15 Ağustos 2025 Cuma

HTŞ çetesi Deyrezor'da 4 QSD savaşçısını kaçırdı

Suriye yönetiminin devredildiği HTŞ çetesine bağlı çeteler, Deyrezor'da QSD savaşçılarına saldırdı. Çıkan çatışmanın ardından 4 QSD'li kaçırıldı.

Heyeti Tahrir Şam (HTŞ) çetesi, Alevi ve Dürzi halklarına dönük saldırganlığının ardından Rojava devrimine dönük saldırılarını artırdı.

Suriye Demokratik Güçleri (QSD) savaşçılarına dönük geçen haftadan bu yana saldırılarını artıran HTŞ, Deyrezor kenti ve kırsalında Fırat Nehrinin kıyısına güç yığmaya başladı. Ardından HTŞ ve bağlı çeteler, 6 QSD savaşçısına eczanedeyken saldırı düzenledi. Kaçırılan 6 QSD savaşçısından 2'si daha sonra serbest bırakılırken, 4'ünün çeteler tarafından nereye götürüldüğü öğrenilemedi.

Kaçırma saldırısıyla eş zamanlı olarak Fırat Nehri'nin batı kıyısındaki HTŞ denetimindeki bölgelerden QSD mevzilerine havan topu saldırısı başlatıldı.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), QSD'nin 4 savaşçının kaçırılmasından 86. Tümen Komutanı Hatem Eş-Şaka'nın liderlik ettiğini söylediğini aktardı. ABD'nin bölgedeki güçlerinin Hatem El-Şakra'nın Deyrezor'dan çıkarılmasını istediği öğrenildi.

HTŞ'nin saldırganlığının artmasının ardından bağlı Arap aşiretlerinden oluşan çeteler, QSD'ye karşı "seferberlik" adı altında saldırıların artırılması çağrısında bulundu.

Saldırıların ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) başmüfettişinin hazırladığı raporda, ABD ordusunun Suriye'de "DAİŞ karşıtı" koalisyonun kullandığı üç üsten çekildiğini doğrulamasının ardından gelmesi dikkat çekti.

Söz konusu raporda ayrıca "ABD ordusunun SDG ile yerel Arap aşiretleri arasındaki ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde bölgeden çekildiği" de kaydediliyordu.

HTŞ ile QSD arasında 10 Mart'ta anlaşma imzalanmasına rağmen HTŞ, Paris'te gerçekleştirilecek görüşmelere katılmayacağını açıkladı. Rojava'da Kürt, Arap, Süryani, Asuri, Türkmen, Ermeni, Çerkes ve bölgede yaşayan tüm halkların temsilcilerinin katıldığı "Ortak Tutum Konferansı"nın ardından sonuç bildirgesi açıklanmıştı. "Çoğulculuğa, ortaklığa ve eşit vatandaşlığa dayalı demokratik ulusal bir yönetime" dair ortak tutumun dile getirildiği konferansta, özerk yönetim modelinin demokratik toplumsal yönetim için dinamik bir model olduğu vurgulanmıştı. Türk devleti bu durumu bölgedeki planları, HTŞ ise diktatörlüğü bakımından tehdit olarak görüyor. Türk devletinin de müdahalesi ve yönlendirmesiyle HTŞ konferansı gerekçe göstererek QSD ile Paris'te yapılması planlanan toplantılara katılmayacağını açıkladı.

Bu kararın ardından HTŞ, Dêr Hafir beldesinin ardından Halep'in Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê mahallelerinde saldırılar düzenlemişti.