22 Şubat 2025 Cumartesi

İktidar ve sermaye işbirliğinde Madra Dağı talan edilmek isteniyor

Balıkesir'de mevcut 3 maden projesi varken 10 yeni projenin daha hayata geçirilmek istendiğini aktaran DEM Parti Balıkesir Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Can Tekin, Balıkesir'in doğa talanı konusunda neden hedef olduğuna ilişkin ETHA'nın sorularını yanıtladı. Doğayı katleden şirketlerin iktidarla işbirliği içinde olduğuna dikkat çeken Tekin, sermaye-iktidar işbirliğinde doğanın, yaşam alanlarının talanına karşı birleşik mücadele yürütülmesinin önemine vurgu yaptı.

Altın madenciliği denildiğinde Çanakkale, Kazdağları ilk akla gelen yerlerin başını çekse de, Marmara Bölgesi'nde altın madenciliğinin ekolojik yıkımlara neden olduğu yerlerden birisi de Balıkesir Madra Dağı. Hali hazırda altın madeni işletmelerinin bulunduğu Balıkesir'de, AKP-MHP iktidarı, sermayeyle işbirliği içinde altın madenciliğinin önünü açıyor. Yeni birçok yıkım projesi gündemde.

DEM Parti Balıkesir Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Can Tekin'le Balıkesir'deki altın madenciliği, yeni yıkım projeleri ve ekoloji mücadeleleri üzerine konuştuk. ETHA'nın sorularını yanıtlayan Tekin, doğayı talan eden şirketlerin kamu kurumlarını da işgal ettiğini; iktidar ve şirketlerin ortak hareket ettiğini vurgulayarak, doğa talanına karşı birleşik mücadele çağrısı yaptı.

Tekin'in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

BALIKESİR VERİMLİ BİR ALAN

Son dönemde altın madenciliği ve ekolojik yıkımın birlikte anıldığı yerlerden biri de Balıkesir. Balıkesir'i bu konuda öne çıkaran nedenler neler?
Kazdağları uzantısı ve Madra Dağı, Marmara Denizi ve Ege Denizi kıyısı, verimli tarım arazileri, dereleri, yeraltı suları vb. sulak alan zengini, orman yapısı güçlü bir kent Balıkesir. Elbette Balıkesir'de ekolojik sorunların AKP iktidarıyla ortaya çıktığını iddia edemeyiz. Ama AKP'nin "kalkınma ve ekonomik büyüme" olarak dayattığı ekolojik yıkım politikalarının, düne göre daha üst boyutta olduğunu da söylemeliyiz. AKP'nin ve esasta Erdoğan'da cisimleşmiş ekonomik-politik talan siyasetiyle uzun yıllardır karşı karşıyayız.

DAĞLARIMIZ, ORMANLARIMIZ HALLAÇ PAMUĞU GİBİ KAZILIP TARUMAR EDİLİYOR
Bu talan siyasetinden Balıkesir de payına düşeni alıyor. AKP-MHP sermaye güdümlü talan iktidarının, fütursuzca sermaye birikimine odaklanması, doğayı ve bir bütün olarak canlı yaşamını yok etme pahasına uyguladığı ve adına da "Yeni Türkiye yüzyılı" dediği, gerçekte ise "Yok oluşun yüzyılı"na gittiği bir dönemdeyiz. Halkların, emekçilerin, kadınların, hayvanların ve bir bütün ekolojik yaşamın kırıma uğratıldığı günümüzde, doğamız en geniş anlamıyla metalaştırılıp, kar ve rant nesnesine dönüştürüldü. Tabii ki bu durumu kapitalizmin dünya genelindeki işleyişinden ayrı ele alamayız. Sermayenin uluslararası faaliyetleri, bölgesel çıkarları ve ihtiyaçları temelinde, iktidarda kalabilmek ve bunu sermaye birikimi ile elde etmek, AKP-MHP iktidarının somut politikasıdır. Yağma ve talan iktisadi bir yönelim olunca, doğamız maalesef ilk hedef oluyor. Ayrıcalıklı tarihsel bir nesne olarak altın, sermayenin en elverişli-değerli birikim nesnesi. İşte bu yüzden 100 milyon dolarlık yatırımlarla dağlarımız ve ormanlarımız hallaç pamuğu gibi kazılıp tarumar ediliyor.

BALIKESİR'DE MEVCUT 3 PROJEYE, 10 PROJE DAHA EKLENMEK İSTENİYOR
Sorunuza dönecek olursak, Balıkesir'de 3 tane mevcut altın madeni işletmesi var ve bunlara 10 proje daha eklenmek isteniyor. Bu 10 projenin Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci devam ediyor. Kazdağları Kirazlı'daki Alamos Gold'un orman katliamı ve Erzincan'ın İliç ilçesindeki Çöpler Altın Madeni katliamı sonrası kamuoyunda altın madenciliğine karşı büyük bir öfke açığa çıktı. Hatırlarsınız, Alamos Gold dünyaya teşhir edildi. Kamuoyu baskısı oluşturuldu. Geniş kitle hareketiyle Alamos Gold faaliyetleri Kirazlı'da durduruldu. Yine aynı şekilde İliç ülke gündemine oturdu. Pek çok yerde eylemler yapıldı. Dolayısıyla altın madenciliğinin yıkıcı etkileri teşhir oldu. Buna rağmen ülkenin her yerinde yüzlerce maden ruhsatı veriliyor. Konuya hassasiyet ve öfke giderek artıyor. Balıkesir'de altın madenciliğinin teşhir olmasının, gündemde öne çıkmasının bir sebebi bu. Diğer ve en önemli sebebi de ekoloji örgütlerinin gündemleştirme mücadelesidir. Ülke genelinde altın madenciliğine karşı ekoloji örgütlerinin yoğun çabası var. Balıkesir'de de bunun yerel çabaları var.

ŞİRKETLER VE İKTİDAR DOĞA TALANINDA ORTAK HAREKET EDİYOR

Balıkesir'deki altın madenciliği için başvuruda bulunan şirketler hangileri?
Balıkesir'in Sındırgı ilçesindeki Kızıltepe bölgesinde 2017 yılından beri Zenit Madencilik, altın ve gümüş çıkarma faaliyeti yürütüyor. Özaltın Holding ve Kanadalı ortağı Tetra Tech siyanürlü ayrıştırma yöntemiyle çalışıyor. İvrindi ilçesindeki Arpacık yaylasında 2019 yılından beri Tümad Madencilik altın ve gümüş çıkarma faaliyeti yürütüyor. Nurol Holding'e bağlı Tümad Madencilik de siyanür havuzunda ayrıştırma yapıyor. Bigadiç ilçesindeki Gediktepe'de 2022 yılından bu yana Lidya Madencilik faaliyet yürütüyor. Lidya Madencilik, Çöpler Altın Madeninin sahibi Anagold firmasının ortağı. Lidya Madencilik bir Çalık Holding iştiraki, iktidara yakın bir firma. Berat Albayrak CEO'su. 7 milyon doların üzerinde vergi borcunun silindiğini biliyoruz. Özellikle Murat Kurum'un bakanlığı döneminde, Lidya Madencilik iktidar eliyle ciddi sermaye birikimi sağladı. Lidya Madencilik, Gediktepe'de yığın liçi yöntemiyle yani siyanürle altın ve gümüş, flotasyon yöntemiyle bakır ve çinko üretimi yapıyor.

DOĞAYI YAĞMALAYAN ŞİRKETLER KAMU İŞLETMELERİNİ DE YAĞMALAMIŞ
Burada dikkat çeken birçok durum var. Mesela Özaltın Holding ve Nurol Holding, Tekel özelleştirildiğinde, Tekel'i satın alan konsorsiyumda birliktelerdi. Özelleştirmeleri de yağma olarak tanımlarsak, doğayı yağmalayan şirketler, kamu işletmelerini de yağmalamışlar.

Alamos Gold gibi Kanadalı bir ortak şirket Tetra Tech çıkıyor karşımıza. İliç katliamının ortaklarından Lidya burada faaliyet yürütüyor. Yani şöyle bir tablo var. İktidarla bütünleşmiş girift ilişkileri olan bu şirketler, vergi ödemiyor, borçları siliniyor, bakanlıklar tarafından tüm talepleri karşılanıyor, istedikleri yerde istedikleri maden ruhsatını alabiliyorlar. Ve sıklıkla ÇED gerekli değil kararları alabiliyorlar. Yöre halkının ÇED sürecine katılımı ile gelişebilecek tepkiyi de devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Bütün idari ve hukuksal işler tamamlandıktan sonra halkın bilgisi oluyor. Şirket bütün izinlerini ve ruhsatlarını aldığı için halkın maden çalışmasını durdurma girişiminin karşısına jandarma, polis ve yargıyı çıkarıyorlar. Tabii burada şu anlaşılmasın; izinleri ve ruhsatları olması doğayı talan etme hakkını vermez. Ama yöre halkı ve doğa savunucuları, kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya geldiğinde senaryo böyle hukuksal kılıfa sokuluyor. İktidarın sınırsız desteğini alan altın madenciliği yapan firmalar, uzun mücadeleler sonucu maden çalışmasının iptali ya da yürütmeyi durdurma kararı verildiğinde de bu kararları tanımayarak talana devam ediyor.

HUKUK KILIFI UYDURUYORLAR
ÇED süreci başlayan, nihai karar aşamasında olan ve ÇED gerekli kararı bulunan 10 projenin sahipleri de; Koza Altın'ın, Burhaniye'de Altın-Gümüş Madeni Açık Ocak ve Altın Madeni Yeraltı İşletmesi, Karesi'de Altın Madeni Açık Ocak İşletmesi projesi var. Bahar Madencilik'in, Balya, Havran ve Demirtepe'de açık ocak işletmesi ve cevher zenginleştirme işletmesi olarak 3 projesi var. Aksu Madencilik'in, Havran'da açık ocak ve cevher zenginleştirme işletmesi olarak 2 projesi var. Ayrıca; Dursunbey'de 3S Madencilik ve Sındırgı'da Zenit Madencilik'in birer altın madeni projeleri var. Adı geçen firmaların geçmişlerine baktığımızda, Koza Altın 15 Temmuz sonrası kayyumla el konulan bir firma. Bahar Madencilik ise Fatsa'daki Altıntepe Altın Madeni'nin sahibi. Fatsa'da Altıntepe Madeni'ne karşı çevreyi kirlettiği için yöre halkı eylemler yapmıştı. Aksu Madencilik de, Eti Maden'i özelleştirmek için kurulan Eti Holding bünyesindeki Kütahya Eti Gümüş, Ergani Eti Bakır ve Elazığ Eti Gümüş işletmelerini satın almıştı. Bunlardan anlaşılacağı gibi bu firmaların iktidarla sıkı ilişkileri bulunuyor.

DOĞA TALANINA KARŞI BİRLEŞİK MÜCADELE GEREKİYOR

Balıkesir'de altın madenciliğine karşı ekoloji mücadelesi açısından neler yapılıyor ve yapılmalı?
Balıkesir'in körfez diye adlandırdığımız Edremit, Burhaniye, Gömeç, Ayvalık ilçelerinde ekoloji örgütleri, Ayvalık Tabiat Platformu, Burhaniye Çevre Derneği, Kazdağları Koruma Derneği, Gömeç Çevre Platformu, Altınoluk Deniz ve Çevre Platformu uzun yıllardır farklı ekoloji gündemleriyle mücadele yürütüyor. Altın madenciliğine karşı da uzun soluklu bir mücadele söz konusu. ÇED toplantılarına katılım, halk toplantıları, sokak eylemleri, basın açıklamaları, hukuk mücadelesi gibi çeşitli yöntemlerle yürütülen bir mücadele pratiği bulunuyor. Milyon dolarlık şirketlere ve egemenlere karşı takdir edilesi bir mücadele. Son süreçte, ülkenin birçok bölgesinden ekoloji örgütünün "Yaşam Altından Değerlidir" başlığında altın madenciliğine karşı yürütülen bir kampanya var. Bu kampanyanın Balıkesir ayağında da yürütülen çalışmaları takip etmeye çalışıyoruz.

Geçtiğimiz eylül ayında Burhaniye'de DEM Parti Balıkesir İl Örgütü'nün çağrıcı olduğu "Ekolojik Yıkıma Karşı Hep Birlikte Mücadeleye" sloganıyla Balıkesir Ekoloji Konferansı düzenledik. Bu konferansı ekoloji örgütlerinden, ekoloji mücadelesine katkı sunan demokratik kitle örgütlerine, siyasi parti ve derneklere geniş bileşimli gerçekleştirdik. Konferansın sonunda ekoloji mücadelesinde birleşik bir hareket ihtiyacı bütün katılımcılar tarafından kabul gördü. Yani konferansın belirlediği birleşik mücadele konusunda gerek masa başı planlamalarında, gerekse alanda ortaklaşa eylemlerde daha fazla yan yana gelişleri geliştirmeliyiz. Ekoloji mücadelesinin sorumluluğunu sadece ekoloji dernekleri ve platformlarına bırakmak gücü ve üretkenliği sınırlamak anlamına gelir. Pratikte olanakların kısıtlılığı düşünüldüğünde birleşik mücadelenin gerekliliği ortada. Biz DEM Parti olarak sorumluluğumuzun gereğini yerine getirme çabasındayız.