakere yolunu açabilecek, sorunun özneleri ve muhataplarıyla birlikte anılması ve tüm toplumsal öznelerin söz alması, olanakları yaratabilecek her gelişmenin gerisinde hangi niyetler, getirdiği hangi zorluklar ve riskler olursa olsun onurlu bir barışa, adaletli bir ortak var oluşa yaklaşma amacıyla değerlendirilmelidir. Barış, halkların özgürlük mücadelesiyle kurulan bir gelecek mücadelesidir. Barışı inşa etmek için öncelikle onu örgütlemek, toplumsallaştırmak gerekmektedir. Gerek dünyada yaşanan barış deneyimleri gerekse de kendi yaşadığımız coğrafyadaki deneyimler göstermiştir ki tüm kesimlerin içerisinde yer almadığı durumlarda çözüm sekteye uğrayacaktır. Kürt sorununda demokratik çözümün sağlanması sadece Kürt halkının meselesi değildir. Bu coğrafyada yaşayan tüm halkların, kadınların, gençlerin, emekçilerin, yaşam alanı savunucularının, tüm ezilen ulusların ve inançların meselesi olmalıdır. Cumhuriyetin geçmiş yüzyılı bu toprakların en köklü sorunlarından biri olan Kürt sorununu inkar ederek geçmiştir. Bu süreç imha ve inkar politikaları ile savaşı körüklemekten başka bir şey getirmediği gibi bu coğrafyada tarifi olmayan acılara neden olmuştur. Bugün tarihi, onurlu bir barışı inşa etmenin yolu, geçmişle ve hakikatle yüzleşmekten; Kürt halkının varlığını, dilini, kültürünü yasal olarak kabul etmekten geçmektedir. İmha, inkar, asimilasyon politikalarına son verilerek tüm halkların kendilerini özgür ve eşitçe ifade edeceği bir sistem inşa edilmelidir. Bu anlamıyla ortak vatanda demokratik yaşam, tüm halklar için bir kurtuluş modelidir. Demokratik Cumhuriyet, tüm halkların ortak iradesiyle demokratik bir yönetimi inşa etmenin yoludur. Halklar ittifakının sağlanması, Demokratik Cumhuriyet mücadelesi için elzem ve belirleyicidir. Farklı halkların, inançların ittifakının, bir arada demokratik bir yaşam bulduğu Kuzey ve Doğu Suriye özerk modeli, bunun en somut örneğidir. Halkların demokratik ittifakını oluşturmanın zorluklarının farkındayız ve bu zorlukları aşmanın yolunun da barışı daha fazla konuşmaktan ve örgütlemekten geçtiğini de çok iyi biliyoruz. 

'SADECE KÜRT HALKI DEĞİL HERKES KAZANACAK'
"Kürt halkının tarihsel önderi Abdullah Öcalan, 26 yıldır tutsak olduğu İmralı'da Kürt halkının özlemlerini ve mücadelesini de devlet ve toplum düzeyinde duyulan kaygıları da dikkate alarak geliştirdiği yaklaşım ve çözüm önerileriyle, benzersiz ve vazgeçilmez katkıda bulunacak konumdadır. Yalnızca insan hakları ve evrensel hukuka değil Türkiye Cumhuriyeti'nin mevzuatına bile aykırı olan tecrit uygulamasının derhal ve koşulsuz olarak kaldırılması ve sayın Öcalan'ın çalışma koşullarının sağlanması zorunlu olduğu gibi müzakere niyetinin ciddiyeti ve sonuçların güvenilirliğinin de göstergesidir. Sürecin Kürt halkının tanınma, eşit yurttaşlık taleplerinin gerçekleşmesiyle sonuçlanmasının yalnızca Kürt halkı değil cumhuriyetin ezilen sınıf, cinsiyet ve kimlikler yararına demokratikleşmesini talep eden herkes için kazanım olacak, böylece halklar arasındaki ilişkiler egemenlerin yararlandığı bir savaşın gölgesinden, toplumsal mücadeleler sürekli savaş, sürekli istisna hali cenderesinden kurtulacaktır. Hiçbir emperyalist ya da bölgesel gücün, hiçbir ulus-devletin nihai çıkarları özgürlük ve eşitliğe dayalı adil bir barışta olmadığı için bu kazanım ancak bir ezilenler ittifakıyla sağlanabilir. Egemenlerin hesapları değiştiğinde müzakere zemininin ortadan kalkmasını da sürecin muhalif güçleri birbirinden uzaklaştırmak, ülke içinde otoriter, bölgede emperyalist ya da alt-emperyalist tasarımlar önündeki dirençleri zayıflatmak amacıyla kötüye kullanılmasını da Kürt halkını yalnız bırakmayarak, barış talebini tüm ezilenlerin, yani toplumun büyük çoğunluğunun talebine dönüştürerek önleyebiliriz. Bunun için diyalog ve müzakere hareketleri örgütleyebiliriz. Barışın adil, toplumsal, demokratik bir içerik kazanması, tüm demokratik mücadele güçlerinin barışın toplumsallaşması ödevini layıkıyla yüklenmesiyle mümkündür. Kürt barışı da ancak bu görevlerin başarıyla hayata geçirilmesi durumunda ezilenler ve halklar lehine tarihsel katkılar sunacaktır. Konferansımız, toplumsal muhalefetin barışa dair rolünü oynayacağına olan inancını koruyor ve çağrısını yineliyor: Halkların eşit ve özgür yaşamı yolunda, çözüm barışta."